5 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
Trablusgarp Savaşı’nda Alman Kızılhaç (Salib-i Ahmer) Cemiyeti’nin Çalışmaları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2019, Cilt XXXV, Sayı 100 · Sayfa: 325-352 · DOI: 10.33419/aamd.642317
Özet
Tam Metin
Cenevre Sözleşmesi'yle (1864) birlikte savaş meydanlarında yaralanan veya esir düşen askerlerin din, dil ve milliyetine bakılmaksızın korunması düsturu benimsenmiş ve bunun için uluslararası düzeyde tanınan kızılhaç/kızılay toplulukları kurulmaya başlanmıştı. Alman Kızılhaç Topluluğu da bunlardan birisidir ve Osmanlı Devleti'nin İtalya ile yaptığı Trablusgarp Savaşı'nda (1911-1912) Osmanlı cephesinde sağlık hizmeti vermiştir. Savaşın patlak vermesiyle Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin yardım çağrısına olumlu cevap veren Alman Kızılhaç'ı 1912 yılının Şubat-Haziran ayları arasında, yaklaşık beş ay süreyle Aziziye yakınlarında yer alan Garyan Kasabası'nda bir askerî hastane kurarak sağlık çalışması yürütmüştür.
Bu çalışmada, evvelâ Trablusgarp Savaşı'nın nedenleri kısaca açıklanacak, daha sonra Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin yaptığı yardım çağrısı neticesinde Alman Kızılhaç Merkez Komitesinin bu çağrı karşısındaki tutumu hakkında bilgi verilecektir. Ayrıca, Trablusgarp'a gönderilen sağlık ekibinin kimlerden teşekkül ettiği, personelin ve bölgeye gönderilecek malzemelerin hangi vasıtalarla Trablusgarp'a ulaştırıldığı detaylı bir şekilde ortaya konacaktır. Sağlık ekibinin Garyan Alman Askerî Hastanesi'ni kurduktan sonra yürüttüğü çalışmalar ve karşılaşılan güçlükler ayrı ayrı değerlendirilecek; doktorların tutuğu kayıtlar ışığında, bölgenin sağlık haritası ve hastalıklara göre tedavi edilenlerin sayısı tablolar halinde verilecektir. Son olarak yaralanan (mermi veya şarapnel parçasıyla) Türk askerleri ve bunların tedavileri ile ilgili örnekler verilecek; Alman sağlık ekibinin Garyan'dan ayrılışıyla bölgedeki çalışmaların hangi kuruluş tarafından yürütüldüğü izah edilecektir.
Bu çalışmada, evvelâ Trablusgarp Savaşı'nın nedenleri kısaca açıklanacak, daha sonra Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin yaptığı yardım çağrısı neticesinde Alman Kızılhaç Merkez Komitesinin bu çağrı karşısındaki tutumu hakkında bilgi verilecektir. Ayrıca, Trablusgarp'a gönderilen sağlık ekibinin kimlerden teşekkül ettiği, personelin ve bölgeye gönderilecek malzemelerin hangi vasıtalarla Trablusgarp'a ulaştırıldığı detaylı bir şekilde ortaya konacaktır. Sağlık ekibinin Garyan Alman Askerî Hastanesi'ni kurduktan sonra yürüttüğü çalışmalar ve karşılaşılan güçlükler ayrı ayrı değerlendirilecek; doktorların tutuğu kayıtlar ışığında, bölgenin sağlık haritası ve hastalıklara göre tedavi edilenlerin sayısı tablolar halinde verilecektir. Son olarak yaralanan (mermi veya şarapnel parçasıyla) Türk askerleri ve bunların tedavileri ile ilgili örnekler verilecek; Alman sağlık ekibinin Garyan'dan ayrılışıyla bölgedeki çalışmaların hangi kuruluş tarafından yürütüldüğü izah edilecektir.
Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin Kurumsal Tarihinde Önemli Bir Deneyim: Trablusgarp Savaşı (1911-1912)
Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 292 · Sayfa: 947-986 · DOI: 10.37879/belleten.2017.947
Özet
Tam Metin
Trablusgarp Savaşı, Osmanlı Devleti'nin Kuzey Afrika'daki son toprak parçasını kaybederek, bu coğrafyadaki egemenliğinin sona erdiği bir savaştır. Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin kurumsal tarihi açısından da bu savaş pek çok ilklerin yaşanmasına sebep olmuştur. Trablusgarp Savaşı ile geçici olmaktan çıkarak sürekli bir kurum haline gelen Hilal-i Ahmer Cemiyeti, hilal sembolünü bu savaştan sonra sürekli olarak kullanmaya başlamıştır. Kurumun uluslararası "dokunulmazlığı", bazı gönüllü vatansever subaylar tarafından cepheye gizli yollardan gitmek için bir kamuflaj olarak kullanılmış, bu da açık bir "savaş ihlali" sayılarak, Hilal-i Ahmer'in eleştirilmesine neden olmuştur. Hilal-i Ahmer, savaş boyunca yürüttüğü faaliyetler ile ülke içinde ve dışındaki Müslümanlar arasında ilk kurumsal imajını da yine Trablusgarp Savaşı'nda oluşturmaya başlamıştır. Savaş sonunda İtalyanların öne sürdüğü iddiaya göre, hilal sembolü Müslüman Arap kabileleri arasında sadece bir amblem olmakla kalmayıp, "İslam birliği"ni sembolize etmiş, bu da Türk subaylarına destek vermede oldukça etkili olmuştur. Bununla birlikte, Osmanlı hükümetinin fiili asker gönderemediği bu savaşa dünyanın dikkatini çekmek amacıyla kamuoyu oluşturma çabalarında da Hilal-i Ahmer'in oldukça etkili kullanmıştır. Bu faaliyetlerinin sonucunda hem Müslüman dünyasından (Hint Müslümanları, İngiltere'de yaşayan Müslümanlar, Mısır, Bosna, Güney Afrika Müslümanları vs) hem de çeşitli Batı toplumlarından ayni ve nakdi yardımlar yapılmış, tıbbi malzeme, ilaç vs gönderilmiş, doktor, cerrah ve pek çok sağlık görevlisi yardım için gönüllü olmuştur. Trablusgarp Savaşı'nda Hilal-i Ahmer Cemiyeti ilk kez yabancı Kızılhaç ve Kızılay heyetleriyle birlikte çalışma tecrübesi de edinmiştir. Bu heyetlerle yaptığı işbirliği, onun hem savaşta sağlık hizmetleri verme konusunda önemli tecrübeler edinmesine, hem bu konuda eksiklerini yakından görmesine hem de uluslararası alanda tanınıp, kabul görmesine yardımcı olmuştur.
Ege Adaları Meselesinin Tarihçesi Hakkında 3 Şubat 1922 Tarihli Bir Rapor
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2000, Cilt XVI, Sayı 46 · Sayfa: 225-248
Özet
Bu çalışmada Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Ali Fuad Türkgeldi Evrakı içerisinde yer alan "Adalar Meselesi'nin Tarihçesi ve Vaziyet-i Haziresi" isimli bir rapor ele alınmıştır. 3 Şubat 1922 tarihini taşıyan raporda Trablusgarp Savaşı sırasında Rodos ve 12 Ada'nın İtalya tarafından işgali ve Uşi Andlaşması, Balkan Savaşı sırasında diğer Ege Adalarının Yunanistan tarafından işgali ile Londra barış konferansları, Konferans sırasında ve son¬rasında Büyük Devletlerin çabaları ve konu ile ilgili kararları ele alınmıştır. Ayrıca Sevr Andlaşması sırasında bu konudaki gelişmeler ile İtalya ve Yu¬nanistan arasında Rodos ve 12 Ada konusunda yapılan anlaşmalar üzerinde durulmuştur. Sonuçta ise konu ile ilgili tesbitler yer almaktadır. Raporun önünde konu hakkında bir de giriş yeralmaktadır
Önderliğin Başlangıç Yılları: Mustafa Kemal'in Libya'yı İlk Ziyareti, 1908
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 83-96 · DOI: 10.37879/belleten.1980.83
Özet
Tam Metin
Mustafa Kemal'in Türk - İtalyan savaşında (1911-12) oynadığı rol iyi bilinmektedir; Derne yakınında Ayn el Mansur'da cephe kumandanıydı. Tüm Berka (Sirenayka) vilâyetinin Kumandanı Enver Bey aynı cephede bulunuyordu. Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Arşivleri'nde, savaş sırasında Mustafa Kemal'in eliyle yazılmış belgeler bulunmaktadır. Ayrıca zamanın gazetelerinde Deme cephesi hakkında bilgi veren yazılar ve fotoğraflar çıkmıştır. Daha sonra, Mustafa Kemal'in cephedeki rolünden ve Enver Bey'le olan anlaşmazlıklarından pek az kimse söz etmiştir. Bu bölge ve sorunları Mustafa Kemal için yabancı değildi. Mustafa Kemal'in Libya'yı ilk ziyareti kısa süreliydi ve askeri yanı sıra başka bakımdan da önem taşıyordu. Siyasal ve askeri başkaldırını n nedenlerini incelemek üzere, 1908 yılının Eylül ayı sonunda İttihad ve Terakki Cemiyeti'nce Libya'ya gönderilmiş ve aynı zamanda Genç Türkler'in buradaki durumunu güçlendirmesi buyrulmuştu. Bu ziyarete ilişkin bilgiler, Mustafa Kemal'in, ölümünden sonra yayımlanan anılarına büyük ölçüde dayalıdır. Zamanın belgeleri, Mustafa Kemal'in bu görevine yeni bir ışık tutmaktadır. Belgelerin yazarları, henüz tanımadıkları bu subayın kişiliği ile etkilenmişler, kimi erdemlerini sezmişler ve kişiliğinde büyük bir geleceğin saklı olduğunu anlamışlardır.
1911 - 1912 İtalyan Savaşı'nda Geçmiş Garip Bir Olay
Belleten · 1976, Cilt 40, Sayı 160 · Sayfa: 595-598 · DOI: 10.37879/belleten.1976.595
Özet
Tam Metin
İstanbul'da Dışişleri eski arşivinde bu kez yaptığımız araştırmalar sırasında, örneğine az rastlanabilen bir aldatma olayının belgeleriyle karşılaştık. Bilindiği gibi İtalya savaşı, İtalyan hükümetinin Trablusgarbı kendi ülkesine katmak amacı ile Osmanlı hükümetine verdiği ültimatomun reddi ile 29 Eylül 1911 de başlamış ve 20 Ekim 1912 de Uşi antlaşması ile sona ermişti. Savaşın hareketli günlerinden birinde ismi gizli tutulmuş bir adam Berlin Büyük Elçimiz Osman Nizamî Paşa'ya başvurur, İtalyan donanmasını havaya uçurmak imkânına sahip olduğunu söyler. Adam bu gibi işlerde usta bir kişi olmuş olacak ki kullandığı dil ile büyükelçimizi kandırır ve teklif gizli olarak Hariciye Nezaretine şifre ile bildirilir. Bu kez, kanan yalnız Osman Nizami Paşa değil o zaman devlet yönetiminin zirvesinde yer almış olan ünlü kişiler de bu durumda olurlar. Teklifi öğrenince, en ziyade Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'nın etkilendiği anlaşılmaktadır. Çünkü İtalyan donanması havaya uçurulunca Akdenize hâkim olacak donanmamız ile Paşa az mı iş görecekti? Nihai zafer cebinde demekti. Çekilen 4/17 Aralık 1911 günlü şifre tel de onun imzasını taşıyordu