9 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • eleştiri
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

“SANCHO’NUN SABAH YÜRÜYÜŞÜ”NÜN RUS BİÇİMCİLİĞİ AÇISINDAN ELEŞTİRİSİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 187-207
Rus biçimciliği; bir eserin edebîliğini, eserden hareket ederek kendine özgü kavramlarla ortaya koymaya çalışan nesnel bir eleştiri yöntemidir. Bu eleştiri yöntemine göre edebîlik; şiir ve şiire yakın türlerde "alışılmışın kırılması", roman ve romana yakın türlerde ise "süje"nin kurgulanışı ile sağlanır. Alışılmışın kırılması; bir metinde, günlük dilde kanıksanan yapılardan farklı dilsel formların oluşturulmasıdır. Süje ise olay ve durumların gerçekte olması beklenenden farklı şekilde organize edilmesidir. Alışılmış bir yapı okur tarafından otomatik bir şekilde algılanır, bu yüzden de yapı fark edilmez hâle gelir ve beklenen edebî etki ortaya çıkmaz. Otomatik algılamanın zararlı etkisi ancak bu olumsuz durumun ortadan kaldırılmasıyla yani alışılmış yapının farklılaştırılmasıyla aşılabilir. Temel olarak bu iki düzenleme, metnin otomatik algılanmasının önüne geçip onu algılanır hâle getirir ve edebîliği sağlar. Haldun TANER, Türk hikâyeciliğinin öncü ve önemli bir yazarıdır. Modern hikâye tekniklerini ustaca kullanan yazar, edebîliği eserlerinde etkili ve özgün şekilde yaratmıştır. Kahramanının bir köpek olduğu "Sancho'nun Sabah Yürüyüşü", yazarın edebîliği sağlamada dikkat çekici ve özgün kullanımlar sergilediği bir hikâyesidir. Bu çalışmanın amacı, "Sancho'nun Sabah Yürüyüşü"nün Rus biçimciliği açısından eleştirisidir. Hikâyede, edebîliğin nasıl oluşturulduğu alışılmışın kırılması ve süje kavramlarından hareketle örnekler üzerinden ortaya konmaya çalışılmıştır. Hikâyedeki yapı, bu kavramlar açısından incelenmiş ve edebîliğin nasıl yaratıldığı metinden hareketle aydınlatılmak istenmiştir. Eleştirinin sonunda ise hikâyenin edebî boyutu ile ilgili Rus biçimciliği açısından bir sonuca ulaşılması hedeflenmiştir.

Tarih-i Osmânî/Türk Tarih Encümeni Mecmuası’nda Osmanlı ve Avrupa Tarihlerine Yöneltilen Eleştiriler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2022, Cilt XXXVIII, Sayı 106 · Sayfa: 311-348 · DOI: 10.33419/aamd.1195587
Tam Metin
Cumhuriyet’in laboratuvarı olarak kabul edilen II. Meşrutiyet Dönemi, Türk tarihçiliği açısından klasik, popüler, akademik ve kurumsal tarih çalışmalarının birlikte yürütüldüğü bir geçiş dönemini temsil eder. Bu dönem, tarih, tarihin faydası ve vazifesi, usulleri, tarih eğitimi, ilmi ve millî tarih konusunda kavrayışın derinleşmeye başladığı ve bilimsel tarihçiliğin kurumsallaştığı bir dönem olması açısından önemlidir. Bu dönemde kurulan ve 1931 yılına kadar çalışmalarına devam eden Tarihi Osmânî/Türk Tarih Encümeni bilimsel tarih çalışmalarına önemli katkılar sunmuştur. Encümen’in Türk tarihinin ilk bilimsel tarih dergisi olarak nitelendirilen mecmuası, dönemin tarih anlayışını ve zamanla meydana gelen gelişmeleri yansıtmaktadır. Elbette bu geçiş döneminde Mecmua’nın bütün yazarlarının aynı tarih telakkisine sahip olduğu iddia edilemez. Ancak özellikle tarih konusunda dünyadaki gelişmeleri takip edebilen bazı Mecmua yazarlarının Osmanlı ve Avrupa tarihlerine yönelttikleri eleştiriler, bilimsel tarih çalışmalarının önemsendiğini ve tarih telakkisinin gelişmekte olduğunu göstermektedir. Mecmua’da Osmanlı tarihlerine usul, üslup ve muhteva yönünden eleştiriler yöneltilmiştir. Üslup ile ilgili eleştirilerde, İran ve Bizans edebiyatının etkisiyle tarih yazımında ortaya çıkan ve uzun süre etkisini devam ettiren ağdalı ve mübalağalı dil kullanımının tarihin halk için üretilmeye başladığı II. Meşrutiyet şartlarında ihtiyacı karşılamadığı vurgulanmıştır. Usul ile ilgili eleştiriler, eksik ve yanlış bilgi verme, tenkit usullerini uygulamama, gereksiz tafsilata girme ve bazı konularda padişaha yaranmak için hakikati saptırma vb. konularda yoğunlaşmıştır. Muhtevaya yönelik eleştiriler, Osmanlı tarihlerinin daha çok siyasi ve askerî konulara yer verip içtimai, iktisadi, ticari ve kültürel konuları ihmal ettikleri yönünde olmuştur. Avrupa tarihlerine yönelik eleştirilerde ise eksik, yanlış ve uydurma haberlere yer verip garazkâr ve taraflı yaklaşım sergilemeleri ön plana çıkmaktadır. Mecmua’nın Osmanlı dönemi makalelerinde daha çok Osmanlı ve Avrupa tarihlerinin eksik ve yanlışlarla dolu olduğu vurgulanırken, Cumhuriyet dönemi makalelerinde usul hatalarıyla ilgili tespitler daha çok ön plana çıkmaktadır. Bu durum, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e tarih telakkisinin geliştiğini ve derinleştiğini göstermektedir.

Akıl-Kültür İlişkisi Bağlamında Aydınlanmacı Akıl ve Eleştirisi

Erdem · 2018, Sayı 75 · Sayfa: 149-166 · DOI: 10.32704/erdem.496786
Tam Metin

İnsanın ayırt edici niteliği akıl, kültürün oluşturulmasında en önemli etkenlerden biridir. Aklın nasıl tanımlandığı ve konumlandığı, kültürün almış olduğu şekli de belirlemektedir. Aydınlanma Çağı'nda akla yeni kültürün inşasında büyük bir rol verilmiştir. Ancak ilerleyen süreçte akıl, Adorno ve Horkheimer'ın da işaret ettiği gibi amacından uzaklaşarak araçsallaşmış ve modern kültürün felaketlerinin sebebi olmuştur. Kültürün hastalıklarından kurtulması için aklın, kültürün içinde yeniden değerlendirilip konumlanması gerekmektedir. Çağımızda yüzleşmek zorunda olduğumuz krizlerin üstesinden gelebilmek için akıldan vazgeçilmesine değil, eleştiriyi tekrar ancak bu defa etik duyarlılıkla kuşatarak diriltmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak böyle bir kalkış noktası ile aklın kültür içindeki doğru yeri bulunabilecektir.


ELEŞTİREL OKUMA

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2006, Cilt 54, Sayı 1 · Sayfa: 55-80
Bu çalışmada eleştirel okumanın kavram çerçevesi üzerinde durulacak; vazgeçilmezgerekliliği, amacı ele alınacaktır. Eleştiri ve eleştirel okuma kavramları arasındakifarklılıklar vurgulanacaktır. Eleştirel okuma için ihtiyaç duyulan dört temel kavram,eleştirel okuyucunun taşıması gereken nitelikler ve eleştirel okumanın engelleriincelenecektir.

ADABİYAT BİLİMİ TERMİNDERİ CANA TÜRKİYADAGI ABALINA BAYLANIŞTUU OY-PİKİRLER

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2006, Sayı 22 · Sayfa: 111-130
Türk dilinin imkânlarından faydalanılarak yeni kavramlar ve yeni terimler yapılması gereklidir. Yeni kavramlar ve terimler, hem düşünce ve araştırma dünyamızı, hem de dilimizi zenginleştirecektir. Bu çalışmada önce edebiyat bilimine ait kavramlar ve edebiyat biliminin alanı, amacı ve işlevleri hakkında bilgi verilerek konuya açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Daha sonra edebiyat hayatının en eski eserlerinden günümüze doğru gelen varlık alanının devirlere bölünmesi incelenip, belli başlı ölçütlere göre Türk edebiyatı devirleri belirlenmiştir

Christopher Marlowe’a Göre Timur

Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 1-14
Bu araştırmaya göre M arlowe'un "Tamburlaine the Great" adlı oyunu gerçek tarihi olaylardan oldukça uzaktır. Marlovve, Orta Asya Türkleri ve İslam hakkında da pek bilgi sahibi değildir. Timur, saygın bir aileye (Barlas) mensub olup, bir beyin oğludur. Marlovve onun dinsiz bir çobanın oğlu olduğunu iddia eder. Halbuki, o Beyazid'e göre daha katı şeriatçı ve sert yapıya sahip bir hükümdar idi. Böyle olmakla beraber, dervişlere ve âlimlere saygısı büyüktü. Onlar için Kazakistan ve Özbekistan'da görkemli binalar yaptırmıştır. Beyazıt'i hapse atmayıp, evlatlarını atfetmiştir. Karısının etini yemesini de emretmemiştir. Sonuç olarak, AvrupalIları Türk tarihi hakkında yanıltan bu tür eserler eleştiri süzgecinden geçirilmelidir

“TÜRKOLOJİDE ELEŞTİRİ SORUNLARI” ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1985, Cilt 33 · Sayfa: 137-189
Doğu Türkistan'ın Turfan ve havalisinde bulunup Almanya'ya getirilen Uygur, Brahmi, Mani ve Süryani harfli Türkçe metinler, 1929 yılından bu güne kadar bazan müstakil olarak, bazan da Uigurica, Manichaica, Türkische Turfantexte ve Berliner Turfantexte gibi başlıklar altında, seri olarak, yayımlanmıştır ve yayımlanmaktadır.

Bir Kitap ve Bir Eleştiri Üzerine Adlı Yazıya Cevap

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 184 · Sayfa: 883-896 · DOI: 10.37879/belleten.1982.883
Tam Metin
Selçuklu Tarihi Konusunda çalışmaları sonunda Dr. ve Doçent unvanlannı kazanmış olan Sayın Nejat Kaymaz, Türk İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet Tarihi adlı kitabımız hakkında, Belleten, sayı 181 (sh. 167-184) bir yazı yayınlamıştır. Kitabımız Tıp Fakültesi öğrencileri için ders kitabı olarak hazırlanmış ve bu Fakültede satılmakta olup, kitabımızla ilgili pekçok yazı yazılmıştı. Yazar, eleştiricisinin (168-174) üncü sayfalarını plan ve teknik hususlara, (174-176) ncı sayfalarını da yanlışlıklara tahsis etmiş olup, (sh. 176-184) arasında da, sahte isimli bir yazara çatmaktadır.

TÜRKOLOJİDE ELEŞTİRİ SORUNLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1981, Cilt 28 (1980-1981) · Sayfa: 87-99
Türkiyat Mecmuası (1980), s. 309-334'te Osman F. Sertkaya, Semih Tezcan'ın "Das uigurische Insadi-Sūtra" (Berlin 1974) başlıklı çalışması üzerine bir eleştiri yayınladı. Başka eleştirmenler (bu arada Saadet Çağatay ve Şinasi Tekin) T.ın çalışmasını çok olumlu değerlendirmişken S. şöyle demektedir: "Insadi-Sūtra bir doktora tezi için biraz fazla yanlışlı ve bazı izahlarda fazlaca fanteziye kaçılmış bir neşirdir."