17 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Kayseri
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Develi/Havadan Köyü Külliyesi

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 331-340
Tam Metin
Develi ilçesinin güneydoğusunda, Develi-Şeyhli kasabası yolunun sağında ve Develi'ye 40 km. uzaklıkta bulunan Havadan Köyü; idarî bakımdan Taşçı (Bakırdağı) bucağına bağlı ve 1985 nüfus sayımına göre 574 kişinin yaşadığı 70-80 haneli bir köydür. Seyhan Nehri'nin en önemli kollarından biri olan Zamantı Irmağı, köyün hemen yakınından geçmekte, bunun gerisinde de 2074 m, yükseklikte Develi Dağı yer almaktadır. Güneydoğudan Tahtalı Dağlar, güneybatıdan Ala Dağlar, Kuzeyden de Develi Dağı ile çevrili kapalı havza içerisinde yer alan köyün bağlantısı daha çok Develi iledir. Coğrafi ve kültürel ilişkiler bakımından da Kayseri bölgesinin etkileri ağır basar. Çevrede Fraktin (Gümüşören), Ayşepınarı, Ebce gibi eski yerleşim merkezleri ve köylerdeki kalıntılar, Havadan Köyü ve çevresinin ilk çağlardanberi önemli bir yerleşim bölgesi olduğuna işaret ederler.

Acemhöyük Sikkeleri

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 211 · Sayfa: 907-912
Tam Metin
Konumuzu kapsayan 7 adet sikkenin beşi 1951 yılında Acemhöyük'te bulunmuş ikisi satın alınmıştır. Sikkeleri devirlerine göre sıralayacak olursak en erkeni Kelenderis'te basılmış M.Ö. 450-400 yıllarına ait gümüş staterdir. Diğer 4 adet sikke Sarıkaya sarayının güneyindeki Hellenistik evlerin enkazında bulunmuştur. Bunlar, Kayseri'de basılmış ve Roma İmparatoru Severus Alexander'e (M.S. 222-235) ait şehir sikkeleridir. Satınalınan sikkelerden biri Roma İmparatoru Probus'a (M.S. 276-282) ait antoninianus olup Antakya'da basılmıştır. Diğeri Bizans İmparatoru Michael IV( M.S. 1034-1041) e ait follistir.

XIX. Yüzyıl Osmanlı Dönemi Mimarlığında, Kayseri Yöresi Hıristiyan Yapıları: Germir ve Endüllük Kiliseleri

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1663-1682
Tam Metin
Kayseri yöresi araştırma-inceleme gezilerimiz, çoğu bilinen Türk dönemi mimarlık örneklerine ilişkin gözlemlerimizi yoğunlaştıran olanaklar verirken, yanı sıra hemen hiç bilinmeyen bazı hiristiyan yapılarıyla da tanışmamıza yol açtı.

Kayseri Müzesindeki Eski Tunç Çağı Definesi

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 581-586 · DOI: 10.37879/belleten.1987.581
Tam Metin
1983 yılında Kayseri'nin Felahiye ilçesine bağlı Çukur bucağının 3 km. kuzeydoğusunda, Kağnı deresindeki kum ocaklarından kum alınırken bulunduğu bildirilen 29 adet tunç eser Müzemize getirildi. Ele geçirilen bu eserlerin yanında değişik malzemelerden yapılmış, değişik türde başka eserlerin de bulunup bulunamadığı anlaşılamadı. İlk bakışta bu eser grubunun bir defineyi temsil ettiği anlaşılmaktadır. Ancak bu defineyi oluşturan eserlerden bir kısmının eksik olduğu izlenimi edinilmiştir. Yerinde yaptığımız araştırmalarda, buluntu yeri olarak işaret edilen kesimde herhangi bir eski kalıntıya rastlanmamıştır. Yalnız bugünkü köyün dışında, kum ocaklarının bulunduğu yere 1 km. uzaklıktaki tarlada, Eski Tunç Çağı'na ait kaba seramik parçaları ele geçirilmiştir. Bu araştırma sırasında köylüler, sözkonusu tarlada daha önceleri küçük bir tepenin bulunduğunu, sonradan bu tepenin sürülerek düzleştirildiğini ifade etmişlerdir. Bu bilgilerin ışığında üzerinde duracağımız eserlerin, ait oldukları çağda, bu iskan yerinin yakın çevresine depo edilmiş, saklanmış olabilecekleri gibi, tamamen ayrı bir bölgeden, özellikle Orta Anadolu'nun kuzeyinden Müzemize getirilmiş olabilecekleri ihtimali de düşünülebilir. Kağnı deresindeki kum ocağından elimize geçmeyen irice kahverengi bir kap içerisinde bulundukları yolundaki ifade, bu eserlerin bir define, bir depo oldukları görüşüne ağırlık kazandırmaktadır. Define, teber biçimli onbir balta, sap delikli üç balta, bir kabza veya asa başı ile onüç çalparadan oluşmaktadır.

Yeniden İşlenen Bir Kültepe Tableti (Kt. g/t 42+z/t II)

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 1-8 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1
Tam Metin
Yazımıza konu olan tabletin ilk parçası (g/t 42), diğer iki tabletle (g/t 35, 36) birlikte, Kültepe kazılarının 1955 döneminde, höyükte açığa çıkarılan Warsama Sarayında bulunmuşlardır. Buluntu yerleri ve g/t 35'in bir kraldan ötekine yazılmış bir mektup olması dolayısıyla, o tarihlerde kazı heyetinde yer alan meslek adamlarının dikkatleri hemen bu tabletler üzerinde toplanmıştır. Konusu bakımından bugüne kadar Kültepe'de ele geçmiş binlerce tablet arasında başka bir benzerine rastlanmayan bu mektubu hocamız Prof. Kemal Balkan neşretmiştir. Diğer iki tableti de (g/t 36, 42), bunlardan bir yıl sonra aynı yerde bulunmuş olan bir başka tabletle (h/t 330) birlikte hocamız Prof. Emin Bilgiç, Anatolia VIII (1965)'de "Kültepe Höyüğünde Çıkan Üç Tablet" başlığı altında ayrıntılı olarak yayınlamıştır.

Re-examination of the Kültepe Tablet (Kt. g/t 42+z/t II) (Summary)

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 9-10 · DOI: 10.37879/belleten.1987.9
Tam Metin
The first fragment (g/t 42) of the tablet (Kt. g/t 42+z/t 11), which is to be the subject of study here was found in the palace of Warsama during the excavations of 1955 at Kültepe. This fragment together with the other two tablets (g/t 36, h/t 330), found also at the same place, was published by E. Bilgiç in the Anatolia VIII (1965) under the title "Kültepe Hüyüğünde Çıkan Üç Tablet".

Kayseri ve Sivas Darüşşifaları'nın Vakıfları

Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 189-190 · Sayfa: 299-308 · DOI: 10.37879/belleten.1984.299
Tam Metin
Kayseri Gevher Nesibe Darüşşifası, Anadolu'da bilinen en eski Selçuklu hastahanesi ve tıbbiyesidir. Kitabesinin kaydına göre Darüşşifa sultan II. Kılıç Arslan'ın kızı Gevher Nesibe Hatun'un vasiyeti üzerine kardeşi Gıyaseddin Keyhüsrev'in ikinci saltanatı (1205-1211) zamanında 1205 (602 h.) yılında yaptırılmıştır.