4 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler
Topkapı Sarayı Harem'i: 1665 Yangını Sonrası Yenileme Projesi
Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 275 · Sayfa: 45-74 · DOI: 10.37879/belleten.2012.45
Özet
Tam Metin
Bu makalede, Osmanlı hanedanının ve imparatorluk tarihinin simgesel ve fiziksel en büyük verisini oluşturan Topkapı Saray'ının sınırları içinde yer alan, Harem bölümünde meydana gelen 1665 (1076) yılı yangını sonrasında başlatılan yenileme projesi ele alınmıştır. Bu bağlamda özellikle yenileme projesi sürecinde, dönemin önemli bir siyasi gücü olan Valide Turhan Sultan'ın projeye etkisi de tartışılmıştır. Çalışmada, yenileme projesinin süreci, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde bulunan ve inşaat süresince yapılan masrafların tutulduğu defterin ışığında ele alınmıştır. Yetmiş yapraktan oluşan mevcut defterin büyük bir bölümü işçi ve ustalara ödenen ücretler ile taşıma ücretlerini içermektedir. Bununla birlikte inşaatta kullanılan malzemeler ve bunların nerelerden getirildiği de ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Makalede, Valide Turhan Sultan'ın yangın sonrasında başlatılan imar etkinliğindeki rolü tartışılırken, hesap defteri ile birlikte Harem mekanlarında bulunan ve 1665 yangını sonrasına ait kitabelerden yararlanılmıştır. Harem hakkında bugüne kadar yapılan çalışmalarda, 1665 yılı sonrasındaki yenileme projesi üzerine yazılanlar, Harem'deki kitabelerden elde edinilen bilgilerin ötesine gitmemektedir. Çalışmada ele aldığımız veriler ışığında ulaşılan sonuç, özellikle 17. yüzyılın ortasında meydana gelen yangının arkasından başlatılan projenin bitiminde ve Harem'in yenilenmesi sürecinde Valide Turhan Sultan'ın etkin olduğudur.
Topkapı Sarayı Müzesi'nde İbrikler
Erdem · 2007, Sayı 45-46-47 · Sayfa: 195-212
Özet
Türk Sanatının önemli bir kolu olarak gelişen madeni eserler, diğer sanat dallarıyla beraber Osmanlı döneminde zirveye ulaşmış, çok çeşitli form ve bezemelerle kendini göstermiştir. Ancak, madeni eserlerin bir kısmının savaş ve istilalar sonrası eritilerek başka formalara dönüştürüldüğü ve hammaddesinin tamamen farklı amaçlarla kullanıldığı bilinmektedir. Dolayısıyla her dönem ve bölgeyi temsil edecek miktarda eserlerin günümüze kadar gelememiş olması eserlerin tipolojisinde zorluklar doğurmaktadır. Osmanlı maden sanatına yönelik araştırmamızın bir bölümünü oluşturan İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi'ndeki beş adet ibrik, malzeme, form, bezeme ve teknik özellikleri bakımından ayrıntılarıyla tanıtıldıktan sonra karşılaştırma ve değerlendirmelerle Türk maden sanatının gelişimindeki yerleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda İngiliz Saatleri ve Topkapı Sarayı Koleksiyonu
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 919-962 · DOI: 10.37879/belleten.2006.919
Özet
Tam Metin
Bir zamanların geleneksel Türk köşklerinin ve evlerinin kabul salonlarında, çalışma odalarında olduğu kadar camilerde de önemli birer aygıt olma ötesinde aksesuar olarak yer alan sanat değeri yüksek zarfları ile asma veya oturtma saatleri yanında zarif mücevher zincirle kıyafete iliştirilerek ceplerde taşınan ve adeta sahibinin sosyal sınıfını da simgeleyen mücevher muhafazalı cep saatleri bugün antika müzayede salonlarının nadide parçaları olarak önemlerini korumaktadır. Türkiye'de her ne kadar bağımsız bir saat müzesi olmasa da Topkapı Sarayı Müzesi'nde Hazine'nin bir bölümünü oluşturan Saatler Bölümü, Türkiye'deki en zengin saat koleksiyonu olarak önemlidir.
The Ottoman Archives and Their Importance For Historical Studies: With Special Reference to Arab Provinces
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 415-472
Özet
Although the term Ottoman Archives should in fact include any archive that once fell within the boundaries of the Ottoman Empire, it only reminds us of the Başbakanlık (Primeministerial) Archives and that of Topkapı Palace in Istanbul. Furthermore the Ottoman archival material whether found in the National Archive of Cairo or in Ragusa Archive of Yoguslavia are of no lesser importance than those found in Başbakanlık Archive although not as abundant. The scholars of the Balkan states such as Albania, Bosnia, Bulgaria and Hungary have not only taken interest in the Ottoman archives in their own countries, but also in the Primeministerial Archive of Istanbul, and have studied and published many documents -especially the ones pertaining to their own countries- from these archives. Unfortunately the Turks and the Arabs have only recently started taking interest in these archives and particularly the Arab scholars in this field are very scant. There is no doubt that these archives are not only important for the Muslim countries but also for the world history. The report prepared by Unesco in 1982 makes this point very clear.