5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Ruslar
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

XIX. Yüzyılda Kırım, Kafkasya ve Civarında Misyonerlik Faaliyetleri

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 241 · Sayfa: 921-948
Tam Metin
Rusların 1550'li yıllarda Kazan ve Astrahan'ı, 1722 yılında Derbent ve Bakü'yü, 1783 yılında da Kırım'ı zabtederek Tiflis Krallığı'nı himayelerine almaları ile bu bölgedeki güç dengesi önemli ölçüde Ruslar lehine değişti. 1785'te Şeyh Mansur'un Ruslara karşı direnişi ile başlayan Kafkas kabilelerinin Rus kuvvetlerine karşı mücadeleleri Şeyh Şamil ile doruk noktasına çıkmış, O'nun 1859 yılında teslim olmak zorunda kalmasıyla bir müddet de Muhammed Emin Efendi tarafından yürütülmüş ise de, 1864 yılından sonra buralar da Rusların hâkimiyet alanı olmaktan kurtulamamıştır.

MOSHE GAMMER, Muslim Resistance to the Tsar (Shamil and the Conquest of Chechnia and Daghestan), Frank Cass Co., Ltd., (Londra 1994), XXIII-452 s. [12 resm+22 hart] (Çara Müslüman Direnişi - Şamil ve Çeçenistan ile Dağıstan'ın İşgali) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 231 · Sayfa: 439-442
Tam Metin
Tel Aviv Üniversitesi ögretim üyesi Dr. Moshe Gammer'in bu eseri Londra Üniversitesi Ekonomi ve Siyasi Bilimler Okulu'nda (London School of Economics and Political Science) savunduğu doktora tezidir. Dr. Gammer Batı dünyasının bilimsel geleneğine sadık kalarak ve Doğu'nun da alçakgönüllülüğünü ihmal etmeyerek bu çalışması esnasında kendisine en ufak dahi olsa maddi veya manevi yardımda bulunan her şahıs ve kuruluşa teşekkür etmeyi ihmal etmemiş ve bu davranışı ile bazılarının düşündüğü gibi bilimsel şahsiyetinden bir şey kaybetmemiş, tersine çok yücelmiştir. Eser XXIII sayfa giriş (içindekiler, resim ve haritaların listesi, teşekkür, transliterasyon ile takvimlerin izahı, önsöz ve kronoloji); 295 sayfa metin: 137 sayfa (s. 296-433) dipnotlar; 2 sayfa arşiv malzemeleri ve yayınlanmamış kaynaklar; 7 sayfa (s. 436-442) sözlükçe ve 9 sayfalık indeksten yani 475 sayfadan müteşekkil çok hacimli bir eserdir.

Bulgarlar Yine "Türk Himayesi" İstiyor

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 331-346
Tam Metin
Yahya Kemal Beyatlı'nın naklettiğine göre, 93 Savaşı denilen 1877-78 Türk-Rus savaşında bir Bulgar papazı, işgalci ve istilâcı Ruslara: "Siz bizi Türklerden kurtardınız, ama bizi sizden kim kurtaracak?" diye sormuştu. Başka bir olay: Bulgaristan'ın Tuna Alayı Komutanı Yüzbaşı Vılkov, 1886 yılında Bükreş'teki Bulgar İhtilal Komitesi üyelerini ziyarete gider. Üs olarak kullanılan "Simon" Hoteli'nde birkaç isyancıyla karşılaşır. Yüzbaşının da kendilerine katılmasını isterler. "Nasıl olsa, Ruslar Bulgaristan'ı işgal edecek, bari arada acı olaylar olmasın" derler. Vılkov'un cevabı şu olur: Rusya bizi Türklerden kurtarmıştır, ama kendisi için değil, bizim için. Yurdumuzu savunmak üzere bize silah verdi. General Skobelev, İslimye'deki söylevinde: "Her şeyden önce Bulgar yurtseveri olunuz" demiştir.

Gelibolu'da Ruslar

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 315-356 · DOI: 10.37879/belleten.1987.315
Tam Metin
"Gelibolu'da Ruslar" kitabı, 1923 yılında Berlin'de basılmıştır. 1920 Ekiminde, iç savaş sonunda Bolşeviklere yenik düşen ve Kırım'ı terketmek zorunda kalan Çar ordusunun bir bölümünü oluşturan 1. Kolordu'nun, Fransızlarca yerleştirildikleri Gelibolu'daki yaşamlarını konu alan bu kitap, burada bizzat yaşayanlar tarafından hazırlanmıştır. Kitapta, bir yıllık Gelibolu yaşamı tüm yönleriyle, ayrıntılı bir biçimde ele alınmıştır. Rusların Gelibolu'ya nasıl ve kimlerce yerleştirildiği, iaşelerinin nasıl temin edildiği, nasıl bir yaşam düzeni kurdukları bölümler halinde anlatılmıştır. Türklerle olan karşılıklı toplumsal ve dinsel ilişkilerin yanı sıra, Rus ordusunun Kemalist güçlerle ilişkileri de Türk tarihi açısından ilgi çekicidir. Özellikle Rusların Rum, Ermeni, Fransız gibi, o dönemde Gelibolu'da sayıca fazla olan ve kentin yaşamında etkin rol oynayan azınlıklara bakış açılarına ilişkin bazı izlenimler de edinilmektedir. Bunların yanı sıra, Rus kolordusunun yönetim, eğitim, spor, kültür, din, sağlık alanında yaptıkları etkinlikler de ayrıntılı bir biçimde ele alınmıştır. Kitabın son bölümünde ise Rusların Gelibolu'dan nasıl ve hangi koşullar altında ayrıldıkları anlatılmaktadır. Kitapta ayrıca, haritalar, komutanlıklar arasında geçen önemli yazışmaların ve bazı bildirilerin metinleri ve fotoğraflar yer almaktadır. Bu yazıda, kitap, ayrıntılı ve yakın tarihimizin bilinmeyen veya çok az bilinen bir olayına ışık tutacak bir biçimde, yorum katılmadan, yazarların görüşlerine bağlı kalınarak özetlenmiştir.

Hazine-i Bîrun Kâtibi Ahmet bin Mahmud Efendi'nin Tuttuğu Prut Seferine Ait Defterden Koparılan Sahifelerde Neler Vardı?

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 807-824 · DOI: 10.37879/belleten.1986.807
Tam Metin
Prut Savaşı, bilindiği gibi, günümüzden tam 275 yıl önce, 1711 yılında Osmanlı Türkleriyle Ruslar arasında cereyan etmiş ve sonunda Türklerin parlak bir zafer kazanması ile neticelenmiştir. Devrin Padişahı Sultan III. Ahmed'in Sadr-ı Azamı Baltacı Mehmet Paşa'nın kumandası altındaki Türk ordusu, başlarında Çar Koca Petro ile eşi Katerina'nın da bulunduğu Rus ordusunu son derece mâhir bir manevra ile Prut nehrinin bir yanındaki geniş bataklığa sürmüş, çâresiz kalan Ruslar bu durumda Türklerden aman dileyerek, Sadr-ı Azam ve Serasker Baltacı Mehmet Paşa ile ordunun ileri gelenlerini, biribiri ardından gönderdikleri elçilerle bir an önce bir sulh akdedilmesine razı etmek için adetâ yalvar yakar olmuşlardır. Ne çâre ki Koca Petro'nun, nerede ise Türklere esir düşmeyi göze alıp kendisi esir olduktan sonra ne yapacaklarını yakınlarına söylediği sırada, Türk tarafında sulh müzakerelerini idare edenlerin acemilikleri yüzünden, harp meydanında kazanılmış bu parlak zafer, hiç de parlak olmayan bir sulh anlaşmasıyla noktalanmış ve Ruslar feci bir çıkmazdan kurtularak memleketlerine salimen dönmek fırsatını kullanmayı başarmışlardır. Prut Savaşıyla en fazla ilgilenen tarihçilerimizin başında, hiç şüphesiz, değerli hocalarımızdan, rahmetli Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat gelmektedir. Kendisinin bu bahis etrafında pek değerli araştırmaları vardır. Bilhassa "Prut Savaşı ve Barışı" adlı iki ciltlik eseri en geniş çalışmasını teşkil eder. Prof. Akdes Nimet bu çalışmasında esas kaynak olarak "Hazine-i Bîrun kâtibi Ahmet bin Mahmud'un 1123 (1711) Prut Seferine ait defteri"nden faydalandığından sitayişle bahsetmektedir ki, bizim de asıl konumuzu bu defter teşkil ediyor.