14 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • diplomasi
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Osmanlı-Fransız Diplomatik İlişkileri, 1798-1807.

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 185 · Sayfa: 259-280 · DOI: 10.37879/belleten.1983.259
Tam Metin
Araştırmamızda, 1798'e kadar olan Osmanlı-Fransız ilişkilerini, Mısır sorunu ve sonuçlarını, I. Napolyon'un Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki politikasını, O'nun "İmparator" olarak tanınmasını, Osmanlı İmparatorluğunu Fransız siyaseti doğrultusuna çekmek ve O'ndan Rusya'ya karşı bir müttefik yapmak amacıyla girişilen Fransız diplomatik manevralarını , Osmanlı İmparatorluğunun bu iki devlet için yaptığı faaliyet ve karşı faaliyetleri ve nihayet Napolyon'un gerçek yüzü ve söz ve davranışları arasındaki çelişkileri inceleyeceğiz.

Atatürk'ün Yabancı Devlet Adamlarıyla Görüşmeleri

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 157-208 · DOI: 10.37879/belleten.1981.157
Aşağıda yedi belge yayınlıyoruz. Bunlar, Atatürk'ün 1930'larda yabancı devlet adamlarıyla yaptığı görüşmelerin tutanakları ve notlarıdır. Görüşmelerde hazır bulunmuş görevlilerce kaleme alınmış, zamanında açıklanmamış ve bugüne kadar arşivde korunup saklanmışlardır. Belgeleri Türk Dışişleri Bakanlığı arşivinden buraya aktarıyoruz. Yedi belge, yedi yılda, şu yedi görüşmeyi kapsıyor: i) Atatürk - Dr. Klein görüşmesi (9.11.1930), ii) Atatürk - Venizelos görüşmesi (26.9.1933), iii) Atatürk - Kral Aleksandr görüşmesi (4.10.1933), iv) Atatürk - Metaksas görüşmesi (19.10.1937), v) Atatürk - Tataresku görüşmesi (28.10.1937), vi) Atatürk - Ponsot görüşmesi (10.12.1936) ve vii) Atatürk - Cemil Mardam görüşmesi (21/22.12.1937). Birinci belge, 9 Kasım 1930 günü yapılan Atatürk - Dr. Klein görüşmesinin tutanağıdır. Dr. Klein o tarihte Amerika Birleşik Devletleri Maliye Bakanlığı müsteşarıdır. 5 Kasım 1930'da Türkiye'ye gelmiş, on gün yurdumuzda kalmıştır. Bu gezi sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal (Atatürk) ile bir saat yirmi dakika süren bir görüşme yapmıştır. Görüşmede Ankara'daki Amerikan Büyükelçisi Joseph Grew ile Türkiye Dışişleri Müsteşarı Numan (Menemencioğlu) Bey ve ayni Bakanlığın Özel Kalem Müdür Vekili Kadri Riza da bulunmuşlardır. Görüşmenin notlarım Kadri Riza tutmuştur. Aslı yedi daktilo sayfasıdır bu notların. Özel Kalem Müdürlüğü dosyaları içinde saklanmıştır.

Kurtuluş Savaşı Günlerinde Batı Siyasamız

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 327-418 · DOI: 10.37879/belleten.1981.327
Kurtuluş Savaşı günlerinde, Kemalistlerin, Doğu'lu devletler gibi Batı'lı devletlere karşı da uyguladıkları siyasanın başlıca amaçları şunlardı : 1. Misak-ı Milli (Ulusal And)'yi gerçekleştirmek; 2. Türkiye'nin dış ülkelerde tanınmasını sağlamak; 3. çeşitli savunma, dostluk ve bağlılık antlaşmalarının çerçevesi içinde, maddi ve manevi yardım sağlamak ve 4. bu amaçlara ulaşabilmek için her türlü aydınlatma araçlarına başvurmak. Ancak bu siyasa oldukça önemli bir noktada değişiyordu: Kemalistler, yurtlarının büyük bir bölümünü ve Osmanlı İmparatorluğunun başkentini işgal altına alan Batı'lı Bağlaşık Devletlerle çatışıyor; bu işgalci devletleri ya diplomasi yoluyla ya da silah gücüyle Türkiye'den çıkarmak için uğraşıyor; ama onları, Türkiye'yi boşaltmaya zorlayacak yeterli askeri güce sahip olmadıklarından, katlanılabilir bir uzlaşmaya yankı-umuduyla, sorunu diplomasi kanalıyla çözümlemek yoluna gidiyorlardı. Büyük Millet Meclisi'nde Batı ideali (Garp Mefkûresi)'nden yana olanlar, Türkiye'nin çıkarlarının Batı'lı devletlerle bir uzlaşmaya varılmasını gerektirdiğine inanıyorlardı. Bağlaşık Devletler ulusal akımı tanısalar ve Türkiye'ye onurlu bir barış önerseler, Kemalistler böyle bir uzlaşmaya belki yanaşacaklardı. Mustafa Kemal, Ermenilere karşı Doğu'da harekata geçilmesini sürekle öneren Doğu Savaş Kesimi komutanı General Kazım Karabekir'e 6 Mayıs 1920'de gönderdiği kapalı telyazısında, Bağlaşık Devletlerle bir anlaşmaya veya uzlaşmaya varılması olasılığından söz ediyor; Barış Konferansı, Türkiye konusunda kararlarını açıklamadan Ermenilere karşı harekata geçilmesinin yurdun çıkarları açısından uygun olmıyacağını bildiriyor; 4 ama bu arada Ermenilerin, Kilikya'da, yerel Fransız subaylarının kışkırtmalarıyla, Türk-Müslüman halka her türlü ezgi yapmalarına karşı ilgisiz kalamıyordu.

Hammer - Purgstall

Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 79-84
Tam Metin
Sayın Başkan, sayın dinleyiciler, Türk Tarih Kurumu Başkanının açış sözlerine ve böyle seçkin bir dinleyici gurubu önünde bana konuşma olanağı verdikleri için kendilerine teşekkür ederim. Bugün Türkiye ve Avusturya arasında iyi, dostane kültürel, ve ekonomik ilişkiler varsa, bu önemli Türk ve Avusturya'lı kişilerin, 15. ve 18. yüzyıllardaki savaşlardan sonra iki ülkenin birbirini tanıyıp, daha çok anlayış göstermelerini söze ve yazıya dökmeleri ile mümkün olmuştur. Avusturya'da bu hizmeti yapanlar, diğerleri yanında diplomat Kont Prokesch-Osten (1795-1876) ve herkesten çok da Joseph von Hammer (1774-1856) olmuştur. Hammer, Kont Purgstall ailesinin varisi olarak 1836 dan itibaren Hammer-Purgstall adını almıştır. Hammer - Purgstall Viyana'daki Şark Akademisinde gördüğü geniş öğrenimden sonra yazdığı ilmi ve edebi eserlerde, ki bunlar yüz cildi aşmaktadır, İslam ülkelerinin, özellikle Türklerin, Arapların ve İranlıların büyük tarihi başarılarını anlatmış ve bu ülke edebiyatlarını ilk kez Almancaya çevirmiş, benzer yazılar ve kendi şiirleriyle şarka övgüler yazmıştır. Hammer'in Hafız Divanını ilk defa Almancaya çevirmesiyle Goethe şark edebiyatından ilham almış ve "Westöstlicher Diwan" (Batı-Doğu Divanı) ı yazmıştır. Friedrich Rückert Hammer-Purgstall'dan Farsça öğrenmiş, Platen, Freiligrath ve Schlegel kardeşler Hammer-Purgstall'dan eserleri için en verimli ilhamları almışlardır.