21 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Osmanlı Tarihi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

NESİM OVADYA İZRAİL, 24 Nisan 1915 İstanbul Çankırı, Ayaş, Ankara, İletişim Yayınları, İstanbul 2013, 584 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 284 · Sayfa: 395-398 · DOI: 10.37879/belleten.2015.395
Osmanlı Ermeni tarihi üzerine Türkiye'de ve yurtdışında yapılan araştırmalar son otuz yıldır artarak sürmektedir. Bu eğilim Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki (BOA) yaklaşık 150 milyon belge ve 366,000 defterden tasnifi bitenlerin tümünün 1989'da açılıp yerli ve yabancı bilim adamlarının kullanımına sunulmasından sonra ayrı bir ivme kazanmıştır. BOA'da değişik fonlarda bulunan Ermeni meselesi hakkındaki malzemenin tasnifi ve katalogları tamamlanmıştır. Ayrıca, Ermeni çetelerinin Doğu Anadolu ve Kafkasya'da yaptıkları katliam ve mezalim BOA'daki belgelerin kitap serileri olarak yayınlanmasıyla uluslararası kamuoyu ve bilim camiasının dikkatine getirilmiştir.

UŞŞÂKÎZÂDE ES-SEYYİD İBRAHİM HASİB EFENDİ, Uşşâkizâde Tarihi, I, II, Hazırlayan Dr. Raşit Gündoğdu, İstanbul 2005, Tahlil + Metin + İndeks 1207 [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 261 · Sayfa: 777-780
Osmanlı Tarihi'nin ana kaynaklarından biri daha yayımlanmış bulunuyor. Peşpeşe gün ışığına çıkan bu kaynaklar araştırıcılara büyük kolaylık sağlamaktadır. Bu eserler arşiv kaynakları kadar önemlidir. Çağdaş müellifler tarafından hazırlanmış olması, eserlerin güvenilirliğini de arttırmaktadır. Bu suretle araştırıcılar hadiseleri farklı şekilde yorumlayabilecektir. Uşşâkîzâde Tarihi fazla dikkati çekmeyen ve müracaat edilmeyen bir eserdir. Ayrıca müellifin diğer eseri Zeyl'in bir devamı zannedilmiş ve onun gölgesinde kalmıştır. Diğer taraftan aynı dönemi anlatan Râşid Tarihi'nin de basılmasıyla araştırıcılar bu eseri kullanmış, bundan dolayı elimizdeki eser haliyle ihmale uğramıştır. Yayımlayanın ifadesine göre Uşşâkîzâde Tarihi tek nüsha olup o da muhtemelen müellif nüshasıdır. Bu yüzden elimizdeki eser mevcut nüshadan trans-literasyon yoluyla yayına hazırlanmıştır.

Topçular Kâtibi Abdülkadir (Kadrî) Efendi Tarihi (Metin ve Tahlîl), Yayına Hazırlayan Doç. Dr. Ziya Yılmazer, Türk Tarih Kurumu Yayınları, III. Dizi - Sayı 21, 2 cilt, Ankara 2003, LXVII+1178+Dizin+Ekler [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 256 · Sayfa: 1051-1052
Osmanlı Tarihi'ne ait olup da kütüphane raflarında beklemekte olan yazma tarihi eserleri günışığına çıkarmak hiç şüphesiz büyük bir hizmettir. Doç. Dr. Ziya Yılmazer'in bundan önce yayına hazırladığı İsa-zade Tarihi (İstanbul 1996) ve Vak'a-nüvis Es'ad Efendi Tarihi (İstanbul 2000) adlı çalışmalarıyla büyük bir hizmette bulunmuştu. Mevcut çalışmalarına bir yenisini daha katan Dr. Yılmazer bu defa, Osmanlı Tarihinin adeta belkemiğini teşkil eden hacimli bir eseri tarihçilerin yararına sunmaktadır.

CABİ ÖMER EFENDI, Câbl Tarihi, (Tarih-i Sultan Selim-i Sâlis ve Mahmud-ı Sâni), Tahlil ve Tenkidli Metin, Ankara 2003, Hazırlayan Mehmet Ali Beyhan

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 253 · Sayfa: 747-748
Osmanlı-Türk tarihi üzerinde çalışanlar için kıymetli bir kaynak yayınlanmış bulunuyor. Türk Tarih Kurumu yayınları arasında çıkmış bulunan Câbi Tarihi hacmi ve kapsadığı yıllar bakımından dikkat çekmektedir. Eser 1788-1813-14 (Hicri 1203-1229) tarihleri arasındaki hadiseleri ihtiva etmektedir. Takriben 25 yılın tarihi olan bu eser önemli bir kaynak olmasına rağmen, tarihçiler arasında pek tanınmıyor ve kullanılmıyordu. Aslında yazma halindeki bu eserler, kütüphane raflarında bulunuyor ve ulaşılması gün geçtikçe zorlaşıyordu. Şu halde Câbi Târihi tozlu kütüphane raflarından kurtarılmıştır. Eserin geniş muhteviyatına rağmen fazla tanınmamasının bir sebebi de müellifi hakkında lâyıkı vechile bilgiye ulaşılamamış olmasındandır. Nitekim eseri yayınlayan, Câbi Ömer Efendi hakkında kaynaklarda hiçbir bilgiye rastlanmadığını ifade etmektedir. Keza doğum ve ölüm tarihleri ile âilesi ve babasının adının da bilinmediğini belirtmektedir.

Taylesanizâde Hâfız Abdullah Efendi Tarihi. Istanbul'un Uzun Dört Yılı (1785-1789)

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 250 · Sayfa: 1021-1022
Osmanlı Tarihi'nin ana kaynaklarından bir eser daha okuyucunun istifadesine sunulmuş bulunuyor. Tarih-i Lebiba olarak tanınan eserin tek nüsha olması yüzünden araştırıcıların ulaşması çok zordu. Bugün talep karşılanmış oluyor. Prof. Emecen'in bu eser ile olan ünsiyeti, eserin bir kısmını mezuniyet tezi olarak hazırlamasıyla başlamıştır (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 1979). Bilahire Prof. Emecen akademik hayatının başlarında bir de yayın ("Tarih-i Lebiba'ya Dair", Tarih Dergisi, sayı 33, İstanbul 1982, 237-257) yaparak eserin önemini ortaya koymuştur. Bu makale ile ilim alemince daha da tanınan eserin tamamının neşri zaruri hale gelmişti.

Anonim Osmanlı Tarihi (1099-1116 / 1688-1704), yayına hazırlayan Abdülkadir Özcan, Türk Tarih Kurumu Yayınları

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 191-192
Defterdar Sarı Mehmed Paşa'nın Zübde-i Vekayiât adlı eserini yayına hazırlayarak Osmanlı Tarihi araştırıcılarına çok önemli bir hizmette bulunan Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, yeni bir eseri daha tarih âlemine sunmuş bulunmaktadır. Prof. Özcan'ın da ifade ettiğine göre, Osmanlı Devleti'nin tarihi söz konusu olunca resmî arşiv belgeleri yanında bu tür vekayinâmeler de vak'anüvis tarihleri gibi çağdaş olup araştırıcıların güvenebileceği eserlerdir. Yayınlayan, anonim eser verenler hakkında "mevki ve ikbal gayesiyle yazılmamış olan bu eserlerin müellifleri, kendilerini gizlemişler, böylece yaşadığı devrin olaylarının sebep ve sonuçlarını, hiç kimseye hesap verme ihtiyacını duymadan, hissiyata kapılmadan ele alma ve gerçek yönleriyle ortaya koyabilme fırsatını elde etmişlerdir" gibi bir yorum getirmiştir. Buna farklı yorumlar da getirmek mümkündür. Eser ilk olarak Hammer'in dikkatini çekmiştir. Eserin tarihçiler tarafından pek kullanılmamış olmasının sebebi, yegâne nüshasının Berlin Devlet Kütüphanesi'nde bulunmasındandır.

Îsâ-zâde Târihi (Tahlil ve Metin), Neşre Hazırlayan: Ziya Yılmazer, İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları, İstanbul 1996, XLIV+274 [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 931-932
Tam Metin
Türk tarih ve kültürüne âit eserlerin peşpeşe yayınlanmasını araştırıcılar büyük bir memnuniyetle karşılamaktadır. En makbul nüshaların veya karşılaştırılmalı yayınların hayata geçirilmesiye kaynak eserler artık el altında bulundurulabilmektedir. İşte böylece Osmanlı Tarihi'nin Yeniçağ döneminin kıymetli bir eseri daha yayınlanarak tarihçilerin ve kültür adamlarının istifadesine sunulmuştur. Yayınlayan, eserin müellifi olarak bilinen Îsâ-zâde adı üzerinde şüpheye düşmüş ve yaptığı araştırmada Abdullah adının müellifin adı olmadığına karar vermiştir.

ROBERT MANTRAN, Histoire de la Turquie, Paris, 1975, Presses Universitaires de France, "Que sais-je?" dizisi, no. 539. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 183 · Sayfa: 667-668
Tam Metin
Osmanlı Tarihi ve Türkler üzerine kaleme aldığı birçok yapıtı ve konferanslarıyla tanınan Robert Mantran'ın bu kitabı Üniversite Yayınları arasında 1952'de yayınlandı. İlk baskısından itibaren büyük bir ilgiyle izlenen ve 1975 yılında 4. baskısı yapılan yapıt dizinin en çok satılan kitaplarından biridir. Dizi prensiplerine uygun olarak yazar önsöz koymamış, ancak bir sonuca da yer vermemiştir. İslâmiyet'e girmeden önceki Türkler'in durumunu kısaca gözden geçirdikten sonra Türk Tarihini, alışılagelen prensipler dışında, Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve Osmanlılar'ın doğuşu, Osmanlı İmparatorluğu'nun gelişme ve doruğa ulaşma dönemleri, gerileme dönemi, yenilikler devri ve doğu sorunu, devrim ve cumhuriyet dönemleri olmak üzere altı kısımda incelerken, bu dönemlere ait üç de harita vermiştir. Yine dizi atmosferine uyarak, dipnot kullanmadan, kısa ve özlü cümlelerle kaleme alınmasına karşın, yapıtın eleştirici gücü ve geniş kapsamlı bir çalışmanın ürünü olduğu ilk bakışta ortaya çıkmaktadır. Bazı yabancı tarihçilerde gördüğümüz üzere, olayları meslektaşlarından okuduğu, duyduğu gibi veya kendi görüşleri doğrultusunda değerlendirmek yerine, Mantran bunları olduğu gibi ve belgeler ışığında incelemek suretiyle değerlendirmeye çalışmış ve böylece Türk tarihçilerinde zaman zaman gördüğümüz aşırı övme veya yabancı tarihçilerde sık sık rastladığımız aşırı yermeye yer vermemiştir. Bunun yanısıra, yer ve kişi adları ve teknik terimlerin Türkçelerini vererek karışıklık ve yanlış anlaşılmaya da yer vermemiştir.

CARTER V. FINDLEY, Bureaucratic Reform in the Ottoman Empire-The Sublime Porte (1789-1922), Princeton University Press, 1980. (A IV/5134) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 181 · Sayfa: 145-146
Tam Metin
Osmanlı Tarih araştırmalarında uzun zamandır görülmeyen akıcı bir uslûb ve diğer sosyal bilim disiplinlerinin kullanılmasından dolayı ilginç yorumlara dayanan bir çalışma olduğunu belirtmek gerekir Findley'in kitabının... 19. yüzyıl Osmanlı bürokratik modernleşmesini böyle geniş bir perspektiften gören, önemli kaynaklardan yararlanan, okuyucuya yeni bilgiler aktaran eserde, modernleşme evrimine giren, ofislerin fonksiyonları, tarihsel evrimleri şematik bir anlatım dışında toplumsal ve siyasal değişim modeli içinde ele alınmış. Findley'in bu gayreti kanımızca çağdaş Osmanlı araştırıcıları içinde ender görülen bir yaklaşımdır ve başarısı oranında saygıya değerdir. Findley hem düşündüren hem de öğreten bir çalışma yapmıştır. Biz de bu kitabı okuduğumuzda ister istemez öğrenip düşündüğümüz için, bazı şeyleri tartışmak ve bazı karanlık görünen noktaların aydınlatılması gerektiğini belirtmek isteriz.

Prof. M. Tayyib Gökbilgin (1907-1981)

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 180 · Sayfa: 551-572
Tam Metin
1981 yılı bahar aylarını geriye bırakmağa hazırlandığımız sıralarda, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde feyz aldığım hocalarımdan Prof. Bahadır Alkım ve Prof. Tayyib Gökbilgin'i kaybetmenin üzüntüsünü içimde duydum. Ders verme yetenekleri yanında öğrencilerini sair alanlarda da teşvik etme ve yararlı yol göstermede başarılı olan hocalarımın ölümleri, alanlarında büyük bir boşluk yarattı. Prof. B. Alkım'ın Ön Asya Tarihi derslerini dinleyip de, bu dersi sevmemenin olanağı yoktu. Onun bilimsel yönlerini incelemek ve hakkında konuşmak benim yeterlilik sınırlarım içinde değildir. Bununla beraber mezuniyet tezi gereği Adana ve yöresinin tarihini incelerken Belleten'de yayınladığı makalesi bana çok yararlı olmuş ve hazırladığı halde yayınlama olanağı bulamadığı notlarını incelemem için emanet etmiş ve sorularıma yön vermişti. Kendisine rahmet dilerken, kısa bir süre sonra öbür dünyada ona arkadaşlığa devam için yanına giden muhterem hocam Prof. T. Gökbilgin'in istemediğimiz halde, beklenen ölümü benden daha fazla onu çok önce tanıyanlar' sarstı. Gerçek bir hoca vasıflarını üzerinde taşıyan ve yeteneğini etrafına yaymaktan hiç bir surette kaçınmayan hocamın yaşamı ve bilimsel kariyeri üzerinde fazla durmak benim için olanaksızdır. Zira onunla hoca - öğrenci ilişkilerimizin başladığı 1961 yılında, kariyer çalışmalarının en üst düzeyine gelmiş ve yıllardan beri topladığı malzemeyi bilimsel verilerle ortaya koymağa devam etmişti. Benim doğduğum yılda ilk bilimsel çalışmalarını ortaya koyan merhum hocam, Edebiyat Fakültesi'nin Orta Çağ Tarihi Kürsüsü'nde, Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemlerini anlatırken dinleme fırsatını bulmuştum. Hocam Gökbilgin'in bu alanın çok daha fazla dışına taştığını sonraki yıllarda öğrendim. Sonraki yıllarda Osmanlı devlet yapısı ve medeniyeti derslerini vermeğe başlarken merak ettiğim bazı konuları da öğrenmek için derslerini izlemiş, yıllarını bu alanda yetkiyle yetişmeğe harcamış bir kişinin takrirlerini dinlemiştim. Bu ciddiyetini her zaman benimseyen ve uygulayan hocamın, sonradan akademik kariyere geçmem için yaptığı çabaları bir kez daha saygıyla anarken, "onun Türk tarihçiliğine katkılarına kısa da olsa değinmeyi kendim için kaçınılmaz bir görev saydım.