4 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler
- Mustafa Kemal 2
- Turkish people 2
- Turkish People 2
- Amerika 1
- Anadolu 1
- Anatolia 1
- Citizen 1
- Cyprus 1
- England Britain 1
- Kuva-yı Milliye 1
Turkish Cypriots - A People Unfairly Treated And Isolated by the International Community
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 179-200
Özet
The struggles of the Turkish people of Cyprus for their existence and human rights began immediately after the signing of the Cyprus Agreement, on 4 June 1878, between the Ottoman State and England (Britain), giving the latter the right to occupy Cyprus provisionally. These struggles accelerated following attempts by the Greek Cypriots, pampered by the British, to aspire for enosis (union with Greece), and reached the zenith after the establishment of the Republic of Cyprus in 1960. The Greek Cypriots, who believed that the establishment of the Republic of Cyprus was provisional, and dreamt of the Megali Idea (Great Ideal), in the fulfilment of Greek imperialism, prepared various secret plans and plots in order to cow down, and eliminate the Turkish Cypriots, which they began to implement in 1964. However, there were splits and divisions among them, which led to the Sampson coup d'etat in 1974. However, there were splits and divisions among them, which led to the Sampson coup d'etat in 1974, thereby causing Turkey to intervene, as one of the guarantor powers, in order to protect the Turkish Cypriots against the Greek-Cypriot plans to exterminate them. However, Western states and organisations, and particularly the European Union (EU), which admire, and are under the influence of, ancient Hellenes continued, and still continue, to recognise the government of South Cyprus as the 'legal government' of the whole island and refuse to recognise the Turkish Republic of Northern Cyprus. As a result, the Turkish Cypriots have been subjected to isolation, unfairly and contrary to the principles of justice. In this monograph I shall try to reveal as to how and why the EU decided, with the pressure of Greece, to admit South Cyprus to membership contrary to the principles of fairness, justice and legality.
Amerika’da İlk Türk Lobisi: Türk Teavün Cemiyeti (Turkish Welfare Association)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 59 · Sayfa: 453-521
Özet
Osmanlı topraklarından Amerika'ya ilk göç hareketi 1860'11 yıllarda gerçekleşti. İlk göç edenler arasında Rumlar, Suriyeliler ve Ermeniler yoğun olarak bulunuyordu. Aynı dönemde iş bulmak, para kazanmak maksadıyla bu ülkeye giden Türkİ er de mevcuttu. Türkler daha ziyade Doğu Anadolu'dan ve Rumeli topraklarından göç etmişlerdi. Amerika'ya giden ilk Türkler New York, Detroit Worchester, Lavvrence, Yougnstown, Pittsburg gibi sanayi kentlerine yerleşerek buralardaki fabrikalarda çalıştılar, ilk önceleri dil bilmedikleri için bir hayli zorluk çeken Türkler, dayanışmayı kuvvetlendirmek amacıyla kiraladıkları mekânlarda toplu olarak yaşıyorlar ve boş vakitlerinde Türklerin çalıştırdıkları kahvelerde bir arada bulunuyorlardı. Daha sonra Türk Teavün Cemiyeti adında bir dernek kurarak, Amerika'daki ilk Türk lobisini oluşturdular. TürkTeavün Cemiyeti, kısa sürede Türkler arasında birlik ve dayanışmayı sağladığı gibi Amerika'daki Türk düşmanı kampanyalara da göğüs gerdi. Özellikle Lozan Antlaşması döneminde asılsız iddialarla Türkiye'nin tanınmasını engellemek isteyen Ermeni ve Rumların propagandalarına karşı çıkarak, Yeni Türkiye Devleti lehine hava oluşmasını sağlamıştır. Bunun bir neticesi olarak 1917'de 1. Dünya Savaşı nedeniyle kesilen Türk- Amerikan ilişkileri 1927'den itibaren yeniden başlatılmıştır.
Halkın İçinden Halkçı Bir Önder
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2002, Cilt XVIII, Sayı 52 · Sayfa: 279-288
Özet
Mustafa Kemal'in yaşam öyküsü, bağımsızlık için savaşan bir halkın öyküsüdür. Çünkü Mustafa Kemal bütün yaşamını Türk halkının bağımsızlık savaşı için harcamıştır. Mustafa Kemâl için halk, bağımsız ve özgür bir ülke için çabalayan herkestir. Onun için halkın içindeki hiç kimsenin bir diğerinden ayrıcalığı yoktur. Bağımsızlığı uğruna savaştığı Türk halkının içindeki din adamları, gazeteciler, tarikat şeyhleri, avukatlar, askerler, mühendisler aynı zamanda 1920'de kurulan ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde yer almıştır. Mustafa Kemal yaşamının hiçbir döneminde, halktan uzak, aristokrat bir yurttaş gibi yaşamamış; hep halktan sıradan bir yurttaşın yaşadığı koşullar içinde yaşamış, halktan bireylerle birlikte yemek yemiş, yurttaşlarla birlikte gezip şarkı söylemiştir. Gittiği her yerde halk onu şehirden kilometrelerce önce karşılamıştır; yaranmak için değil, kendilerinden olan bir parçaya kavuşmak için.
Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıktığı 19 Mayıs 1919’da Türkiye’nin İçerisinde Bulunduğu Şartlar
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 50 · Sayfa: 327-344
Özet
Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında Anadolu'nun durumu çok kötüydü. Uzun savaşlardan çıkmış halk, yorgun, bezgin ve moralsiz idi. Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf Devletlerinin esiri olmuş, İstanbul işgal edilmiş idi. Sultan Vahideddin ise çaresiz ve zavallı bir durumdaydı. Gayesiz ve uzayıp giden savaşlardan bıkmış halk, bir savaşı daha göze alamıyordu. Ancak Anadolu yer yer işgalci devletler tarafından işgal edilmeye başlayınca her yöre bulunduğu yerde canını, malını, namusunu savunmaya başladı. Böylece Kuva-yı Milliye ortaya çıktı. Mustafa Kemal, Kuva-yı Milliye birliklerini organize ederek düzenli bir ordu kurabilmişti. Böylece Anadolu inşam, bu kez öz topraklan için milli ve dini değerleri için Milli Mücadele'yi başlattı. Mustafa Kemal'in önderliğindeki Türk halkı, bütün dünyaya bir kez daha Türk istiklalini ve Türk mevcudiyetini ilan etmiştir