114 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Ottoman Empire 114
- Osmanlı Devleti 42
- Osmanlı İmparatorluğu 33
- History 11
- Turkey 7
- Europe 6
- Turks 5
- World War I 5
- Avrupa 4
- İngiltere 4
XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Tokat'ta Fiyatlar
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 477-516 · DOI: 10.37879/belleten.2010.477
Özet
Tam Metin
Osmanlı kentlerindeki fiyat hareketleri, genel olarak Osmanlı Devleti'nin ekonomik yapısının şekillenmesinde oldukça etkili olmuştur. Fiyatlar, özellikle halkın alım gücü, arz-talep ilişkisinin tespiti, yönü ve oranı ile ekonomik yapının gelişmesi ve genişlemesine etki etmiştir. Fiyatlar; aynı zamanda toplumun sosyal, idari, askeri ve kültürel ilişkilerini de düzenleyen önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Osmanlı şehirlerindeki gıda maddeleri ve temel ihtiyaç maddelerinin fiyat hareketleri daha çok Narh Meclisi'nde verilen fiyatlarla takip edilebilmektedir. Genellikle yılda iki defa Kadı huzurunda bütün esnaf temsilcilerinin katıldıkları Narh Meclisi'nde verilen narhlarda bütün zaruri gıda ve ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını görmek mümkündür. Diğer yandan hububat fiyatlarını serbest piyasa fiyatları olarak kabul edilen tereke defterlerine göre ortaya çıkarmak daha isabetli sonuçlar vermektedir. Tokat'ta gıda maddelerine ve diğer ihtiyaç maddelerine verilen fiyatlar, Narh Meclisi tarafından tespit edildikten sonra, genellikle şer'iye sicillerinin baş ya da sonlarına cins, miktar ve birim fiyatları baz alınarak kaydedilirdi. Ayrıca bazen de şer'iye sicilleri dışında narh fiyatlarını müstakil olarak gösteren narh defterlerinin düzenlendiği de olmaktaydı. Bu çalışmada Tokat şer'iye sicilleri taranarak narh ve tereke fiyatlarına göre Tokat'taki gıda maddeleri başta olmak üzere temel ihtiyaç maddeleri fiyatları ortaya çıkarılacak ve sonrasında da fiyat hareketleri izlenecektir. Bu yolla Tokat'ta incelenen dönem içinde gıda maddeleri ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat artışları, bunlara sebep olan etkenler üzerine bir değerlendirme yapılacaktır.
Hanedân-ı Saltanat Nizamnâmesi ve Uygulanması
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 269 · Sayfa: 181-226
Özet
Tam Metin
Osmanlı hanedan üyelerinin sosyal hayatını, yaşayışını ve aile hukukuyla ilgili bazı meselelerini düzenleyen ilk nizamname 16 Kasım 1913 tarihinde çıkarıldı. Nizamname, hanedan azasını ilgilendiren birçok meseleyi etraflıca ele almaktaydı. Düzenlemede yer alan hususların önemli bir kısmı teamül-ü kadimden olup bazıları ise kendi devrinde ortaya çıkan bir takım sorunların çözümüne yönelik yeni konulardı.
Sultan II. Abdülhamid Devri Camilerine Eskişehir Mahmudiye’den İki Örnek: Çarşı ve Hara Camileri
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 695-704
Özet
Tam Metin
Sultan II. Abdülhamid Devri, Osmanlı İmparatorluğu'nun Anadolu'da en çok eser inşa ettiği dönemlerden biridir. Özellikle güçlü merkezi devleti temsil eden hükümet konakları, okullar, hastaneler, redif daireleri ve saat kuleleri, Anadolu kent ve kasabalarının çehrelerini değiştiren yapılar olarak ön plana çıkmaktadır(1). Merkezi devlet tarafından bilinçli olarak yürütülen, kentlerin yapısını değiştirmeye yönelik bu mimari tutum, Osmanlı'nın tebaasıyla kurduğu iletişimin en önemli aracı niteliğindedir. Verilmek istenen mesaj, Batılılaşan "güçlü" imparatorluğun yeni ideolojisinin yönetim biçimi olan "modern monarşinin", halka kabul ettirilmesidir(2). Bu anlamda, imparatorluğun sembolleri ile zenginleştirilmiş, Batılı Klasik mimarlığın egemen olduğu eklektik bir anlayışla oluşturulan "İmparatorluk üslubunun", söz konusu iletişimin, mimari dili olarak hizmet etmesi dikkat çekicidir.
1720 Tarihli Tahrir Defterine Göre Nakşa Adası’nda Yapılan Düzenlemeler ve Reâyânın Durumu
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 671-680
Özet
Tam Metin
Osmanlıların yeni fethettikleri bölgelerde var olan idârî yapının korunması konusundaki yaklaşımları nasıldı? Yeni fethedilen bölge halkı Osmanlı'nın bu uygulamasına karşı nasıl bir tutum sergiliyordu? Osmanlı tebaası hâline gelen ve mezhepleri farklı olan gayrimüslimlere karşı nasıl bir politika uygulanmaktaydı? 1720 tarihli tahrir defterinin başında bulunan ve bu makalenin konusu olan kânûnnâmede(1) bu soruların cevaplarının bulunabileceği kanaatindeyiz. Söz konusu belge, I. Süleyman döneminde fethedilen ve 1829 yılında Yunan Devleti'ne katılmasına kadar Osmanlı idâresi altında kalan Nakşa Adası'nda Osmanlı Devleti'nin yalnızca fetih öncesindeki dengeleri korumakla yetinmediği, hem adaletli yönetimi temin etmesi, hem de daha geniş kitleleri Osmanlı yönetimine bağladığını göstermesi ve uygulanan sosyal politikaları gün yüzüne çıkarması adına önem taşımaktadır.
Fransız Gezgin Vital Cuinet’in Gözüyle Çankırı
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 721-738 · DOI: 10.37879/belleten.2009.721
Özet
Tam Metin
Seyahatnameler, gerek klasik tarih, gerek kültür, gerekse sanat tarihi çalışmalarının önemli kaynaklarındandır. Görsel malzeme gravür, harita, fotoğraf vb. bakımından oldukça zengin olan seyahatnameler kentlerin, tarihî süreç içerisindeki fizikî, ekonomik ve sosyal değişimini yansıtan son derece önemli belgeler arasında yer almaktadır.
1857-59 Bosna Hersek İsyânı
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 267 · Sayfa: 465-522
Özet
Tam Metin
Tanzimat Fermanı ile birlikte ilan edilen ilkeler her toplumsal grup tarafından farklı algılanmıştır. Hıristiyanlar, fermanı, özgürlüklerine giden bir araç olarak görürken, Müslümanlar kendi hak ve özgürlüklerinin gaspı olarak değerlendirmişlerdir. Bosna Hersek'in durumu, devletin diğer bölgeleriyle kıyaslanamayacak derecede nazikti. Bosna'da fetihle birlikte toplu bir İslamlaşma meydan gelmiş, bu hareketin mükâfatı olarak kendilerine bir takım ayrıcalıklar bahşedilmiştir. Tanzimat uygulandığı takdirde ayrıcalıklarını kaybedeceklerini düşünen Bosnalı Müslümanlar, ferman Bosna'ya ulaştığı andan itibaren muhalefete başlamışlardır. Özellikle vergi, askerlik ve hepsinden önemlisi Hıristiyanlarla eşitlik gibi hususlar onları rahatsız etmiştir. Gelişmeler, devlet ve Bosnalı Müslümanların bölgedeki otoritesini sarsan 1848-51 isyânı ile sonuçlanmıştır. İsyân sonrası devlet, Müslümanlar nezdinde tüm itibarını kaybederken, yüzyıllardır bölgenin hâkimi olduklarına inanan Müslümanlar ezilmiş ve eyaletteki üstünlükleri sona ermiştir. Bu durum Bosna'yı Sırp ve Karadağ yayılmasına açık hale getirmiştir(1).
20. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Askerî Mektepleri
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 267 · Sayfa: 581-604 · DOI: 10.37879/belleten.2009.581
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin Batılılaşma sürecinde en gözde ve etkili okulları durumunda olan askerî mektepler, bu özelliğini 20. yüzyıl başlarında da sürdürmüştür. Bu tarihlerde askerî mekteplerin en başta gelenleri İstanbul'da yer almaktaydı. Bununla birlikte vilayetlerde Osmanlı ordusunun ihtiyacını karşılayan askerî idâdî ve rüşdiyeler de bulunmaktaydı.
Osmanlı Sultanı Orhan, (1324-1362) Avrupa’da Yerleşme
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 77-108
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin oğlu olan Orhan'ın doğum tarihi tartışmalıdır. 699'da (1299) Nilüfer'le evlendiğinde "yiğit" (genç) diye anılmış olmasından hareketle bu tarihte on sekiz yaş civarında olduğu düşünülebilir. Osmanlı rivayetine göre, tutsak edilen Yarhisar tekfurunun (tekvur) kızı Nilüfer'le (Lülüfer, Rumca Luludia/çiçek) evlendirilmiş, Süleyman ve Murad bu evlilikten doğmuştur.
XVII. Yüzyılın Ortalarında Gümüşhane (Torul) Kazası
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 115-144
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti açısından XVI. yüzyılın sonlarına doğru yaşanan hadiseler, XVII. yüzyılda sistem değişikliğini kaçınılmaz kıldı. Timar sistemi hızla çözülerek işleyemez hale geldi. Timar sisteminin uygulandığı topraklardaki vergilendirilebilir ekonomik etkinliklerin ve insan kaynaklarının yerinde tespit ve kaydını içermesi açısından istatistiksel analize uygun en zengin sayısal veriler sunan klasik tahrir sayımları da işlevselliğini kaybetti(1). Dolayısıyla iskân, demografi ve vergiler bağlamında çok önemli olan bilgilerin bir arada bulunduğu tahrir defterleri yazımı neredeyse terk edildi. Bunun yanı sıra timar olarak tasarruf edilen mirî araziler mukataalaştırıldı(2). Bu süreçte timar sisteminin eski önemini kaybetmesiyle birlikte avârız vergisi, merkezî maliye açısından giderek ön plana çıktı. Böylelikle avârız vergisinin tahsili açısından önem arz eden avârız tahrirleri yapılmaya başlandı(3). Karanlık dönem olarak zikredilen XVII. yüzyıl için mufassal olarak hazırlanan avârız defterleri, Osmanlı sosyal tarihinin çeşitli yönlerden tahlil edilebilmesi açısından kıymetli bilgiler içermekteydi(4).
Hapishane Tarihimizden Bir Kesit: Üsküdar Paşakapısı Tevkifhanesi ve Mütareke Dönemi’nde İşgali
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 264 · Sayfa: 603-628
Özet
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nda zindan, kale, kürek ve nihayet 1831'de cezaevi olarak kullanılmaya başlayan Mehterhâne'den, 1871'de Hapishâne-i Umûmî'ye geçiş son derece ağır adımlarla gerçekleşen sıkıntılı bir süreçtir(1). XIX. yüzyıl itibarıyla imparatorluğun içinde bulunduğu zincirleme siyasiiktisadi sıkıntılar, iç ve dış politikanın önceliklerini de belirlemiştir. Bu sancılı dönemde hapishane ve tevkifhanelerin ıslahı ile bunun en önemli unsuru olarak yeni binaların inşası, doğal olarak öncelikli ve acil gündem maddeleri arasında yer almamıştır. XIX. yüzyıl ortalarına dek İstanbul'da Mehterhâne dışındaki belli başlı hapishaneleri şu şekilde sıralamak mümkündür: Tersâne-i Âmire Zindanı, Baba Cafer Zindanı, Babıâlî Tomruğu, Bâb-ı Seraskerî Tomruğu, Ticarethâne-i Âmire ve Tophâne-i Âmire hapishaneleri(2).