4 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
Yuan Hanedanı’nın Annesi: Çabi Hatun
Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 843-860 · DOI: 10.37879/belleten.2022.843
Özet
Tam Metin
Toluy oğlu Kubilay Han’ın ikinci eşi Çabi Hatun, Çingiz Hanedanı içindeki en önemli ailelerden biri olan Dey Seçen sülalesinden, “imparatorluğun dayısı” lakaplı Alçi Noyan’ın kızıydı. Zekâsı, becerikliliği, tutumluluğu, çalışkanlığı ve merhameti sayesinde 1240’lı yıllardan itibaren ön plana çıktı ve Kubilay’ın en değer verdiği eşi hâline geldi. Kocasının Moğol İmparatorluğu’nun güçlü bir üyesi olma sürecinde onun en yakın danışmanlarından biri olan Çabi Hatun, Möngke Han’ın ölümü sonrasında Kubilay’a verdiği tavsiyeleriyle taht mücadelesinde önemli bir avantaj elde etmesini sağladı. Kubilay’ın küçük kardeşi Arık Buka’nın saf dışı bırakılmasında da büyük bir etkisi olan Hatun, 1260 yılında Yuan Hanedanı’nın imparatoriçesi sıfatını elde etti. Kubilay Han’ın ilk dört oğlu, Dorçi, Cimgim, Mangkala ve Nomogan’ı dünyaya getirdi. Ailesinin meşhurluğu ve kişisel melekeleri ile öne çıkan Çabi Hatun, ailesinin Şamanist olmasına rağmen erken dönemde Tibet Budizmi’ni benimsedi. Kubilay Han’ın da bu dine girmesinde büyük bir rol oynayan Çabi Hatun, Tibet Budizmi’ni Yuan Hanedanlığı’nın resmî dinî olmasını sağladı. Öldüğü 1281 yılına kadar devletin siyasi, askerî, idari ve mali bütün konularında cesur bir şekilde Kubilay Han tarafından dikkate alınan görüşlerini belirtti.
MOĞOL DÖNEMİNDE ÇEVİRİ VE UYGUR MÜTERCİMLER
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 68 · Sayfa: 7-21 · DOI: 10.32925/tday.2019.28
Özet
Moğol devleti, Çin tarihinde pek çok farklı ulusu tek devlet çatısı altında toplayan, bugünkü Çin sınırlarının şekillenmesine ön ayak olan büyük bir devlettir. Bozkırda ortaya çıkıp yüzlerce yıllık yerleşik kültüre sahip ülkelere hükmetmek kolay değildi. Bu yüzden devletin kuruluşundan itibaren etkili devlet politikası oluşturulmuş, devlet yönetiminde ve toplumun kültürel açıdan güçlenmesinde birtakım tedbirler uygulanmıştır. Bu süreç içerisinde Uygurlar her alanda çok çalışmış, büyük hizmetler göstermiştir. Yapılan katkılar Moğollar için bir yazı icat etmeyle başlayıp Moğol devletinin üst tabaka zümresine okuma-yazma öğretme, devlet yönetiminde bilgi kaynağını oluşturma, devletin gelişmesinde gerekli olan eserleri tercüme etme ve en önemlisi kalıcı kültürel miras üretmeye kadar gitmiştir. Bu yazıda, Moğol dönemindeki çeviri kurumları ve faaliyetleri ile Uygurca, Çince, Tibetçe, Sanskritçe ve diğer dillerden Moğolcaya eserler çeviren Uygur mütercimler üzerinde durulacaktır.
Babürname’de Geçen Askerî Terimler Üzerine (On Military Terms in Baburnama)
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2014, Cilt 62, Sayı 1 · Sayfa: 27-104
Özet
Türklerin askerî teşkilatı en az Türkler kadar eskidir. Daha sonraki devirlerde başka milletler de bu sistemi kullanmış, geliştirmiş ve başka kültürlere de aktarmışlardır. Babür İmparatorluğu da bu sistemi kullanan Türk imparatorluklarındandır "Babürname" aracılığıyla Babür'ün ordusundaki pek çok askerî terim hakkında bilgi sahibi de olabiliyoruz. Bu terimler aynı zamanda birer dil malzemesidir. Bu dil verilerini, tarihî arka plan ve günümüz askerlik sistemleri ile karşılaştırmak, Türk askerî geleneğinin tarihteki seyir ve yansımalarının isabetli bir biçimde tetkik edilmesine yardımcı olacaktır
İlhanlı-Memlûk Rekabetinden Osmanlı-Memlûk Rekabetine: Hicaz Su Yollarının Tamiri Meselesinin Tarihî Arka Planı
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 845-866 · DOI: 10.37879/belleten.2006.845
Özet
Tam Metin
Cengiz İmparatorluğu'nun batı şubesi olan İlhanlılar ile Mısır Memlûklarının kurulması hemen hemen aynı zamana tekabül etmektedir. İran'da kurulmuş olan İlhanlı Devleti'nin batı sınırları, Moğol İmparatorluğunun Anadolu ve Suriye serhadlerine kadar uzanan, ele geçirilmiş ve ele geçirilecek olan bölgeleri ihtiva ediyordu. Mısır Memlûkları ise, Mısır'dan Ahlat'a kadar uzanan geniş coğrafyadaki Eyyubî meliklerinin mirası üzerine kurulmuştur. Her iki devlet de yenidir ve kuruldukları coğrafya açısından hiç olmazsa başlangıçta meşrûiyetleri tamamen askerî güce dayanmaktadır. Yine her iki devlet de Yakındoğu'nun iki önemli güç merkezi olan İran ve Mısır'ı temsil ediyorlardı. Aslında Yakındoğu tarihinde İran ve Mısır'ın yanında Anadolu da üçüncü bir güç merkezi konumunda olmasına rağmen bu dönemde Türkiye Selçukluları böyle bir rolü oynayacak durumda değillerdi. Bundan dolayı İlhanlıların yıkılmasına kadar Yakındoğu'daki her türlü mücadele ve bloklaşma bu iki merkez etrafında gerçekleşmiştir.