174 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Osmanlı İmparatorluğu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Yanya Vilayetinin Limanı Olarak 19. Asrın İkinci Yarısında Preveze

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 233 · Sayfa: 137-146
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nun son asrında Yanya bölgesi hem imparatorluğun çevre vilayeti, hem de Doğu Akdeniz'de önemli bir geçiş noktası karakteri göstermektedir. Yanya ve limanı Preveze ve Narda (Arta) Doğu Akdeniz ve özellikle Yunanistan Krallığı, İtalya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında iktisadi, siyasi bir bağlantı noktasıydı. Uzun tarihi boyunca Preveze Venedik ve Osmanlı hâkimiyetini geçirmiş; nihayet 1912 sonunda Balkan Savaşı'ndaki çözülme ile Yunanistan'a geçmiştir.

XVI.-XVII. Yüzyıllarda Bayrâmî (Hamzavî) Melâmîleri ve Osmanlı Yönetimi

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 93-110
Tam Metin
Altıyüz yıllık tarihi boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nda mevcut olmuş tarikatlar arasında özellikle ikisi, gerek yapı husûsiyetleri gerekse merkezî yönetimle ilişkileri açısından bir hayli dikkate değerdirler. Bunların ilki ve en eskisi olan Kalenderiyye tarikatı, XIV. yüzyılın başından XVII. yüzyılın sonlarına kadar maceralı bir çizgi takip ederek bu yüzyılın sonlarına doğru Bektaşîlik için de eriyip gitmiştir. Diğeri ise, Hacı Bayram-ı Velî'nin (öl. 1430) halîfesi olup 1475'te Göynük'te vefat eden Ömer Dede (Emîr Sikkînî) ile başlayıp yine XVIII. yüzyılın sonlarına doğru bir sükûn devresine giren Bayrâmî Melâmîliği, diğer adıyla Hamzavîlik'tir. Bu sükûn devresi XIX. yüzyılda sona erecek, Seyyid Muhammed Nûr el-Arabî ile yeni bir devre başlamış olacaktır.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Dönemi ve Türkiye'yi Bölme Çabaları (1908-1918)

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 231 · Sayfa: 387-428
Tam Metin
Son zamanlarda kimi Avrupa ve Amerika arşivlerinde araştırıcılara açılmış olan ilk kaynak belgelerin de kanıtladığı gibi, Fransa, İngiltere, Rusya ve Almanya denli güçlü devletler, Yakın ve Orta Doğu'yu kendi etki ve egemenlikleri altına almak için yıllardan beri birbirleriyle yarışıyorlardı. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce, savaş günlerinde ve savaştan hemen sonra, onların düzenlerine hedef oluşturan başlıca ülke, Osmanlı İmparatorluğu'ydu. Güçlü devletler, Osmanlı ülkelerinin bol kaynaklarını sömürmek ve İmparatorluğu kendi pazarlarına bağlamak amacıyla her türlü önleme başvurarak Türkiye'ye sızmak için uğraşıyorlardı. Onları en çok ilgilendiren kaynaklardan biri de petroldü. Orta Doğu ülkelerindeki bol petrol kaynaklarını ele geçirmek için birbirleriyle düşmanlık düzeyinde bile yarışa girişiyorlardı. Gerçekte, Birinci Dünya Savaşı'nın patlamasına neden olan başlıca etkenlerden biri de, güçlü devletler arasındaki bu ekonomik yarışmaydı.

Timar Ruznamçe Defterleri'nin Biyografik Kaynak Olarak Önemi

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 127-138
Tam Metin
Fekete Lajos 1955'te Timar Ruznamçe Defterleri'ni, içerisine ilgili vilâyetlere ait timar işlemleri hakkındaki belgelerin ve tezkirelerin sırasına göre kaydolunduğu defterler olarak tanımlar. Onun kullandığı defterler Viyana, Leipzig ve Halle gibi çeşitli Orta Avrupa kitaplıklarında yazma olarak kaydedilmiş defterlerdi, kayıtlar da 16. yüzyıl sonları ile 17. yüzyılın ilk yarısından kalma Budin Beylerbeyliği'ne veya onun sancaklarına aitti. Fekete bu defterlerin biyografi bakımından önemine şu sözlerle işaret eder: "Bu defterler mülk ve timar sahiplerinin (aynı şekilde timar isteyenlerin) isimlerini, timar hasıllarını, timar sahipleri ile timara talip olanlar hakkında geniş biyografik malûmatı, bazan menşeleri, askeri faaliyetleri, üst makamlarla şahsi ilişkileri hakkında kısa bilgileri ihtiva eder ve Osmanlı İmparatorluğu'nda timar sahipleri zümresi hususunda güzel bir tablo elde edilmesine vasıta olur.

Vâdilmehâzin Savaşı (4 Ağustos 1578)

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 228 · Sayfa: 271-388
Tam Metin
Her monarşide onu yükselten, ayakta tutan ya da onu uçuruma götüren, ister fizîkî olsun, isterse moral (ahlâki), genel sebepler vardır. Bütün olaylar bu sebeplere boyun eğmektedir. Eğer tesadüfen bir savaş, yani özel bir neden, bir devleti yokoluşa götürmüşse; işte bu devleti tek bir savaşla mahvedecek mutlaka genel bir nedenin olması da kaçınılmazdır. Bu bakış açısının Vadilmehâzin Savaşı'nın değerlendirilmesinde önemi oldukça büyüktür. 4 Ağustos 1578 Pazartesi günü, XVI. yüzyıl askerî tarihinin en çok kan dökülen, öldürücü savaşlarından birisi olan "Vâdilmehâzin Savaşı" kavurucu bir sıcak atmosferinde, Kasr el-Kebir şehrine yaklaşık üç fersah mesafede, Vâdilmehâzin nehrinin sol kıyısı ve Vadi Lukos'un sağ kıyısı arasında kalan geniş bir alanda cereyan eder.

Prof. Dr. Roderic H. Davison'ın Anısına

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 827-830
Tam Metin
Tanzimat döneminin en önemli tarihçilerinden biri, Reform In the Ottoman Empire başyapıtıyla tanıdığımız Prof. Dr. Roderic H. Davison 23 Mart 1996 tarihinde Washington, D.C.'de vefat etmiştir. Prof. Davison akademik kariyerine 1947 yılında George Washington Üniversitesi'nde başladı. Siyasi Tarih Profesörlüğü kürsüsüne 1954 yılında atanan Dr. Davison, 1986 yılında Prof. Emeritus unvanı ile emekli olana kadar devamlı ders vermiş, bunu takibeden yıllarda da George Washington Üniversitesi'nde seminerler vermeye devam etmiştir. Prof. Davison Yakın Doğu, Avrupa Diplomasi Tarihi ve Osmanlı Tarihi üzerinde araştırmaları ve verdiği derslerle ünlendi. Zamanında Amerikan Tarihçiler Birliği ve Orta Doğu Enstitüsü gibi mesleki kuruluşların idareciliklerinde bulunmuş ve Yakın Doğu Araştırmaları ve Türkiye Araştırmaları Derneklerinin başkanlıklarını yapmıştır. George Washington Üniversitesi öğretim üyesi olmanın yanısıra, değişik aşamalarda mezunu olduğu Princeton ve Harvard, ayrıca Johns Hopkins Üniversiteleri ve A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Akademisi'nde de ders vermiştir.

İngiliz Yönetiminde Kıbrıs Türklerinin Varlık Savaşımı (1878 - 1960)

Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 224 · Sayfa: 133-188
Tam Metin
Kıbrıs Türklerinin, insan hakları ve ulusal varlıklarıyla ilgili savaşımları, adanın İngiltere'ce ikinci kez işgalinden hemen sonra başlıyordu. Kıbrıs adası, Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere (Britanya) arasında 4 Haziran 1878'de imzalanan ve "Kıbrıs Konvansiyonu" ya da "Sözleşmesi" olarak bilinen bağlaşma (ittifak) antlaşması gereğince, geçici olarak İngiliz yönetimine devredilince, o sıralarda "Kıbrıs Müslümanları" olarak anılan ada Türkleri, İngiliz yönetimine karşı kendi kültürel, ulusal ve dinsel kimliklerini koruyabilmek için uzun süreli savaşımlar vermek zorunda kalıyorlardı. Helen (Yunan-Grek) yandaşı olan İngiliz yönetimi, Türk toplumu sık sık savsıyor ve bu toplumu, "Kıbrıs Hıristiyanları" olarak anılan zorba, çığırtkan, saldırgan ve bağnaz Rum ve Grek sakinlerin insafına bırakıyordu.

Rusya'nın Karadeniz'de Ticarete Başlaması ve Osmanlı İmparatorluğu (1700-1787)

Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 353-394
Tam Metin
"Tarihen sâbittir ki, Boğazları kontrol altında tutan her devlet, sonunda Karadeniz üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmıştır. Gerçekten de Boğazların iki tarafındaki ana topraklara hükmeden devletler, Bizans ve Osmanlı devletleri örneklerinde olduğu gibi bunu başarmıştır" diyen H. İnalcık, Karadeniz'i hakimiyet altına almak için Boğazların ne derece önemli olduğuna işaret etmektedir. Fâtih'in İstanbul'u fethiyle (1453) Boğazları ve II. Bayezid devrinde Kili ve Akkirman'ın alınmasıyla (1484) bütün Karadeniz kıyılarını kontrolü altına alan Osmanlı Devleti, çok geçmeden bu denize geçişi yabancılar için imkânsız hâle getirdi. Böylece XVI. asrın sonlarında dış ticarete tamamen kapanan Karadeniz, siyasi, idari ve ticari bakımdan bir iç deniz haline geldi ve bu durumunu XVII. yüzyıl boyunca devam ettirdi.

Kemal Paşa-Zâde (İbn-i Kemal) nin Talebeleri

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 55-70
Tam Metin
Kemal Paşa-Zâde (873-940/1468-1534) yılları arasında Osmanlı İmparatorluğunun yükselme devrinde yaşamış, o devre adını yazdırmış büyük bir ilim ve devlet adamıdır. Asıl adı Şemseddin Ahmed olduğu halde dedesi Kemal Paşa'ya nisbetle, Kemal Paşa-Zade veya İbn-i Kemal diye şöhret yapmıştır. Babası Süleyman Çelebi Amasya ve Tokatta Sancak Beyliği yapmış, daha sonra İstanbula gelmiş ve burada vefat etmiştir. Doğum yeri hakkında kaynaklarda farklı görüşler vardır. Onu Tokat, Edirne ve Amasya'ya nisbet edenler olmuştur. Aslında İbn-i Kemal bu üç şehirde de bulunmuştur. Fakat Tokat menşe'li olmakla beraber Edirne doğumlu olduğuna dair kanaatlar daha yaygındır.

Ahîlik ve Bir Ahî Şeceresi

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 295-310
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nun üç kıt'ada 600 sene ayakta durabilmesinin sebeblerini "Ahîlik Teşkilâtı" nda aramak gerekir. Bunu şöyle de ifade etmek mümkündür. Ülkedeki çeşitli azınlık gruplara rağmen Osmanlı İmparatorluğu'nun üç kıtada 600 sene gibi uzun süre ayakta kalmasına sebep olan faktörlerin içinde "Ahîlik" ilke ve inançları vardır. Ahî, kelime olarak Arapça olup, kardeşim mânâsına gelmektedir. Terim olarak, esnaf ve san'atkâr birliklerini ifade eder ki, XIII. asırdan XX. asır başlarına kadar yamak, çırak, kalfa, usta hiyerarşisi içinde çeşitli meslek gruplarını iş başında yetiştirip, diplomasını özel törenlerle verip mensuplarının çalışma ve insanî davranışlarını kontrol eden meslekî bir kurumdur.