7 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Fatih Sultan Mehmed
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

THEOHARIS STAVRIDES, The Sultan of the Vezirs: The Life and Times of the Ottoman Grand Vezir Mahmud Paşa Angelovic (1453-1474), Brill-Leiden-Boston-Köln, 2001. 449 sayfa [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 211-214
Son 50 yıldır Osmanlı tarihi araştırmaları çok önemli aşamalar kaydetti. Artık Osmanlı tarihi sadece siyasi olayları ile değil, sosyal, ekonomik ve kültürel bakımdan da çok daha iyi biliniyor. Bununla birlikte Osmanlı tarih yazıcılığında prosopografik araştırmalar çok ihmal edilmiş bir çalışma alanı olarak göze çarpıyor. Halbuki Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi için olaylara yön veren tarihi şahsiyetler hakkında daha kapsamlı bilimsel çalışmalar yapılması ve onların tarihi olayların yön değiştirmesindeki rollerinin daha sağlıklı bir şekilde ortaya konulması elzemdir.

Mühimme Defteri 90, Hazırlayanlar: Nezihi Aykut, İdris Bostan, Feridun Emecen, Yusuf Halaçoğlu, Mehmet İpşirli, İsmet Miroğlu, Abdülkadir Özcan, İlhan Şahin. Redaksiyon ve Sadeleştirme: Mertol Tulum. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınlarından, İstanbul 1993, 440 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 497-498
Tam Metin
Osmanlı merkez teşkilatının en önemli kuruluşu olan Divan veya Divan-ı Hûmâyûn, siyasi, askeri ve mali işler hakkında karar verebilen, her türlü dava ve şikayetlerle meşgul olan devletin en üst dairesidir. Bu teşkilat Selçuklularda ve Anadolu beyliklerinde de bulunuyordu. Divanın gündeminde bulunan idari ve örfi işleri sadrıazam, arazi işlerini nişancı, şer'i ve hukuki işleri kazaskerler ve mali işleri defterdar görürdü. Divan-ı Hümayun Fatih Sultan Mehmed zamanında en mükemmel şekline kavuşmuştu. XVI. yüzyılda ihtiyaçlar üzerine bazı değişiklikler yapılarak klasik bir yapı kazanmıştı. Divan-ı Hümayun XVII. yüzyıldan itibaren devlet teşkilatındaki önemini yavaş yavaş yitirmeye başlamıştır. Bilhassa Köprülü Mehmed Paşa'nın sadaretinde Divân toplantıları ulufe tevziatı günleriyle elçi kabullerinde yapılmaya başlanmıştır. Bu da Köprülü'nün Divanda görüşülmesi gereken her türlü meseleyi bizzat inhisarına almış olmasından ileri geliyordu. Bu tarih Divan-ı Hümâyunun önemsiz hale gelmesinin başlangıcı olmuştur.

Fâtih Vakfiyesine Göre XV. Yüzyıl Osmanlı Sosyal Yapısı

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 219 · Sayfa: 495-508
Tam Metin
İslâm-Türk kültür tarihinde sosyal hayâta dâir eserlerin varlığı üzerinde, az da olsa son yıllarda bazı çalışmalar yapılmaktadır. Yusuf Has Hâcib'in Kutadgubilig'i ile Dede Korkut hikâyeleri gibi en eski Türkçe eserler yanında, devirlerinin yaşayışları hakkında dağınık da olsa, bazı eserlerde, çeşitli vesika niteliği taşıyan belgelerde, tabakât kitaplarında, seyehatnâmelerde ve umumî eserlerde bilgiler bulmak mümkün olabilmektedir. Bunlar yanında, doğrudan âdâb ve ahlâk konularından bahseden eserleri, devirlerinin sosyal hayatlarına dâir bir çok çizgiyi ve özellikle ideal saydıkları toplum yaşayışına ulaşmak için dikkat edilecek kural ve prensipleri ihtiva edip, okuyucularını yönlendirdikleri için daha da dikkatle gözden geçirmek gerekir. Bu anlayışla benzeri eserler üzerinde durulursa, sonuçta, İslâm-Türk kültüründe sosyal hayatın tanınması imkânına kavuşulmuş olacağına inanıyoruz.

Reformcu Bir Hükümdar Fatih Sultan Mehmed

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 212 · Sayfa: 79-86
Tam Metin
Bu yazımızda, devlet adamı ve kumandan Fatih Sultan Mehmed'in araştırıcılarca işlenmemiş reformcu yönünü ele alacağız. Zira, menşei nereden gelirse gelsin benimsediği bir imparatorluk idesini gerçekleştirmek yolunda tüm hayatını ve enerjisini harcamış, cihan hakimiyetini gerçekleştirememişse de cihanşümul Osmanlı İmparatorluğu'nu kurmayı başarmış, Fatih'in bu yönü bugüne dek gerçek anlamda ele alınıp işlenmemiştir. Çünkü, onun bizce en ilginç yanı Osmanlı Devlet düzenine getirdiği yeniliktir. Ancak, burada esas konumuza girmeden önce kısa da olsa İstanbul'un alınmasının nedenleri ve benimsediği cihanşümul hakimiyet fikrinin oluşumuna bir bakış yapmanın yerinde olacağı kanısındayız.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Açılan Amerikan Okulları Üzerine Bir İnceleme

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 627-652
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde, Osmanlı eğitim-öğretim kurumları yanında faaliyet gösteren Yabancı Devlet Okulları köken itibarıyla iki boyutlu bir konudur. Önceleri Osmanlı tebaası gayr-ı müslim cemaatler tarafından açılan Millet Okulları'nı daha sonra Yabancı Devletler tarafından açılan Yabancı Okullar izlemiştir. Bu oldukça uzun bir zaman ve olaylar dizisi sonucu belli aşamalardan geçerek gerçekleşmiş bir olgudur. Bu süreci ve tarihsel gelişmeyi görebilmek için de 1453 lere kadar dönmemiz gerekmektedir.

Fatih'in Trabzon'u Fethi Öncesinde Osmanlı-Trabzon-Akkoyunlu İlişkileri

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 287-312 · DOI: 10.37879/belleten.1985.287
Tam Metin
Fatih Sultan Mehmet 18 Şubat 1451'de Osmanlı tahtına geçmiştir. Bu dönemin, imparatorluk ve dünya tarihi açısından büyük değişikliklerin de başlangıcı olduğu bilinen bir gerçektir. Biz, bu çalışmamızda, çağ açan Osmanlı padişâhının, Karadeniz yöresindeki siyasi kuruluşlardan biri olan Trabzon-Rum imparatorluğu'nu Osmanlı hakimiyetine alma teşebbüsleri sırasında Anadolu ve Batı dünyasındaki siyasi ve askeri gelişmelerin tahlilini yapacağız.

Fatih Sultan Mehmed'in Ölümü

Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 155 · Sayfa: 473-482 · DOI: 10.37879/belleten.1975.155-473
Tam Metin
Dulkadır oğullarındaki beylik iktidarı meselesinden dolayı aile arasındaki rekabet ve husumet büyümüş, Memlük sultanlarının nüfuzu altında bulunup sultanın menşuriyle intihap edilen Dulkadır Emirine karşı, aynı aileden rakip olan diğer bir emir, ailece karabetleri olan Osmanlı devletine başvurarak anların yardımlariyle Dulkadır Beyliğini elde ediyordu. Dulkadır ailesi arasındaki bu geçimsizliğe müdahaleden daha evvel Osmanlı devleti hacıların su sıkıntısı sebebiyle Hicaz Su, yollarına havuzlar inşası teklifinin Memlük sultanı tarafından kabul edilmemesi yüzünden Memlük Sultanlığı ile Osmanlı devletinin arası açılmıştı. Asıl ara açılmasının nedeni, Osmanlı Devletinin Dulkadır Emirliği ihtilâfına müdahale etmesi idi. Tarihlerde görüldüğü üzere bu ihtilâf sebebiyle Fatih Sultan Mehmed 886 Safer 27 ve 1481 Nisan 27 de Memlûklerle harp etmek üzere güney tarafına hareket etti, Üsküdar'a geçtiği zaman rahatsız bulunuyordu, buna rağmen hareketinden yüz döndürmedi. Üsküdar'da bir kaç gün kaldı, sonra araba ile hareket etti ve Rebi-ül-evvelin dördüncü Perşembe günü (3 Mayıs 14.81) Gebze'ye yakın Tekfur çayın ordugâhında ikindi ile akşam arası elli bir yaşında vefat etti. Ölümü hakkında çeşitli mütalealar vardır; hasta olarak İstanbul'dan çıktığı muhakkaktır.