2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Efsaneleri
Dergiler
Yayın Yılı

Oruç Bey’in Aktardığı Efsaneler ve Bunların Türk Efsaneleri İçindeki Yeri

Erdem · 2014, Sayı 66 · Sayfa: 71-86 · DOI: 10.32704/erdem.537445
Tam Metin
Yüzyıllardır varlığını koruyan sözlü kültür ürünlerinden olan efsanelerin sınıflandırılmasında bir ana başlığın "tarihî efsaneler" adını taşıması, tarih kitaplarının efsaneler ile ilişkisini gösteren en önemli delildir. Özellikle savaş ve fetihlerin anlatıldığı kısımlarda bunlara ilişkin efsanelerin, bazı tarihî kahramanların anlatıldığı kısımlarda ise onların etrafında oluşmuş efsanelerin karşımıza çıkması hemen her tarihî kaynakta görülen bir husustur. Bu çalışmanın amacı, 15. yüzyıl Osmanlı müverrihlerinden Oruç Bey'in Tevârih-i Âl-i Osman adlı eserinde yer verdiği efsanelerin tespit edilmesidir. Oruç Bey sadece bir tarih kitabı yazmakla yetinmemiş, atasözleri, deyimler, beddualar, efsaneler, halk inançları, gelenekler, âdetler, yer adlarının veriliş hikâyeleri gibi pek çok kültürel bilgiyi de eserine kaydetmiştir. Söz konusu eser, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk iki yüzyıllık tarihi kadar, o devrin Türk kültürünü araştırmak isteyenler için de önemli bir kaynaktır.

KARL TEPLY, Türkische Sagen und Legenden um die Kaiserstadt Wien, Hermann Böhlaus, Wien - Köln - Graz 1980 (A IV/5232) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 181 · Sayfa: 147
Tam Metin
Avusturyalı yazar Türkçe bilmiyor. Kitabta tanınmayan veya işlenmeyen Osmanlıca kaynakların kullanılıp onların tartışılması söz konusu değil... Yazar sadece Türkologların yayınladıkları kaynaklara, incelemelere dayanıyor. Bunların da hemen hepsi Avusturyalı ve Alman uzmanların kaleme aldıkları… Eserde Viyana muhasarası ile ilgili olduğu söylenen ve doğuşu ona bağlanan bazı Türk menkibelerinden söz ediliyor. Karşılaştırmalı bir tenkit yapmak yazar için imkansız... özellikle (Goldene Apfel-Kızıl Elma, 35-73 sah.) mitinin ele alındığı bölüm, bu konuda okuyucuya yeni veriler getirecek bazı sorunları aydınlatacak güçte değil, kitabta ele alınan menkibeleri bazen ilgiyle izlememek elde değil, ama edebiyat tarihçiliğinin en zor, en çok lisan bilgisi ve literatür tanımayı gerektiren bir dalı menkibelerdir. Teply'nin bu konudaki nakil ve yorumlarından ne derecede yararlanılabileceğini zamana ve okuyucunun bilgisine bırakıyoruz.