38 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Mustafa Kemal 38
- Atatürk 9
- Millî Mücadele 4
- National Struggle 4
- Osmanlı 3
- Türkiye Cumhuriyeti 3
- Anadolu 2
- Anılar 2
- Asker 2
- Çanakkale 2
Mustafa Kemal’in İletişim Dehası
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 50 · Sayfa: 369-383
Özet
Büyük insanlar insanlık tarihinde nadiren görülürler. Onlar başarılarıyla parlar, eserleriyle kahramanlaşırlar. Öldükten sonra da efsane olurlar. Bu insanların başarılan, kişiliklerindeki bazı özellikler üzerine kuruludur: Cesaret, kararlılık, direnme, alçak gönüllülük, deha. Ama hepsinin başarısında etken olan önemli bir faktör vardır: Çevrelerindeki diğer insanlarla ve içinde yaşadıkları toplumun bireyleriyle yoğun ve olumlu iletişim süreçleri içinde bulun- malan. Mustafa Kemal Atatürk de diğer olağanüstü insanlar gibi bazı olağanüstü özelliklere sahipti. O, bİreylerarası iletişim dillerini kullanma ve mesajları kodlama konusunda bir uzman kadar bilgi, deneyim sahibiydi. Onun kişiliğinde ve davranışlarında ön plana çıkan bazı temel Özellikler vardır: Kararlılık, hedef koyma, alçak gönüllülük, direnme. Mustafa Kemal'in ufuklardaki hedefi çocukluğundan beri bellidir: Ülkesinin ve halkının özgürlüğü. O hiçbir zaman gösterişli tarzlar içinde yaşamamış, her zaman sadeliği tercih etmiştir. Böylece halkla daha fazla bütünleşmiştir. Mustafa Kemal'in başarılarının temelinde bulunan disiplini, Libya'da îtalyanlar bile takdir etmiştir. Mustafa Kemal'in kişiliğindeki bir diğer önemli özellik kararlılıktır. 1918'de Haydarpaşa iskelesinde, işgalci ülkelerin 53 gemilik filolarını İstanbul önlerinde gördüğünde; "geldikleri gibi giderler" • demişti. Nitekim işgalciler bir süre sonra geldikleri gibi gitmişlerdir. Mustafa Kemal, zekası, onuru, başarıları çok büyük bir insandır, ama fazlasıyla alçak gönüllüdür. Cumhuriyet kurulduktan sonra Meclis, Mustafa Kemal'i 158 oyla Cumhurbaşkanı seçer. Yalnızca Mustafa Kemal kendisi için çekimser oy kullanır.
Türk Edebiyatında Mustafa Kemal (Atatürk) İsminin Yer Aldığı İlk “Manzum” ve “Mensur” Esere Dâir
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 49 · Sayfa: 119-130
Özet
Mustafa Kemal ATATÜRK'le ilgili Türk Edebiyatında pekçok şiir, hikaye, roman ve tiyatro türünde eser kaleme alınmıştır. Bunlar arasında Atatürk'ten bahseden ilk manzum eser Mehmet Emin YURDAKUL'un Ordunun Destanı adlı şiiridir. İlk mensur eser de Uryânîzâde Ali Vahid'in Çanakkale Cephesinde Duyup Düşündüklerim adlı kitabıdır. Makalede bu iki eserin "ilk olma özelliği" üzerinde durulmaktadır
Milli Mücadele Dönemi Türkiye-İslam Ülkeleri Münasebetleri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 45 · Sayfa: 901-938
Özet
Bilindiği üzere Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu topraklarının galip devletler tarafından işgali söz konusu olmuştur. Bu gelişme üzerine Mustafa Kemal Paşa liderliğinde Anadolu'da kurtuluş mücadelesine başlanmıştır.. Çeşitli araştırmacılar tarafından Anadolu'da başlatılmış olan Milli Mücadele hareketi askeri, iktisadi, sosyal ve sair yönlerden inceleme konusu yapılmıştır. Bu dönemde gerek Mustafa Kemal ve gerekse diğer Ortadoğu halkları ve hükümetlerinin zaman zaman birlikte hareket ettikleri görülür. Bu müşterek hareketin muayyen sebepleri mevcuttur. Türk - Arap halkları ve hükümetlerinin Birinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa devletlerinin işgaline maruz kalmaları; yine Avrupa devletleri tarafından savaş öncesinde Arap halklarına bağımsızlık vaatlerinde bulunulmasına rağmen savaş sonrası bu vaatlere tamamıyla muhalif bir politikanın takip edilmesi ve bağımsızlık yerine işgallerde bulunulması; özellikle Birinci Dünya Savaşı nihayetinde ve antlaşmalar arifesinde Müslümaan cemiyet ve temsilcilerinin İngiltere nezdinde Türkiye'nin istikbalini sorgulama girişimleri içerisinde olmaları Mustafa Kemal'i bu ülke veya bu ülkelerdeki gruplarla temas kurmaya, onlarla işbirliği içerisnde olmaya ve ittifak yapmaya veya yardımlarını elde etmeye itmiştir. Dolayısıyla da bu ve benzeri gelişmeler iki taraf arasında yakınlaşmayı artıran muayyen sebepler olmuştur. İslam aleminin içinde bulunduğu bu durum ve bağımsızlığa kavuşma arzusu, kaçınılmaz olarak kendilerini dayanışmayaa sevk etmiş, batı hakimiyet ve işgaline karşı îslam milletleri arasında haklı bir tesanüt ve it¬tihat doğmuştur.. Bu durum ise, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları kadar, onları da Milli Mücadele ileri gelenleri ile faal bir surette teşriki mesaide bulunmaları gereği ile karşı karşıya getirmiştir. Mustafa Kemal Paşa bir konuşmasında buhususa işaret etmiş, Haziran 1920 tarihine kadar uzanan bir zaman dilimi içerisinde, kendilerine muayyen önerilerde bulunduğu bir çok Arap liderleriyle antlaşma akdettiğini belirtmiştir. Arap ve İslam dünyasının duygularını iyi bilen ve hilafet hareketinin, Müslüman ülkelerin ve Arap milletlerinin durum ve tutumlarının kendi mücadeleleri ve Yakın ve Ortadoğu politikaları açısmdaan büyük önem taşıdığının uzun bir süredir bilincinde olan Mustafa Kemal ve Türk milliyetçileri, bu ülkelerin maddi ve manevi desteğini elde etmek için bir takım tedbirler almışlar, hudutlarına yakın ülkelerden başlamak üzere, doğuda Kafkasya, İran, Afganistan ve Hindistan'a kadar, batıda Arnavutluk; güneyde Suriye, Filistin, Mısır ve Arabistan; güney batıda ise Cezayir ve Fas'a kadar tüm İslam ülkelerini kapsayacak biçimde siyasi nüfuzlarını genişletmeye çalışmışlar; illi Mücadele esnasında Erzurum ve Sivas'ta kongreler düzenlenmesini; Hindistan, Afganistan, Azerbaycan ve Arabistan gibi İslam ülkelerinde beyannameler dağıtılmasını yararlı görmüşlerdir. Bu girişimlerin tabii bir neticesi olarak İslam ülkeleri maddi ve manevi yönlerden Milli Mücadele liderlerine ve dolayısıyla da Kurtuluş Savaşı hareketine yardımda bulunmaktan çekinmemişlerdir. Ele alman bu çalışmada ise Milli Mücadele sırasında Irak, İran, Suriye, Libya, Hindistan, Yemen, Arnavutluk ve saire gibi Müslüman ülkeler ve Müslüman topluluklar ile olan münasebetler, yardımlaşma ve dayanışma çabalarına temas edilmek istenmiştir
Çanakkale Krizi ve Lloyd George’un İktidardan Düşmesi: Eylül-Ekim 1922
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 45 · Sayfa: 801-820
Özet
1922 yılının ortalarına gelindiğinde Ankara Hükümeti, Yunanlılar'ı kesin yenilgiye uğratmadıkça bağımsızlığa ve İtilaf Devletleriyle anlaşma yoluna ulaşamayacağını anlamıştı. Bu amaçla 1922 Ağustos'unun sonunda kesin hücumu başlattılar ve Yunanlılar'ı Anadolu'dan temizlediler. Türk ordusunun bu zaferden sonra Boğazlar'a doğru ilerlemesi Ingiliz Hükümetini telaşa düşürdü. îngilizler'e göre önemli olan Boğazlar'm kendi egemenlikleri altında olmasıydı. Gergin geçen bir dönem sonucunda nihayet Ekim'de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı. Antlaşmanın en önemli sonucu İngilizler'in Türkler'i Avrupa'dan sepetleme ve bunun uzantısı olarak Batı Anadolu'yu Yunanistan'a terketme politikasının iflasıdır. Sonunda bu politikanın mimarı Ingiliz Başbakanı Lloyd George değişik kesimlerden gelen baskılar sonucu 19 Ekim 1922'de istifa etti.
II. İnönü Savaşı Sonrasında İç Siyasi Durum Ve Ankara’da Hükümet Değişikliği
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 1082-1097
Özet
1921 yılı ilkbaharı hem askeri gelişmeler bakımından hem de siyasi durum açısından Türk Kurtuluş Savaşı'nın önemli bir evresini oluşturur. Askeri gelişmeler açısından II. İnönü Savaşı TBMM Hükümeti'nin yurt içinde ve dışında konumunu yakından etkilemiştir. Bu askeri başarıyla Türk Ordusu'nun gün geçtikçe kuvvetlendiği ve kolay kolay yenilemeyeceği anlaşılmıştır. Bunun yanısıra Türk Halkı'nın TBMM'ne ve O'nun ordusuna olan güven ve inancı da yükselmişti. Askeri başarıların etkisi yurt içinde ve dışında kendisini göstermiş; yerli ve yabancı kimselerce tebrik edilmiş, bu tebriklerin bazıları Mustafa Kemal Paşa'ca yanıtlanmıştı
Mustafa Kemal ve Cumhuriyet
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 1122-1134
Özet
Kağnıdan otomotive; telgraftan Türsatlara; kol gücünden elektroniğe; biz cumhuriyetle daha büyük atılımları gerçekleştirdik; Cumhuriyetimiz 75'nci yılında 1 yaşındaki kadar genç ve dinamik; 1000 yaşında imiş gibi köklü ve güçlü.
Atatürk Biyografisine Katkı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 38 · Sayfa: 539-541
Özet
Herkesin hayatı mükemmel bir tarih parçasıdır. Tarih yapan büyük adamların biyografileri bu açıdan daha bir anlam kazanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili pek çok sayıda biyografi çalışması yapılmış ve yapılmaktadır. Bu eserler hem Atatürk'ü hem de Türkiye Cumhuriyeti'ni daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte, söz konusu Atatürk Biyografilerinde bir takım tereddütler görülmektedir. Türk Milleti'nin önderi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk hakkında, yapılan biyografi çalışmalarına titizlik gösterilmelidir.
Bir Fotoğraf ve Anılar
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 37 · Sayfa: 137-139
Özet
Geçen ay bir heyetle birlikte Almanya'ya gitmiştik. OYAK Bank Genel Müdürü, bizi Alman bir tanıdığının evine akşam yemeğine davet etti. Salona girdiğimizde masanın üstünde çerçeveli resmi bizlere gösterdiler. Meğerse ev sahibi Voıı der Goltz Paşa'nın yeğeni imiş. Resim 1905 yılında Selanik'te çekilmiş. O zaman Türk Ordusunda Talim ve Terbiye Müfettişliği yapan Almanya Von der Goltz ve arkasında Kolağası Mustafa Kemal. Bende aşağıdaki arzedeceğim konuyu kendilerine anlattım ve metni Almanca'ya çevirip çerçeveletip kendilerine gönderdim.
Mustafa Kemal (Atatürk)'İn Yemen'e Tayini ve Bununla İlgili Belgeler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 32 · Sayfa: 501-524
Özet
Arabistan yarımadasının güneyinde yer alan Yemen stratejik, jeopolitik ve ticarî bakımdan büyük bir ehemmiyet taşır. Babülmendep Boğazı, Perim Adası ve Cibuti bu coğrafyanın önemini bir kal dalıa arttırdığı gibi, Kızıldeniz'e geçişin kontrol altına alınmasını da sağlar . Mısır Valisi Hadim Süleyman Paşa zamanında H. 945/M.1538'de Osmanlı idaresine bağlanan Yemen, Uzakdoğu'ya uzanan yol güzergahında bulunması sebebiyle XX. yüzyıla gelinceye kadar çeşitli karışıklık ve mücadelelere sahne olmuştur.
Atatürk’ün Yaşamından; Falkenhayn - Mustafa Kemal Anlaşmazlığı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt V, Sayı 13 · Sayfa: 167-182
Özet
Türk Başkomutanlığı, Nisan ayı başlarında Bağdat'ı geri almak için bir taarruz plânı hazırlamaya başladı ve Alman Başkomutanlığından yardım rica etti. Mezapotamya'daki ekonomik çıkarlarına çok önem veren Alman Başkomutanlığı bu taarruz girişimiyle ilgilendi ve yardım isteğini kabul etti.