6 sonuç bulundu
Ksanthos’tan Bir Grup Knidos Amphorası
Höyük · 2024, Sayı 13 · Sayfa: 89-106 · DOI: 10.37879/hoyuk.2024.1.089
Özet
Tam Metin
Ksanthos, günümüz Antalya ili, Kaş ilçesine bağlı Kınık Mahallesi sınırları içerisinde, Antalya-Muğla arasındaki il sınırını oluşturan Eşen Çayı’nın hemen kıyısında yer almaktadır. Çalışmanın konusunu ise Ksanthos’ta gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalarda ele geçen bir grup Knidos Amphorası oluşturmaktadır. Ana materyal olarak amphoraların değerlendirildiği çalışmada toplamda 192 parça incelenerek tipolojik ve analojik değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Özellikle buluntu olarak nadir karşılaşılan Proto-Knidos Amphoraları ile Küçük Knidos Amphora örneklerinin çalışmamızda yer alması, amphora çalışmaları için de yeni bir buluntu sahası olarak değerlendirilebilecek niteliktedir.
MÖ IV. yüzyıldan MS III. yüzyıla kadar geniş bir tarih aralığı içerisinde, form takibinin net şekilde izlenebildiği toplamda 192 adet Knidos Amphorasından sadece formunu en iyi temsil eden bir grup değerlendirme kapsamına alınmıştır. Zira yapılan tipoloji ve analojide, Proto-Knidos, Zenon Grubu, Küçük Knidos, Kanonik Knidos, Geç Knidos Tip I ve Tip II sınıflandırmalarına ait altı farklı Knidos Amphora tipi saptanmıştır. Form tayini gerçekleştirilen bu amphoraların da gerek tip gerekse kronolojik yoğunluk oranları kıstas alınarak, en azından mevcut grupla, tarihsel bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda çalışmamızda, gerek tipoloji gerekse fabrik özelliklerine göre değerlendirilen söz konusu amphoraların sınıflandırılması, tarihlenmesi ve Ksanthos’un ticari iletişim ve etkileşimi hakkında yeni veriler sunarak tarihsel sürecine katkı sağlanması amaçlanmıştır. Ayrıca materyal kültür kalıntılarıyla yapılan değerlendirmelerin hem bölge hem de Ksanthos özelinde, ticari ve siyasi bağlantılara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Arykanda Yamaç Hamamı’nın Kuzeyindeki Kazılarda Ele Geçen Sikkeler
Höyük · 2024, Sayı 13 · Sayfa: 107-142 · DOI: 10.37879/hoyuk.2024.1.107
Özet
Tam Metin
Arykanda antik kenti, Antalya ili, Finike ilçesi, Arif Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Yamaç Hamamı, Devlet Agorası’ndan Akropolis’teki Ticaret Agorası’na doğru batıya yönelerek çıkan dar bir merdivenli yolun batısında yer almaktadır. Yamaç Hamamı’nın kuzeyindeki kazılar, 2012 yılında başlatılmış ve 2017 yılına kadar devam etmiştir. Bu alanda yedi açmada (YHK1-7) kazılar yapılmış ve bu kazı çalışmalarında toplam yetmiş yedi adet sikke ele geçmiştir. Bu sikkelerden okunabilen altmış yedi sikke MÖ 4. yüzyıl ile MS 4. yüzyıl aralığına tarihlendirilmektedir. Yamaç Hamamı’nın kuzeyindeki kazılarda yoğun yangın tabakaları saptanmıştır. İmparator Probus Dönemi sikke verilerindeki kesinti ve tahribat katmanları, kentin Akropolisi’nin MS 278 yılında saldırıya uğrayarak tahrip edildiğine işaret etmektedir. İmparator Probus Dönemi’nde MS 278 yılında Isaurialılar’ın Lykia’ya saldırmaları bölge genelinde yaklaşık bir yıl süren sıkıntılı bir sürece neden olmuştur. Bu dönemde bölgede bazı üst düzey askerlerin söz konusu ayaklanmayı bastırmak için görevlendirildikleri hem tarih kaynaklarından hem de yazıtlardan öğrenilmektedir. Arykanda Akropolisi’nde sur içinde, sur dışında ve Yamaç Hamamı’nın kuzeyinde tespit edilen yangın tabakaları da söz konusu dönemde Isaurialılar’ın saldırıları ile bağlantılı olmalıdır. MS 3. yüzyılın son çeyreğinde yaşanan bu olaylar sırasında Arykanda Akropolisi’nin ve yakın çevresinin önemli bir bölümünün çıkan yangınlar ile tahrip olduğu, geleneksel konut alanının yavaş yavaş terk edilerek kentin güneyinde daha alt kottaki teraslara taşındığı anlaşılmaktadır.
Güncel Veriler Işığında Tlos Antik Kenti Tiyatrosu ve Meclis Binası Yapı Kompleksi
Höyük · 2023, Sayı 12 · Sayfa: 115-133 · DOI: 10.37879/hoyuk.2023.2.115
Özet
Tam Metin
Lykia Bölgesi sınırları içerisinde yer alan Tlos Antik Kenti Akdağlar’ın batı yamacında, Eşen Vadisi’ne hâkim bir noktada konumlanmıştır. Kentin kuzeyinde Araxa, kuzeydoğusunda Oinoanda, güneyinde Xanthos, güneybatısında Pınara ve batısında Telmessos antik yerleşimleri bulunmaktadır. 19. yüzyıl seyyahları tarafından ilk kez keşfedilen kentte 20. yüzyıl sonlarında başlayan yüzey araştırmaları ve kazı çalışmaları, bölgenin yerleşim tarihçesinin Yunan mitolojisine dayandırılan kuruluş hikayesinden daha erkene uzandığını ortaya koymuştur. Kent merkezinde Neolitik Dönem’den Osmanlı Dönemi’ne kadar kesintisiz süren bir yerleşim kronolojisi izlenmektedir. Uzun soluklu yerleşim sürecinde engebeli topografyanın da etkisiyle devşirme malzeme kullanımı artmış ve girift bir mimari plan uygulanmıştır.
Bu çalışmada, kentin önemli kamu yapılarından biri olan tiyatroda gerçekleştirilen güncel araştırmalardan elde edilen sonuçlar yapının mimari evreleri ve kentin şehircilik anlayışı çerçevesinde yorumlanmıştır. Kuzey ve güney analemmadaki kazı çalışmaları sonrasında tiyatronun planı yenilenmiş ve Erken Roma İmparatorluk Dönemi kullanım evresine ait bir çeşme yapısı açığa çıkartılmıştır. Makale kapsamında değerlendirilen bir diğer yapı ise kentte şimdiye kadar lokasyonu yapılamayan bouleuterion ve prytaneion işlevli olarak kullanıldığı düşünülen mekânlardır. Akropolün doğu yamacında konumlanan yapı iki büyük mekândan oluşur ve Bizans Dönemi’nde sur duvarı içerisine entegre edilmiştir. Kazı çalışmaları sonrasında Helenistik Dönem’de inşa edilen ve MS 4. yüzyıla kadar kullanılan, nişli cephe düzenlemesiyle özgün mimari plana sahip görkemli bir yapı kompleksi açığa çıkartılmıştır.
Theoretical Approach for The So-Called Mycenaean Migration in Turkey
Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 292 · Sayfa: 677-702 · DOI: 10.37879/belleten.2017.677
Özet
Tam Metin
On the basis of archaeological data, it is suggested in this study that Mycenaean migration fl ows to Anatolia, of the kind proposed in ancient sources and by some researchers, did not actually occur. As an example, when the material culture of the Lycians under the Persian rule was examined and the results were analysed, it could be seen that although the two civilisations are of diff erent periods and had diff erent interactions, the infl uencing and the infl uenced cultures exhibit similar political, sociological and economic behaviors and characteristics. Therefore, it is proposed that this cultural infl uence is correlated to a process and degree of acculturation.
Lykia-Kabalia-Pisidia Bölgesinden Roma Dönemi "Dioskurlar ve Tanrıça" Kabartmaları
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 295-322 · DOI: 10.37879/belleten.1995.295
Özet
Tam Metin
"Dioskurlar ve Tanrıça" şeklinde tanımlanan ve bir tanrıça ile iki genç erkek figüründen ya da bunların simgelerinden oluşan üçlü betim Anadolu'nun güneybatısında, Lykia-Kabalia-Pisidia Bölgesi Roma İmparatorluk Dönemi adak kabartmaları ve sikkelerinde azımsanamayacak sayıda örnek ile karşımıza çıkmaktadır. Yerli bir tanrı üçlüsü olduğu anlaşılan grup içindeki iki genç, Yunan benzerleriyle özdeşleştirilerek, kabartmaların eşliğindeki yazıtlarda "Dioskurlar" adıyla anılmıştır. Yunan mitolojisinde Dioskurlar, biri "Kastor", öbürü "Polydeukes" adını taşıyan Lakonia kökenli ikiz kardeşlerin ortak adıdır.
Pamphylia Bölgesi ve Çevresi Eski Yol Sistemi
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 361-370
Özet
Tam Metin
Antik Çağda Pamphylia Bölgesi Ord. Prof. M. A. Mansel'in tanımlamasıyla "... bugünkü Antalya Vilayeti'nin düzlük alanlarını kapsıyordu" Bölgenin sınırları ile ilgili bir çok tanım yapılmış olmasına karşın, Sayın Mansel'in bu tanımıyla belirlediği sınırlar hemen hiç tartışılmamıştır. Antik Çağda Pamphylia'da Olbia, Perge, Sillyon, Aspendos, Side gibi önemli kentler yer alıyordu. Bölgede kurulu bulunan kentleri birbirine ve bölgeyi kuzey, kuzey-batısındaki Pisidia'ya, kuzey doğusundaki Lycaonia'ya ve güney batısındaki Lykia'ya bağlayan antik ve sonraki çağlara ait yol güzergahlarının belirlenmesi amacıyla yaklaşık 10 yıldan bu yana yürüttüğüm araştırmalarla görülmüştür ki, genellikle nehir ve ırmakların oluşturduğu vadiler boyunca inşa edilen yollar, sahilden yükseklere çıkıldıkça daha belirgin izler vermekte ve özellikle sert, kayalık zeminlerde varlıklarını hala sürdürmektedirler.