5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • ayan
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Çukurova Âyânları IV: Hasanpaşazâde Ahmet Bey II

Belgeler · 2023, Cilt XXXVIII, Sayı 42 · Sayfa: 31-227 · DOI: 10.37879/belgeler.2023.31
Tam Metin
18. Yüzyıl Çukurova’da âyânlığın en güçlü olduğu yıllardır. Adana valilerinin Rumeli’de bulunan kale ve şehirlerin korunması için görevlendirilmiş olması, şehirlerin mütesellimler eliyle yönetilmesi sonucunu doğurdu. İşte bölgenin güçlü âyân ailesi Karslızâdeler veya daha sonraki adıyla Hasanpaşazâdeler 1750 yılından sonra böyle bir tablo içerisinde ortaya çıkmış ve bölgenin yönetiminde etkili olmuştu. 1770 yılında Karslızâde Hasan Paşa’nın Üzeyir sancakbeyi olarak atanmasından sonra aile, Hasanpaşazâdeler olarak anılmaya başlamıştır. Hasanpaşazadeler, Adana Müftüsü İshak Efendi üzerinden Ramazanoğulları kimliği ile Cumhuriyete intikal etmiş köklü bir âyân ailesidir. Hasanpaşazâdeler âyân ailesi ve bu ailenin en güçlü ismi Ahmet Bey hakkında bugüne kadar bazı akademik yayınlar yapılmıştır. 1793-1811 yılları arasında birçok defa Adana mütesellimliği yapan Ahmet Bey hakkında, gerek Adana Şer’iye Sicillerinde ve gerekse diğer Osmanlı Arşiv kaynaklarında yüzlerce belge bulunmaktadır. 57 numaralı Adana Şer’iye Sicili neredeyse tamamen Ahmet Bey ile ilgilidir. Bu belgeler sadece Çukurova bölge tarihi ve âyânlık mücadeleleri ile ilgili olmayıp Nizâm-ı Cedîd uygulamaları ve mâlikâne-mukataa işletmelerinin nasıl yürütüldüğü konusunda da değerli bilgiler sunmaktadır. Bundan önceki makalemizde Ahmet Bey’in mütesellimliğe atanması konusunda gerekli bilgiler verilmiş olduğundan biz burada yayınlamış olduğumuz belgelerin değerlendirilmesine ağırlık vermek istiyoruz. Buraya aldığımız 71 belge Hasanpaşazâde Ahmet Bey’in 1798 yılından1802 yılına kadar olan mütesellimlik dönemlerine ilişkin belgelerdir. Bu dönem, Napolyon’un Mısır saldırısı yılları olduğundan yayınlanan belgeler bu savaşın arka planı konusunda çok kıymetli bilgiler sunmaktadır. Adana’da âyân ailelerinin mukataa ve malikâneleri nasıl ele geçirdiğini ve bu yolla bölgedeki hakimiyetlerini nasıl güçlendirdiklerini gösteren birçok belge araştırmacılara ulaştırılmış olmaktadır[1] .

Çukurova Âyânları III: Hasanpaşazâde Ahmet Bey

Belgeler · 2022, Cilt XXXVII, Sayı 41 · Sayfa: 39-210 · DOI: 10.37879/belgeler.2022.39
Tam Metin
Hasanpaşazâdeler, 1750 yıllarında Karslızâdeler olarak ortaya çıkmış bir âyân ailesidir. Aileden Hasan Ağa’nın 1770 yılında Adana beylerbeyi olmasından sonra aile Hasanpaşazadeler olarak anılmaya başlamış ve en parlak günlerini Ahmet Bey’in Adana âyânlığı ve Adana mütesellimliği yaptığı 1793- 1812 yılları arasında yaşamıştır. 1812 yılında Ahmet Bey’in ölümü üzerine yerine kardeşi Mehmet Bey Adana mütesellimi olmuştur. Mehmet Bey’in devlet ile ters düşerek sürgün edilmesi üzerine de Ahmet Bey’in oğlu Hacı Ali Bey Adana mütesellimliğini yürütmüştür. Bu makalede ele alınan 60 belge Hasanpaşazâde Ahmet Bey’in ilk yıllarına ilişkin olup bir âyân ailesinin devletle olan ilişkilerini nasıl yürüttüğü ve mukataalar veya iltizamlar satın alarak bölgede nasıl etkin bir konum kazandığını gösteren belgelerdir. Ahmet Bey’in mütesellimlik beratları bir âyân ailesinin mütesellimliğe niçin ve ne şekilde atandığını gösteren önemli belgelerdir. Hasanpaşazadeler âyân ailesi Adana Müftüsü İshak Efendi kolundan varlığını devam ettirmiştir. Bugün bölgede Ramazanoğlu, Ener, Tarımer, Oral, Uygur gibi soyadları taşıyan aileler bu aileden gelmektedirler.

Tanzimat Döneminde İsyancı Bir Ayan Profili: Acaralı Kör Hüseyin Bey Hadisesi

Belleten · 2014, Cilt 78, Sayı 282 · Sayfa: 611-658 · DOI: 10.37879/belleten.2014.611
Tam Metin
19. yüzyılda Osmanlı taşra idaresinde yaşanan en önemli değişim şüphesiz temellerini II Mahmud'un attığı merkezileştirme faaliyetleriydi. Taşrada uzun bir geçmişi olan âyan ailelerinin güçlerinin sınırlandırılması ve merkezi denetimin yeniden tesis edilmesi esasına dayanan yeni devlet politikası etkilerini Doğu Karadeniz bölgesinde de gösterdi. 19. yüzyılın ilk otuz yılında bu bölge merkezi temsil eden valiler ile yerel güçler arasında sürekli bir mücadeleye sahne oldu. Bu mücadele döneminin bir sonraki aşaması olarak bölgede Tanzimat'ın uygulanmaya başlaması ve sadece idari değil mali anlamda da bir merkezileşmeyi ve yeni bazı uygulamaları ön görmesi çıkarları zedelenen geniş bir zümrenin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu muhalif kesimin bir kısmı yeni sisteme entegre edilerek teskin edilse de Trabzon Eyaleti'nin doğusu gibi imparatorluğun bazı hassas bölgelerinde bu süreç biraz daha sancılı oldu. Osmanlı-Rus sınırında tampon bir bölge özelliği gösteren Acara'da 1840'tan 1846'ya kadar devam eden bir karışıklık dönemi Karadeniz Bölgesi'nin kendine has âyanlık sisteminin bir örneğini sergilediği gibi bölgenin gerek iç gerekse de dış gelişmelere karşı hassas yapısını ve kırılganlığını da göstermektedir. Bu bağlamda bu çalışma, Acara bölgesinin en önemli âyan ailelerinden olan Selim Paşazâdelerden Kör Hüseyin Bey'in ilki 1840; ikincisi de 1846'da ortaya çıkan ve aldığı destek ile bölgeyi anarşi ortamına sürükleyen isyanlarının ortaya çıkışlarını ve bölgedeki etkilerini Osmanlı ve Fransız arşiv kaynaklarıüzerinden değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Bir Ayan Ailesi: Tavaslızadeler

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 273 · Sayfa: 447-470
Tam Metin
Devlet otoritesinin zayıflamaya başladığı XVII. yüzyıldan itibaren taşrada bazı şahıs ve ailelerin sivrilmeye başladığı görülür. Ayan adı verilen bu zümre, özellikle iltizam usulünde yapılan değişiklikten sonra daha da güçlenmeye başlar. Bunlar, voyvodalık ve mütesellimlik gibi vazifeleri yürütürken görevlerini kötüye kullanarak servet sahibi oluyorlardı. Bu ayanların, Anadolu'nun birçok yerinde olduğu gibi Rumeli'de de devleti uğraştırdığı görülmektedir. Menteşe Sancağında da ayanlar vardı. Bunlardan Tavas Kazasında bir aile Tavaslızadeler olarak anılmaktaydı. Tavaslızadeler, bugün artık Tavas'da yaşamamakla beraber, günümüze kadar ulaşan ailelerdendir. Bu makalede ailenin tarihi, devletle ilişkileri ve siyasi, içtimai ve iktisadi faaliyetleri ele alınmaktadır.

Bir Âyan'ın Muhallefatı

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 161 · Sayfa: 41-78 · DOI: 10.37879/belleten.1977.41
Arşivlerimizde bulunan "muhallefat kayıtları" Türk iktisadi ve sosyal tarihinin aydınlığa kavuşturulması bakımından çok değerli belgeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar üzerinde yapılacak çalışmalar, herşeyden önce ölenlerin servetleri ve her türlü ilişkileri hakkında değerli bilgiler sağlıyabileceği gibi, bir fiyat tarihinin yazılabilmesi için de bunlar önemli birer kaynak olma özelliğine sahiptirler. Öte yandan söz konusu muhallefat kayıtları müsadere olayı ile birlikte ele alındığında, bunlardan iktisat tarihçisinin sağlıyacağı faydanın alam daha da genişlemekte ve böylece Osmanlı mali politikasındaki önemli bazı noktaları aydınlatabilmek olanakları doğmaktadır. Tarihimiz için genel ve sağlıklı sonuçların elde edilebilmesi muhakkak ki uzun yılları gerektiren ve mümkün olduğu kadar çok veriye dayanan araştırmaların tamamlanmasına bağlıdır. Yoksa, muhallefat defterleri ve müsadere olayı üzerinde yapılacak gelişigüzel çalışmalar tarihimizin iktisadi yorumu için faydalı olmak şöyle dursun, yanıltıcı sonuçlar elde edilmesine yol açabilir. Nitekim bazı kişilere ait muhallefat defterleri üzerinde yaptığımız çalışmalar bize bunların, imparatorluğun genel bünyesi içinde olduğu kadar kendi sosyal sınıfları içinde de atipik örnekler olabileceği izlenimini vermiştir.