3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Turkish Modernization
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Osmanlı-Cumhuriyet Tarihi Araştırmalarında Önemli Bir İtalyan Arşivi: Fondazione Ansaldo/Gruppo Finmeccanica (Cenova Ansaldo Firması Tarih Arşivi)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2024 (Özel Sayı) · Sayfa: 311-338 · DOI: 10.33419/aamd.1534302
Tam Metin
Osmanlı Devleti’nin İtalya ile olan ilişkileri oldukça köklü bir geçmişe sahiptir. Venedik, Ceneviz ve Floransa gibi İtalya’nın birçok kent devleti ile olan evvela ticari ilişkiler yüzyıllar içerisinde ve özellikle İtalya’nın 1861 yılında siyasal birliğini sağlamasına kadar birçok alanda farklı çerçevelerde devam etmiştir. Sultan Abdülhamid döneminden Millî Mücadele dönemine kadar dost bir ülke olarak İtalya, 1922 yılından itibaren Anadolu’da gerçekleştirdikleri işgaller ile bu dostluğu bozmuştur. Her ne kadar iki ülke arasında yaşanan gerginlikler devam etse de özellikle bazı ticari ilişkilerin bu süreç içerisinde sürdüğünü belirtmek gerekir. Bunlardan birisi de Türk donanmasının modernizasyonu meselesidir. 19. yüzyılın son çeyreğinde İtalya’nın Cenova kentine gönderilen Osmanlı gemilerinin restorasyonu ve buna müteakip İtalya’ya ödenmesi gereken borçlar Cumhuriyet dönemine kadar iki ülke arasında türlü sorunların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Atatürk dönemi modernleşme hareketinde Türk donanmasının modernizasyonu meselesinin çok mühim bir yerde olduğu muhakkaktır. Bu bakımdan bu çalışmanın önemli bir katkı yapacağını düşünmekteyiz.

Askeri Devrim ve Türk Modernleşmesine Etkisi

Erdem · 2019, Sayı 77 (Bilim Tarihi ve Prof. Dr. Fuat Sezgin Özel Sayısı) · Sayfa: 263-280 · DOI: 10.32704/erdem.656935
Tam Metin

Avrupa'da kabaca XV. yüzyıldan XVIII. yüzyıla kadar geçen sürede askeri sahada gerçekleşen değişimleri Askeri Devrim tezleri ile açıklamaya çalışan araştırmacılar, bu dönemde gerçekleşen birtakım teknolojik, bilimsel, idari ve iktisadi gelişmeleri de söz konusu bu askeri yeniliklerle irtibatlandırmaktadırlar. Michael Roberts 1560-1660 tarihleri arasında Avrupa askeriyesinde görülen bir takım değişiklikleri Askeri Devrim olarak tanımlamıştır. Onun araştırmalarından sonra birçok tarihçi de bu konu hakkında kapsamlı araştırmalar yapmaya başlamıştır. Son yıllarda Osmanlı askeri tarihine olan ilginin giderek artması sonucunda Askeri Devrim'in hem Osmanlılara tesiri hem de Osmanlıların bu devrime katkıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmamızda bu araştırmalara da değinilmiştir.

Avrupalı ve Rus rakipleri ile hem coğrafi yakınlığı hem çıkar ilişkileri bulunan Osmanlıların bu askeri yeniliklerden etkilenmemesi olanak- sızdı. Eğer Avrupa'da askeri bir devrim gerçekleşmişse Osmanlılar da bu devrimi bazı yönlerden yakalamışlardı. XVII. yüzyılın son çeyreğinden başlayarak kaybedilen savaşlar ve topraklar askeri teknik ve teknolojilerin yanı sıra Askeri Devrim'in irtibatlı olduğu bilimsel-teknolojik, idari, iktisadi ve kurumsal yapıların da Batı'dan Osmanlılara doğru aktarılması mecburiyetini doğurmuştur. Bu gelişmeler XVIII. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Osmanlı kültür hayatının ikili bir yapıya kavuşmasına neden olmuştur. Geleneksel eğitim kurumları olan medreselerde bilgi üretme faaliyetlerine devam eden ulema sınıfı eski gücünü kaybetmeye başlamıştır. Bunun karşısında çoğu askeri ve sivil bürokrat olan mütefenninler topluluğu güçlenmiştir. XVIII. yüzyılın son çeyreğinde bu yeni grubun üyeleri Avrupalı tarzda eğitim veren askeri okullar kurmaya başlamıştır. Daha sonra bunları sivil okullar takip etmiştir. Bu kurumlarda Avrupa'da gelişmekte olan yeni bilimler ve sanatlar okutulmaya başlanmıştır. Balistik, iktisat, mülkiye, inşaat, gemi yapımı ve matematik gibi disiplinler bu okullarda okutulan başlıca dersler olmuştur. Yukarıda verdiğimiz gelişmeler sonucunda Osmanlı-Türk modernleşmesinin temelleri inşa edilmiştir. Yeni bilimler ve teknoloji ile beraber askeri kurumlar da Askeri Devrim'in doğal bir sonucu olarak XVIII. yüzyıl sonlarında Osmanlı mütefenninlerini diğer bilginler karşısında ayrıcalıklı bir konuma getirmiş, hatta bu bilginler diğer epistemik toplulukları yavaşça yönetimden uzaklaştırarak XX. yüzyılda tarih sahnesinden dışarı itmişlerdir.

Türk Dünyası ve Atatürkçü Çağdaşlaşma

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 28 · Sayfa: 63-70
Türk dünyasının Atatürk ilkelerini, devrim ve evrimlerini benimseyerek çağdaşlaşması, kuramı da, uygulaması da kolay olmayan karmaşık bir konu. Henüz "Türk Dünyası" kavramı çok yeni. Bu sözden hepimiz aynı şeyleri anlamaya başlamadık. Üzerinde uzun uzun konuşulan, yazılan "Atatürkçü Çağdaşlaşma da yeterince aydınlanmış sayılamaz; cevap bulması gereken bir çok soru, yapılacak bir yığın iş var. Türk Dünyası ve Atatürkçü Çağdaşlaşma konularında, düşünce hayatımızda eksikler varken, iki kavrama bir arada bakışın zorluklarının daha da fazla olması doğal. Ancak her halde bir yanından girmek ve bir yerinden ele almak gerekiyor. 10 Kasım 1992 tarihli Tercüman gazetesinde, "Türk Çağdaşlaşması ve Yeni Türk Cumhuriyetleri" başlıklı bir yazıda, konu genel yapı ve görünüşü ile ele alınmıştı. Sorunun taşıdığı değer sebebiyle, şartların yarattığı yeni durum ve ulaşılan ara hedefler dikkate alınarak, ana esasların ve ayrıntıların, değişik bakış açılarından zaman zaman yeniden incelenmesi gerekmektedir.