21 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- İsmet Giritli 2
- Ali Tuna 1
- Azmi Süslü 1
- Bekir Tünay 1
- Cemal Enginsoy 1
Anahtar Kelimeler
- Republic of Turkey 21
- Türkiye Cumhuriyeti 19
- Atatürk 10
- Cumhuriyet 5
- Laiklik 3
- Rebuplic 3
- Republic 3
- Ataturk 2
- Turkish Nation 2
- Türk Milleti 2
Yeni Türk Devletleri ve "Türk Modeli"
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 24 · Sayfa: 421-428
Özet
Son zamanlarda, Türk ve Batı kamuoyunda, Türk kökenli Müslüman ülkeler için önerilecek "Türk Modeli"nden söz etmek, giderek yaygınlık kazanmaktadır. Bunun birinci nedeni; özellikle Körfez Bunalımı esnasında, Türkiye dışındaki Orta Doğu Müslüman ülkelerinin hiçbirinde, "Özgürlükçü Demokratik Rejim" ile -zengin petrol kaynaklarına dayanmamak kaydı ile- kendine yeterli bir piyasa ekonomisinin mevcut bulunmadığının bilincine varılmasıdır. Oysa, aynı çevrelere göre, eğer bugün Türkiye Cumhuriyeti, İslâm dünyasının siyasal, ekonomik ve kültürel yönden tek çağdaş ülkesini -ve Economist dergisinin deyimi ile "İslâm Yıldızı"nı oluşturuyorsa, bunu İslâm öğretisini doğru anlayarak ve yorumlayarak, Türkiye'yi taassubun pençesinden kurtaran ve fakat dine saygılı lâik "Atatürkçü Model"e borçludur. Diğer taraftan, bugün dünya, Sovyet imparatorluğunun sona ermesi ile yeni düzen ve denge arayışı içine girmiş, NATO, BM, AT ve OECD gibi kurumlara yeni bir açıdan bakmak ve dünyadaki yerimizi yeniden düşünmek zorunluluğu doğmuştur. Nitekim, Kafkasya ve Orta Asya'da bağımsızlığını ilân eden Türk kökenli cumhuriyetler dış dünya ile ilişki kurarken, Türkiye ile işe başla¬makta, Ankara'ya gelen devlet başkanları, her alanda Türkiye'ye baktıklarını ve yardım beklediklerini söylemektedirler.
Atatürkçü Düşüncenin Temeli: Laiklik
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 245-300
Özet
Türkiye Cumhuriyeti'ne can veren siyasal felsefenin ana dayanaklarından biri hiç kuşkusuz laikliktir. Teokratik ve çok uluslu bir orta çağ imparatorluğundan modern bir ulusal devlet yaratma misyonunu üstlenmiş olan Cumhuriyetçi kadrolar, Osmanlı sistemini ayakta tutan geleneksel devlet felsefeni tabiî ki reddetmek dururumundaydılar. Bir toplumda hukuk sistemi, devlet ve toplum yönetimi felsefesi, dine, başka bir deyişle, İlahî emirlere ve kurallara dayandırılmışsa, ne siyasal ne de sosyal hayatta bu kural ve emirlerin dışına çıkmaya, onlar üzerinde değişiklik yapmaya imkân vardır. Her teokraside olduğu gibi, "İlahî nizam'în kurulmasını ve yaşatılmasını amaçlayan Osmanlı toplum ve devlet düzeninin dayandığı temel felsefe de tartışmaya, değiştirilmeye kapalı idi. Dolayısıyla din, durağan, değişmeye dirençli bir toplumun hem yaratıcısı hem güvencesi olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin İlanı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 7-26
Özet
1 Nisan 1923'de seçimin yenilenmesine karar veren T.B.M.M., Cumhuriyeti resmen ilan etmemesine rağmen görevini büyük bir sorumlulukla yapan tarihi meclis olmuştur. ikinci Meclis 11 Ağustos 1923'de toplanmıştı. Cumhuriyetin ilanı bu meclis tarafından gerçekleştirilmekle beraber, Lozan Barış Andlaşmasının imzası ve T.B.M.M. tarafından onaylanması, Ankara'nın yeni kurulan Devletin İdare Merkezi olması gibi iki önemli kararın alınmasını da öncelikle gerekli kılıyordu. Lozan Barış Andlaşmasımn imzasından sonra Mustafa Kemal Paşa, Özel Kaleminde memur olan ve kişisel güvenini kazanmış bulunan Hasan Rıza Soyak'ı çağırarak bir kaç küçük kâğıt parçasını vermiş ve şöyle demiştir: "Bunları al, müsvedde halindedirler, beyaz edeceksin. Yazılar karışıktır, dikkat et, okuyamadığın veya anlayamadığın yer olursa bana sorarsın. Bunları şimdilik yalnız sen ve ben bileceğiz; âmirlerine dahi bahsetmene lüzum yoktur". Haşan Rıza Soyak, Mustafa Kemal Paşa'nın kullandığı küçük bir not defterinden koparılmış ve onun el yazısı bulunan bu sahifeleri okuyunca bunların 20.1.1921'de kabul edilen Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nun devlet şekline ait maddelerini değiştiren ve Türkiye Devletine, "Cumhuriyet" şeklini kazandıran taslak olduğunu görmüştür. Mustafa Kemal Paşa tarafından hazırlanan metin aynen şöyledir: "Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir". "Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur". "Meclis, hükümetin inkisam ettiği idare şubelerini, icra vekilleri vasıtasıyla idare eder". "Türkiye Cumhurreisi, Umumî Heyet tarafından, Türkiye Büyük Millet Meclisi azası arasından bir intihap devresi için seçilir. Reisin vazifesi yeni Cumhurreisinin intihabına kadar devam eder. Tekrar intihap olunmak caizdir. Türkiye Cumhurreisi, devletin reisidir; bu sıfatla lüzum gördükçe Büyük Millet Meclisine ve Vekiller Heyetine riyaset eder". "Başvekil, Cumhurreisi tarafından ve meclis azası arasından intihap olunur. Diğer vekiller, Başvekil tarafından yine Meclis azası arasından intihap olunduktan sonra heyeti umumiyesi, Cumhurreisi tarafından Meclis'in tasvibine arz olunur. Meclis içtima halinde değilse, tasvip işi Meclis'in içtimaına talik olunur".
Cumhuriyet öncesine Genel Bir Bakış ve Atatürk İnkılâbında Yöntem
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt III, Sayı 7 · Sayfa: 171-196
Özet
Büyük bir devletin çöküşü ve tarihe gömülüşü, elbette "toplumsal, siyasî, İktisadî, askerî ve manevî öğeler" başta olmak üzere, türlü etken ve etmenlerle gelişmiş, oluşmuştur. Bunlara asıl konumuzu ilgilendirecek kadar değineceğim. Diğer taraftan, Atatürk inkılâbında uygulanan yöntem ve bu dönemdeki bazı koşullar üzerinde duracağım. İnkılâp gibi toplumsal olay ve olgular, büyük ölçüdeki nedenlere ve koşullara dayanır.
Atatürk ve Cumhuriyet
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt III, Sayı 7 · Sayfa: 155-170
Özet
Atatürk çok yönlü, yapıcı ve yaratıcı, büyük bir insandır. Bugüne kadar, birçok yazar, eleştirici ve araştırıcılar, Atatürk'ün çeşitli yönleri üzerinde durmuşlardır. Bize göre, O'nda "cumhuriyet düşüncesinin hangi yıllarda başladığı ve nasıl geliştiği üzerinde az durulmuştur, oysa Atatürk'ün en büyük eseri Cumhuriyet'tir.
Cumhuriyet-Lâiklik-Eğitim Üzerine
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt II, Sayı 5 · Sayfa: 379-382
Özet
Atatürk îlkeleri'ni, onun düşündüğü sosyo-politik ve sosyo-ekonomik sistemin alt sistemleri gibi kabul etmek ve birinin diğerine üstünlüğü fikrine kapılmamak gerekir. İncelemenin başlığından anlaşılacağı gibi, kapsamın¬da bunlardan sadece ikisinin eğitime olan ilişkisine değinilecektir.
Atatürk Cumhuriyeti’nin Lâiklik İlkesi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt II, Sayı 4 · Sayfa: 55-64
Özet
Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde laiklik kavramının Özellikleri bu makalede açıklanmıştır. Laiklik, Atatürk'ün anladığı demokratik rejimi en iyi tanımlayan bir özelliktir. Yazar, Atatürk'ün yaratmayı amaçladığı bağımsız ve milliyetçi Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğinin bu ilkeye ne ölçüde saygı duyulduğuna ve korunduğuna bağlı olduğunu vurgulamaktadır.
Atatürk Milliyetçiliği
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 3 · Sayfa: 913-920
Özet
Atatürk, milliyetçilik ilkesiyle, Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatacak olan Türk Milletinde bir millî benlik duygusu yaratarak bu duyguyu bilinçlendirmek istemiştir. Böylece millete ortak bir davranış birlik ve beraberliğini sağlamayı amaçlamıştır, Osmanlı imparatorluğu toplumu içersinden çıkarttığı Türk milletinin "Ben kimim?" sorusunu yanıtlamıştır. Millete önce bir kimlik vermiştir. Hemen bunun ardından milletin niteliğini açıklamıştır. Burada, Yeni Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı boyunca ve tarihte Türklerin gösterdiği kahramanlıkları kanıt olarak kullanmıştır.
Cumhuriyetin İlânı ve İzmir Basını
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 3 · Sayfa: 959-976
Özet
22 Eylül 1919 tarihli The Times gazetesi Sivas Kongresinden "Sivas'taki Anadolu Cumhuriyeti" diye söz etmektedir. Bütün bu belgeleri düzenleyenler, Anadolu'daki ulusal direnişin Cumhuriyete dönüşeceğini sezmiş bulunuyorlardı. Nitekim aynı tarihlerde İstanbul'daki kimi Osmanlı yöneticilerinin de Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti getireceğinden kaygı duydukları görülmektedir. Sözgelimi son Osmanlı sadrazamlarından Ali Rıza Paşa, bir söyleşi sırasında Mustafa Kemal'i Ahmet İzzet Paşa'ya çekiştirirken "Cumhuriyet yapacaklar, Cumhuriyet!" diye bağırmaktan kendini alamamıştır
Millî Kurtuluş Önderi Olarak Atatürk
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 527-542
Özet
Ulu Önder Atatürk, yaşamının büyük bir bölümünü -38 yılını (1881-1919)- çökmekte olan Osmanlı Devletinin içine düştüğü karmaşık ortamda "Mustafa Kemal" olarak geçirmiş, fakat bütün olumsuz koşullara rağmen, kazandığı askerî başarılar sonucu, "ulusal bir kahraman" olarak Türk halkı üzerinde engin bir prestij kazanmıştır. Böylece milletinin kaderinde hâkim bir rol oynayacak üstün nitelik ve yeteneklerinin ilk belirgin örneklerini vermek suretiyle, Türk toplumunun geleceği için bir umut ışığı oluşturmuştur. Nihayet herkesin her şeyden ümit kesmek üzere olduğu bir anda, bu umut ışığının kaynağı Mustafa Kemal, mensubu olmakla daima gurur duyduğu aziz milletine yön verici bir dehaya dönüşmüş ve Türk devlet geleneğini kanıtlayarak "Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti" içinde anıtlaşmıştır.