2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Statue
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Kale-Yukarı Mezarlık Alanında Heykel, Balbal, Taş Baba Geleneğinin Yansımaları

Höyük · 2025, Sayı 15 · Sayfa: 197-214 · DOI: 10.37879/hoyuk.2025.1.197
Tam Metin
Denizli-Muğla kara yolunun 70. kilometresindeki Eski Kale (Tabae Antik Kenti)’de yerleşim yerinin dar olması her dönemde defin için ciddi sıkıntılara sebep olmuştur. Bu yüzden Türk-İslam Dönemi’nde de kent halkı definlerini yapmak için Denizli-Muğla karayolu ile ikiye ayrılmış durumdaki Kavaklıpınar mevkinde bulunan Kale-i Tavas Mezarlığı’nı kullanmışlardır. 2015 yılından itibaren düzenli olarak çalışmaların yürütüldüğü Kale-i Tavas Yukarı (Doğu) Mezarlık’ta, kültürel miras niteliğinde dört binden fazla mezar taşı tespit edilmiştir. Bunların arasında, Türklerin İslamiyet öncesi dönemlerine ait gelenek ve kültürlerini yansıtan; geometrik bezemeli, damgalı ve insan siluetli/formlu özellikleriyle bizi Orta Asya’ya götüren mezar taşları ayrı bir grup olarak dikkat çekmektedir. Özellikle Orta Asya coğrafyasında Türklerin balbal, taş heykel (taş baba) geleneğinin temsilcisi olarak gördüğümüz on bir mezar taşı, bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Bahsi geçen mezar taşları, yüzeylerindeki bezeme, form ve gövde özelliklerine göre tasnif edilerek açıklamaları çizim ve fotoğraflarla desteklenmiştir. Taşlar, taşıdıkları nitelikler doğrultusunda kıyafet unsurları barındıranlar, takı tasvirleri içerenler, kazıma tekniğiyle oluşturulmuş insan siluetlerine sahip olanlar ve belirgin insan uzuvlarıyla şekillendirilmiş örnekler olmak üzere alt gruplar hâlinde incelenmiştir. Bu taşların öncülleri ve benzer örnekleri, Orta Asya’dan başlayarak Kafkaslar, Karadeniz havzası ve Türkiye sınırları içerisinden seçilmiş örneklerle karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. İslamiyet öncesi dönemlerden günümüze kadar sürdürülen bu geleneğin, farklı inanç sistemlerinden geçerek nasıl devam ettirildiği, çalışma kapsamında değerlendirilmiştir.

Knidia Karakteri Üzerine Bir Analiz -Görünenden Görünmeyene-

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 1-34 · DOI: 10.37879/belleten.2009.1
Tam Metin
Tarih boyunca sanata konu olan çıplaklık farklı kültürlerde farklı anlamlar ifade etmiştir. Bu anlamlar kimi zaman aşk ve cinsellik, kimi zaman saflık ve temizlik, kimi zaman da güç ve verimliliktir. Söz konusu, antik çağın tanrıça figürlerindeki çıplaklık olunca -ki bunun en güzel örneklerini İştar, Afrodite ve Venüs sergilemektedir- antik Helen sanatının ünlü heykeltraşlarından Praxiteles'in İ.Ö. 4. yüzyıl eseri Knidia, hayli özel bir yere sahiptir. Üç boyutlu, anıtsal çıplak bir kadın heykeli olması nedeniyle antik sanat tarihinde yeni bir temanın ilk örneği olan bu eser, dünyevi güzelliğin çok ötesine taşan, idealize edilmiş ilahi bir güzelliğin eşsiz örneği ve antik çağ sanatında bir övünç sebebi olarak görülmüştür(1).