20 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- edebiyat 15
- literature 15
- Literature 5
- dil 4
- Edebiyat 4
- Altai 3
- Altay 3
- language 3
- art 2
- Azerbaijan 2
Bilim Tarihi Perspektifinden ‘Yedi İklim’ Nazariyesi ve Kültür ve Edebiyatımızdaki Yansımaları
Erdem · 2020, Sayı 78 · Sayfa: 127-150 · DOI: 10.32704/erdem.749088
Özet
Aristoteles'in Fizik, Kosmos ve Meteorologica gibi eserleri defalarca tercüme edilmiş olması Yunan felsefe ve bilim okulunun İslam dünyasındaki etkisini gösterir. Bununla beraber astronomi, dünya ve coğrafya bilgisinin oluşum ve gelişimi İskenderiye ekolüne ve Batlamyus (Ptolemaios ö. 168? ) kuramlarının çevirileriyle şekillenmiştir.Batlamyus'un ikonografik eserleri "Almagest" ve "Coğrafya Kılavuzu" dünya merkezli evren tasarımını esas alır. Bu eserler, kozmogoni, yıldız ve gezegen hareketleri gibi astronomik bilgiler ile yeryüzü topografyasını ve harita referanslarını sunan zengin kaynaklardır. El- Mecistî adıyla çevrilen Almagest, İslam dünyasında, bilhassa Halife Me'mun zamanından itibaren, coğrafyanın temel kaynağı olarak benimsenmiştir. Eserin, İbn-i Hurdazbih, Ferganî, Muhammed b. Musa el-Harizmî, Ebûl- Fidâ gibi büyük coğrafya âlimleri tarafından yeniden değerlendirilip, yer yer değiştirilerek tercüme edildiği görülür. Yeryüzünün meskûn ve gayr-i meskûn bölgelerine dair çıkarımlar bu çalışmanın ürünüdür. Bir coğrafi terim olarak "yedi iklim" bu temeller üzerine kurgulanmış dünya tasarımıdır. Bu kuram, dünyanın meskûn kısımlarının yedi iklim bölgesine ayrılmasına ve yedi büyük deniz tarafından çevrilmiş olmasına işaret eder.Söz konusu görüşün kültürel etkileri ise edebiyatımızın coğrafya algısını şekillendirmiştir. Edebiyat, "mekân" unsuru olmadan düşünülemeyeceği için, onun coğrafya ile doğrudan ilişkisi vardır. Edebiyatta coğrafya, "géo-littéraire", insanın yaşadığı dünyayı anlamlandırmak istemesinin doğal sonucu olarak günümüzde de konuşulan bir edebiyat kuramıdır. Bu çalışmada, bilim tarihi açısından önemli olan söz konusu astronomik ve coğrafî kuramların kültür ve edebiyatımızdaki yeri ele alınacaktır. Klasik edebî metinlerin çok katmanlı yapısında bazen gerçek değer, bazen de sembolik- alegorik bir kalıp olarak değerlendirilen unsurlar, kavram sözlükleriyle açıklanmaktadır. Son derece zengin kültürel verileri toplayan bu çalışmaların klavuzluğu şüphesiz çok önemlidir. Bununla beraber, metinlerin kültürel örüntüsünde yakalanan kavram, terim ve çeşitli sembolik unsurların pek çoğu, derinde karmaşık köklere sahiptir. Bu gibi unsurların kökenini multi-disipliner bir okumayla aramak ve değerlendirmek edebi metinlerin yorumuna boyut katacaktır. Bu çalışmada, bu çeşit bir okumaya örnek olarak, kültür ve edebiyatımızda sıkça karşılaşılan bir coğrafi terimin kökenini, gelişim ve dönüşümlerini izlemek hedeflenmiştir. Bir astro-coğrafya terimi olan ve gök cisimlerinin yeryüzünün bölümleriyle ilişkilerini açıklayan "yedi iklim" nazariyesinin kullanımları edebi metinlerde aranacaktır. Klasik edebi metinlerde "yedi iklim", çeşitli bağlamlarda bazen bir terim, bazen sembol, bazen de bir motif olarak karşımıza çıkar. Bu çalışmada, "yedi iklim" kavramı etrafında teşekkül eden dünya tasarımının kültür ve edebiyatımıza yansıma biçimleri mesnevi ve divanlardan hareketle ele alınacaktır.
TÜRK DÜNYASI EDEBİYATINDA REPRESSİYA
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 48 · Sayfa: 27-82 · DOI: 10.24155/tdk.2019.111
Özet
SSCB'de Stalin tiranlığı zamanında II. Dünya Savaşı'ndan hemen öncesinde uygulanan, literatürde Repressiya olarak da adlandırılan dönemde halk düşmanı suçlamasıyla milyonlarca insan gözaltına alınmış, yüz binlercesi ise ya kurşuna dizilmiş ya da çalışma kamplarına gönderilmişlerdir. Devlet tarafından yaratılan korkunun etkisi onlarca yıl sürmüş, insanlar her an tutuklanmak ya da kurşuna dizilmek korkusu içinde yaşamışlardır. Yaşanan korku yıllar sonrası bile olsa edebiyata kaynaklık etmiş, döneme ait uygulamalar birçok edebî türde çeşitli yönleriyle kaleme alınmıştır. Bunlar edebî eser niteliği taşımanın ötesinde aynı zamanda tarihsel birer belgedirler. Bununla birlikte zamanın gerçeklerini ortaya koyabilmek için çeşitli bilimsel çalışmalar da yapılmıştır. Bu makalede; Bahtiyar Vahabzade'nin "İki Korku" adlı şiiriyle birlikte Türk dünyası edebiyatındaki mensur metinlerde edebî olarak dile getirilenler, Orlando Figes'in Karanlıkta Fısıldaşanlar Stalin Rusya'sında Özel Yaşam adlı eserindeki gerçek hayattan derlenmiş anılar ve değerlendirmelerle birlikte ele alınmıştır. Ayrıca yeri geldikçe Aleksander Soljenitsin'in Gulag Takım Adaları, Vasili Grossman'ın Her Şey Geçip Gider, Arthur Koestler'in Gün Ortasında Karanlık, Svetlana Aleksiyeviç'in Kadın Yok Savaşın Yüzünde ve Eugenia Gınzburg'un Anafora Doğru ve Anaforun İçinde adlı eserlerinden yapılan alıntı ve değerlendirmeler de çalışmaya dâhil edilmiştir. Böylelikle Repressiya'nın ortaya çıkardığı ölümcül şartlardan mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başaran dönemin tanığı olanların neredeyse epik bir tarzda kaleme aldıkları öz yaşam öyküleri, bu öykülerin edebiyata yansımış hâlleri ve bilimsel kaynaklar bir arada değerlendirilmiştir.
Ali Şir Nevâî’nin Kalenderîlikle İlgili Düşünceleri (The Thoughts of Ali Shir Navai about Qalandariyyat)
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 89-98
Özet
Orta Asya Türk edebiyatında Kalenderîlik düşüncesinin bazı etkileri görülmüştür. Ali Şir Nevâî, Baba Rahîm Meşreb, Hüveydâ, Harâbâtî, Meczûb-i Nemengânî gibi birçok mutasavvıf şairler eserlerinde Kalenderîlik ve Kalenderlerle ilgili konulara yer vermişledir. Bu makalede daha çok Ali Şir Nevâî'nin bazı eserlerinde Kalenderîlikle ilgili konular incelenecektir.Abstaract Some effects of Qalandariyyat thought in the Central Asian Turkish literature had been encountered. Some sufi poets such as Ali Shir Navai, Baba Rahim Meshreb, Hüveyda, Harabati, Meczub-i Nemengana had written about Qalandariyyat and topics about Qalandariyyat in their works. In this paper, mostly the topics about Qalandariyyat in some works of Ali Shir Navai will be studied.
İki Münevverin Dostluğu: Peyami Safa-Cahit Sıtkı
Erdem · 2012, Sayı 62 (Peyami Safa Özel Sayısı) · Sayfa: 223-236Edebiyatımızda “Mektup” Türü ile İlgili Başlıca Çalışmalar
Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 83-102
Özet
Tam Metin
Mektup, bir anlatım biçimi olmanın yanı sıra aynı zamanda bir edebî türdür. Yazılış itibariyle mektuplar, resmî ve özel olmak üzere iki kısma ayrılırlar. Resmî mektuplar, kamu veya özel sektör arasında veya kendi içlerinde yapılan yazışmalardır. Özel mektuplar ise aile, eş, dost, akraba, yakın arkadaş ve meslektaşlar arasında yazılır. Tarihî, siyasî, felsefî, ahlakî, estetik, dinî, edebî… pek çok konuda kaleme alınan ve yazıldıkları döneme ışık tutan özel mektupları bütünüyle toplayıp tasnif etmek zordur, ancak bunların önemli arşiv belgeleri olduğu muhakkaktır. Edebî mektuplar, çoğu kez mektup biçiminde yazılmış eleştiri, makale, deneme, günlük ve anı niteliğindeki yazılardır. Bir anlatım tekniği olarak hikaye ve romanda da kullanılan mektup, şiir dahil, diğer edebî türlere daima sızan, karışan bir özelliğe sahiptir. Gerek bunlar üzerinde yapılan akademik, tenkitlimukayeseli araştırmaların ve gerekse yeni-popüler mektup yayımlarının çokluğu karşısında, dağınık materyali genel bir bakış açısıyla da olsa sınıflandırmak, daha geniş okumalara zemin hazırlamak bakımından faydalı olacaktır.
Bir Şairin Kaleminden ‘Ben’e, Sanata ve Yaşama Dair Notlar: İlhan Berk’in Düz Yazıları
Erdem · 2011, Sayı 60 · Sayfa: 51-76
Özet
Tam Metin
Daha çok şair kimliğiyle öne çıkan İlhan Berk, düz yazı tarzındaki eserleriyle de dikkat çeken bir edebiyatçıdır. Berk, Uzun Bir Adam (1982), Şifalı Otlar Kitabı (1982), El Yazılarına Vuruyor Güneş (1983), Şairin Toprağı (1992), İnferno (1994), Kanatlı At (1994), Logos (1996), Poetika (1997), Kült Kitap (1998), Ben İlhan Berk'in Defteriyim (2004) gibi günlük, deneme, anı, söyleşi, anlatı, öz yaşam öyküsü gibi türlerin olanakları dahilinde 'ben'ine, sanata-sanatçıya (özelde şiire-şaire), Türk ve dünya edebiyatına, dünyaya, insanlara, hayvanlara, otlara, nesnelere, şehirlere, mekânlara dair notları, duygularını, düşüncelerini, izlenimlerini okuyucuyla paylaşır. Kısacası kendisini, sanatı, edebiyatı ve yaşamı anlatır. Çalışmada, İlhan Berk'in düz yazı tarzındaki eserleri ele alınmakta; düz yazılarına yansıdığı kadarıyla, Berk'in 'ben'e, sanata, hayata dair görüşleri, hayata bakışı, felsefesi, sanatçı kişiliği vb. ortaya konmaktadır.
Bir Anti-Homosovyetikus: Bahtiyar Vahapzade
Erdem · 2010, Sayı 57 (Bahtiyar Vahapzade Özel Sayısı) · Sayfa: 9-19
Özet
Tam Metin
Homosovyetikus, Bolşevik İhtilali'nden sonra Sovyetler Birliği'nde yaratılmaya çalışılan ve tarihinden, kültüründen, inanç ve geleneklerinden koparılmış; milliyetsiz, ateist/dinsiz insanlardan oluşan Sovyet vatandaşı tipinin ortak adıdır. Bu çalışmada ataya, anaya, tarih ve geleneğe saygı ve bağlılığı dile getirdiği şiirleriyle bütünüyle bir antihomosovyetikus olan Bahtiyar Vahapzade'nin fikirleri ve mücadelesi anlatılmaktadır.
Bahtiyar Vahapzade’ye Göre Türk Birliğinin Kültürel Zemini
Erdem · 2010, Sayı 57 (Bahtiyar Vahapzade Özel Sayısı) · Sayfa: 35-50
Özet
Tam Metin
Türklük dünyasının büyük şairi Bahtiyar Vahapzade, şiir ve yazılarında bütün dünya Türklerinin birleşmesi gereği üzerinde durur. Bunun için öncelikle dil, kültür, sanat, edebiyat, din, milliyet ve ülkü birliğinin olması gereğine inanır. Bunun için şiiri önemli bir mücadele vasıtası olarak değerlendirmiştir. Şiirlerinde bu bağlamda millî, toplumsal sorunlara bol bol yer vermiştir. Ayrıca millî heyecanı diri tutan bir söylem üretmiştir. Türk birliğinin sağlanmasında Türkiye-Azerbaycan kardeşliği üzerinde yoğun olarak duran şair, bunun yanında diğer bütün Türk boylarının da birlik içinde yer almasının önemine vurgu yapmıştır. Büyük Türk birliğinin gerçekleşme alanı olarak da Türkiye merkezli bir Türk birliğini önermiştir. Ona göre büyük Türk birliği önce kültürel zeminle başlayacak, sonra bilimsel, siyasi ve ekonomik birliktelikler halinde devam edecektir.
Değişimin Öncüleri: Model Şahıslar Ve Türk Edebiyatına Yansımaları
Erdem · 2007, Sayı 45-46-47 · Sayfa: 129-154
Özet
Türk milletinin farklı bir tarihî macerası ve bu maceraya bağlı olarak ortaya çıkan bir de edebiyatı vardır. Bunları dikkate almadan yapılan tasnifler her zaman tartışmaya açıktır. Diğer edebiyatlar için de böyledir. Modern edebiyatlarda olduğu gibi, topluma örnek olacak kahramanlar bizim edebiyatımızda da anlatılmıştır. Bu kahramanlar millî oldukları kadar modern kimliğe de sahiptirler. Çağdaş toplumların gelişmeleri bu kahramanlara da bağlıdır.
Studies in the Medieval History of Diyarbekr Province: Some Notes on the Sources and Literature
Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 199-231
Özet
Tam Metin
The sources and literature on the medial history of Diyarbekr region are limited as it is the general case with the medieval history of Anatolia on the whole. Apart from few sources which are, however, directly related to the area there are othere sources from which indirect infirmation can be derived to study the history of the area. Inorder to avoid confusion, however, no such classification will be made, rather they will be treated under original or primary sources, secondary literature and Armenian and Syriac sources. Before examining them, nevetheless, it would perhaps be better to briefly mention few works and bibliographies in which there can be found a good literature on the area.