88 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Osmanlı 4
- Osmanlı İmparatorluğu 4
- Türkiye 4
- Arapça 3
- atasözleri 3
Peyvend-i Siyaset ve Ferheng der Asr-ı Zevâl-i Timurlyân ve Zuhur-i Safevlyân
Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 274 · Sayfa: 971-974
Özet
Seferleri ve zaferleri sonunda Timur'un şöhreti bütün dünyada yayılarak, asırlarca bir dehşet siması ve efsanevi bir kahraman olarak yaşadı. Evet o, göçebe fatihlerin sonuncusudur. Fakat bazı tarihçilerin ifade ettiği gibi, sadece bir eşkıya çetesi reisi veya ele geçirdiği şehirleri yakıp yıkan, insan kellelerinden minareler diktiren bir fatih mi idi? Timur'un gayesi mümkün olduğu kadar ve hattâ kabilse o zamanın dünyasını hakimiyeti altına almaktı. Zamanın tarihçilerinden biri olan "bütün dünya iki hükümdarı n sahip olacağı kadar değerli değildir" sözünü isnad etmektedir. Tahripkarlığına rağmen o, aynı zamanda imarcı idi. Onun zamanında muhteşem bahçeler ve binalar yaptırılmış, yeni yerleşme yerleri kurulup, sulama kanalları açtırılmıştı. Bilindiği üzere İran, Orta Asya ve Hindistan'da İslam mimarisinin en parlak devri Timur ve haleflerinin adı ile sıkı sıkıya bağlıdır. Timur, ticaretin devlet için en büyük gelir kaynağı olduğunun farkındaydı. Ana dili olan Türkçeden başka Farsçayı da biliyordu. Edinmiş olduğu tarih bilgisi ile meşhur İbn Haldun'u bile hayretler içinde bırakmıştı.
TÜRKÇEDE İLETİŞİM SORUNLARI VE NEDENLERİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2008, Cilt 56, Sayı 1 · Sayfa: 81-100
Özet
21. yüzyıl Türkiye'sinde, "magazin" kültürünün ve argolu, küfürlü söyleyişlerinarttığı ve bundan dolayı ciddi iletişim sorunlarının olduğu bir ortamda insanlar, birbirlerini "yanlış anladıkları" her an sorunun Türkçeden kaynaklandığını "Türkçelastik gibi bir dildir. Nereye çekersen gider." cümlesiyle ifade etmektedirler. Bu cümleninsöylenmesinde temelde iki neden vardır: Bunlardan birincisi, iletişim sırasında "verici, "alıcı", "ileti" ya da "bağlam"dan kaynaklanan bilimlik nedenlerdir.İkincisi ise kendi ile barışık olamayan insanımızın kapıldığı aşağılık duygusundankaynaklanan diline karşı hissettiği güvensizliktir. İletişimsizlik, bu iki nedenin sonucunda ortaya çıksa da, aslında dilden değil, dili oluşturduğu gibi onu kullanan,ona istediği şekli ve anlamı veren insandan kaynaklanmaktadır. "Dili istediği tarafa çeken insanlar", iletişim sorunlarının temel nedenidir.
DÖNÜŞLÜLÜK ZAMİRİ ÖZNE OLABİLİR Mİ?
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 101-114
Özet
Dil bilgisi incelemelerinde, Türkçenin niteleme düzeni ileriye doğru olduğu hâlde,dönüşlü çatıya sahip olmayan fiillerden önceki iyelikli kendi sözü, geriye doğru birniteleme veya pekiştirme yaptığı varsayılarak pekiştirilmiş veya vurgulu özne olarakalgılanmaktadır. Bu makalede iyelikli ve iyeliksiz kendi sözlerinin yapısı ve kullanımlarınagöre cümlenin öznesi olup olamayacağı örneklerle tartışılmaktadır.
VURUŞ KAVRAMLI TÜRKÇE AKRABA KELİMELER: SES OLAYLARI VE ETİMOLOJİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 151-174
Özet
Türkçe kelimelerin anlam alanları konusu Türk dil bilimciliğinin en güncel veönemli konularından birisidir. Türkiye Türkçesi ve Özbekçedeki çekiç kelimeleri farklıanlamlarda kullanılmalarına rağmen, bu kelimeler arasında bir anlam bağlılığı bulunmaktadır.Bu bağlılık söz konusu kelimelerin etimolojik kökeni incelenirken, vuruşkavramı olarak ortaya çıkıyor. Vuruş kavramı açısından incelenen aşağıdaki kelimelerinde Eski Türkçedeki "tokı" fiil kökünden türemiş oldukları ve türevlerin birçokfonetik değişmelere maruz kaldıkları hem de bu kelimelerin kendi köküyle ve bir birleriylevuruş kavramı çerçevesinde bağlana bilecekleri ortaya çıkıyor: Eski Türkçedekitokuş, sokuş, soğuş; Türkiye Türkçesindeki savaş, tokmak, tokaç, çekiç, dövdü, döveç,döven, değirmen; Özbekçedeki çekiç/çäkiç, çökiç, çokmar ve Karakalpakçadaki şökkiş.
ESKİ TÜRKÇEDEN BUGÜNKÜ TÜRK ŞİVELERİNE +lıġ/+lig>+lı /+li EKLİ EDATLAR
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 1 · Sayfa: 21-32
Özet
Türkçede, eski ve yeni şivelerde, isimden isim yapma eki olan +lıġ/ +lig> +lı/ +likalıplaşarak ; benzerlik, miktar, sebep başta olmak üzere kelimeler arasında çeşitlianlam ilişkileri kuracak şekilde edat fonksiyonu kazanan kelimelerin yapısında bulunur: meñizlig(gibi), yañlıġ(gibi), arkalı(ile), çenli(kadar), sıfatlı(gibi), tegişli(âit),toġrılı(hakkında) vs. Türkçe isimler yanında yabancı isimlere de gelerek bol örnekverir.
BULGARCADA TÜRKÇE KÖKENLİ SOYADLARI
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 1 · Sayfa: 165-172
Özet
Soyadları her ulusun ecdadını simgeler, geçmişin sayfalarını açar, ünlü kişilerinadlarını tarihe yazdırır.Bu açıdan yola çıkarak Bulgar ulusunun geçmişine ve bugününe ışık tutan bazısoyadların oluşması, gelişmesi hâlâ Bulgar dilinde varlığını korumaktadır.Yazı, Bulgar dilinde bazı fonetik değişmelerle varlığını koruyan Türkçe kökenli soyadlarıüzerinedir. Uzun yıllar Osmanlı hâkimiyetinde kalan Bulgar ulusu henüz odönem soyadlarını kullanagelmiştir.
RICHARD TAPPER, İran'ın Sınır Boylarında Göçebeler - Şahsevenlerin Toplumsal ve Politik Tarihi, çev. F. Dilek Özdemir, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 2004, 699 sayfa [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 1005-1010
Özet
Şahseven, İran'da, özellikle Azerbaycan'daki Mugan ve Erdebil yöreleri ile Zencan ve Tahran arasındaki, Harrakan ve Hamse yörelerinde yaşamakta olan bazı aşiret topluluklarının adıdır. İnanç olarak Şii olan ve Türkçe konuşan Şahsevenler, günümüzde büyük ölçüde yerleşik hayata geçerek, tarım ile uğraşmakta iseler de, yakın zamanlara kadar konar-göçer bir hayat tarzı sürdürmüşlerdir. İzleri XI. yüzyılda İran'a gelmiş bulunan Türk-Oğuz boylarının kültürlerine kadar uzanır. XVI. yüzyıldan itibaren XX. yüzyıl ortalarına kadar İran, Osmanlı, Rus ve Sovyet kuvvetleri çeşitli vesilelerle Şahseven topraklarında hak iddia etmiş veya bu toprakları işgal etmiştir. Bulundukları coğrafi konum yüzünden Şahsevenlerin merkezi hükümetle ilişkileri değişiklik göstermiş ve aşiret konfederasyonu 1880'lere kadar birleşik ve merkezi bir siyasi yapıya kavuşamamıştır.
TÜRKÇE DEYİMLERİN ANLAM ÖZELLİKLERİ: KONUŞMA İLE İLGİLİ DEYİMLER
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2006, Sayı 22 · Sayfa: 39-45
Özet
Türk halkları felsefesinin, dünya ve hayat görüşünün bir ifadesi olan deyimler, etkili anlatım araçlarıdır. Bu sebeple deyimlerin şekil, anlam ve konularına göre sınıflandırılması gerekmektedir. Örneğin: İnsan vücuduyla ilgili deyimler (el, kol, baş, kafa, göz, kalp); insan ilişkileriyle ilgili deyimler (sevgi, saygı, nefret, dostluk, düşmanlık, namus, kin); hayvanlar dünyasıyla ilgili deyimler (hayvanların adı, vücudu, yaptığı hareketleri) vs.Deyimlerin bu şekilde incelenmesi, onların en uygun şekilde, yerinde ve verimli olarak kullanılmalarına olanak sağlar, deyimlerin öğretilmesiyle ilgili bir çok sorunlara da çözüm getirir
DENİZLİ-ACIPAYAM-DODURGALAR KASABASINDAN DERLENEN KELİMELERİMİZ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2005, Cilt 53 · Sayfa: 1-55
Özet
Türkçemizi, anadilimizi kullanma becerimizi artırmak önemli bir sorumluluğumuzdur. Aynı zamanda sadece yetiştiği alanda değil, merak duyduğu alanlarda da eser verme cesaretini özellikle Türkçemiz konusunda öne çıkarmak da kanaatimce bilim dünyasına bir katkı niteliğindedir. Bu türden eserler veren aydınlarımız da bulunmaktadır. Makaleyi zenginleştiren kelimelerin büyük çoğunluğuna kaynaklık eden, tertemiz Türkçeye sahip Torosların Batı Yakasında yer alan Dodurgalar kasabası, Acıpayam ovasının güneydoğusundadır. Ovanın "Yaka Bucağı" adı verilen bölümünde, Eşeler Dağının güney yamacında yer almaktadır. Özellikle güzel Türkçesi, Eşeler yaylası, yoğurdu, yapı ustaları, zeybekleri, pehlivanlarıyla vb. tanınır ve bilinir. Makalede; Denizli-Acıpayam-Dodurgalar Kasabası ağırlıklı olmak üzere; Türkçe'ye sevdalı "kulağı kirişte" bir mühendisin ve yakınlarının, uzun yıllara yayılan (25 yılı aşkın) Türkçe kelime derlemesi niteliğindeki çalışmaları, Yayın Kuralları doğrultusunda bilimsel anlamda ele alınmıştır. Türkçe Sözlük'te henüz yer verilmeyen fakat "yaşayan Türkçe" tanımına uygun çok sayıda kelimeye ilişkin açıklama ve örnek cümle sunumu yapılmıştır.
LEHÇEYE TÜRKLER TARAFINDAN TAŞINAN TÜRKÇE ARAPÇA FARSÇA KELİMELER VE KULLANIM BOYUTLARI
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2005, Cilt 53 · Sayfa: 69-92
Özet
Osmanlı-Lehistan ilişkilerinin tarihi boyutu tarihçiler başta olmak üzere pek çok araştırmacı tarafından kitap, makale, bildiri ve değişik yazılara konu edilmiştir. Ancak dil alanındaki etki, birkaç kelime üzerine yazılan makale ve sunulan bildiri dışında, bütün yönleriyle şimdiye kadar gerektiği gibi ele alınmamıştır. Yapılan çalışmalar da daha çok Kıpçak sahasına yöneliktir. Bu çalışma böyle bir eksiği gidermek amacıyla hazırlanmıştır.Eski adıyla Lehçe günümüzdeki kullanımıyla Polonya diline Türkçeden geçmiş kelimelerin taşınış ve anlam boyutları ile Osmanlı ve diğer Türk devlet-topluluklarının dilinden Lehçeye geçen kelimelerin eski ve yeni Lehçedeki işlevleri çalışmamızın çerçevesini oluşturmaktadır. Türk diline Arapça ve Farsçadan gelen kelimeler, Türkçe olmadıkları halde, Osmanlılar tarafından Leh diline taşındıkları için incelemeye dahil edilmiştir. Konuyu bütün yönleriyle ortaya koyabilmek amacıyla; I. Batı Türkçesi: Osmanlı Sahasından Lehçeye Geçen Kelimeler II. Kuzey ve Doğu Türkçesi: Osmanlı Sahası Dışındaki Türk Devlet ve Topluluklarının Dilinden Lehçeye Geçen Kelime- ler şeklinde iki ana başlık altında toplanmıştır. Kelimeler, ilgili oldukları alanlar göz rak sınıflandırılmış, alfabetik sıraya göre tarih ve sosyolingüis-tik açıdan değerlendirilmiştir.