8 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Kadınlar 2
- Women 2
- Ataturk 1
- bibliography 1
- Bibliyografya 1
Tanzimat Dönemi Türk Romanında Kadın Üzerine Tematik Bir İnceleme
Erdem · 2013, Sayı 64 · Sayfa: 49-69
Özet
Tam Metin
Türk romanında kadın önemli bir unsur olarak karşımıza çıkar. Vaka içinde kadının rolü değişken olmakla beraber, hemen her romanda ka dına ehemmiyet verilir. Ayrıca, roman okuyucularının çoğunluğunu ka dınların oluşturması da bu tür içinde kadınlara daha çok yer verilmesini sağlar. Osmanlı kadınının toplum içerisindeki görünümü 19. yüzyıldan itibaren değişir. Okur-yazar oranının artmasıyla kadının kimlik arayı şı da hızlanır. Tanzimat dönemi Türk roman yazarları, özellikle Ahmet Mithat Efendi, romanlarında kadının eğitiminden hak ve hürriyetlerine kadar kadının toplumdaki yerini işler. Tanzimat döneminde Türk top lumunun sosyal hayatında önemli değişmeler görülür. Dönemin aile yapısında ve kadına bakışta farklılıklar dikkat çeker. Türk kadını ve erke ği, sosyal hayattaki rolleri bakımından tezat teşkil ederler. Türk erkeği, genel olarak dış dünyaya yönelik ve serbest bir yaşama sahiptir. Buna karşın kadın ise aile ile beraber anılmakta, yani evine bağlı kalmaktadır. Anahtar Kelimeler: Tanzimat edebiyatı, roman, sosyal değişme, Türk kadın
Atatürk ve Türk Kadını
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt IX, Sayı 25 · Sayfa: 67-72
Özet
Bu yazıda, Millî Mücadele yıllarında Türk kadınının durumundan, verdiği hizmetlerden başlayarak, modern Türk toplumunda kadın ve Atatürk'ün Türk kadınına verdiği değer açıklanmaya çalışılacaktır. Millî Mücadele'de Türk kadınından söz ederken, onun cephede ve cephe gerisindeki hizmetlerini ayrı ayrı açıklamak gerekir kanısındayım. Kurtuluş Savaşı sırasında kadın Millî Mücadele'ye erkek kadar hizmet etmiş, en zor şartlara katlanmış, cephede erkekle omuz omuza düşmana karşı savaşmış, zaman zaman düşmana esir düşüp işkenceye maruz kalmış ama herşeye rağmen mücadelesine sonuna kadar devam etmiştir. Şimdi sayacağım isimleri belki ilk defa duyacak belki de bir defa daha hatırlayacaksınız. Kara Fatma, Ayşe Hanım, Bitlis Defterdarının hanımı, Kara Fatma Şimşek, Hatice Hanım, Tayyar Rahmiye, Melek Hanım, Tarsuslu Kara Fatma, Gaziantepli Yirik Fatma, Mudurnulu Fatma Kadın, Nazife Kadın, Gördesli Makbule, Asker Saime Hanım Kurtuluş Savaşı'na katılan mücahit kadınlardan sadece bir kısmıdır.
Atatürk ve Kadın Hakları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VIII, Sayı 22 · Sayfa: 55-66
Özet
Atatürk erkeğe olduğu gibi kadına da insancıl bir açıdan yaklaşarak, kadının da medenî, siyasî ve kültürel haklarda erkek ile eşit tutulmasını sağlayacak çağdaş atılımdan gerçekleştirmiştir. Çağdaş bir toplum olabilmenin ve çağdaş bir hukuk devleti kurmanın ilk şartı kadının da bir vatandaş ve özgür bir insan olarak haklarını tanımak ve saygı göstermekti. Zira kadın ve erkek insan kavramını birlikte oluşturmakta ve bu kavrama birlikte bir anlam kazandırmaktaydı. Bu anlayışla hareket eden Atatürk devrimi Türk kadınına asırlardan beri ihmal edilen sosyal ve siyasal haklarım kazandırdı. Türk halkının var oluşunu tayin eden Kurtuluş Savaşı öncesi ve süresince, Türk kadınının özverili katkılarını çok iyi değerlendiren, büyük insan Atatürk, kadına kazanmayı hak ettiği haklarını vererek, onu özlemini duyduğu toplum içindeki saygın statüsüne getirmiştir. Atatürk siyasal ve sosyal hakların kadın tarafından kullanılmasının, insanlığa mutluluk ve saygınlık sağlayacağı için gerekli olduğuna inanmaktaydı. Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek barış ve güvenliği için çalışmasını istiyordu.
Türk Kadınının Geçirdiği Evrimin Tarihçesi ve Bugünkü Durumu
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 163-172
Özet
Bir ulusun uygarlığının, bir toplumda kadının yerine verilen önemle ölçülebileceği tartışılamayacak bir gerçektir. Kadının sosyal değerinin yeterince anlaşılamadığı ya da değerlendirilmediği dönemlerde, toplumlar gelişememişler ve ilerleyememişlerdir. Kadın nüfusunun dünya nüfusunun aşağı yukarı yarısını oluşturmasına karşın, kadınlar, erkeklere kıyasla sosyal haklar açısından daima geride kalmışlardır, çünkü genellikle köle ya da erkeğin malı olarak addedilmişlerdir. Genel olarak kadın, gerçek kişiliğini sosyal yapının değişmesiyle bulmuştur. Başka bir deyişle, kadın feodal toplumdan endüstriyel topluma geçişten sonra, toplumda daha çok önem kazanmaya başlamıştır. 18. yüzyılın sonlarında gerçekleşen endüstriyel devrim ve bilimsel ve teknik alanlardaki yeni keşifler, toplumda kadının yerini radikal bir biçimde değiştirmiş ve kadınları, evlerin dışında yeni görevler ve sorumluluklar üstlenmeye zorlamıştır. Aile içindeki geleneksel görevleri dışında, ülkelerinin üretimine doğrudan katılma ve iş hayatında yeni sorumluluklar üstlenme zorunda kalmışlardır; işte bu durum, kadınların yeni sosyal haklar talep etmelerinin arkasında yatan başlıca nedenlerden birini oluşturmuştur. Ancak, kadının özgürleşme mücadelesinin ilk somut sonuçlarının, İkinci Dünya Savaşı ertesinde elde edilebildiği söylenebilir.
Atatürk ve Çağdaş Türk Kadını
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt III, Sayı 7 · Sayfa: 151-154
Özet
Türk kadınları varlıklarını, kadının her bakımdan toplumun temeli olduğunu sık sık dile getiren, Büyük Atalarına borçludur. Ayrıca Türk kadınları şanslıdır; Çünkü Cumhuriyetimiz Atatürk gibi çağdaş düşünce ve çağdaş eylemi kişiliğinde birleştirmiş bir önder tarafından kurulmuş ve yönlendirilmiştir.
Törelerimizde Kadının Yeri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt II, Sayı 5 · Sayfa: 441-448
Özet
Türkler İslâmlaştıktan sonra Selçuklular, kadına karşı saygılı olma geleneğini sürdürmüşlerdir. Onların sosyal faaliyetlerine izin vermişlerdir. Daha sonraları, kenderde Arap, İran ve Bizans âdetleri yerleşmeye başlamış, ancak kırsal yerlerde Türk töresi canlılığım daha iyi korumuştur.
Çağdaşlaşmada Kadın Hakları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 331-334
Özet
Çağdaşlaşma deyimi asrımızda medenî milletlerin uyguladığı kuralları kapsar. Bunların başında hukukî durumun her kişiye eşit olarak sağlanması gelir. Öğrenim bakımından ise, erkek ve kadının eşit şartlarda meslek sahibi olmasını öngörür. Milletler, kadın ve erkek nüfusun birleşmesiyle var olur. Türk kadını günümüzde bütün haklarıyla çağdaşlaşma içindedir. Bunu Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet idaresine borçludur.
Türk Kadını ve Kadın Hakları Kaynakçası
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 615-621
Özet
Bu kaynakça denemesinin adına, "Atatürk'ün Doğumunun 100. Yılı ve Cumhuriyetin 50.-60. Yıllarında Türk kadını ve kadın haklarını ad ve konu alan kitap ve makaleler kaynakçası'' demek daha doğru olurdu. Böylece kaynakçanın sınırları seçilen adla açıkça belirlenirdi.