10 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Turkish Foreign Polİcy
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Serbest Cumhuriyet Fırkası Denemesinin Uluslararası Yansımaları: Türk Dış Politikasında Değişim Tartışması

Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 1077-1116 · DOI: 10.37879/belleten.2022.1077
Tam Metin
Türk siyasal hayatındaki gelişmelerin uluslararası yansımaları akademik çalışmalarda ilgi gören bir konudur. Gerek Tanzimat ve Islahat Fermanları ile Kanun-i Esasinin ilan edilmesinin gerekse Cumhuriyet döneminin önemli siyasal gelişmeleri olarak çok partili siyasal hayata geçiş ve darbe süreçlerinin uluslararası ilişkiler boyutu literatürde çokça incelenmiştir. Serbest Cumhuriyet Fırkasını (SCF) uluslararası ilişkiler bağlamında ele alan yeterli sayıda çalışma ise bulunmamaktadır. Bu çalışma; SCF’nin Türk siyasal hayatındaki hikayesini belirli bir ülkenin arşiv belgeleri üzerinden incelemenin ötesinde, çeşitli ülkelerin arşiv kaynakları üzerinden karşılaştırmalı bir yöntemle uluslararası sistem içerisinde SCF’nin nasıl değerlendirildiği sorusuna eğilmekte ve konuya uluslararası sistemin yapısı bağlamında dış politika perspektifli bir cevap aramaktadır. Çalışmanın neticesinde Türkiye’de bir muhalefet partisinin kuruluşunun uluslararası alanda, ehemmiyeti Türkiye sınırlarını aşan bir siyasi hadise olarak değerlendirildiği sonucuna ulaşılmıştır. İki savaş arası dönemde uluslararası politika alanında etkin olan tüm aktörler tek parti sisteminin terk edilmesi ve SCF’nin kuruluşunu Türk dış politikasında, özellikle de Türk Sovyet ilişkilerinde önemli bir değişimin habercisi olarak değerlendirmişlerdir. Diğer taraftan SCF’nin uluslararası arenadaki yankılarının dönemin siyasal yapısına uygun bir biçimde alternatif dünya görüşleri ve ülkelerin kendi dış politika stratejileri dâhilinde oluştuğu ve bu noktada İngiltere, Fransa ve ABD ile Sovyetler Birliği, İtalya ve Almanya’nın SCF’ye bakışı arasında ciddi bir fark olduğu çıkarımına ulaşılmıştır. Çalışma içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Arşiv Belgeleri (Türk Diplomatik Arşivi-TDA), ABD Arşiv Belgeleri (NARA), İngiltere Arşiv Belgeleri (TNA), yayınlanmış SSCB arşiv belgeleri ve dönemin basınından yararlanılmıştır.

Yavuz Zırhlısı ve Tamirinin Türk-Yunan İlişkilerine Etkisi

Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 689-728 · DOI: 10.37879/belleten.2019.689
Tam Metin
I. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde Osmanlı Devleti donanmasına dâhil olan Yavuz, Türk tarihinde mümtaz bir yere sahip olan unutulmaz bir zırhlıdır. Çok kritik bir zamanda varlığıyla Osmanlı Devleti'ne güç veren bu zırhlı, savaş sırasındaki faaliyetleri ile olduğu kadar sonrasında da devlete güç ve prestij kazandırmıştır. Bu çalışmada şu konular hakkında bilgi verilmiştir; Yavuz'un Osmanlı Devleti'ne geçiş süreci, I. Dünya Savaşı sırasındaki faaliyetleri, bu faaliyetler sırasında aldığı hasarlar, tamiri için yapılanlar, tamirinin Türk-Yunan ilişkilerine etkisi ve son olarak da tamir sonrası durumu. Tamiri sürecinde Yunanlıların bir savaş tehdidi olarak gördükleri Yavuz, korkulanın aksine tamirinden sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin barış siyaseti ve politikasının en önde gelen temsilcilerinden olmuştur.

Milli Mücadele Dönemi Türk Dış Politikasında İlkesel Yaklaşımlar ve Uygulama Örnekleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2011, Cilt XXVII, Sayı 79 · Sayfa: 71-96
Tam Metin

Milli Mücadele'nin diplomasi boyutu başlı başına bir araştırma konusudur. Bu konuda birçok inceleme de yapılmıştır. Ancak yapılan çalışmalarda görülen önemli eksikliklerden biri de, konunun tarihsel bağlamından kopuk bir şekilde, daha çok içe dönük bir üslupla ele alınması sonucu ortaya çıkan perspektif sorunu olmuştur. Bu durum, Türk ulus devletinin kuruluşuyla sonuçlanan Milli Mücadele'nin 20. yüzyılda bağımsızlık hareketleri içindeki konumunu ve özgün niteliklerini anlamayı güçleştirmektedir. Modern zamanlar içinde dünya sisteminin oluşumunda temel belirleyici enstrümanlardan ikisi olan savaş ve diplomasi unsurlarının birbirini tamamladığı bir tarihsel kesitte ortaya çıkan Milli Mücadele'de, sonuca gidilirken belirli ilkesel yaklaşımlardan hareket edilmiştir. Doğu/Batı dünyasının yeniden tanımladığı bu dönemde Milli Mücadele'nin hedefleri doğrultusunda askeri mücadelenin yanında, dış politikada da diplomasi cephesi silahları optimal bir verimlilikle kullanılarak sonuç alınmaya çalışılmıştır. Tam bağımsızlık ve uluslararası alanda eşitlik odaklı olarak belirlenen bu ilkelere sadık kalınarak verilen mücadele ve yürütülen diplomatik faaliyetler sonucunda Milli Mücadele'nin temel hedefleri tutturulmuş ve bağımsız Türk devletinin kuruluşu gerçekleştirilmiştir.

Bu çalışmada; Milli Mücadele'nin özgün taraflarından birini oluşturan dış politika uygulamalarındaki bazı ilkesel yaklaşımlara yer verilerek, konunun çok cepheli taraflarına dikkat çekilmek amaçlanmıştır.

İngiliz Büyükelçiği Yıllık Raporlarında Türkiye’de Demokrat Parti (1954-1957)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2011, Cilt XXVII, Sayı 79 · Sayfa: 97-130
Tam Metin
Çalışmamızda yer verdiğimiz İngiliz belgelerinde 1954-1957 yıllarında Türkiye'deki gelişmelerin değerlendirmesi yer almaktadır. Bu dönemin dikkat çeken gelişmeleri, Demokrat Parti Hükümetinin verdiği sözlere aykırı olarak gerçekleştirdiği anti demokratik uygulamaların parlamentodaki ve kamuoyundaki olumsuz etkileri, gerçekleşen 6-7 Eylül olaylarının ülke içi ve dışında yarattığı olumsuz sonuçlar, uygulanan ekonomik politikalarla, ekonomide büyüme yaşanırken, enflasyonda ve cari açıkta görülen büyük artışlar ve dış borç sorunları olarak aktarılmıştır. Bunların yanı sıra söz konusu dönemde Türkiye'nin dış işlerinde yaşanan olayların genel bir değerlendirilmesi yapılmaktadır. Dönemin en önemli dış politika gelişmeleri kapsamında Balkan ve Bağdat Paktları'nda yaşanan gelişmeler ve Kıbrıs Sorunu gibi olayların karşısında Türkiye'nin tavrı, başta İngiltere olmak üzere diğer ülkelerle olan ilişkileri ele alınmaktadır. Türkiye'nin sesinin ve etkisinin çeşitli uluslar arası toplantılarda kendisini hissettirdiği vurgulanmıştır.

Abolishment of The Caliphate And Turkey’s Transformation to Modern State

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 50 · Sayfa: 345-358
Caliphate had played a very important in both domestic and foreign poli- ties of Ottoman Empire, especially during the reıgn of Abdulhamid II, but It could not always refrain from serving to the interests of the foreign powers. We also see that Caliphate assumed important roles in the struggle for saving the Turkish nation whose land was almost completely invaded at the end of World War I. The fact that religious elements and the Caliphate have been stili dominant in the mind's of Turkish people. It is clear that with the Constitutıon on 20th January 1921. Sovereignty was unconditionally given to the nation and the Sultanate became null and void. The fact that Ankara was adopted as Capital city on 13th October 1923 and declaration of the Republic of Turkey on, 29th October 1923 oficially Sym¬bol ized the realization of a new State İn Turkey, which was then very dİferent from the former regime in every aspect. As a result of voting performed, in 3rd March 1924, in the Turkish Great National Assembly the Calphate was abolished, The abolishment of the Caliphate can be evaluated as the most meaninful sign that Republic of Turkey shall burn the ships and continue in this direction, Abolishment of the Caliphate, was the most important step in the efforts to dominate not religious post but will of the nation in the administratıon of the state. With this step, the most important legal bases of a national, secular, democratic and modern State has been completed.

Atatürk’ten Günümüze Türk Dış Politikası Hakkında Genel Bir Değerlendirme

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2000, Cilt XVI, Sayı 48 · Sayfa: 857-886
Bu makalede, Atatürk'ten günümüze 1923-1999 arası, Türk dış politikası irdelenmektedir. Bu geniş çalışma aşağıdaki kronolojik düzen içinde çalışılmıştır. Atatürk dönemi dış politika; Türkiye ve II. Dünya Savaşı; Soğuk Savaş Döneminde Türk Dış Politikası ve Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politikası. Konu yukarıda belirtilen dönemler çerçevesinde incelenmiş olsa da Türkiye'nin dış politikası bir bütün olarak düşünülmüştür. Bu dönemlerdeki, Türk dış politikasına şekil veren faktörler değişen dünya olayları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Türk dış politikasında meydana gelen konjonktürel değişimler yanında, politikanın ana görüş noktalan da bu çalışmanın odak noktası olmuştur.

İkinci Dünya Savaşı Döneminde Adana Görüşmelerinin Siyasi Yönü

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2000, Cilt XVI, Sayı 46 · Sayfa: 153-192
Kasım 1942'deki Stalingrad çarpışmalarının neticesi ile Casablanca Konferansı'nda alman kararlar Adana görüşmelerine giden yoldaki önemli gelişmeler olmuştur. Adana görüşmeleri Churchill ile Roosevelt'in Ca- sablanca'da üzerinde anlaştıkları kimi konuların bir sonucu olarak, ortaya Çıkmıştır.. Bu görüşmelerin siyasi boyutunun ele alındığı bu çalışmada, Churchill'in şahsında beliren İngiliz politikasının Türklerce izlenen dış politikayla hangi hususlarda örtüştüğü ve hangi hususlarda İse ne tür nedenlerden dolayı çakıştığı ele alınmış; konuyla ilgili görüşme tutanakları başta olmak üzere kimi birinci elden kaynaklara dayanılarak görüşülen konular açıklanmaya ve irdelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca; müttefiklerin başta Balkanlar olmak üzere Yakın doğu politikalarıyla Sovyetlerin özellikle Tür¬kiye'ye ve Balkanlara ilişkin siyasetleri, toplantıya yansıdığı ölçüde irdelenmiştir. Bu arada Türkiye'nin hassasiyetle üzerinde durduğu Sovyet baskısının toplantıda önemli bir görüşme konusunu oluşturduğu gözlenmiştir. Saptanan bir diğer özelliğin de Churchill'in şu ya da bu koşullar karşısında Türkiye'nin müttefikler yanında savaşa girmesini sağlamak için yoğun çaba gösterdiği olmuştur. Görüşmelerin Yabancı ve Türk kamuoyunda yarattığı yankı ve yorumlar da bu çalışmada göz önünde tutulan ayn bir husus olmuştur. Bu arada Türk yetkililerince toplantıda açıklanan düşüncelerin, ülke çıkarlarının mümkün olduğunca ne denli korunmaya çalışıldığını gösterdiği de dikkati çeken bir diğer nokta olmuştur.

The Basic Principles and Practices of the Turkish Foreign Policy Under Atatürk

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 241 · Sayfa: 949-968
Tam Metin
The basic foreign policy of Turkey under Atatürk was one of friendship with all its neighbours and non-involvement in Great Power politics. Atatürk was essentially a realist. He repudiated adventurism and expansionism. What Turkey wanted was to accomplish its internal reconstruction in peace. The major stance of Atatürk's diplomacy was not only pacific, but was also clearly respectful of law. Since the Republic of Turkey came into existence, the main background of Turkish foreign policy had been friendship with the Soviets. Good relations with Russia guaranteed Turkey's continued security on its northeastern frontier and in the Black Sea. Following the Italian conquest of Ethiopia and basically on account of this fact a Turco-British rapprochement started to take shape since 1935. Close co-operation between Turkey and Britain during the Montreux Straits Conference further accelerated the pace. Another aspect of Turkish foreign policy was the Balkan Entente of 1934 to guard against aggression in the region. Turkey's part in the Saadabad Pact of 1937 had also been active and enthusiastic. Regaining of Turkish sovereignty over the Straits at the Montreux Conference and winning back of the district of Hatay were among the most important successes of the Turkish diplomacy under Atatürk's auspices.

Hatay'ın Anavatan'a İlhakının Türk Dış Politikasındaki Yeri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 32 · Sayfa: 379-405
Hatay meselesinin daha iyi anlaşılması için öncelikle coğrafyasını, jeopolitik ve stratejik konumunu ve tarihçesini ortaya koymak lazımdır. Ancak konunun dağılmaması için eski çağ Selçuklu dönemi üzerinde durmadan, stratejik ve jeopolitik durumu, XX. Yüzyıldaki faaliyetler, Hatay'ın Osmanlı Devleti'nden çıkışı, Cumhuriyet Türkiyesi'nin Hatay'ı Misak-ı Milli hudutları içine alma çabası ve bunun gerçekleşmesi için ortaya kovduğu mücadele anlatılmaya çalışılacaktır.

Determinats of Turkish Foreign Policy, 1918-1945 : Historical Perspective

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 249-270
Significant socio-political and economic events in the lives of nations and groups occur within the framework of historical and geographical determinants at work, together with the systemic and subsystemic factors that impinge upon them. Often, the domestic linkage of foreign policy and the impact of foreign policy on domestic politics are too closely intertwined and, therefore, can not be sharply and clearly delineated. The geographic locations and the historical experiences of nations mold into forms, norms, and traditions, producing national cultures. Expansion of a culture or its collaboration with other cultures produce similar or synthetic patterns of life, frame of mind, and a general in the formation of events.