4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Seçim
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Ara Seçimler (1908-1912 Dönemi)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 82 · Sayfa: 1-24
Tam Metin
Çok renkli bir parlamento hayatına sahne olan 1908 Meclisi, 17 Aralık 1908 tarihinde görkemli bir törenle açılmıştır. 1908 Meclisinde yaşananlar Türkiye'nin demokrasi serüveni açısından ilkleri meydana getirirken, yapılan ya da yapılmak istenen uygulamalar daha sonra Türkiye Cumhuriyeti'ne de örnek teşkil etmiştir. İlk güvenoyu, ilk güvensizlik oyu, anayasa düzenlemeleri, hakimiyet-i milliye kavramının sıklıkla kullanılması bu dönemin belli başlı ilkleridir. 1908-1912 Meclis-i Mebusan'ına 281 milletvekili sayısı belirlenmiş, 4 dönem devam eden çalışma süresince bu sandalyelere farklı 324 milletvekili oturmuştur. Bu dönem içinde 44 sandalye boşalmış, bu sandalyelerden 43'ü için ara seçim yapılmıştır. Yapılan Ara seçimlerle sayıları 324'ü bulan bu mebusların nasıl, ne zaman, hangi usullerle ve ne kadar oy alarak seçildikleri bu çalışmanın konusudur. Bu dönemde yapılan 43 ara seçim istatistiki bilgiler ışığında ele alınacaktır.

Türkiye’de Cumhuriyetin İlanından 1950’ye Genel Seçim Uygulamaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2011, Cilt XXVII, Sayı 79 · Sayfa: 1-36
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nde Müslüman halkın seçimle ilk tanışması 1840 yılında sancaklarda kurulan Muhassıllık Meclisleri ile olmuştur. 1876 Anayasası gereği ilk defa genel seçimlere katılan Osmanlı toplumu bu seçme ve seçilme hakkını kurallara uygun olarak 1908 seçimlerinde yapmıştır. İki dereceli olarak yapılan ve sadece erkeklerin seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu Osmanlı dönemi seçim sistemi Türkiye Cumhuriyeti'nde de uzun yıllar uygulanmıştır. Cumhuriyet döneminde neredeyse her seçimde ayrı bir yöntem kullanılmış, seçim yaşı önce 18'e indirilmiş, sonra kadınlara da seçme ve seçilme hakkı tanınmasıyla 22'ye çıkartılmıştır. 1946 seçimlerine kadar tek partinin katıldığı genel seçimlerde değişik seslere yer vermek amacıyla farklı uygulamalara gidilmiştir. Belli yörelerde Cumhuriyet Halk Partisi'nin aday göstermemesi, parti içinden müstakil grup kurulması, azınlıkların da aday gösterilip seçilmesi bu tür uygulamalardan bazılarıdır. 1946 seçimleri ile tek dereceli seçim sistemine geçilmiş, ilk defa çok partili hayatın başladığı bu seçimlerde seçim kanunu gereği açık oy gizli sayım yapılmıştır. Gizli oy açık sayım, seçimlerin yargı denetiminde olması, tek dereceli seçime devam edilmesi 1950 seçimleriyle uygulanan bir sistemdir. Bu seçimlerde Türkiye'de iktidar CHP'den Demokrat Partiye geçmiştir. Bu çalışmada Osmanlı dönemi seçimleri ve seçim sistemi hakkında bilgi verilmiş, 1950 seçimleri de dahil olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'nde yapılan seçimler ve seçim sistemleri üzerinde durulmuştur.

Torosların Tepesinde Bir Demokrasi Destanı: Aslanköy Olayı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 74 · Sayfa: 309-344
Tam Metin
Bilindiği gibi 1947 yılında yapılan muhtarlık seçimlerinde, ilk defa birden çok parti seçime girmiştir. Halk, uzun yıllardan sonra ilk defa bir muhalefet partisine oy verme imkanını elde etmiştir. Ancak halkın tercihi, tasnifler sırasında sandığa yansımamıştır. Ülkenin birçok seçim bölgesinde bu konuda şikâyetler gündeme gelmiştir. Aslanköy Olayı da bunlardan birisidir. Bu çalışmada; Mersin'e bağlı bir köy olan Aslanköy'de çok tartışmalı olan muhtarlık seçimi incelenmiştir. 23 Şubat 1947 tarihinde usulüne uygun yapıldığı halde, Aslanköy'de muhtarlık seçimleri niçin tekrar edilmek istenmiştir? Halk sandığa nasıl sahip çıkmıştır? Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılamalara kadar varan olaylar nasıl başlamış ve hangi aşamalardan geçmiştir? Aslanköylüler verdikleri oylara sahip çıktıkları için nasıl sanık konumuna düşmüşler ve mahkeme aşamaları nasıl bir seyir takip etmiştir? Bu çalışmada yukarıdaki soruların cevapları aranmıştır.

Atatürk ve Seçim

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt IV, Sayı 12 · Sayfa: 645-650
1923 seçiminden sonraki seçimleri, gerçek bir seçim diye tanımlamak ne derece doğrudur? Aslında bu itiraz, eğer ülkemizin geçmişinde, 1923 sonrasındaki gelişmeler, hele 1961 ve sonrasındaki durum söz konusu edilmezse haklıdır. Ancak, seçimlerin iki dereceli oluşu, belirlenmiş adaylara rey verilmek mecburiyeti gibi hususlar, yine de Atatürk ile seçim arasında bağı yok ettirecek bir anlama gelmemeli idi.