14 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Mısır
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Mısır'da Abbâsi Halifeleri

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 613-652
Müslümanların, Hz. Muhammed'in vefatından sonra, dini koruması ve dünya işlerini dini bir siyasetle idare etmesi için başlarına geçirdikleri kişilere halife, bu kuruma da hilâfet (imâmet) adı verilmiştir. Kur'ân'da yer yer "halife" ve çoğul olarak "halâif" ve "hulefâ" kelimeleri geçmektedir. Ancak bu kelimelerin, Peygamber'in yerine geçecek olan kimselerin ünvanı olması gerektiğine dair açık bir işaret yoktur. Halife ünvanını ilk olarak kullanan kişinin Hz. Ebu Bekir olduğu rivayet edilmektedir. Hz. Ömer devrinde ise İslam cemaatinin başkanı hakkında genel olarak kullanılan "Halîfetü Rasûlillâh" (Peygamber'in halefi) ünvanının dışında "Emîrü'l-mü'minîn" ünvanı yerleşmişti. Halife karşılığı olarak "İmam" ünvanı da kullanılmış olup bu ünvan namazdaki imamlıktan istiare yoluyla alınmıştır. Hz. Peygamber, kendinden sonra kimin halife olacağına ilişkin herhangi bir vasiyette bulunmamıştır. Öte yandan halifenin nasıl seçileceği hususunda âyet ve hadislerde de belirli bir hüküm yoktur. Bu belirsizliklerden ötürü olsa gerek ilk dört halifenin tayininde belirli bir usûlün takip edilmediğini görüyoruz.

Fes Olayı Türkiye - Mısır İlişkilerinden Bir Sayfa (1932 - 1933)

Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 189-190 · Sayfa: 1-54 · DOI: 10.37879/belleten.1984.1
Tam Metin
29 Ekim 1932 akşamı, Türkiye Cumhuriyetinin dokuzuncu yıldönümü dolayısıyla, Ankara Palas'ta Atatürk'ün verdiği resmî akşam yemeğine ve yemeği izleyen baloya Ankara'daki Mısır Elçisinin fes ile gelmiş olması, bir "Fes Olayı" yarattı. Atatürk'ün yaptığı şapka devrimiyle doğrudan ilgili olan bu olay, Türkiye ile Mısır arasında önemli bir sorun oldu ve iki ülke ilişkileri tarihine ilginç bir sayfa kattı. Aşağıdaki sayfalarda "Fes Olayı"nın belgesel olarak aydınlatılmasına çalışılacaktır.

Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa Kuvvetleri Tarafından Saruhan, Aydın ve İzmir'in İşgaline Dair Vesikalar

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 185 · Sayfa: 1-30 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1
Tam Metin
Tarihlerde görüldüğü üzere Napoleon Bonaparte tarafından 1213 (1789)da Mısır'ın işgali esnasında burasını geri almak için kara ordusundan başka deniz yoluyle sevkedilen kuvvetler arasında Kavala'dan da buranın çorbacı yani yeniçeri bölük kumandanı Hüseyin Ağa'nın oğlu Halil kumandasiyle bir miktar kuvvet yollanmıştı, bunlar arasında Hüseyin Ağa'nın yeğeni Mehmed Ali de vardı. Mısır'ın kurtuluşundan sonra Arnavutluk'tan v.b. taraflardan giden başı bozuk kuvvetlerle beraber Mehmed Ali de Kavala'ya dönmeyerek yanındaki bir kısım gönüllü ile beraber Mısır'da kalmıştı. Zeki ve faal ve aynı zamanda haris olan bu kimse durumu kendisinin yükselmesi için uygun görerek türlü entrikalarla Mısır'a tayin edilen valileri buradan atlatarak nihayet 1220 Rebiü'l-evvel (1805 Haziran)de vezirlikle Mısır valiliğine tayin edildi.

İran'ın Milli Bir Devlet Olarak Gelişmesi

Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 156 · Sayfa: 645-658 · DOI: 10.37879/belleten.1975.156-645
Tam Metin
Büyük Kuruş tarafından kuruluşunun yıldönümünü kutladığımız İran İmparatorluğu, İskender'in yönetimi altındaki Yunanlıların istilâsı sonucunda parçalanmış ; takriben beş buçuk yüzyıl sonra bölgenin yerlisi olan Sasaniler tarafından yeniden canlandırılmıştı. Sasaniler de, kendilerinden önce hüküm sürmüş olan Akamanışlar gibi, menşe itibariyle Fars, ya da Pars denilen eyaletin güneybatısındandırlar. Esasen İran'ın Batı âleminde kullanılan adı da yine ayni yere dayanmaktadır. Bu şekilde yeniden benliğini kazanan İran İmparatorluğu, Batı Asya'ya hâkimiyet konusunda İskender'in varisleri, Roma ve Bizans hükümdarları ile anlaşmazlığa düştüler. Bu mücadelenin daha sonraki safhaları için Kur'anda şöyle yazılıdır: "Rumlar en yakın bir yerde yenildiler; onlar bu yenilgilerinden sonra üç ilâ dokuz yıl arasında galip geleceklerdir. Bu, Sasani İmparatoru Husrev Perviz'in Bizanslılara karşı giriştiği harbe atıfta bulunan bir âyettir. Husrev Perviz, yirmi yıldan fazla süren harpler esnasında Pers İmparatorluğunun hudutlarını, Daryus'un zamanındaki yerlere, yani Akdeniz ve Ege kıyılarına kadar genişletti. Ancak yine kehanette belirtildiği gibi, Heraclius'un 629'da muzaffer olarak Kudüs'e girişi ile Bizanslılar nihai zaferi kazanmış oldular. Bu defa her iki imparatorluk ta, o zamana kadar bilinmeyen yeni bir saldırının, Muhammed'in halefleri olan Ebubekir ve Ömer'in idaresindeki Arap ordularının karşısında bozguna uğramaktaydı. Irak'ta Kâdısiye'deki (635) Arap zaferi ile başlayan Iran fütuhatı, Nehavend'deki (624) nihai muharebe ile sona erdi. Yezdicürt III'in tek başına kaçması ve ölmesi (651) ile 400 yıllık Sasani hükümranlığı sona erdi ve Iran, tıpkı Mısır, Suriye ve Mezopotamya gibi, büyük İslâm imparatorluğunun bir eyaleti haline geldi.