4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Tarih Yazıcılığı
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

İlhanlı Devrine Ait Anonim Bir Münşe'at Mecmû'ası: Risāla Al-Ṣāḥibiyya

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 725-744
Tam Metin
İran tarih yazıcılığı, İlhanlılar devrinde büyük bir gelişme göstermiştir. Tarih-i Cihan-guşa, Cami' al-Tavarih ve Tarih-i Vassaf gibi İran tarihçiliğinin en büyük eserleri hep bu dönemde kaleme alınmıştır. Siyasi tarih kitaplarının yanında, inşâ, siyak ve devlet muhasebesine dair yazılan kitaplar da bu gelişmeden nasiblerini almıştır. Bugün, İlhanlı devleti mali tarihi üzerine çalışmak isteyen araştırmacılar için beş önemli eser bulunmaktadır. Bunlar: 1- Falak 'Ala-yi Tabrizi'nin, Kanun al-Sa'ada'si, 2- Falak 'Ala-yi Tabrizi'nin, Sa'adat-nama'si, 3- 'Imad al-Saravi'nin, Cami' al-Hisab'ı, 4- 'Abdallah b. Muhammad Kiya al-Mazandarani'nin, Risala-yi Falakiy-ya'si, 5- Muhammad b. Hinduşah al-Nahcavani'nin, Dastur al-Katib fi Ta'yin al-Maratib'idir. Burada tanıtımı ve konumuzla ilgili bir kısmının neşri yapılacak olan risalenin muhtevası da bu cümledendir. Söz konusu risale VIII/XIV. yüzyıla aitti ve anonim bir siyak ve münşe'at mecmû'asının içerisinde, Safevî devrine ait inşâ örnekleri ile, Falak 'Ala-yi Tabrizi'nin Sa'adat-nama'sinin ikinci kısmı arasında bulunmaktadır. Eserin ismi, mecmû'anın 11. sayfasında "Risala al-Şahibiyya" şeklinde kaydedilmiştir. Eserin baş ve son kısımlarındaki eksiklikler sebebiyle müellifinin ismi tesbit edilememiştir.

RİFA'AT 'ALİ ABOU-EL-HAJ, Formation of the Modern State: The Ottoman Empire sixteenth to eighteenth centuries, yay. State University of New York Press, Albany, New York 1991, XII+155 sahife. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 228 · Sayfa: 485-488
Tam Metin
Tanıtımı yapılan bu esere önsöz yazan Suraiyet Faroqhi bir makalesinde ("In Search of Ottoman History", The Journal of Peasant Studies, 18/34, April/July 1991, London, s. 211) "Modern uslup" ve "Cumhuriyet tipi" diye adlandırdığı 1920'lerin Osmanlı tarihçiliğinden bu yana Türkiye'de ki Osmanlı tarih araştırmalarının Avrupa tarih yazıcılığının iddialarına cevap bulma açısından bir takipçisi olduğunu ve dolayısıyla kendine model seçtiğini iddia etmektedir. Fuat Köprülü ile başlıyan bu akımın Ö. L. Barkan ve diğer bazı tarihçiler ile devam ettiği kanısındadır. Bu yaklaşımın ödünleri büyük olmuştur. Rıfat'at 'Ali Abou-El-Haj işte bu ödünleri eserinde dile getirmektedir.

Yeni Bir Şehnâme

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 182 · Sayfa: 319-322 · DOI: 10.37879/belleten.1982.319
Tam Metin
Osmanlı tarih yazıcılığında şehnâmeciliğin ayrı bir yer işgal ettiği bilinmektedir. Ünlü İran şairi Firdevsî-i Tusî'nin ölümsüz eserinden esinlenerek Osmanlı ailesinin tarihini de aynı metodla yazmaya kalkışan Türk şairleri arasında Arifî en ünlüleridir. Aşık Çelebiye göre Yavuz Sultan Selim'in menkıbesini anlatan Farsça Şehnâmesi 60.000, Ahdî'ye göre de 100.000 beyit olarak tasavvur olunmuştur. Ne yazık ki Arifî bu eserini tamamlayamadan ölmüştür. Görebildiğimiz iki nüshadan biri Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kütüphanesinde, diğeri ise Manisa İl Halk Kütüphanesi'nin Muradiye dermesi içinde bulunmaktadır. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman devrini yine Şehnâme üslubu ile yazan şairlerimizden biri de Mahremî'dir. (Ölümü. 942/1535) Eserinin başı ve sonu noksan bir nüshası Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesinde bulunmaktadır. Onu, Fürugî Derviş Ahmed (ölümü 1022/ 1613), Taliki-zade Mehmed Subhi, Ganî-zade Nadiri (Ölümü 1036 / 1 626), Taşköprî-zade Kemaleddin Mehmed ve nihayet anonim bir eser olan Şehnâme-i Osmanyan izlemektedir. İkinci Bayezid devri Şehnâmecilerinden Firdevsî-i Tavil ve eserleri için bizim yayınladığımız Kutubnâme'ye bak. Ibrahim Olgun-Ismet Parmaksızoğlu. Kutubnâme-Ankara 1979. Bunlardan başka Şühudî ve Kasımî'nin de şehnâmeleri olduğu kaynaklarda belirtilmektedir.

Osmanlı Tarih Yazıcılığı

Belleten · 1971, Cilt 35, Sayı 140 · Sayfa: 655-664 · DOI: 10.37879/belleten.1971.140-655
Tam Metin
Kurucusu Atatürk olan Türk Tarih Kurumu'nun 40. senei devriyesini kutladığımız bir sırada bize de konuşmak, Türk Tarih Yazıcılığı hakkındaki fikirlerimizi söylemek fırsatını veren Kurum'a huzurunuzda teşekkürü bir borç bilirim. Biz, Türk tarihinde ayrı bir çığır açan ve Anadolu'nun Türkleşmesinde rolü olduğunu bildiğimiz Türkmen gruplarının gelip te bu ülkeye yerleşmesinden sonra Türkçülüğe büyük bir önem verildiğini ve milletin kendi dili olan Türk dili üzerinde durulduğunu biliyoruz ki, çok seneler sonra, Atatürk'de aynı gayenin gerçekleşmesi için çalışmış, Anadolu'yu vatan edinen Türk çocuklarının tarihini ve dillerini sistematik şekilde ve bir ilim çerçevesi içinde araştırılması için de Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarını kurmuştur. Biz, bugün, daha 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar gelen bir devre içinde Osmanlı tarih yazarlarının ne gibi bir yol tuttuklarını ve Osmanlı tarih yazıcılığının mahiyetinin ne olduğunu kısaca belirtmeye çalışacağız. 14. yüzyıl dedik. Gariptir ki, II. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar Selçuklular'ın da Türk olmasına rağmen İranlı unsurun Anadolu'ya gelmesi ve Farsça'nın Türk dilinin üstüne çıkması bir takım problemlerin de ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Adeta Türkçe, belli başlı kültür merkezlerinde, başta Konya olmak üzere, Kayseri'de, Niğde'de konuşulmuyor, fakat İran'dan gelen unsur bunu resmi devlet dili haline getirmeye elinden geldiği kadar da gayret sarfediyordu.