4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • ambassador
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Şair Yahya Kemal Beyatlı’nın Elçiliği ve Büyükelçiliği

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2007, Cilt XXIII, Sayı 67-68-69 · Sayfa: 11-88
Tam Metin

Bu makalede ünlü Türk şairi Yahya Kemal Beyatlı'nın (1884-1958) diplomatik hayatı ve hizmetleri ele alınmaktadır. Beyatlı'nın edebiyatçı kimliği ve şairliği üzerine birçok yayın bulunduğu halde onun diplomatlığı yeterince incelenmemiştir. Bir diplomat-tarihçi gözüyle kaleme alınan makalede bu boşluğun doldurulması amaçlanmaktadır.

Yahya Kemal Beyatlı 1922-1923'te Lozan'da toplanan ve modern Türk tarihinde önemli bir yer tutan Lozan Barış Konferansına katılan Türk delegasyonu içinde yer almıştır. Konferans sonunda, 1923 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne seçilmiştir. Bu görevde iken 1926 yılında Türkiye Varşova'ya Elçi olarak atanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin İspanya'ya gönderdiği ilk elçi olmuştur. Beyatlı, Elçi olarak 1926-1929 yıllarında Varşova'da görev yaptıktan sonra 1929 yılında Madrid Elçiliğine nakledilmiş ve 1932 yılına kadar burada görev yapmıştır. Madrid'de iken Lizbon'a da ekradite edilmiş ve 1931-1932 yıllarında Portekiz'de Türkiye'yi temsil etmiştir.

1932 yılında Türkiye'ye dönen ve daha sonra yeniden parlamentoya seçilen ve uzunca bir süre milletvekili olarak görev yaptıktan sonra, 1948 yılında Pakistan'a Büyükelçi olarak atanmıştır. Buradan emekli ollmuş ve 1958 yılında İstanbul'da ölmüştür.

Beyatlı, diplomatik mesleğinin ilk yıllarında Türkiye'nin başarılı bir temsilcisi olmuşsa daha sonraki yıllarda yetrerince etkili olamamış görünmektedir.

Rus-Türk İlişkileri Perspektifinden Rusya’nın Doğu Anadolu Politikaları

Erdem · 2007, Sayı 45-46-47 · Sayfa: 1-18
Osmanlı ile Rusya arasında fiili olarak 1700 yılından itibaren başlayan gerginlik ve savaş dönemi genel bir bakış açısı ile dünyanın en uzun savaş dönemlerinden birisi olduğunu söylemek mümkündür. Bu savaş döneminde taraflar dönemin askeri-politik kuralları gereğince birbirlerine karşı çeşitli stratejiler geliştirmişlerdir. Bunlar genellikle karşı tarafın askeri ve ekonomik yönlerini mahvetmeye yönelik fiziki saldırılar idi. Ancak xıx. yüzyılda politik anlayış çok daha ince bazı kurgular geliştirdi ve politikanın bir devamı olan askeri stratejiler de bundan etkilendi. Özellikle etnik yapılar üzerinden rakip devletin gücünü kırmaya, iç huzursuzluk çıkarmaya yönelik bu girişimler çok uluslu devletler için çok daha sıkıntılı bir süreç yarattı. Devletler bu politika sayesinde savaş yolu ile elde edecekleri bir bölgeyi isyan ettirme veya hâkimlerine sırt çevirme yolu ile ele geçirmek veya topraklarını rakip devletten ayırma sayesinde çok daha az maliyetli bir şekilde amaçlarına ulaşmaya başladılar. Rusya' da da bu politik anlayış xıx. yüzyılın hemen başlarında kendisini göstermiştir. Rusya bir yandan Balkanlarda Bulgarları, Sırpları, Hırvatları, Yunanları panslavist ideoloji yolu ile Osmanlı devletinden koparmayı hedeflerken Güney bölgelerindeki Ermenileri dini aynılık, Kürtleri de milliyetçi ideolojinin aşılanması yolu ile Osmanlı ülkesinde karışıklık çıkarmalarını ve hatta olabiliyor ise ayrılmalarını amaçlayan politikalar üretmişlerdir. Bunu yaparken Ruslar son derece dinamik bir bilim camiasına sahip olmalarının avantajını sonuna kadar kullandılar. Dünyaca isim yapmış bilim adamları bu politikalar merkezinde neşr yaparlarken bilimi manipüle etmekten de geri durmamışlardır. Onların çalışmaları da Osmanlı ülkesinde önemli politik hadiselerin yaşanmasına neden olmuştur. Böylelikle şunu diyebiliriz ki Moskova ve Petersburg'da ve diğer önemli kentlerde üniversitelerde üretilen teoriler, ajanlar ve konsoloslar sayesinde Osmanlı toprakları içinde pratiğe geçirilmiştir. Makalemizde Rusya'nın Ermeni ve Kürtlere yönelik politikalarını irdeleyerek özellikle xıx. yüzyılda tarihçilik yolu ile ortaya çıkarılan toplumsal ayrılık ve aykırılıkları inceleyerek üzerinde çokça söz söylenen önemli bir konuyu aydınlığa kavuşturmaya gayret edeceğiz.

Cumhuriyetin İlk Çeyrek Yüzyılında Türk Diplomatik Temsilcilikleri ve Temsilcileri (1920-1950)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2006, Cilt XXII, Sayı 64-65-66 · Sayfa: 15-90

Bu makale, 1923-1950 yılları arasında Türk diplomatik misyonları ve diplomatik temsilcileri üzerine bir incelemedir.

Büyükelçilikler ve elçilikler olarak Osmanlı diplomatik misyonlarının toplam sayısı, son dönemde 18 idi. Cumhuriyet yıllarında, incelediğimiz 1923-1950 döneminde Türk diplmatik temsilciliklerinin toplam sayısı 37'ye çıktı. Makalenin birinci bölümü 37 ülkedeki Türk diplomatik misyonlarının bir panoramasıdır: burada bütün Türk diplomatik temsilciliklerinin ve temsilcilerinin, yani büyükelçilerin, elçilerin, maslahatgüzarların kronolojik ve alfabetik ayrıntılı listeleri verilmektedir.

Makalenin ikinci bölümünde yedi Türk diplomatı incelenmektedir: Muhittin Akyüz (1869-1940), Mehmet Ali Şevki Alhan (1883-1947), Mehmet Kâzım Dirik (1881-1941), Kemalettin Sami (1884-1934), Ali Fethi Okyar (1880-1943), Dr. İbrahim Tali Öngören (1871-1952) ve Ahmet Ferit Tek (1878-1971).

The Life and Career of a Turkish Statesman: Cevat Açıkalın

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2000, Cilt XVI, Sayı 46 · Sayfa: 205-223
Cevat Açıkalın (1901-1970) is a diplomat who had a distinguished career in the Turkish foreıgn service between 1922 and 1961, Açıkalın acted as the secretarygeneral of the Turkish delegation to the Montreux Straits Conference in 1936 and he functioned as Turkish Envoy Extraordinary in Hatay in 1938-1939. Furthermore, he acted twice as the Secretary-General of the Ministry of Foreign Affairs and served ably as ambassador in Moscow, London and Rome. In these capacities he provided invaluable Services to Turkey, Açıkalın was also a senatör between 1961 and 1968. Ow- ing to his superior virtues and distinguished personality, Açıkalın was a much respected and adored statesman.