2 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
İngiliz Genelkurmayının Rapor ve Analizlerine Göre Türk Kurtuluş Savaşı
Belleten · 2025, Cilt 89, Sayı 315 · Sayfa: 719-765 · DOI: 10.37879/belleten.2025.719
Özet
Tam Metin
Türk Ordusu ile Yunan Ordusu arasında Ocak 1921’de I. İnönü Muharebesi ile başlayan sıcak muharebe dönemi, 1922 Ağustos ayında başlayan Büyük Taarruz ile son bulmuştur. 1921-1922 yılları arasındaki Türk ve Yunan orduları arasındaki savaşı yakından takip eden İngiltere Genelkurmay Başkanlığı, bir dizi rapor ve değerlendirme yazısı hazırlayarak bunları belli aralıklarla Savaş Bakanlığı aracılığıyla kabineye sunmuştur. Raporların içeriği incelendiğinde, yapılan değerlendirmelerin genel olarak gerçekçi analizler ve önemli uyarılar içerdiği, askerî bakış açısından derinlemesine değerlendirmeler sunduğu görülmektedir. Türkiye’ye uygulanan sert işgal politikalarını doğru bulmayan Genelkurmay Başkanlığı, Yunan ordusunun Anadolu’yu işgal etmesine ise kesin olarak karşı çıkmıştır. Hazırlanan raporlarda genel olarak Yunan ordusuna güvenilmemesi gerektiği ve Türk ordusu karşısında galip gelemeyecekleri üzerinde durulurken, İngiltere’nin çıkarları gereği Yunanlılar yerine Türklerle dost olunması gerektiği savunulmuştur. Ancak Genelkurmay Başkanlığının yaptığı doğru analizler ve uyarılar, Başbakan Lloyd George tarafından dikkate alınmamış ve Yunanlıların Anadolu’daki işgal alanını genişletmesine destek verilmiştir. Lloyd George’un bu tavrı, İngiltere’nin uzun vadeli stratejik çıkarlarına zarar vermiş ve bölgedeki dengeleri olumsuz etkilemiştir. Tarihsel değeri yüksek olan bu raporlar, İngiltere’nin Türkiye politikasındaki stratejik hatalarını ve bunun sonuçlarını anlamak açısından önemlidir. Kurtuluş Savaşı’nın seyrini anlamak ve İngiliz politikacılar ile askerler arasındaki görüş ayrılıklarını ortaya koyarak, olayları farklı bir perspektiften değerlendirmek adına önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Bu bağlamda, İngiliz Genelkurmayının analizleri, yalnızca dönemin askerî stratejilerini değil, aynı zamanda politik kararların sahadaki yansımalarını da gözler önüne sermektedir.
Teaching Turkish as a Foreign Language at Seoul National University (Seul Devlet Üniversitesinde Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretimi)
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2015, Cilt 63, Sayı 2 · Sayfa: 167-188
Özet
Türk dil ve lehçeleri Büyük Okyanus'tan Baltık Denizi'e ve Kuzey Buz Denizi'nden Basra Körfezi'ne kadar uzanan çok geniş alanda konuşulmuş ve konuşulmaktadır. Altay teorisi, yani Türk dili, Moğol dili ve Mançu-Tunguz dilinin, Kore dili dahil veya hariç, akrabalığı hakkındaki teori bütün bilginlerce kabul edilmiş değildir. Bir grup bilgin Altay dillerinin genetik olarak ilişkili olan dillerin bir grubunu temsil ettiğine inanıyor. Başka bilginler kesinlikle kanıtlanmış bir gerçek olarak genetik akrabalığı kabul etmekten çekiniyor. Başka bilginler ise genetik akrabalığı kabul etmeyerek ve Altay teorisini reddererek açıkça belirtilen olumsuz tutumunu sergiliyor. Türkçenin en eski yazılı kayıtlar olan Orhon yazıtlarında bir eski Kore krallığı olan Goguryeo (고구려/高句麗, M.Ö. 37 - M.S. 668) ile ilgili iki pasaj var. Bu zamandan sonra, Türk askerleri Birleşmiş Milletler askerleri içinde yer alarak Kore Savaşı'na (25 Haziran 1950 - 27 Temmuz 1953) katılıncaya kadar Koreliler uzun bir zaman Türklerle hemen hemen hiç temas etmediler. Koreliler bu Türk askerlerinden Türkçe öğrendiler. Özel eğitim kurumlarındaki bazı dil kursları dışında, Türkçe Kore'de dört üniversitede öğretilmektedir. Türkçe, ilk olarak Eylül 1955'te Seul Devlet Üniversitesi'nde öğretildi. Türkçe dersi, 2012 yılının birinci dönemine kadar Beşerî Bilimler Fakültesi Dilbilimi Bölümü'ne aitti. 2012 yılının ikinci döneminden itibaren Türkçe dersi, aynı fakültenin Asya Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü'ne aittir. Seul Devlet Üniversitesi'nde gözlemlediğim kadarıyla, daha fazla Türkçe öğrenmek veya Türk dilbiliminde ihtisas yapmak isteyen öğrenci yoktu. Bunun ana nedeni, Kore'de birkaç kişi dışında pratikte hiç kimsenin Türkoloji alanında geçimini sağlayamamasıdır. Kasım 2012 ve Haziran 2013'te Türkiye'nin Yunus Emre Enstitüsü Seul Devlet Üniversitesi ile işbirliği talep etti. Ama bu talep Seul Devlet Üniversitesi tarafından reddedildi. Böylece, Seul Devlet Üniversitesi'nde Türkçenin öğretiminin daha fazla geliştirilmesi için iyi bir fırsat elden gitti.