68 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türkiye Cumhuriyeti
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Cumhuriyet Dönemi Türk Arkeolojisi

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 895-914
Tam Metin
Bir ulusun tarihi, hiçbir zaman dünya tarihi içinde yalın olarak algılanamaz. Toplumların uluslaşması; geçmişleri, yani kültür ve uygarlık tarihleri ile bugüne değin olan bütünleşmeleri ile oluşur. Bu görüşler her zaman tartışmaya açıktır. Ancak şunu hemen belirtmemizde yarar vardır: Bugün uzayı değişik amaçlarla kullanma çabasındaki insan, bu olanaklara ulaşmak için, geçmişi en iyi biçimde içine sindirmiş toplumların özlerinden çıkmaktadır.

Yeni Türk Devletinin Kuruluşu hakkında

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 547-556 · DOI: 10.37879/belleten.1986.547
Tam Metin
Bir yazarın belirttiği gibi: "...millî inkılâplar, klasik inkılâplar gibi, geçmişte süreklilik arzeden güçlü faktörlere dayanarak gelişen, tarihî açıdan özel protestolardır. Ancak yansıttıkları gölgelerde tamamen yeni şekilleri görmek mümkündür." 1920 yıllarında Türk asıllı bir gazetecinin yeni Türk Devleti'nin kuruluşunda, kurucusu ile yaptığı görüşme ve intibalarında yeni Devlet yapısının yeni şekillerini görmek mümkün. France-Orient gazetesinin muhabiri Türk asıllı Alaattin Haydar'ın anıları ve yaptığı görüşmeler 105 sayfa kadar tutmakta. Bu gazetecinin bütün görüp duyduklarını aktaracak değiliz. Aktaracaklarımız inkılâp teorisine uygun olarak, teoriyi destekleyen konulardır.

Atatürk Cumhuriyeti’nin Lâiklik İlkesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt II, Sayı 4 · Sayfa: 55-64
Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde laiklik kavramının Özellikleri bu makalede açıklanmıştır. Laiklik, Atatürk'ün anladığı demokratik rejimi en iyi tanımlayan bir özelliktir. Yazar, Atatürk'ün yaratmayı amaçladığı bağımsız ve milliyetçi Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğinin bu ilkeye ne ölçüde saygı duyulduğuna ve korunduğuna bağlı olduğunu vurgulamaktadır.

Atatürk Milliyetçiliği

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 3 · Sayfa: 913-920
Atatürk, milliyetçilik ilkesiyle, Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatacak olan Türk Milletinde bir millî benlik duygusu yaratarak bu duyguyu bilinçlendirmek istemiştir. Böylece millete ortak bir davranış birlik ve beraberliğini sağlamayı amaçlamıştır, Osmanlı imparatorluğu toplumu içersinden çıkarttığı Türk milletinin "Ben kimim?" sorusunu yanıtlamıştır. Millete önce bir kimlik vermiştir. Hemen bunun ardından milletin niteliğini açıklamıştır. Burada, Yeni Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı boyunca ve tarihte Türklerin gösterdiği kahramanlıkları kanıt olarak kullanmıştır.

Cumhuriyetin İlânı ve İzmir Basını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 3 · Sayfa: 959-976
22 Eylül 1919 tarihli The Times gazetesi Sivas Kongresinden "Sivas'taki Anadolu Cumhuriyeti" diye söz etmektedir. Bütün bu belgeleri düzenleyenler, Anadolu'daki ulusal direnişin Cumhuriyete dönüşeceğini sezmiş bulunuyorlardı. Nitekim aynı tarihlerde İstanbul'daki kimi Osmanlı yöneticilerinin de Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti getireceğinden kaygı duydukları görülmektedir. Sözgelimi son Osmanlı sadrazamlarından Ali Rıza Paşa, bir söyleşi sırasında Mustafa Kemal'i Ahmet İzzet Paşa'ya çekiştirirken "Cumhuriyet yapacaklar, Cumhuriyet!" diye bağırmaktan kendini alamamıştır

Millî Kurtuluş Önderi Olarak Atatürk

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 527-542
Ulu Önder Atatürk, yaşamının büyük bir bölümünü -38 yılını (1881-1919)- çökmekte olan Osmanlı Devletinin içine düştüğü karmaşık ortamda "Mustafa Kemal" olarak geçirmiş, fakat bütün olumsuz koşullara rağmen, kazandığı askerî başarılar sonucu, "ulusal bir kahraman" olarak Türk halkı üzerinde engin bir prestij kazanmıştır. Böylece milletinin kaderinde hâkim bir rol oynayacak üstün nitelik ve yeteneklerinin ilk belirgin örneklerini vermek suretiyle, Türk toplumunun geleceği için bir umut ışığı oluşturmuştur. Nihayet herkesin her şeyden ümit kesmek üzere olduğu bir anda, bu umut ışığının kaynağı Mustafa Kemal, mensubu olmakla daima gurur duyduğu aziz milletine yön verici bir dehaya dönüşmüş ve Türk devlet geleneğini kanıtlayarak "Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti" içinde anıtlaşmıştır.

Atatürk, Din ve Lâiklik

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 573-576
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ise, 3 Mart 1924'te halifeliğin kaldırılması ile yönetim, teokrasi ilkelerinin dışında tutulmuştur. Ancak 1924 Anayasası'nda "Devletin dini İslâmdır" cümlesi bırakılmıştır. 1928'de Anayasadaki bu ifade de kaldırıldı. 1937'de Türkiye Cumhuriyeti'nin lâik bir devlet olduğu Anayasada belirtildi. Türkiye Cumhuriyeti, hilâfeti kaldırmakla yepyeni bir döneme geçmiştir. Büyük Atatürk, îslâm tarihini çok iyi bilen bir önderdi.

Atatürk ve İnkılap

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 893-902 · DOI: 10.37879/belleten.1983.893
Hepimizin bildiği gibi içinde bulunduğumuz 1981 yılı Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılıdır ve bu nedenle Atatürk, uluslararası önemli bir kuruluş olan UNESCO'nun da kararı ve işbirliği ile bütün dünyaca anılmaktadır. Muhakkak ki O, yüzyılımızın yetiştirdiği "büyük insanlar"ın en ön sırada yer alanlarından biridir. Hiç de uzun sayılamayacak, ömrü boyunca başardığı işlerle ona bu "büyük insan" ünvanını kazandıran yüksek meziyetlerinden biri, kişiliğindeki İnkılapçılık vasfıdır. Gerçekten de, Atatürk denince her şeyden önce onun Türk toplumunda yapmış olduğu köklü değişiklikler akla gelir. Biz bunların topuna Atatürk İnkılabı ya da Türk İnkılabı demekteyiz. İşte bu nedenledir ki, iki kardeş milletin bilim adamlarının işbirliği ile Atatürk'ü anmak üzere bir araya geldiğimiz böyle müstesna ve mutlu bir günde Atatürk İnkılabını konuşmama konu olarak seçtim.

Cumhuriyetin Denize Çıkan İlk Savaş Gemisi ve Hamidiye'nin Beşiktaş Deniz Müzesindeki Şeref Defteri

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1073-1118 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1073
Hamidiye kruvazörü, Rahmetli Rauf Orbay komutasında olarak Balkan Savaşı'nda (1912-1913) müstesna bir tarih yaratmıştı: Yunan donanmasını kuvvet ayırımına zorlamak amacıyla Ege, Doğu Akdeniz ve Adriyatik Denizi'ne açılan bu gemi, düşman üslerini bombalayıp asker yüklü gemilerini batırmaktan başka şerefli bayrağımızı Akdeniz'de dolaştırarak devlete büyük itibar sağlamış ve silahlı kuvvet birlikleri içinde tek muzaffer Türk birliği olarak yurda dönmüştü. İngiltere'de Brezilya devleti hesabına yapılmakta olan Rio de Janeiro muharebe gemisinin "Sultan Osmanı evvel", adıyla Yunanlılara tercih edilerek, bize satılmasını da Hamidiye kruvazörünün bu itibarlı harekâtı sağlamıştı.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 903-928 · DOI: 10.37879/belleten.1983.903
Geçmişte Türk milleti, çeşitli coğrafi bölgelerde ve tarihlerde devletler, imparatorluklar kurmuştur. Bu devrelerde Türk medeniyetine de eserler bırakmıştır. Ancak ilk defa 29 Ekim 1923'te kurulan devlet "Türkiye Cumhuriyeti" adını almıştır.