4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Sufism
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

İslâm Öncesi Dönemden İslâm Sanatına Terazi Motifi ve Anlamları

Erdem · 2022, Sayı 83 · Sayfa: 31-72 · DOI: 10.32704/erdem.2022.83.032
İslâm sanatları motif ve figür kullanımı bakımından hayli geniş bir bezeme repertuvarına sahiptir. Eserlerde kullanılan süsleme unsurları, İslâm sanatının karakterini oluşturan tamamen özgün tasarımlardan meydana geldiği gibi Müslümanların yayıldıkları coğrafyalarda yaşamış olan İslâm öncesi medeniyetlerin izlerini de taşıyabilmektedir. Bu noktada terazi, İslâm öncesi dönemden itibaren varlık gösteren ve İslâm sanatında kullanılagelen motifler arasında yer almaktadır. Öte yandan motife gerek İslâm öncesi dönemde, gerekse İslâm sanatlarında birden fazla mânâ yüklenmiştir. Bu makalede motifin sanat eserlerinde karşımıza çıkan biçimleri ve temsil ettiği anlamlar, tarihî süreç içerisinde erişebildiğimiz en erken örneklerinden İslâm sanatındaki son dönem örneklerine değin verilmiştir. Böylece İslâm öncesi medeniyetler ile İslâm sanatında motife yüklenen ortak anlamlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Sanat eserlerine yansıyan terazi motifinin anlam bakımından temsil ettiği hususlar; gündelik yaşam, ticaret, dünyevî adalet, ilahî adalet, Zodyak haritasının yedinci burcu şeklinde sınıflandırılabilir. Belirtilen anlamları temsil eden tasvirler, Antik Mısır, Yunan, Roma, Mezopotamya uygarlıkları başta olmak üzere birçok medeniyetin günümüze ulaşan eserlerinde görülmektedir. Bunun yanında motif, semavî dinlerden Yahudilik ve Hıristiyanlık’a ait mimarî yapılarda gerek ahiret inancı ve buna bağlı olarak kıyamet gününde gerçekleşecek olan ilâhî yargılamayı, gerekse Terazi Burcu’nu sembolize eden bir süsleme unsuru olarak yer almaktadır. İslâm mimarîsinde motifin tespit edebildiğimiz en erken tarihli örneği, burç tasviri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte motifin, mimarîde geç dönemlerde daha ziyade ahireti sembolize eden bir nesne olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Zira 18.-19. yüzyıllara tarihlenen camilerin kalem işi bezemeleri, terazinin de içinde yer aldığı cennet, cehennem, mizan, sırat gibi ahirete mahsus konuları bir bütün olarak ihtiva eden kompozisyonlara sahiptir. Tarih boyunca yaşamın bütün yönlerinin genel itibariyle inançlar tarafından biçimlendirildiği yadsınamaz bir gerçektir. Bugün Antik Yunan’da yahut Mısır’da sanat dediğimiz şey, aslında o dönemin dinî inancının somutlaşmış halidir. Aynı durum İslâm sanatı için de geçerlidir. Bu düşünceden hareketle makalede terazi motifinin İslâm sanatlarında kullanımı, dinî ve tasavvufî kaynaklar aracılığıyla okunmaya çalışılmıştır. İki aşamalı gerçekleşen bu okumada, ahiret tasvirine ve dünya/devlet nizamına tekabül eden motifin Kur’an-ı Kerîm, hadis ve tasavvuf metinlerindeki kökeni araştırılmış ve aralarındaki anlam bağı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca çalışmamızın özgün yaklaşımı olan, dinî metinlerde istifade edilen metaforlar/mecazlar ile sanattaki motifler/figürler arasında teşekkül eden bağa dikkat çekilmiştir. Literatürde İslâm sanatında terazi motifine dair spesifik bir çalışmanın bulunmaması sebebiyle makalenin bu alandaki eksikliği gidermesi hedeflenmektedir.

Ali Şir Nevâî’nin Kalenderîlikle İlgili Düşünceleri (The Thoughts of Ali Shir Navai about Qalandariyyat)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 89-98
Orta Asya Türk edebiyatında Kalenderîlik düşüncesinin bazı etkileri görülmüştür. Ali Şir Nevâî, Baba Rahîm Meşreb, Hüveydâ, Harâbâtî, Meczûb-i Nemengânî gibi birçok mutasavvıf şairler eserlerinde Kalenderîlik ve Kalenderlerle ilgili konulara yer vermişledir. Bu makalede daha çok Ali Şir Nevâî'nin bazı eserlerinde Kalenderîlikle ilgili konular incelenecektir.Abstaract Some effects of Qalandariyyat thought in the Central Asian Turkish literature had been encountered. Some sufi poets such as Ali Shir Navai, Baba Rahim Meshreb, Hüveyda, Harabati, Meczub-i Nemengana had written about Qalandariyyat and topics about Qalandariyyat in their works. In this paper, mostly the topics about Qalandariyyat in some works of Ali Shir Navai will be studied.

İlhanlı Hükümdarlarının İslam'a Girmesinde Rol Alan Türk Sufileri: İlhan Tegüder ve Gazan Han Devirleri

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 275 · Sayfa: 7-30 · DOI: 10.37879/belleten.2012.7
Tam Metin
İlhanların ve İlhanlı aristokrasisinin İslam'a girmeleri çok boyutlu, karmaşık ve bir makale dahilinde izah edilemeyecek bir süreçtir. Onların İslam'a geçişlerinde Türk popüler dini şahsiyetlerin önemi bilinmekte ve sık sık vurgulanmaktadır. Ancak, bu konu üzerinde etraflıca bir çalışma henüz yapılmamıştır. Makalede, bu konunun genel bir çerçevesi çizilmeye çalışıl­mış; İlhanların İslam'a dönmelerinde önemli rolleri bulunduğu açık bazı Türk sufi şeyhleri, tarihi perspektifte ele alınmıştır. Makale, ilk olarak, hagiografi tarzındaki bazı eserler çerçevesinde popü­ler sufi şeyhlerin Moğollar ile ilişkilerine dair rivayetleri takdim etmektedir. Efsanevi mahiyete sahip bu malumatın takdimi ardından, İlhanlılar üze­rindeki dini nüfuzları belirgin olan; kaynaklarda, haklarında tutarlı bilgiler bulunan Türk sufi şahsiyetlerinin tasvirine girilmektedir. İlhanlar üzerindeki siyasi ve kültürel etkileri bağlamında, biyografile­rini ve faaliyetlerini inceleyeceğimiz şahsiyetlerin başında Kemal el-Din 'Abd el-Rahman Kevaşi/Rafi'i gelmektedir. Bu şeyh, İlhan Tegüder'in (1282-1284) İslam'a dönmesinde ve sonrasında büyük rol oynamış; hem kültürel, hem de siyasi manada bu İlhan dönemine damgasını vurmuştur. İlhan Ahmed Tegüder'in, hürmetinden ötürü, baba diye hitab ettiği bu şeyhin saray çevresindeki nüfuzu ve İlhanlı-Memluk ilişkilerindeki pozis­yonu, makalenin ana konularındandır. Kalenderi şeyhi Babi Ya'kub'un müritlerinden olan İşan Hasan Mengli (Menli) de, İlhan Ahmed Tegüder'in çevresinde bulunan bir diğer önemli heterodoks Türk sufi şeyhidir. İlhan Ahmed Tegüder'in karındaş diye hitab ettiği Mengli, bu dönem İran'ında önemli derecede dini-siyasi nüfuza sahip Zahidiler ile mücadeleye girişecek ve İlhanı da bu yönde etkileyecekti. İlhan Gazan'ın (1295-1304) İslamiyet'i kabulünde etkin Türk şahsiyet­lerden Sa'd el-Din Kutluğ Hace Halidi Kazvini de, kaynaklar ışığında tanıtılmıştır. Bir sufi şeyhi olmasa da Gazan Han üzerinde kültürel-dini etkisi bulunan Emir Nevruz, ayrıca analize tabi tutulmuştur. Makalede, Gazan Han'ın İslam'a dönmesini ve bu dinde kalmasını mümkün kılan, ılımlı İs­lam anlayışının şeri'a adına ürettiği ara formüller de ayrıca konu edilmiştir.

Mevlânâ'nın Vahdet Anlayışı ve Paradoksal Söylemi

Erdem · 2008, Sayı 50 (Doğumunun 800. Yılında Mevlânâ Özel Sayısı) · Sayfa: 223-232
Tasavvufun farklı coğrafya ve kültürlere yayılmış olması nedeniyle, mutasavvıfların Yaratıcı, âlem ve insanla ilgili görüşlerinde bazı farklılıklar bulunmaktaydı. Bu farklılıklar onların vahdet-i vücud anlayışında da görüldü. Tasavvufun önde gelen şairlerinden biri olan Mevlânâ, vahdet-i vücud anlayışını vahdet-i şuhud olarak yorumlamıştır. Onun şiirlerinin önemli bir özelliği de paradoksal olmasıdır.