4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk İstiklal Savaşı
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Bir Yunanlı Yazara Göre Türk İstiklal Savaşı' ndan Önce Yunanistan' da "Genel Durum"

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 15 · Sayfa: 551-556
1830'da bağımsız bir devlet oluşundan yirminci yüzyılın ilk on yılının sonuna kadar Yunanistan'ın tarihi çok sık iç mücadele ve değişiklik dönemleri ile doludur. Yunanistan'ın bağımsız millî mevcudiyetinin ilk seksen yılı sırasındaki sicili, yeni Yunan Krallığı'nın yakında Balkan Yarımadasındaki imparatorluğun doğal varisi olacağı yolunda Yunan severler arasında fazla heveslilerin besledikleri büyük ümitleri pek haklı gösterecek gibi değildir. 1843'ten ilk anayasanın kabul tarihi 1909'a kadar Yunan siyasî hayatı dince ve ahlâkça terbiye için gösterilebilecek bir manzara, temaşa değildi. Otho'nun halefi 1863'te Yunan tahtına I. Yorgi adı ile çıkan DanimarkalI Prens William iki selefine nazaran işinde daha az gayretli idi, fakat hatalarını tekrarlamak istemeyen bir II. Charles'in dünyevî kurnazlığına sahipti. Yorgi, rolünü bir meşrutî hükümdar olarak kusursuz oynadı ve her zaman fikir vermeye hazır olmakla beraber doğrudan sorumluluk almamak hususunda dikkatli idi ve politikacıların iç siyasette serbestçe hareket etmelerine müsaade etmişti. Dışişlerine müdahalesi daha aktif idi. Yunanistan'ın yardımsız durumunu muhafaza edecek kuvvette olmadığını bildiğinden Yorgi, Yunanistan'ı dış tehlikeden korumak için İngiliz ve Rus hanedanları ile aile bağlarına başlıca önem verdi. Yorgi, Nedvvay'de yelken açan Hollandalıları gören II. Charles'dan daha talihli değildi. 1897'de Türklerin Lamia'ya kadar Yunanistan'ı işgallerini görmek utancını tattı. Yunan halkı birden bu tehlikelere tepki gösterdi. Türkiye Girit üzerinde tehdit edici bir tavır takınır ve Bulgaristan Makedonya'da üstünlük elde ederken işleri olduğu gibi bırakmanın olmayacağı, memleketi birleştirmek için ciddî bir çaba sarf edilmesi gereği hissedildi.

Asker ve Devlet Adamı Atatürk(1881-1938)

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 181 · Sayfa: 133-144
Tam Metin
Toplumların yaşamında olağanüstü olaylar vardır: Savaşlar, devrimler gibi… Bu olayların bir bölümü olumlu, bazısı ise olumsuz dönüm noktaları olarak göze çarpar. Örneğin, Türk İstiklal Savaşı'nda (1919-1922) 30 Ağustos Başkomutan Meydan Muharebesi'nde kazanılan zafer, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturması bakımından, yakın tarihimizde hayati değerde bir olumlu dönüm noktası teşkil eder. Buna karşılık, I inci Dünya Savaşı'nı (1914-1918) kazanan devletler arasında bulunan Fransa için, II nci Dünya Savaşı (1939- 1945) öncesi dönem, olumsuz bir dönüm noktasıdır. Çünkü, o dönemde Fransa'nın iç durumunda meydana gelen yıpratıcı gelişmeler, bu ülkeyi II nci Dünya Savaşı'nda adeta bir çöküntünün eşiğine getirmiştir. Fransa, böyle bir duruma niçin ve nasıl düşmüştü? Bu konferansta, elbette, bu konuyu tartışacak değilim. Bununla beraber, görünüşte askeri nitelikli, fakat temelde çok daha anlamlı ve ibret verici bir örneğe değinmeden de geçemeyeceğim. Bu örnek, çağımızın ünlü devlet adamlarından Winston Churchill'in (1874-1965) tanınmış Fransız yazarı ve Fransa Akademisi üyesi André Maurois'ya (1885- 1967) 1935 yılında bir sohbet sırasında yaptığı bir tavsiyeyi yansıtıyor. Churchill'in tavsiyesi şöyle: "...Bakınız Mösyö Maurois, artık hikaye yazmamalısınız. Biyografi de yazmamalısınız. Bunları asla yazmamalısınız. Yapmak zorunda olduğunuz tek şey, günde bir makale, sadece bir makale yazmaktır. Her gün yazacağınız bu makalelerde aynı konuyu işlemelisiniz. Bu yazılarda, düşünebileceğiniz çeşitli açılardan ele alarak, işleyeceğiniz tek fikir şu olmalıdır: Düne kadar, dünyada en iyi durumda olan Fransız Hava Kuvvetleri, bugün, niçin dördüncü veya beşinci sıraya düşmüş bulunuyor? Şimdiye kadar adı bile geçmeyen Alman Hava Kuvvetleri, nasıl oluyor da bugün dünyada en iyi duruma yükselmek üzeredir? Siz, bu gerçekleri Fransa'da açıklayabildiğiniz ve Fransızlara dinletebildiğiniz takdirde; bir kadının aşklarını veya bir adamın ihtiraslarını dile getirmekten çok daha büyük bir hizmet başarmış olursunuz…

İngiliz Gizli Belgelerine Göre İşgal Gücünün Türkiye'de Son Günleri ve Cumhuriyetin Kuruluşu

Belleten · 1978, Cilt 42, Sayı 165 · Sayfa: 105-146 · DOI: 10.37879/belleten.1978.105
Tam Metin
Türk ulusu, eşsiz Mustafa Kemal'in önderliği altında yaptığı hamasi kurtuluş savaşı sonunda elde ettiği askeri zaferin nimetlerine kavuşmak amacıyla, Lozan'da konferans masası başında ikinci bir kurtuluş mücadelesine girişirken, hâlâ İstanbul ve Boğazlar, Birinci Dünya Savaşında bize karşı cephe alan İngiliz, Fransız ve İtalyan askerlerinin işgalinde bulunuyor; işgal altındaki Türk ülkelerinin ufkunda müstevli devletlerin bayrakları sırıtıp duruyordu. Lozan Antlaşması imzalanmadan altı gün önce (18 Temmuz 1923'de), İstanbul'daki İngiliz işgal gücü Başkomutanı Tümgeneral Sir Charles Harington'u görmeye giden Büyük Millet Meclisi yönetimi askeri temsilcisi ve İstanbul mevki komutanı General Selâhettin Adil Paşa, şehirde olay çıkmasını önlemek için elinden geleni yapacağına söz veriyor; Harington'un da bu yönde üstün çaba göstermesini diliyordu.