3 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler
Yüksek Öğretimde Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Dersi Öğretiminde Karşılaşılan Problemler ve Yeni Yaklaşımlar -Hacettepe Üniversitesi Örneği
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 589-612
Özet
Tam Metin
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersi bugün tüm yüksek öğretim kurumlarında okutulmakta olan ve hem öğrenciler hem öğretim elemanları tarafından derse ilişkin içerik, yöntem ve teknikler konusunda bazı beklentilerin bulunduğu bir ders niteliğindedir. Yakın tarihin özelliklerinin ve hassasiyetlerinin kavranmaya çalışıldığı bu dersin verimliliğini artırabilmek, dersin amaçlarının yerine getirilebilmesi bakımından da önem taşımaktadır. Bu amaçla Hacettepe Üniversitesi örneğinde yapılan bir anket çalışması ile dersin gereksinimleri tespit edilerek bunların giderilmesi ve yetişmekte olan genç neslin tarih bilincine sahip olarak geleceğe hazırlanmasına katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Yapılan çalışmanın sonuçları tarih öğretimi ile ilgili yeni yaklaşımların sergilenebilmesine ışık tutacaktır.
Yüksek Öğretimde Kalite
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1996, Cilt XII, Sayı 35 · Sayfa: 569-573
Özet
Eğitim eksikliği ve okuma yazma bilenlerin toplam nüfustaki oranının düşüklüğü az gelişmiş ülkeleri niteleyen temel göstergelerden bir tanesi belki de en önemlisidir. Eğitim ve ekonomik kalkınma arasındaki doğrusal ilişki açık ve kesin bir biçimde ifade edilebilir.
Türk Yüksek Öğretim Tarihine Genel Bakış
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 211 · Sayfa: 1209-1220
Özet
Tam Metin
Günümüzdeki yüksek öğretimin içerdiği konulara girmeden önce, bu öğretim kolunun dünyada ve bizde nasıl bir gelişme izlediğine kısaca değinmek istiyorum: Bilindiği gibi yüksek öğretim, lise veya meslek liselerinde sona eren orta öğretimin bir uzantısıdır. Bugünki anlamıyla yüksek öğretim, yurttaş eğitiminin bir devlet görevi olarak ele alınıp örgütlenmesinden sonra rasyonel bir gelişme göstermiştir. Bizde ve öteki ülkelerde yurttaş eğitiminin bir devlet görevi olarak ele alınması yani devletin, yurttaşın eğitilmesini kendi görevi sayması, uygarlık tarihinin beşbin yıla varan uzun süresi içinde çok yenidir. Bu gerçek, yani yurttaşın develt eliyle eğitilmesi gereği bizde, sultan ikini Mahmut tarafından duyulmuş, onun zamanında uygulanmaya başlanmıştır; çünkü o, kaynağını din ayırımından ve cehaletten, bağnazlıktan alan ve tarihi düşmanlıklarını üzerimizde odaklaştıran Avrupa devletlerinin kötü emellerini önlemenin, ancak yurttaşın eğitilmesi, bilime ve tekniğe yöneltilmesi sayesinde mümkün olacağını anlamıştı. İnsan yaşamında ve toplulukların yönetiminde din kurallarının egemen olduğu çağlarda insana dünyada ve âhirette mutluluk getirecek olan bilime ve eğitime en büyük önemi, kuşkusuz islam dini vermiştir. Onun kutsal kitabında yani Kur'an'da insanlığa ilk seslenişi (alak sûresinde) "oku" olan bu din mensupları, bilimde ve teknikte elde ettikleri gelişmelerin yardımıyla kısa sürede üç kıta üzerinde geniş bölgelere yayılmış, oralarda, medrese denen yüksek düzeyde bilim, eğitim ve öğretim kurumlarını yekseltmişlerdi. Bağdad'da, Basra'da, Şam'da, Kahire'de, kuzey Afrika şehirlerinde ve Endülüs İspanyasında, özellikle bu son ülkenin Kurtuba, Gırnata, Tuleytula (Toledo) ve İşbilye şehirlerinde açılan bu bilim kuruluşları, yüzlerce yıl insanlığa ışık saçtı, uygarlık ve mutluluk kaynağı oldu.