272 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Osmanlı
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Endülüs Menşeli Bazı Bilim Adamlarının Osmanlı Bilimine Katkıları

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 223 · Sayfa: 565-606
Tam Metin
İlk kuruluş safhasından başlayarak genişlemesi ve güçlenmesi dönemlerinde Osmanlı Devleti, toprakları dışındaki bilim adamları için çekim merkezi olmuştur. Osmanlıların Anadolu ve Rumeli'deki ilk kurduğu medreselere İslâm dünyasının eski kültür ve bilim merkezlerinden birçok ilim adamı gelip çalışmış ve Osmanlı bilim literatürünü zenginleştirmiştir. Taşköprülüzâde'nin ilk Osmanlı ûlemasının biyografilerini ihtiva eden Şaka'ik adlı eseri ve onun zeyilleri bunun birçok örneğini ortaya koymaya elverişli kaynaklardır. Ancak bu örnekler daha çok İran-Turan ile Şam-Mısır eksenleri üzerinde Anadolu ve Rumeli'ye gelip giden ilim adamlarını belirlemeye yardımcı olmuştur.

Prof. Dr. Mehmet Altay Köymen

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 223 · Sayfa: 789-792
Tam Metin
Haymana; Hititlere, Frigyalılara, Galatlılara, Romalılara Bizanslılara yurt olmuş Selçukluların beldesi; Osmanlıların Anadolu'ya gelişlerindeki ilk uğrak yeridir. Yüzyıllarca, padişahlara, sadrazamlara has olmuş, Haymana tiftiğinden dokunan soflar Yeniçerilerin, Saray mensuplarının vazgeçilmez giysileri sayılmış, ünü yurt dışına taşmıştır. Dünyaca ünlü kaplıcaları, ilk çağdan günümüze değin binlerce insana şifa dağıtmaktadır. Haymana; Mustafa Kemal'i Anadolu'da destekleyen ilk yürekli ses, Kuvayi-Milliyecilerin beşiği, Başkent Ankara'nın Milli Mücadeledeki zor günlerinde vazgeçilmez bekçisidir. Milli kurtuluşumuzun dönüm noktası olan Sakarya Meydan Savaşı, Haymana topraklarında gerçekleşmiş. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri burada atılmıştır. Tarım ve hayvancılıkla geçinen Haymanalılar, İç Anadolu'nun buğday ambarı olan bereketli topraklara sahiptir. İşte; Tarihçi Mehmet Altay KÖYMEN, "Mum dibine ışık vermez" misali Ankara'nın gelişmemiş bu Anadolu kasabasının-Deveci Köyünde 1916 yılında doğdu. Babası Ali Rıza Bey diğer dört kardeşi gibi Çanakkale'de şehit düşmüş. Genç yaşta dul kalan annesi de köyden biri ile evlenince, küçük Mehmet'e, anneannesi Gök Ayşe Kadın bakmak zorunda kalmıştı.

Japonya'da Türk Tarihi Üzerindeki Araştırmalar (16 Ağustos 1945 - 31 Ekim 1992)

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 223 · Sayfa: 751-782
Tam Metin
Tokyo Yabancı Araştırmaları Üniversitesi Asya ve Afrika Dil ve Kültürleri Enstitüsü (Institute for the Study of Languages and Cultures of Asia and Africa, Tokyo University of Foreign Studies)'nün davetlisi olarak Misafir Profesör statüsünde 1 Temmuz - 31 Ekim 1992 tarihleri arasında Tokyo'da bulundum. Bu müddet zarfında Japonya'da Türk tarihi üzerinde yapılan çalışmaların bolluğu dikkatimi çekti. Bu yüzden Japonya'da gerek Orta Asya tarihi gerek Osmanlı öncesi ve Osmanlı tarihi hatta Cumhuriyet devri tarihi üzerindeki çalışmaların Türkiye ile Japonya arasındaki münasebetlerin gelişmesiyle artmakta oluşu memnuniyet vericidir.

GUSTAV BAYERLE, The Hungarian Letters of Ali Pasha of Buda, Akadémiai Kiado, Budapest 1991, in-8°, XVII+195. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 223 · Sayfa: 783-784
Tam Metin
Ali Paşa'nın hayatı ve mektupların özelliklerine dair bilgi içeren bir önsözden sonra (VII-XVI), 209 Macarca mektup aynen neşrediliyor (1-263), kısa bir lugatçada (265-268) metinlerde geçen başlıca Türkçe terimlerin İngilizce tercümeleri veriliyor, (269-270)'de bibliyografya yer alıyor, (271-277)'de mektuplarda kullanılan şahsa adları sıralanıyor ve (279-295)'de coğrafi isimlerin cetveli var.

Kozan'da Şahıs Adları

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 223 · Sayfa: 607-634 · DOI: 10.37879/belleten.1994.607
Tam Metin
Bu çalışmada Kozan (Sis) Sancağı'nda 1572 yılında kullanılmış olan erkek şahıs isimleri üzerinde durulacaktır.

Osmanlı Döneminde Antakya'nın Fizikî ve Demografik Yapısı 1709-1860

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 119-158 · DOI: 10.37879/belleten.1994.119
Tam Metin
"Antakya" kelimesi'nin "örtü" veya "halı"yı ifade ettiği tahmin edilmektedir. Tarihi Antakya (Antakiya, Antıochıa) şehri, 35° 52 ve 37° 04 kuzey enlemleri ile 35° 40 ve 36° 35 doğu boylamları arasında, Asi nehrinin aşağı ucundaki münbit ovanın kenarında, denizden 440 m. yükseklikteki Habibü'n-Neccar Dağı'nın eteklerinde, Fırat havzasından Akdeniz'e, Akdeniz ve Suriye'den Anadolu'ya giden yolların kavşak noktasında kurulmuş, Türk-İslâm karakterleri bir yerleşim merkezidir. Şehir, muhtemelen M.Ö. 300 tarihlerinde I. Seleukus tarafından kurulmuş ve kısa sürede gelişerek hem Roma ve İskenderiye gibi kalabalık bir şehir, hem de önemli bir idare merkezi olmuştur.

İstanbul Rasathanesi'nde Yapılmış Olan Gözlemler

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 161-172
Tam Metin
XVI. yüzyılın üçüncü çeyreğinde, Takiyüddin bin Maruf (1521 - 1585) tarafından İstanbul'da kurulan rasathanede kullanılmış olan rasat aletlerinin türleri ve vasıfları hakkında yapılmış olan araştırmalar, İstanbul Rasathanesi'nin Ay ve Güneş rasatlarının yanında diğer gezegenlerin ve sabit yıldızların rasatlarının da yapılabilmesine imkân tanıyacak şekilde donatılıdığını göstermişti. Ancak, Takiyüddin'in zîclerinden sadece Sidretü'l-Müntehâi'l-Efkâr fi Melekûti'l-Feleki'd-Devvâr'ın dikkate alınmış olması sebebiyle, İstanbul Rasathanesi'nde yapılmış olan gözlemlerin Ay ve Güneş rasatları ile sınırlı kaldığı ve hatta Güneş rasatları tamamlandığı halde Ay rasatlarının tamamlanmadığı şeklinde yanlış bir kanaatın oluşmasına neden olunmuştur. Biz, bu makalemizde, bu kanaatın yanlışlığını ispat ederek, Takiyüddin'in, İstanbul Rasathanesi'nde yapmış olduğu rasatlar hakkında genel bir malumat vermek istiyoruz.

Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî (971-1003/1563-1595)*, LIV-432 (1003-1008/1595-1600)**, LXXXV-576 (Hazırlayan Prof. Dr. Mehmet İpşirli), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yayınları No. 3371, İstanbul 1989. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 297-298
Arşiv belgeleri birinci elden kaynaklar olarak kabul edildiğine göre vekayinâmeleri de ikinci elden kaynaklar olarak kabul etmemiz yerinde olacaktır. Elimizdeki eser 1563-1600 (971-1008) yıllarına âittir. Bilindiği gibi bu devir arşiv belgelerinin nisbeten kıt olduğu bir devirdir. Bu yüzden eserin önemi bir kat daha artmaktadır. Geniş Osmanlı tarihinin vekayinâmelerinin peyderpey yayına hazırlanması sevindiricidir. Hele Selânikî Tarihi gibi, araştırılmasına büyük ihtiyaç duyulan bir devre âit eserin sağlam bir zemine oturtularak yayına hazırlanmış olmasında isabet vardır. Böylece Osmanlı Tarihinin uzun bir devri bu eserle ortaya konmuştur.

Dârulfünûn Tarihçesine Giriş (II) Üçüncü Teşebbüs : Dârulfünûn-ı Sultani

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 201-240
Tam Metin
Tanzimat döneminde medreseden farklı yeni eğitim müesseseleri kurma teşebbüsleri içerisinde "Dârulfünûn" kurma düşünceleri 1845 yılından itibaren ortaya çıkmıştır. Bu dönemde ilki 1863-65, ikincisi de 1870-1873 yılları arasında olmak üzere iki defa Dârulfünûn kurmaya teşebbüs edilmiş ancak her iki teşebbüs de, daha önceki araştırmalarımızda belirttiğimiz üzere başarısız olmuştur. Bu incelemede ise 1874 yılında Galatasaray Sultanîsi dahilinde kurulan ve üçüncü teşebbüs diyebileceğimiz Dârulfünûn-ı Sultanî ele alınmıştır.

L. S. Stavrianos, The Balkans since 1453, Hold Rinehart and Winston, 3. baskı, New York 1961, 970 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 299-302
Eserinin basıldığı sıralarda Northwestern Üniversitesi'nde tarih profesörü olan L. S. Stavrianos'un ilk defa 1958'de yayınlanmış olan bu monografisi o dönemde Amerika'da büyük bir ün kazanmıştı. Piyasaya çıkması, Columbia Üniversitesi'nde research associate olarak çalıştığım yıllara rastlayan bu kitabı o zamanlar ancak şöylece karıştırmıştım. 1961 - 1962 ders yılında ise İndiana Üniversitesi'nde doktora öğrencilerine Asociate Professor sıfatıyla Osmanlı tarihi okuttuğum devrede ise adı geçen kitabı daha yakından incelemek fırsatını bulmuştum. Rum asıllı bir Amerikalı tarih profesörünün büyük bir tarafsızlıkla kaleme aldığı ve derin bir araştırma mahsûlü olan kitap, Osmanlı tarihi bakımından da birinci elden bilgileri ele aldığı cihetle üzerinde durulmağa değer kıymetli bir çalışma idi.