174 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Tarih 44
- Ottoman Empire 34
- Türkler 31
- Türkiye 18
- Avrupa 13
- Anadolu 9
- XVI. Yüzyıl 9
- Türk Tarihi 7
- Balkanlar 6
XVIII. Yüzyıl Tekstil Dünyasından : Hindistan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Pamuk-İpek Karışımı Kumaşları
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 217 · Sayfa: 775-808
Özet
Tam Metin
XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ile ekonomik ilişkileri olan Batı Avrupa'lı büyük devletlerin bir yandan kapitülasyonları kendi ülkeleri açısından daha avantajlı kılmağa çalışırken, öte yandan İmparatorluğa zaman zaman gönderdikleri ticari ajanları ve konsolosları yardımıyle, Osmanlı pazarlarında fiyat, kalite ve talep koşullarını dikkatle izledikleri, ticaret ve endüstri faaliyetlerini buna göre yönlendirdikleri bilinmektedir. Fransa bu ülkelerden biridir ve zengin arşivlerinde zamanında Levant ticaret politikalarını belirlemede kullanılan pek çok rapor (mémoire) bulunmaktadır. Bu raporlardan bazıları bugün Osmanlı tarih araştırmaları açısından son derece önemlidir. Aralarında XVIII. yüzyıl Osmanlı tekstil endüstrisine ilişkin olanları da vardır. Nitekim Sahillioğlu, yıllar önce bunlardan birkaçını değerlendirmişti. Bu çalışmada XVIII. yüzyıl Osmanlı tekstil endüstrisi hakkında bilinenleri -tatmin edici olduğu söylenemez- birkaç adım öteye götürebilmek amacıyla, yine böyle raporlardan biri değerlendirilmektedir.
Reformcu Bir Hükümdar Fatih Sultan Mehmed
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 212 · Sayfa: 79-86
Özet
Tam Metin
Bu yazımızda, devlet adamı ve kumandan Fatih Sultan Mehmed'in araştırıcılarca işlenmemiş reformcu yönünü ele alacağız. Zira, menşei nereden gelirse gelsin benimsediği bir imparatorluk idesini gerçekleştirmek yolunda tüm hayatını ve enerjisini harcamış, cihan hakimiyetini gerçekleştirememişse de cihanşümul Osmanlı İmparatorluğu'nu kurmayı başarmış, Fatih'in bu yönü bugüne dek gerçek anlamda ele alınıp işlenmemiştir. Çünkü, onun bizce en ilginç yanı Osmanlı Devlet düzenine getirdiği yeniliktir. Ancak, burada esas konumuza girmeden önce kısa da olsa İstanbul'un alınmasının nedenleri ve benimsediği cihanşümul hakimiyet fikrinin oluşumuna bir bakış yapmanın yerinde olacağı kanısındayız.
Balkanlardan Anayurda Yapılan Göçler
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 212 · Sayfa: 109-120
Özet
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa'daki hudutları daralmaya başladıktan sonra Hıristiyan alemi ortasında devletinin himayesinden mahrum kalmak istemeyen bir zamanlar efendisi oldukları bir ülke halkının nahoş hissiyat ve fiilleri ile karşılaşmayı arzu etmeyen Türk müslüman ahali anavatana doğru göç etmiştir. Ondokuzuncu yüzyıl başında önce Sırbistan'da ve Mora'da başlayan isyanlar 1829'da Yunanistan'ın bağımsızlığı ile son bulmuş ve 1878 Berlin Antlaşması da Romanya, Sırbistan ve Karadağ'a bağımsızlık vererek Bulgaristan Prensliğini de yarattığı için Balkanlardan da Türkiye'ye göç başlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Koruma (Protégé) Sistemi ve Kötüye Kullanılışı
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 359-370
Özet
Tam Metin
Osmanlılar, XVI. yüzyılda, kendi imparatorluklarıyla yabancı devletler arasında düzenli diplomatik ilişkilerin kurulması üzerine, daha sonra imparatorluklarının varlığına en tehlikeli tehdidi oluşturacak olan koruma (himaye - protégé) sistemiyle karşılaşıyorlardı. Bu sisteme göre, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gayri-Müslim uyruklar, yabancı devletlerin koruyuculuğu (himayesi) altına alınıyorlardı. O devletlerin büyükelçilerine, Osmanlı yönetimi (Babıali)'nce, her yeni büyükelçiyle yenilenen kimi beratlar veriliyordu. Bu beratlar, yalnız büyükelçilerin hızmetindeki kişilerin korunması için verildiği halde, kimi büyükelçiler, ayrıcalık haklarını kötüye kullanarak, bu beratları Rum, Ermeni veya Musevilerden oluşan varlıklı reaya'ya satıyor; Osmanlı başkentinin Galata ve Beyoğlu semtleri, "Beratlı" olarak bilinen imtiyazlı kişilerle doluyordu. Korunan bu kişiler, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan ve siyasal, ekonomik ve dinsel nedenlerden ötürü yüce devletlerce himaye altına alınan Hıristiyan ve Musevilerden oluşuyordu.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Gayrimüslimlerin Ödedikleri Vergiler ve Bu Vergilerin Doğurduğu Sosyal Sonuçlar
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 371-392
Özet
Tam Metin
Gayrimüslim denince ilk akla gelen vergi türü cizyedir. Osmanlı İmparatorluğunda cizye, Gayrimüslim halk içinde belli bir takım şartları taşıyan kimselerden kişi başına alınan vergi idi. Şartlar, belli bir yaşda bulunmak (14-75), hasta, sakat ve işsiz olmamak, ehl-i zimmet olmaktı. Bu nitelikleri üzerinde taşıyan her Zimmî cizye ödemekle yükümlü idi.
Osmanlı İmparatorluğu Askeri Yapısı İçerisinde Tanzimatın Yeri
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 563-578
Özet
Tanzimat ile ilgili yayınlarda, Osmanlı İmparatorluğu askeri yapısı içerisinde Tanzimatın yeri ve bu yapıya tanzimatın katkısı konusuna, Osmanlı İmparatorluk ordusunun gelişme ve yenilenmesi üzerinde tanzimatın etkisi ve katkısına çok az değinilmektedir. Askeri konulara değinmeden, bu konulardaki gelişme ve değişiklikleri dikkate almadan Osmanlı İmparatorluğu tarihinin siyasi, sosyal, ekonomik yönlerini açıklamak zor olsa gerek. Gerçekte bu yargıyı Osmanlı İmparatorluğu tarihi ile sınırlı tutmayıp diğer alanların ve ulusların tarihlerine genellemek sanırım doğru olur. Bu incelemede, Osmanlı İmparatorluk ordusunda Tanzimattan hemen önceki askeri gelişmeler ve bu gelişmelerin Tanzimat hareketine katkısı ile Tanzimatın Osmanlı İmparatorluk ordusundaki gelişmelere etkileri değerlendirilmektedir.
Takvim-i Vekayi'de Ermenilerle İlgili Haberler (1908-1915)
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 797-854
Özet
Tam Metin
XIX. yüzyılın ikinci yarısı Osmanlı İmparatorluğu için içte ve dışta yeni sorunların doğduğu bir dönem olmuştur. Bilindiği gibi Fransız İhtilâli'nin ortaya attığı milliyetçilik akımı imparatorluğun parçalanmasında rol oynayan en önemli faktörlerden birisi olmuş, 1829'da Yunanlıların bağımsızlıklarını almalarıyla başlayan süreç diğer Hristiyan azınlıklara da yayılarak onların birer birer imparatorluktan kopmalarıyla sonuçlanmıştır. Milliyetçilik akımından etkilenen azınlıklar arasında Ermeni toplumu da bulunmaktaydı. Ermeniler ve Türkler Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde başlangıçtan beri barış ve dostluk içerisinde yaşamışlardır. Fatih Sultan Mehmet 1453'de İstanbul'u aldıktan sonra, Bursa'daki Ermeni Piskoposunu İstanbul'a getirterek ona "Patrik" ünvanını vermiş, bu tarihten sonra Ermeni toplumunun, hukuk, eğitim ve sosyal işleri patriklik tarafından görülmeye başlanmıştı. Ermeni ve Türk toplumları, diğer Hristiyan azınlıklara oranla birbirleriyle yakın ilişkiler kurarak kaynaşmışlardı. Ermeniler pek çok önemli resmi devlet görevlerinde de bulunmuşlardı.
İmparatorluktan Cumhuriyete, Türk Mali Politikasına Bakış
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 757-796
Özet
Bir devletin sosyo-ekonomik yapısını yansıtan ve çağdaş değer sistemlerine göre kalkınma düzeyini gösteren en önemli faktörlerden biri, hiç şüphesiz o devletin maliye politikası ve o politikanın ortaya koyduğu mali düzenlemelerdir. Bu mali düzenlemeler, ister geçmişte olsun, ister günümüzde olsun; o devletin yönetim biçiminde tutan, ekonomik ve politik etkinliklerine kadar uzanmakta ve bunların sayesinde şekillenerek vücut bulmaktadır. Devletin maliye politikasının sağlam ve gerçekci temellere dayanmaması ve çağın gerisinde kalarak kendini yenileyememesi, buna paralel olarak mali düzenlemelerde yapılan hatalar, o ülkede sosyal çalkantılara sebep olduğu gibi, bazen o ülkenin siyasi bağımsızlığını bile tehlikeye düşürebilmektedir. Bunun en güzel örneğini dünya tarihinin en uzun ömürlü ve en iyi organize edilmiş devletlerinden biri kabul edilen Osmanlı İmparatorluğu vermektedir.
Arşiv Belgeleri Işığında Zeytun Ermeni Meselesinin Halli
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 435-462
Özet
Tam Metin
Ermeni konusu XIX ve XX. yüzyıllarda gerek iç gerekse dış politikada Türk komuoyunu meşgul eden meselelerden birisidir. Türklerin Anadolu'ya ayakbasmaları ile başlayan Türk-Ermeni münasebetleri XIX. yüzyıla kadar iyi bir seyir takip ederken, bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ermeniler tarafından tek taraflı olarak bozulmasını, Osmanlı İmparatorluğu'nu bölme ve paylaşma faaliyetlerinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Batılı devletler Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkma faaliyetlerini Ermenileri kullanmak suretiyle ülke içine yaymışlar ve gayelerini gerçekleştirme yolunda onları maşa olarak kullanmışlardır. Ermeniler ise olayları gerçekci bir değerlendirmeye tâbi tutmadan kışkırtmalara alet olmuşlar ve yüzyıllarca bütün nimetlerinden istifade ettikleri Türk devletini yıkma yolunda Batılı devletlerin saflarında yer almışlardır.
Kurtuluş Savaşı Günlerinde Mustafa Kemal-Enver Çatışması
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 381-402
Özet
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşında yenilgiye uğratılan Osmanlı İmparatorluğu'nu ve yenen İtilaf Devletleri adına İngiltere'yi temsil eden murahhaslar arasında, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Bırakışması'nın aktinden dokuz gün sonra, yani 8/9 Kasım gecesi, Osmanlı İmparatorluğu'nu savaşa sürüklemekten sorumlu İttihat ve Terakki Derneği'nin üç önderi -Talat, Enver ve Cemal Paşalar- kimi yandaşlarıyla birlikte, U-67 sayılı Alman denizaltısıyla İstanbul'dan gizlice kaçıyorlardı. Kaçakların hedefi, İngiliz gizli belgelerine bakılacak olursa, Köstence, Türk kaynaklarına göre ise, Kırım kıyılarında, Sivastopol yakınlarında bir sahil kenti olan Gözleve (Evpatorya)'ydı.