340 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 340
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 74
- Türkler 69
- Türkiye 55
- Osmanlı İmparatorluğu 44
- History 38
- Anadolu 34
- Arkeoloji 32
- İslam 21
- Mustafa Kemal Atatürk 20
Trabzon İmparatorluğu ve Gürcistan
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 271 · Sayfa: 905-926
Özet
Tam Metin
Modern tarihçiler, Trabzon İmparatorluğu ile Gürcistan arasındaki mevcut ilişkilerden sıkça bahsederler. Bu yazarlar, bazen Gürcülerin Trabzon İmparatorluğu'nun bir kısmını fethettiklerini bazen de oraya idarî veya siyasî etki yaptıklarını iddia ederler. Finlay ve Miller tarafından da takip edilen Fallmerayer, Harezmşah Celaleddin Mengüberti'nin yenilmesinden sonra Trabzon İmparatorluğu'nun Doğu eyaletlerinin Gürcüler tarafından fethedildiğini ve David Narin'in orada ya 1236'da ya da 1241'de kral olarak tahta geçtiğini iddia ederler. Vasiliev, Trabzon İmparatorluğu'nun yönetim yapısının büyük oranda Gürcü ve Ermeni Krallıklarının yapısına benzediğini bunun da Avrupa etkisinden ziyade Asya etkisini beraberinde getirdiğini düşünmektedir; ayrıca Vasiliev'e göre İmparator Andronikos Komnenos, Andronikaşvili Gürcü Prenseslerin atasıydı ve Kral Giorgi Lasha, Trabzon İmparatorlarını kendine vergi ödemeye zorlamıştı. C. Toumanoff ise, Trabzon'un Gürcülere tabi olduğunu ve Andronikos Komnenos'un Gürcü bir prenses ile evlendiğini düşünüyordu.
ROBERT FINLAY, Venice Besieged. Politics and Diplomacy in the Italian Wars, 1494-1534, 2008, nâşiri: Ashgate. Müellifin 10 tane araştırmasının bir sonuç ve dizin ile beraber tıpkıbasımı bulunmaktadır. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 269 · Sayfa: 247-248
Özet
Venedik Cumhuriyeti'nin tarihi üzerinde yaptığı araştırmaları ile tanınan müellifin on tane çalışmasının bir cilt içinde topluca ortaya konulması ve nâşirinin geleneğine göre bir sunuş ve dizin de eklenmesi sonucu oluşmaktadır. Venedik Cumhuriyeti tarihinin en parlak ve yaratıcı olduğu XVI. yüzyıla ait pek çok belgenin bulunması, bunların tahlili ve ciddi neşirlerinin meydana getirilmesi, birbirinden değerli araştırmaların yayımlanmasına yol açmaktadır. Elimizdeki kitap da muhtelif zamanlarda neşredilmiş makaleleri bir araya getiriyor. Her ne kadar başlıkta bir an için Türk veya Osmanlı tarihine ait doğrudan atıf yapılan konular görünmez ise de, XVI. yüzyıl için kaleme alınan Venedik ile ilgili çalışmalarda Türk sorununa muhakkak temas edilir. Devrinin süper gücü sayılan Osmanlı Devleti ile mücadelesini asla eksik etmeyen Venedikliler diplomasi alanında gösterdikleri basiretli tutum, muhtelif vesileler neticesinde kaleme aldıkları eser, rapor, gözlem, sırlar, veriler sayesinde etkinliklerinin hatıralarını yaşatırlar.
Sffini ve Şfficir Tarihleri ile Birlikte (İnceleme ve Karşılaştırmalı Metin)
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 793-794
Özet
Arşiv belgeleri hiç şüphesiz tarihçiler için önemli kaynaklardır, bu tartışılmaz. Bir tarihçi belgelerle kesin tespitlere varabilir. Ancak çağdaş eserler belgelerin bırakacağı boşlukları doldurur, bu da münakaşa götürmez. Bu eserler devrin fikri, sosyal ve kültürel görünümünü ortaya koyar. Bunun yanında vüzerânın, ümeranın ve ulemanın biyografisi bu eserlerin değerini artırır. Bir ordunun hareketi, harp safahatı ve savaşla ilgili çeşitli konular yine bu eserlerde bulunabilir. Vak'anüvislik müessesesinin faaliyete geçmesiyle, tarih yazıcılığı önemli merhaleler katetmiş, kısa zamanda olgunluk çağına ulaşmıştır. Elimizdeki eser bu çağın içindedir. Subhi Mehmed Efendi, haceganlık rütbesini kazanıp sergi nazırı iken vak'anüvis tayin olunmuştur (H. 1152). Onun bu eseri 1152 (1739) -1156 (1744) yıllarını ihtiva etmektedir.
Oruç Beğ Tarihi, Yayına Hazırlayan: Necdet Öztürk, İstanbul 2007, 1-LI (giriş)+1-221 (Metin)+222-252 (Kronoloji)+255-302 (Dizin)+1b-149b (Tıpkıbasım) [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 267 · Sayfa: 609-610
Özet
Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve yükseliş dönemine ait olan eserlerden Oruç Beğ Tarihi'nin araştırıcılar için önemli bir yeri vardır. Bu eser, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan 1502 (H.908) tarihine kadar gelmektedir. Eserin şimdiye kadar bazı neşirleri yapılmıştır. Buna rağmen neşirler sağlıklı bir nüsha karşılaştırılmasından yoksundur. Bu yayınlar nüshaların tamamı göz önünde bulundurulmadan yapılmıştır. Prof. Öztürk bu yayınında tesbit edilen altı nüshadan üçünü kullanmıştır. Şimdiye kadar bu devre ait Tevarih-i Al-i Osman kabilinden diğer bazı eserleri de yayınlayarak önemli hizmetlerde bulunan Prof. Öztürk Oruç (Oruç b. Adil)'un eseri ile de araştırıcılara yardımcı olmaktadır. Oruç Beğ XV. yüzyılın ikinci çeyreğinde Edirne'de doğmuş olmalıdır. Babası kazzaz (İpekçi) olup onu Oruç b. Adil el-Kazzaz katibü'l-Edrenevi olarak tanıyoruz. Oruç Bey'in tahsili hakkında yeterli bilgiye de sahip değiliz. Ancak onun Edirne gibi bir kültür muhitinde doğmuş olmasından, babasının durumundan ve eserinden iyi bir eğitim aldığı anlaşılıyor. Oruç Bey'in ölüm tarihi hakkında da bilgimiz olmamakla beraber 1502 veya hemen sonrasına kadar yaşadığını istidlal edebiliyoruz. Şu halde Oruç Beğ II. Mehmed ve II. Bayezid devirlerini idrak etmiştir. Ayrıca bir vakfiye kaydından da Oruç'un ekonomik durumunu tesbit etmek mümkün olmaktadır (s.XXIII-XXIV).
Salim T. S. Al-Hassani, E. W. Woodcock ve R. Saoud, 1001 Inventions, Muslim Heritage in Our World, (2. ed.) Foundation for Science, Technology and Civilisation, İstanbul 2007, 376 sayfa. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 225-228
Özet
Eser, yedi farklı konuda İslam dünyasında yapılmış olan bilimsel ve teknik gelişme ve buluşları içermekte olup, her bir kısım farklı milletlerden farklı yazarlar tarafından kaleme alınmıştır. Eserin kısımları hakkında kısaca bilgi verelim. Ev ve evle ilgili konular: Bu kısımda eserde kahve ve kahve kültürü, saatler, satranç, çeşitli hileli düzenekler, optik bazı düzenekler, ses sistemleri, moda, giyim kuşam ve halıcılıkla ilgili bilgiler bulunmaktadır. Goethe'nin bir sözü (Kral olsun çiftçi olsun evinde huzur bulan kişi en mutlu insandır) ile başlayan bölüm her bir başlık altında kısa kısa verilen açıklamalar görsel malzeme ile de desteklenmiştir. Burada verilen açıklamalardan anlıyoruz ki kahve İslam dünyasından bir seramonidir ve Avrupalı da bu geleneği İslam dünyasından almıştır. Yine bu kısımda ele alınan konulardan olan saatlerle ilgili olarak, çeşitli örnekler verilmiştir. Bunlar arasında on üçüncü yüzyılda Artuklular zamanında yaşamış olan Cezeri'nin 'fiili saati', şemalarıyla birlikte ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Yine bu kısımda ele alınan satranç konusu ile ilgili olarak, onuncu ve on dördüncü yüzyıldan örnekler verilmiştir.
Jürgen Seeher (editör), Ergebnisse der Grabungen an den Ostteichen und am mittleren Büyükkale-Nordwesthang in den Jahren 1996-2002, Boğazköy-Berichte 8, Mainz, 2006, Verlag Philipp von Zabern, 1-163 sayfa, [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 221-224
Özet
Boğazköy Raporları, Hitit başkenti Hattuşa'nın tarihiyle ilgili yayınlar arasında özel bir yer alır. Diğer monograflar ve özel çalışmalardan farklı olarak, bu raporlar, kitap formatında yerleşmedeki en son çalışmalar üzerine yazılan makaleleri içerir; 19. yüzyılın sonlarından itibaren Hattuşa'daki arkeolojik araştırmaları yönetmiş bilim adamları arasında en saygın isimlerden biri olan Kurt Bittel'in de 1938, Berichte Nr. 2'de belirttiği gibi "tamamlanmış araştırmaları tek, çok karmaşık olmayan sayılarla zamanında aktarmak" için yaymlanmışlardır [bkz. K. Bittel - R. Naumann, Neu Untersuchungen hethitischer Architektur, Abhandlungen der PreuBischen Akademie der Wissenschaften. Jahrgang 1938. Phil. -hist. Klasse Nr. 1 (Berlin 1938)].
Knidia Karakteri Üzerine Bir Analiz -Görünenden Görünmeyene-
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 1-34 · DOI: 10.37879/belleten.2009.1
Özet
Tam Metin
Tarih boyunca sanata konu olan çıplaklık farklı kültürlerde farklı anlamlar ifade etmiştir. Bu anlamlar kimi zaman aşk ve cinsellik, kimi zaman saflık ve temizlik, kimi zaman da güç ve verimliliktir. Söz konusu, antik çağın tanrıça figürlerindeki çıplaklık olunca -ki bunun en güzel örneklerini İştar, Afrodite ve Venüs sergilemektedir- antik Helen sanatının ünlü heykeltraşlarından Praxiteles'in İ.Ö. 4. yüzyıl eseri Knidia, hayli özel bir yere sahiptir. Üç boyutlu, anıtsal çıplak bir kadın heykeli olması nedeniyle antik sanat tarihinde yeni bir temanın ilk örneği olan bu eser, dünyevi güzelliğin çok ötesine taşan, idealize edilmiş ilahi bir güzelliğin eşsiz örneği ve antik çağ sanatında bir övünç sebebi olarak görülmüştür(1).
Arapların Fethinden Selçuklular Zamanına Kadar Maraş
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 35-76 · DOI: 10.37879/belleten.2009.35
Özet
Tam Metin
Ortaçağ'da Maraş tarihi incelenirken, bu bölgede bulunan ve el-Hades1 olarak bilinen, bugün tamamen yıkılmış olan şehirle birlikte ele alınmalıdır. Maraş ve Hades şehirleri Ortaçağ İslâm ve Hıristiyan kaynaklarında birlikte geçer. Hititlerin, Gurgum, Asurluların Maraj veya Markasi gibi isimlerle bildikleri Maraş, Romalılar zamanında Caligula adlı bir generalin ismine nispetle Germanikeia olmuştur.
Bir Memlûk Kaynağında Yer Alan Oğuz/Türkmen Boyları ve Damgalarına Dâir Bir Değerlendirme
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 264 · Sayfa: 483-490
Özet
Tam Metin
Memlûk müelliflerinin en önde gelen simalarından birisi, tarihçiliğinin yanı sıra İslâmî ilimlerde de yed-i tûlâ sahibi, Türk asıllı müverrih el-c Aynî 1361/ 1451 'dir. el-c Aynî, Ferec, el-Müeyyed Şeyh, Tatar, Barsbay ve Çakmak devirlerinde, muhtelif resmî görevlerde bulunmuş ve çok sayıda eser telif etmiştir. el-c Aynî Türk asıllı olması ve Türkçeyi fevkalâde iyi bilmesi sebebiyle sultânlar ve ümerâ katında yüksek bir mevki ihraz etmişti. Kendisinden önce hiçbir kimsenin nail olamadığı bu istisnai konumu dolayısıyla el-c Aynî çağdaşı yazarların ulaşamayacağı belge ve bilgiye ulaşıyor; olayları birinci elden yaşayanlardan sorup öğrenebiliyordu. Geceleri sarayda uyuyor, kendi yazdığı tarihini sultanlara okuyarak Türkçeye tercüme ediyor; resmen elçilik görevini deruhte ediyor; dolayısıyla olayları çok yakından takip ediyor ve biliyordu. Yazdığı eserlerden birisi de Sultan el-Müeyyed Şeyh'in hayatını ve devrini anlattığı es-Seyf el-Mühenned fî Siret el-Melik elMü'eyyed "Şeyh el-Mahmûdî"'dir. Memlûk tarihi bakımından taşıdığı önem yanında bu eser, Oğuzlar'ın yirmi dört boyundan yirmi ikisinin isim ve damgalarından bahsetmesi ve damgaları eserinde göstermiş olması bakımından da Memlûk tarihleri arasında müstesna bir yer işgal eder1 . el- c Aynî'nin eserinde bu bilginin var olduğu başta bunu ilk olarak zikreden Prof. Dr. Faruk Sümer olmak üzere bazı mütehassıslar tarafından bilinmekle birlikte, henüz ilim âleminde tam olarak değerlendirilmemiştir.
Academica I. Kitap
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 264 · Sayfa: 643-660
Özet
Marcus Tullius Cicero Akademeia felsefesi ile ilgili görüşlerini üç ayrı kitapta açıklamıştır: Tanrıların Doğası (De Natura Deorum), Hortensius ve Academica. Cicero Academica'yı İ.Ö. 45 yılında ilkin Catulus ve Lucullus adıyla iki bölümden oluşan bir kitap olarak yayımlamıştır (Academica Priora). Sonra yayınladığı bu kitabı gözden geçirmiş ve dört bölümde yeniden yayımlamaya karar vermiştir (Academica Posteriora). Böylece o dönemde Cicero'nun bu çalışmasının hem ilk baskısını hem de yeniden düzenleyip yayımladığı ikinci baskısını bulmak mümkündü. Günümüze ise bu iki baskıdan (Academica Priora ve Academica Posteriora) Academica Priora'nın yalnızca ikinci, yani Lucullus adı altındaki 148 paragraflık bölümü ve Academica Posteriora'nın 46 paragraflık birinci bölümü ve fragmentler kalmıştır.