9 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Sardinya-İtalya Erzurum Konsolosluğu ve Ermeni Meselesindeki Rolü
Belleten · 2024, Cilt 88, Sayı 311 · Sayfa: 341-373 · DOI: 10.37879/belleten.2024.341
Özet
Tam Metin
1853-1856 yıllarında yaşanan Kırım Savaşı’nda, İngiltere ve Fransa ile birlikte Sardinya Devleti de Rusya’ya karşı Osmanlı Devleti’nin yanında yer almıştır. Savaştan sonra Sardinya tebaasından bazı kişiler Erzurum ve civarında ekonomik ve ticari faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bunun üzerine Sardinya Devleti, 1860 yılında Erzurum’a bir konsolos memuru atamıştır. 1861 yılında İtalya birliği kurulup Sardinya Devleti bu birliğe dâhil olunca, 1862’de bu kez İtalya Devleti adına bir konsolos memuru görevlendirilmiştir. Bu dönemde ismi ön plana çıkan kişi, 1855’ten beri Erzurum’da bulunan Eczacı Augusto Lavini’dir. 1890’da patlak veren ilk Ermeni isyanı sırasında adını duyurmaya başlayan Lavini, isyanı takip eden günlerde Erzurum’daki Ermeni komitacıları ile birlikte Osmanlı yöneticilerini rahatsız eden birtakım faaliyetlere girişmiştir. Bunun üzerine 1892’de görevden alınmıştır. 1894 yılında Sason İsyanı patlak verince İtalya, Erzurum’da bir konsolosluk açmaya karar vermiş ve Osmanlı Devleti’nin muhalefetine rağmen Attilio Monaco’yu konsolos olarak Erzurum’a göndermiştir. Osmanlı Devleti, bu emrivaki karşısında zor durumda kalmıştır. Yapılan diplomatik girişimlerin sonucunda İtalya Konsolosu’nun ataması yaklaşık iki ay geciktirilebilmiştir. Osmanlı Devleti, konsolosun atanmasını engelleyememekle birlikte, bu konsolosun Tahkikat Komisyonu’na katılarak İtalya’nın Sason Hadisesi’ne doğrudan müdahalesinin önüne geçmiştir. Bununla birlikte Monaco, 1895’te Ermeni komitacıları tarafından başlatılan ve tarihe “Erzurum Vakası” olarak geçen olayları Ermenilerin lehine yanlı bir şekilde batı basınına duyurmak için elinden geleni yapmıştır. Bütün bu hadiselerin ardından Erzurum’daki İtalya Konsolosluğu 1896’da kapatılmıştır. 1914 yılı sonlarında, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na fiilen girdiği günlerde İtalya Devleti, Erzurum’daki konsolosluğunu tekrar aktif hale getirmiştir. Bununla birlikte 1915’te İtalya’nın Osmanlı Devleti’ne karşı savaş açmasıyla birlikte İtalyan Konsolosluğu kapanmıştır.
KITABELI ERZURUM ÇEŞMELERI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 345-370
Özet
Çeşmeler su mimarisinin en yaygın örnekleri olmalarının ötesinde, her dönemde Türk şehirlerinin en önemli öğeleri arasındadırlar. Osmanlı medeniyeti, mimarlık tarihinde su yapılarına önem veren toplumların başında gelir. Temizlik ve içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan çeşmeler, bir Osmanlı şehri olan Erzurum'un mimari dokusunda derin izler bırakmıştır. Erzurum'da otuz yedi tane kitabeli çeşme bulunmaktadır. Kitabeli çeşmelerin tümü Osmanlı dönemine ait olup, genellikle XVIIXIX. yüzyıl yapılarıdır. Erzurum Çeşme kitabelerinde genellikle "Sahib-ül hayrat vel-hasenat" hayır sahibi ibaresi ile başlanılmıştır. Çeşmeyi yaptıranların isimleri yazılarak dua ile anılmışlardır. Kitabeler Osmanlıca ve Arapça yazılmış, bazı kitabelerde Farsça ibareler de kullanılmıştır. Bazı çeşme kitabelerinde tarih "Ebced hesabı" ile yazılmıştır. Kitabeler genellikle mermer üzerine "Sülüs" ve "Talik" hatla yazılmışlardır. Çeşmeler de birer vakıf eseri olarak yapılmışlardır. Erzurum'un ve hatta Anadolu'nun en önemli çeşmelerinden biri Hacı Mehmed Ağa çeşmesidir. Üzerinde Vakfiye özeti bulunan tek çeşme örneğidir. Çeşmeler, kendileri küçük ancak hizmetleri son derece büyük yapılardır.
Geçmişten Günümüze Erzurum’da Ehram (İhram) Dokumacılığı
Arış · 2014, Sayı 10 · Sayfa: 42-51 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.60
Özet
Tam Metin
Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan Erzurum yöresinde, coğrafi yapı ve iklim şartları nedeniyle hayvancılıkla uğraşılmaktadır. Uzun ve sert geçen kış günlerinde soğuktan korunmak için yünden dokunan ehram giymişlerdir. Makalede, ehramın geçmiş ile günümüzdeki kullanımı hakkında bilgiler verilmiştir. Ehramın dokunuşundan, örtünme şekillerinden, ehram üzerinde kullanılan nakışların çeşitlerinden bahsedilerek çizimleri yapılmıştır. Çalışmada alan araştırmasının yanı sıra kaynak tarama yöntemi kullanılmıştır. Bu kapsamda kitaplar, dergiler, makaleler, tezler v.b. bilgilerden ve görselleren yararlanılmıştır. Ayrıca Erzurumda yaşayan, tesadüfen ulaşılan kişilerle yüz yüze görüşme yapılmış, kullanılan ehramların fotoğrafları çekilmiş, çalışma ehramın günümüzdeki mevcut hali ile de desteklenmiştir.
Erzurum Gümrüğü'nün Teşekkülü ve Tekamülü (XVI -XVII. Yüzyıllar)
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 279 · Sayfa: 523-546
Özet
Tam Metin
XVI. yüzyılda Anadolu'ya büyük ölçüde hükmeden Osmanlılar, doğu sınırında stratejik açıdan mühim bir merkez olan Erzurum'da güvenlik için gerekli tedbirleri aldıktan sonra zaman kaybetmeden imar ve iskan hareketlerine giriştiler. Trabzon - Tebriz transit ticareti üzerinde yer alan şehirde ticaretin istikrarlı bir şekilde yapılması için birtakım uygulamalar gerçekleşti. Bu bakımdan bölgedeki en büyük gümrük organizasyonu teşekkül olunarak transit ticaretin daha iyi ve daha kontrollü işlemesine çalışıldı. XVI. yüzyılın sonlarına doğru işlevsel hale gelen gümrük, XVII. yüzyılda imparatorluğun en önemli gümrükleri arasında zikredilmeye başlandı. Orta Asya'dan gelerek İran üzerinden Anadolu'ya ulaşan ipek, Erzurum gümrüğünün hayati bir gelir kaynağı olması yanında, Osmanlı - Safevi mücadelesinin önemli nedenleri arasındaydı. Hatta iki devlet arasında kıyasıya mücadele devam ederken gümrük kayıtlarından anlaşıldığına göre ticaret de devam etmekteydi. Doğudan gelen kervanların uğrak noktası olan Erzurum gümrüğü, sadece bölge ekonomisi açısından değil ülke ekonomisi için de fevkalede ehemmiyetliydi.
Atatürk’ün Erzurum’daki Evi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 86 · Sayfa: 27-52
Özet
Tam Metin
Mustafa Kemal Paşa'nın Erzurum'da, arkadaşlarıyla birlikte uzun süre kaldığı ev, Milli Mücadele'de önemli olaylara ev sahipliği yapmıştır. Evde, Erzurum Kongresi de dâhil olmak üzere, o dönemde yaşanan olaylar görüşülmüş, önemli kararlar alınmıştır. Yine bu evde, ileride Cumhuriyetin ilan edileceği ve diğer inkılapların yapılacağı Mustafa Kemal Paşa tarafından dile getirilmiştir. Şapka İktisası Hakkındaki Kanun'un kabulü öncesinde Erzurum'da görülen tepkiler nedeniyle, Erzurumlular üzüntülerini bildirmiş, ayrıca 31 Aralık 1925'te Erzurum Vilayeti Meclis-i Umumisi, evi Mustafa Kemal Paşa'ya hediye etme kararı almıştır. Evin hediye ediliş gerekçesi, vatanın kurtarılması planını bu evde yapmış olmasıdır. 8 Şubat 1926'da adına tapuya kaydedilen evin anahtarını, seçilen heyet Ankara'ya giderek Mustafa Kemal Paşa'ya teslim etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, evi, aynı yıl mahalli Cumhuriyet Halk Fırkasının istifadesine bırakmış, ancak ev o dönemde lojman olarak kullanılmıştır. Atatürk, çiftliklerinin bağışında ve vasiyetinde evi bağışlamadığından, vefatı sonrasında ev, kanuni varisi olan Makbule Boysan'a kalmıştır. Ev, daha sonra Makbule Boysan tarafından Çocuk Esirgeme Kurumuna satılmıştır. Ev, Çocuk Esirgeme Kurumunun olduktan sonra, önce bu amaçla kullanılmış, daha sonra onarılarak 1984'te "Atatürk Evi Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır. Kültür Bakanlığı, 2001'de Atatürk Evi'nin yeniden düzenlenmesine yönelik kapsamlı bir çalışma başlatmış, 2003'te Atatürk Evi Müzesini ziyarete açmıştır. Müzenin Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmesi ise 2009 yılında gerçekleşmiştir.
Tarihi Erzurum Kenti Üç Kümbetler ve Çevresinde Bir Analiz Çalışması
Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 256 · Sayfa: 841-858
Özet
Tam Metin
Günümüzde kentlerin ve dolayısıyla kentsel mekanların yaşadığı ve giderek artmakta olan sorunlar; özellikle hızla artan nüfus ve beraberinde gelen yoğun yapılaşma, çevre kirliliği, ekonomik güçlükler, sosyo-kültürel değişim vb. ana başlıklar altında toplanabilir. Kentlerin olumsuz büyüme ve gelişmeleri, toplumların yüzlerce yıllık birikim ve deneyiminin sonucunda sahip oldukları ve kentlerin genel karakterlerini kazanmalarında önemli rol oynayan tarihi-geleneksel çevreleri doğrudan etkilemektedir. Kuban'ın, toplum sadece bugünü ve yarını ile değil, bütün geçmişi ile tanınıyorsa, geçmişin en görkemli ve kesin görüntüsü bütün bir kent dokusunda yaşar, ve Özer'in, değişme, gelişme, yeni aşamalar, bir toplumun, sağlıklı bir toplumun kaçınılmaz yoludur. Ancak, bu yol geçmişimizin değerlerine eğilmeyi, onların yaratılmalarındaki bileşenleri gözden geçirmemeyi gerektirmez. Geçmişimizin ürünlerini, onların yaratılma ortamlarını açıklıkla ortaya koymak, üstelik gelecek için aydınlık bir yol bulmayı da kolaylaştırır, şeklindeki açıklamaları tarihi ve geleneksel çevrelerin önemini daha iyi vurgulamaktadırlar.
Mustafa Kemal Paşa -Erzurum İlişkileri Üzerine Belgeler (1919 - 1920)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 20 · Sayfa: 224-266
Özet
3 Temmuz 1919 günü "Üçüncü Ordu Müfettişi" olarak Erzurum'a gelen Mustafa Kemal Paşa, şehrin Telgrafhanesinde, "makine başında" 8 Temmuz 1919 Sah gecesi, saat 22.50'de Harbiye Nâzırlığı'na ve saat 23.00'de Dolmabahçe Sarayı'ndaki "Mabeyni Hümâyûn" Başkâtipliği vasıtasıyla Padişah'a yazdığı telgrafın sonunda, vazifesinden ve askerlikten istifasını bildirmişti. Ertesi 9 Temmuz Çarşamba günü, artık "sivil" sayılan Mustafa Kemal Paşa, el yazısıyla Erzurum Valiliği'ne verdiği ve XV. Kolordu Matbaasında bastırarak çoğalttığı "Beyanname"siyle, Ordu Müfettişliği vazifesinden ve Askerlik'ten istifa ederek, "bundan sonra, gaye-i mukaddese-i milliyemiz için, her türlü fedakârlıkla çalışmak üzere, sîne-i millette bir ferdi mücâhid suretiyle bulunmakta olduğu"nu bildiriyordu.
Güzelhisar Urartu Kitabesi
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 323-330
Özet
Erzurum iline bağlı Pasinler İlçesi'nin sınırları içinde bulunan ve eski adı Avnik olan Güzelhisar köy camisinin avlusundan alınarak müzeye ilgili araştırmacılar ve Müze Müdürü Serap Yaylalı tarafından 16 Ekim 1981 günü getirilen bu Urartu kitabesi Erzurum Arkeoloji Müzesi'nin 142-81 envanter numarasında kayıtlıdır.
Gökçeşeyh Buluntuları Işığında Protomlu Boynuz Rhytonların Kökeni ve Gelişimi
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 202 · Sayfa: 19-32
Özet
Tam Metin
1981 yılında Erzurum, Çat ilçesi Gökçeşeyh köylüleri tarafından bir rastlantı sonucu bulunup çıkarılarak aynı yıl Erzurum Bölge Müzesine kazandırılan ve o günden beri aynı müzede sergilenen, biri "koç protomlu boynuz", ikisi "at" biçimindeki üç kap özgünlüğüyle ilgimi çekmiş, türlerinin Anadolu'da ender örnekleri olmaları nedeniyle de bu çalışmaya konu edilmişlerdir.