5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Tunç Çağı
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Defense Systems at Klazomenai and their Role in the Urbanization Process of the Site from Early Bronze Age into the Late Archaic Period

Höyük · 2024, Sayı 14 · Sayfa: 69-90 · DOI: 10.37879/hoyuk.2024.2.069
Tam Metin
Klazomenai, in North Ionia, is unique in comparison to the other city-states in the region because of diverse archaeological evidence. Current data from the settlement suggest a smooth transition from the end of the second into the first millennia BC. In this article, we discuss the development of the defense systems of Klazomenai dating to the Early Bronze Age II (EBA) and the Archaic period. Excavations in the area close to the Olive Oil Plant of the sixth century BC revealed a bastion of the EBA II, protecting the lower town of a site (Level 1), which has an upper citadel located at Liman Tepe. Following its termination, the area was used for pottery production and as a cemetery during the Early Iron Age (from ca. 11th century into the early 7th century). In the early seventh century BC, the construction of the fortification wall protecting Klazomenai, define the limits of the asty and marks the formal design of the urban layout of the site (Level 3a). The use of the area as a burial ground was terminated following the construction of the defense system. The formation of the various extramural cemeteries surrounding Archaic site is linked with this change. Architectural features of the fortification wall of the seventh century BC, with a glacis, reflect a well-rooted tradition of Iron Age Anatolia. The construction of the gateway with a deep corridor marks the final phase and belongs to the late sixth century BC (Level 3b).

Troya’da Bulunan Son Tunç Çağı Kılıç Kabza Başları

Höyük · 2024, Sayı 13 · Sayfa: 19-46 · DOI: 10.37879/hoyuk.2024.1.019
Tam Metin
Tunç Çağı kılıçlarının özellikleri, tipolojileri ve kullanım esasları ile ilgili önemli çalışmalar yapılmıştır. Fakat Batı Anadolu’daki en önemli Tunç Çağı merkezlerinden Troya’da ise söz konusu bu buluntular konusunda kapsamlı bir değerlendirme yapılmamıştır. Özellikle 150 yılı aşan Troya kazılarının hemen her döneminde ele geçirilen ve hiç de azımsanmayacak yoğunlukta bulunan mermer ve fildişi kılıç kabza başları hem bir bütün olarak değerlendirilmemiş hem de kısmen yanlış şekilde yorumlanmışlardır. Troya 2019 kazı çalışmalarında daha önceki örneklerin aksine kale dışında da ele geçen kabza başı, söz konusu buluntuların yaygın kullanımına işaret etmektedir. 1871 Heinrich Schliemann kazılarından itibaren, son dönem kazılarına kadar Troya’da 21 tane kılıç kabza başı çıktığı tespit edilmiştir. Özellikle 1988-2005 yıllarındaki M. O. Korfmann dönemi kazılarında bulunan ve yarı işlenmiş durumdaki kabza örneği, bu kılıçların üretildiği atölyelerden birinin de olasılıkla Troya’da olabileceğini göstermektedir. Yerel üretimin güçlü bir kanıtı olarak karşımıza çıkan bu yarı işlenmiş örneğin tamamlanmamış haliyle ithal edilme olasılığı çok düşüktür. Bu ürünün Troya’da üretiliyor olması Troya’da üretilen Miken taklidi ürünlere bir yenisini eklememiz anlamına gelmektedir. Böylesi önemli yoğunlukta ele geçen kabza başları, Troya’da ele geçen zengin silah üretim teknolojisinin varlığı, savaş hendeği ve güçlü surlarla birleştiğinde kılıç üretimi konusunda Troya’nın da önemli bir yere sahip olabileceğini göstermektedir. Bu kapsamda, Troya kazılarında çıkan kılıç kabza başları, yeniden değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır.

Tunç Çağı’nda Orta Karadeniz Bölgesi ve Kelkit Havzası Yerleşmeleri

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 264 · Sayfa: 413-430 · DOI: 10.37879/belleten.2008.413
Tam Metin
Bu makalede konu edilen coğrafi alan, batıda Samsun ilinden doğuda Bayburt iline kadar uzanan bölgenin kara kesimini kapsamaktadır. Kabaca Doğu Karadeniz Bölgesi hinterlandı olarak da adlandırılabilecek bu bölgeyi konu olarak seçmemizin nedeni, sınırlı da olsa şimdiye değin yapılan arkeolojik çalışmaları bir araya getirmek ve bunların sonucunda bir yerleşme arkeolojisi değerlendirme çalışması yapmaktır. Konu edindiğimiz bölgenin en önemli akarsuyu olan Kelkit Çayı (Lykos), vadisinin coğrafi elverişliliği nedeniyle aynı zamanda Orta Karadeniz Bölgesi ile Kafkasya ve Batı İran arasında bir ticaret yolu olarak da kullanılmış olmalıdır. Yeşilırmak'ın (Iris) ana kollarından biri olan Kelkit Çayı'nın uzunluğu 320 km.'dir. Gümüşhane ili sınırları içinden doğan Kelkit Çayı, Giresun ilinin güneyinden geçerek Tokat ilinin Reşadiye, Niksar ve Erbaa ilçeleri üzerinden Amasya ilinin Taşova ilçesi yakınlarında Yeşilırmak'la birleşir. Kelkit Çayı Havzası'nın batı bölümünü (bkz. Harita 1) Taşova ile Sivas ilinin Koyulhisar ilçeleri arasındaki bölge oluşturur (Res.1). Bugüne değin arkeolojik açıdan iyi araştırılmış olan bu bölgede pek çok Tunç Çağı yerleşmesi saptanmıştır. Sivas ilinin Suşehri, Giresun ilinin Şebinkarahisar, Şiran ve Kelkit ilçelerinin oluşturduğu Kelkit Çayı havzasının doğu bölümündeki (bkz. Harita 2) araştırmalar henüz çok yetersiz olmasına karşın, Bayburt ilindeki araştırmalar söz konusu bu yöreye az da olsa ışık tutmaktadır.

ULF-DIETRICH SCHOOP, Das anatolische Chalkolithikum. Eine chronologische Untersuchung zur vorbronzezeitlichen Kultursequenz im nördlichen Zentralanatolien und den angrenzenden Gebieten, Urgeschichtliche Studien 1, Remshalden, 2005, Verlag Bernhard Albert Greiner, 1-441 sayfa + 1-187 Leva + 2 harita [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 261 · Sayfa: 773-776
"Im Zwielicht einer unvordenkbaren Vergangenheit unsicher tastend" - "Bilinmeyen geçmişin alacakaranlığında aranmak": Heinrich Schliemann'ın 1881'deki "Ilios" kitabında yer alan bu sözü, kısa bir cümlede, kanıtları çağdaşı yazılı kaynaklarla karşılaştıramadan, yalnızca sessiz artifaktları yorumlamalarımıza bağlı prehistorik araştırmalardaki engelleri çok iyi açıklar. Bununla birlikte, tüm kültürel değişiklikleri, buluşları ve felaketleriyle, bu "bilinmeyen geçmişi" aydınlatmak için farklı prehistorik çağlardaki araştırmalar geçen yüzyılda farklı bir adımla ilerledi.

Kastamonu ve Sinop Müzelerinde Bulunan Bazı Tunç Çağ Çanak-Çömleği

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 519-528 · DOI: 10.37879/belleten.2001.519
Tam Metin
1-3 Haziran 1999 tarihleri arasında Kastamonu ve Sinop Müzelerindeki bazı arkeolojik malzemeler üzerinde çalışmalar yaptık. Bu makalemizde, sözedilen müzelerde rastladığımız bir kısım Tunç Çağ çanak-çömleği üzerinde durulacaktır. Çalıştığımız kap örneklerini başlıca üç ana grup içerisinde incelememiz mümkündür: 1.Omurgalı ve Dışa Açık Ağızlı Kaplar 2.Yayvan Çanaklar 3.Dipten Ağıza Doğru Genişleyen Kadehler