17 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Barış 16
- Peace 12
- Atatürk 9
- Dünya Barışı 3
- Lozan 3
Atatürk ve Lozan Barış Konferansının İlk Devresi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt IV, Sayı 11 · Sayfa: 417-436
Özet
Büyük Zafer kazanılmıştı, asıl mesele barışın da kazanılması idi, bunun için de Lozan'a kuvvetli bir Türk heyetinin gitmesi gerekiyordu. Delegasyonumuz Lozan Konferansının ikinci devresine gitmiş ve büyük bir diplomatik zafer olan Lozan Antlaşması'nın imzalanmasını sağlamıştır. Fakat hiç şüphe yoktur ki Lozan'ın baş mimarı şüphesiz başdelegeden itibaren andlaşmanın en ince ayrıntısına kadar düşünen büyük Atatürk'tür.
Atatürk ve Barış
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1987, Cilt III, Sayı 9 · Sayfa: 537-550
Özet
Ünlü Fransız devlet adamı Clemanceau der ki: "Savaş, sadece askerlere bırakılamayacak kadar önemli bir iştir." Ya barış? Acaba onun kıymetini askerler, sivillerden daha mı iyi biliyorlar?
Atatürkçülükte Barış ve Sevgi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1987, Cilt III, Sayı 9 · Sayfa: 657-662
Özet
Atatürk'ün barışçılığı ve insan sevgisi dünyada birçok kimsenin dikkatini çekmiştir. Tanınmış Alman düşünürlerden Herbert Melzig onun için şöyle demiştir: "Kemal Atatürk kendi ulusu ve insanlık için beslediği sevgi ile, bir dâhinin neler yapabileceği hususunda bütün dünyaya görülmedik ve işitilmedik bir sahne seyrettirmektedir." O, yurduna göz dikenleri yendikten sonra karşı tarafa dostluk elini uzatmıştır.
Atatürk, Barış ve Eğitim
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1987, Cilt III, Sayı 8 · Sayfa: 421-424
Özet
Barış konusunda eğitimin temel görev ve sorunlarından biri, çatışmayı küçümsemeden, karmaşıklığı azaltmak ve böylece sarsılmaz bir devlet yapısını sağlamaktır. Bu gerçeği sözlendiren Atatürk, bir toplumun iç kuruluşu ne kadar kuvvetli ve sağlam olursa, dış siyaset ve saygınlığının da, aynı oranda güçlü ve yüksek olacağını ifade etmiştir .
Atatürk ve Barış
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt II, Sayı 6 · Sayfa: 607-613
Özet
Atatürk sadece büyük ve muzaffer bir komutan değil, çok başarılı bir barışçı politikanın izleyicisi de olan büyük bir devlet adamıdır. Diğer tarafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 1986 yılını (Dünya Barış Yılı) olarak ilân ettiğini görüyoruz. Atatürkçülüğü karakterize eden ilkelerden birisi de "Yurtta Sulh Cihanda Sulh"tur. Zira O, Türk ulusuna ana hedef olarak gösterdiği "Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma"nın ön koşulunu yurtta ve cihanda barışta görmüştür.
Jeopolitik Tehditler Karşısında: “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt II, Sayı 6 · Sayfa: 743-756
Özet
Türkiye'nin jeopolitik, durumuna bakıldığında; kara alanı bakımından Avrupa-Asya-Afrika kıtaları arasında olup bu kıtalarla bir çok noktalardan bağlantısı bulunmaktadır. Hava alanı bakımından da, yine bu üç kıta arasında, bir kavşak noktası halindedir. Deniz yönünden ise daha da büyük önem taşımaktadır. Türk boğazları, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlamaktadır; bu nedenle Karadeniz'e kıyısı bulunan devletler için Türkiye'nin çok büyük bir değeri vardır. Hele bir süper devlet durumunda bulunan Sovyetler için bu durum son derece önemlidir.
Yurtta Sulh, Cihanda Sulh
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 435-450
Özet
İnsanlar arasındaki ilişkiler ya çarpışma, zorlama veya uyumdur. Menfaat çarpışmalarının tabiî sonucu, mücadeledir, harptir. Menfaatlerin uyuşması ise sulhtur. Sulh (barış) ve harp (savaş) birbirine taban tabana zıt iki ayrı müessesedir. Barış kısaca sosyal düzendir, güvenliktir, hukuk ve kazanılmış haklara saygıdır. Toplum hayatında dengenin sağlanmasıdır. Mücadele, en vahimi olan harp ise anarşidir, karışıklıktır, kararsızlık ve dengesizliktir.