3 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
- Baghdad 2
- Bağdat 2
- Abbāsīds 1
- Abbâsîler 1
- Adūd al-Dīn Ibn al-Muslima 1
VI./XII. Asırda Bir Abbâsî Veziri: Adudüddîn İbnü’l-Müslime’nin Siyasî ve İdarî Etkinliği
Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 303 · Sayfa: 423-461 · DOI: 10.37879/belleten.2021.423
Özet
Tam Metin
Abbâsî bürokrasisinde uzun yıllar görev yapmış bir aileye mensup olan Adudüddîn İbnü’l-Müslime babası İzzüddîn Abdullah b. Hibetullah’ın vefatıyla birlikte onun yerine üstâdârlığa tayin edilmiştir. Bundan sonraki süreçte etkinliği giderek artan Üstâdâr İbnü’l-Müslime, Vezir İbn Hübeyre’nin zehirlenerek aniden vefat etmesiyle bu makama atanması muhtemel en güçlü aday olarak öne çıkmıştır. Ancak Halife Müstencid, Adudüddîn İbnü’l-Müslime’nin yerine Bağdat’taki siyasî çevrelerle doğrudan bir irtibatı bulunmayan Vâsıt nâzırı (idareci/müfettiş) Ebû Ca‘fer Ahmed b. el-Beledî’yi vezirliğe tayin etmiştir. İdarî açıdan nüfuzunun engellenmek istendiğini anlayan İbnü’l-Müslime ise dönemin etkili şahsiyetlerinden Emîr Kutbüddîn Kaymâz’la ittifak kurmuş ve birlikte Müstencid’i bertaraf ederek Müstazî’yi tahta çıkarmışlardır. Müstazî de ilk icraat olarak İbnü’l-Müslime’yi vezirliğe, Emîr Kaymâz’ı ordu komutanlığına, İbnü’l-Müslime’nin oğlu Kemâlüddîn’i üstâdârlığa tayin etmiştir. Bu çalışma İbnü’l-Müslime ailesinin Abbâsî idarî tarihindeki en etkili şahsiyetlerinden olan Adudüddîn İbnü’l-Müslime’nin bir üstâdâr ve vezir olarak siyasî ve idarî hadiseler üzerindeki rolünü incelemeyi hedeflemektedir. Bunun için öncelikle Adudüddîn’in ailesi, yetişmesi, üstâdârlık yaptığı dönemde Halife Müstencid ve sabık vezir İbnü’l- Beledî ile ilişkileri, ayrıca Vezir İbn Hübeyre’nin zehirlenmesinde herhangi bir etkisinin olup olmadığı meselesi üzerinde durulmuştur. Ardından Müstencid’in öldürülmesi ve Müstazî’nin halife olmasındaki rolü, vezirliğe tayin edilmesi ve Emîr Kaymâz’la girdiği iktidar mücadelesi ele alınmıştır. Ayrıca konu bütünlüğünü sağlamak amacıyla, Adudüddîn İbnü’l-Müslime’nin çevresindeki şahısların birbiriyle ilişkilerine de işaret edilmiştir. Bu anlamda üstlendiği bürokratik görev sebebiyle dönemin nüfuz sahibi bir diğer şahsiyeti olan Sâhibülmahzen İbnü’l-Attâr’la Emîr Kaymâz arasındaki mücadeleye özellikle değinilmiştir. Son olarak İbnü’l-Müslime’nin Halife Müstazî ile arasının açılması ve öldürülmesi hakkında bilgi verilmiştir.
Osmanlı Devleti'nin Son Dönem Irak Politikasına Bir Örnek: Nazım Paşa'nın Bağdat Valiliği (25 Kasım 1909 - 15 Mart 1911)
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 271 · Sayfa: 833-870 · DOI: 10.37879/belleten.2010.833
Özet
Tam Metin
Bağdat Vilayeti'nde Il. Meşrutiyet'in ilanının hemen ardından büyük devletler tarafından gerçekleştirilen emperyalist faaliyetlerin yanı sıra bölge halkının can, mal ve ırzına tasallut eden eşkıyalık hareketlerinde büyük bir artış gözlenmiştir. Güvenlik konusunda yaşanan zafiyet, ekonomik faaliyetleri olumsuz yönde etkilemiştir. Yaşanan sorunları ortadan kaldırmayı amaçlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti, Irak bölgesine olağanüstü yetkilerle donatılmış yetenekli valiler gönderilmesine gayret göstermiştir. Bu doğrultuda Bağdat Valiliği'ne tayin edilen Nazım Paşa, güçlü kişiliğiyle bölgede uzun yıllardır görülen otorite boşluğunu doldurmayı başarmış ve almış olduğu tedbirlerle eşkıyalık olaylarını tamamen ortadan kaldırmıştır. Nazım Paşa Müslüman ve Gayr-i Müslim tebaaya hoşgörüyle yaklaşmış, bu sayede kendisinden evvel Bağdat'a gelen valilerin hiç birisinin gerçekleştiremeye muvaffak olamadığı huzur ortamını tesis etmeyi başarmıştır. Ayrıca yıllardır ihmal edilmiş olan bölgede imar-iskan ve ticari-zirai faaliyetlerin artırılması yönünde kapsamlı bir kalkınma hamlesi başlatmıştır. Başarılı bir vali olarak dikkat çeken Nazım Paşa, Il. Meşrutiyet döneminde yaşanan iç siyasi çekişmeler nedeniyle görevinden azledilmiştir.
Bilinmeyen Bir Yusuf u Züleyha El Yazması
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1996, Cilt 44 · Sayfa: 105-128
Özet
Kur'an'da Ahsen-ül Kasas olarak vasıflandırılan Yusuf Kıssası, İslamiyet'in ilk çağlarından beri dini şekliyle okunmaya ve hatta aşk macerası olmak bakımından da yazılmaya başlanmıştır. Mehmet Navruzi de şiir söyleme gücü ve edebi kişiliği bakımından üstün bir sanatkar olduğunu Yusuf u Züleyha eserinde gösterir.