33 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Fransa
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Kronolojik Çanakkale Savaşları Tarihi (3 Kasım 1914 - 9 Ocak 1916)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 73 · Sayfa: 107-164
Tam Metin
Çanakkale Cephesi, I. Dünya Savaşı'nın en önemli cephelerinden birisidir. Bu cephedeki mücadeleler ondört aydan biraz fazla sürmüş ve her iki tarafta da çok fazla miktarda insan kaybına sebep olmuştur. Deniz savaşlarını müteakiben karada yapılan mücadelelerde, dünya savaş tarihine geçecek pek çok önemli hadise cereyan etmiş, Türkler, vatan savunmasının en anlamlı sahnelerini bu cephede sergilemişlerdir. Sonuçları itibariyle değerlendirildiğinde, Osmanlı Devleti'nin savaş dışı kalması ve parçalanmasının birkaç yıl ertelendiği de kesindir. Bunların ötesinde savaştan sonra İtilaf Devletleri'ne karşı gerçekleştirilen Türk Millî Mücadelesi'nin millî bilinç, motivasyon ve kendine güven konusundaki en önemli yapıtaşlarından birisi, yine Çanakkale Cephesi'ndeki eşsiz Türk mukavemeti ve başarısı olmuştur. Bu çalışmada, 433 gün devam eden ve çok kanlı çarpışmalara sahne olan Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası'ndaki mücadelelerin günlük kronolojik envanteri ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Selçuklu ve Osmanlı Doğu'sıında Senkretizm' ve Heretik2Akı llılar (XIV.- XVIII. yüzyıl

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 262 · Sayfa: 1029-1038
Fransa'nın en önemli Türkologlarından Gilles Veinstein'in yönettiği bu çalışma 8-10 Ekim 2001 tarihleri arasında Paris'te College de France'da düzenlenen kolokyum süresince 9 farklı ülkeden katılan 27 bilim adamının sunduğu bildirileri içermektedir. Kolokyum, Ulusal Bilim Araştırmaları Merkezi (Centre national des recherches scientifiques). College de France'ın Hugot Vakfı, UNESCO, Sosyal Bilimler Yüksek Araştırmalar Okulu (Ecole des hautes etudes en sciences sociales) ve Yunanistan Rethymno Akdeniz Araştırmaları Enstitüsü (Institut d'etudes mediterraneennes de Rethymno) gibi kuruluşlarının desteği ile hazırlanmıştır.

Arşiv Belgeleri Işığında Sancak (Hatay)’ın Bağımsızlık Sürecinin İlk Aşaması ve Türkiye

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 1-46
Sancak (Hatay) bölgesi Mondros Mütarekesi sonrasında Fransızlar ta-rafından işgal edilecektir. Millî Mücadele döneminde Sancak'ta işgale karşı mahallî bir direniş sergilendiyse de Ankara hükümeti dönemin şartları gereği Fransa ile 20 Ekim 1921'de imzaladığı Ankara îtilâfnamesi ile Sancak'ı Fransız "Mandat" yönetimine bırakacaktır. Bu şekilde Sancak, yaklaşık on altı yıl sürecek olan "Mandat" yönetimine son verilene kadar Fransız mandası altında kalacaktır. 1936'da "Mandat" yönetiminin sona ermesiyle Sancak, Türkiye'nin de girişimleriyle bağımsızlık sürecine girecektir. 1936 sonrasında Fransa tarafından Suriye'ye bağımsızlık verilmesi üzerine, Sancak'ta da bağımsızlık süreci gelişmeye başladı. Bu makalede, bu sürecin İlk aşaması olan Milletler Cemiyeti'ndeki gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı arşivinden elde edilen belgeler de kullanılarak ele alınmaktadır.

Belgeler Işığında Bağımsız Hatay Devleti'nin Kuruluşu ve Türkiye

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 423-452
Tam Metin

Mondros Mütarekesi sonrasında Fransız işgaline terk edilen Sancak, bilâhare Milletler Cemiyeti'nce Fransız "mandat" yönetimine bırakılmıştır. "Mandat" yönetiminin 1936'da sona ermesiyle ise Sancak, Türkiye'nin özellikle Atatürk'ün bizzat kararlı girişimleri ve yönlendirmesiyle bağımsızlık sürecine girmiştir. Bu aşamada Türkiye'nin uyguladığı kararlı politika ile Sancak, 1938 yılında Hatay Cumhuriyeti adıyla bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkacaktır.

Fransız İşgal Dönemi Mersin Belediye Başkanı Ahmet Hallaç'ın Anıları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 695-746
Tam Metin
Ahmet Hallaç, Birinci Dünya Savaşı sonrasında, 1919-1922 yılları arasında, Mersin Belediye Başkanlığı yapmıştır. Bu dönem İngiltere ve Fransa'nın Mersin ve yöresini işgal ettikleri yıllara rastlamaktadır. Ahmet Hallaç, 1911'de Mersin Belediye a'zâlığına seçildiği dönemden itibaren yazmaya başladığı anılarında, yaptığı hizmetleri belirtmiş, 1909 Adana Ermeni Olayları'nı organize etmek için Süleymanlı (Zeytun) Ermeni Patriği'nin Mersin Ermenileri'ne yazıp gönderdiği mektuptan söz etmiştir. Daha sonra Fransız işgali yıllarında (1918-1919), Belediye Başkanı seçildiğini, yeni yollar açtırıp, hastahane temeli attırdığı, memur maaşlarını ödediği gibi bilgiler vermektedir. Ahmet Hallaç, Belediye Başkanlığı döneminde, Fransa'nın Mersin İşgal Komutanı ile Ermeni komitecilerin sürekli baskı ve tehditlerine rağmen, isteklerini yerine getirmediğini, ABD ve Batılı devletlerin manda ve himaye konusunda yaptıkları oylama için Fransa'yı değil, Türk yönetimini tercih eden bir belge hazırlayıp verdiğini, Ermeniler'in Mersin'e kendi bayraklarını asmak konusundaki girişimlerine engel olduğunu, Mustafa Kemal Atatürk'e ve Kuvayı Milliye'ye doğrudan ve dolaylı hizmetlerde bulunduğunu yazmıştır. Ahmet Hallaç, Hatay'ın Türkiye'ye katılması konusunda da hizmetlerinden söz etmektedir. Ayrıca; çok partili siyasî hayata geçiş dönemlerinde Serbest Cumhuriyet Fırka (Parti) ve Demokrat Parti için çalıştığı anılarında yer verdiği bilgilerdir.

Birinci Dünya Savaşı Sonrasında Fransızların Trakya’yı İşgali

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 659-674 · DOI: 10.33419/aamd.703278
Birinci Dünya Savaşı'nın henüz devam ettiği yıllarda Osmanlı toprakları İtilâf Devletlerince paylaşılmak istenmiş, bu maksatla aralarında gizli antlaşmalar imzalanmıştır. Rus devrimi bu gizli antlaşmaları açığa çıkarınca, İtilâf Devletlerinin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Birinci Dünya Savaşı döneminde, Türk hakimiyetinde bulunan topraklar üzerindeki emellerini gerçekleştiremeyen İtilâf Devletleri, Mondros Mütarekesi ile sonuca gitmek istemişlerdir. Mondros Mütarekesi'nin elastikî hükümlerine dayanarak, bir çok Türk toprağı işgale uğramıştır. İşgal edilen bu topraklardan biri de Trakya topraklarıdır. İtilâf Devletlerince Trakya topraklarının işgali ve İstanbul'u tehdit etme görevi başlangıçta Fransa'ya verilmiştir. Bu araştırma, arşiv vesikaları ve diğer literatürdeki bilgilerin değerlendirilmesiyle ortaya konmaya çalışılmıştır.

İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türk-Sovyet İlişkileri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 59 · Sayfa: 369-412 · DOI: 10.33419/aamd.702849
Bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı sırasında Tiirk-Sovyet ilişkileri hakkında bilgiler verilmektedir. Tiirk-Rus ilişkilerinde, Çarlık döneminden itibaren Rusya'nın takip ettiği politika Boğazları ele geçirmek olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya bu amacına ulaşmak için Türkiye'yi savaşa sokmaya çalışmıştır. Türkiye ise tarafsızlık politikası izlemiştir. Ancak savaşın sonunun belli olmasından sonra Türkiye savaşa girmiştir. Savaş sonrası ise Türkiye, ABD ve İngiltere'ye yanaşarak, Sovyet Rusya'dan gelebilecek tehlikeyi önlemeyi hedeflemiştir, Çalışmamızda Cumhuriyet Arşivi vesikaları, gazeteler, Dışişleri Bakanlığı yayınları, hatırat ve tetkik eserlerden faydalanılarak konu aydınlatılmaya çalışılmıştır

Kurtuluş Savaşı Yıllarında Çukurova “Sosvo-Ekonomik Bir Değerlendirme”

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 58 · Sayfa: 47-64
Mondros Mütarekesi'nden hemen sonra İtilâf Devletleri tarafından iş¬gal edilen Çukurova, 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması'nın sonucu olarak yeniden Türk yönetimine geçmiştir. İtilâf Devletleri'nin bölgeyi işgal sebeplerinden biri de, bölgenin ekonomik gücünü ellerine geçirmek ve bu gücü kullanmaktı. Bu makalede, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Çukurova'da ekonomik faaliyetler, yer altı yerüstü kaynaklan, üretim-tüketim ilişkileri, fiyatlar, Tekâlif-i Milliye'nin (Ulusal Yükümlülükler) bölgede uygulanması, işgalle mücadeleye ekonomik destek sağlama faaliyetleri, çalışma hayatı ve sosyal gruplar gibi sosyo-ekonomik oluşumlar değerlendirilmiştir. Makalede, başta Genelkurmay ATAŞE Arşivi olmak üzere, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Belgeleri, Dönemin basım, Kurtuluş savaşı hatıraları ve araştırmalar kaynak olarak kullanılmıştır.

Fransız Gözüyle Atatürk Devrimi Üzerine Genel Değerlendirmeler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 56 · Sayfa: 705-729
Atatürk 1935 yılında CHP Dördüncü Büyük Kurultayı'm açış konuşmasında Türk Devrimi'ni şöyle tanımlamıştı: "Uçurum kenarında yıkık bir ülke... türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... yıllarca süren savaş... ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler... İşte Türk genel devriminin bir kısa diyemi..." İşte Kurtuluş Savaşı ve onu izleyen dönem ve bu dönemde devrimin amacına uygun olarak gerçekleştirilen kökten değişiklikler, kısacası önderinin adıyla Atatürk Devrimi, başta Batılı ülkeler olmak üzere tüm dünyanın ilgi odağı olmuş bir olgudur.

Bir "Zırvata"* Olayı Tunus'un İşgali

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 119-138
Tam Metin
Tunus Kuzey Afrika'nın Akdeniz kıyısında olan ülkelerden birisidir. Doğusunda Trablusgarp (Libya), Akdeniz; batısında Cezayir; kuzeyinde Akdeniz ile çevrilidir. Osmanlılar, Doğu ve Batı Akdeniz'i kontrol eden Malta-Sicilya-Tunus üçgeninin bir ucunu teşkil eden bu yerin Akdeniz hakimiyeti için önemini anladılar. Devlet hizmetine giren Barbaros Hayrettin Paşa ilk seferini Tunus'a yaptı ve 1534 yılı sonlarına doğru Tunus ve limana hakim Halkulvad (Goulette) Osmanlı ülkesine katıldı. Fakat ertesi yıl, 1335 yazında bu bölge İspanyollar tarafından geri alındı. 1569 yılına kadar İspanyollarla yapılan mücadeleler sonunda Halkulvad hariç Tunus tekrar ele geçirildi. Uzun süren Tunus'un fethi işini sonuçlandırmak üzere; 1574 yılında Yemen fatihi Koca Sinan Paşa ve Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa görevlendirildiler. Aynı yıl Tunus tamamen ele geçirildi. 1881 yılında Fransızlar tarafından işgal edilinceye kadar 307 sene Osmanlı Devleti hakimiyetinde kaldı.