6 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- aile 1
- Akadca 1
- Akaddian 1
- bachelor’s tax 1
- Bekarlık Vergisi 1
HAKKÂRİ’DE EVLİLİKLE BAĞLANTILI GELENEKLERİN EL SANATLARINA YANSIMALARI
Arış · 2020, Sayı 16 · Sayfa: 26-41 · DOI: 10.34242/akmbaris.2020.132
Özet
Tam Metin
İnsanoğlu geçmişten bu yana düşünce, inanış ve hislerini farklı çizgi ve motiflerle farklı unsurlar üzerine aktarmışlardır ve bunlar arasında el sanatları eserleri önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda, koyun yetiştiriciliğinin yaygın olduğu Hakkâri yöresinde dokunan ve örülen el sanatları unsurlarında da bu geleneği belirgin bir şekilde görmek mümkündür. Yün çorap gibi örgü eserlerde genellikle birer motifle karşı tarafa duygu ve düşünceler aktarılırken, birçok motifin oluşturduğu kompozisyonun yer aldığı kilim gibi dokumalarda ise bir hikâyeye yer verilmektedir. Bu mesaj ve hikâyelerde bolluk, bereket, sevgi, aşk, evlilik, aile, bağlılık ve sadakatin yanı sıra yaşamı olumsuz yönde etkileyebilecek faktörlere karşı onu koruyan, ona kalkan olan bezemelere de yer verilmektedir. Diğer taraftan, bu sıralanan temaya sahip benzer motifleri birçok toplumun sanat unsurları üzerinde görebilmek mümkündür. Bu motifler sahip oldukları anlamlar bakımından toplumdan topluma ve bölgeden bölgeye benzerlikler yanında farklılıklar da taşıyabilmektedirler. Hiç kuşkusuz bunda her bir toplumun ve yöreye ait geleneklerin, inançların ve kültürün önemli bir payı vardır. Hakkâri yöresinde evlenme ile ilgili geleneklerde, bir kişi sevdiğine duygularını sözlü ifade etmek yerine birbirlerine ayna, tarak, gerdanlık, küpe vb. unsurları veya bunlara ait motiflerin üzerinde yer aldığı bir el sanatı eserini hediye eder. Bu çalışmada, Hakkari yöresi örgü ve dokuma eserleri üzerinde yer alan evlilik-aile gelenekleriyle bağlantılı motifleri de dahil ederek bölgenin kültürel ve sanatsal unsurlarının tanıtılması ve korunmasına yönelik yapılacak bilimsel çalışmalara katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.
Akadca Çivi Yazılı Belgelerde Çeyiz
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 407-426 · DOI: 10.37879/belleten.2019.407
Özet
Tam Metin
Çeyiz verme evlilik süreci içerisinde önemli bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Çeyiz, günümüzde baba tarafından evlenecek olan kızına verdiği evlilik hediyesidir. Ancak bazı çivi yazılı Akadca belgelerde, çeyiz bir hediye olmasının yanında babanın kızına mirasından pay vermesi olarak da yorumlanmaktadır. Bununla birlikte babalar bazen çeyizin içeriğini tespit etmek ve kızının çeyiz üzerindeki haklarını korumak için erkek tarafıyla bir anlaşma yaptığı yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Babasının evinden çeyiziyle ayrılan kadın, yaşamı boyunca çeyizi üzerinde kullanım hakkına sahip oluyordu ve öldüğü zamanda bu çeyiz çocuklarına miras olarak aktarılıyordu. Eski devirlerde, kanun metinleri ve sivil halka ait özel kayıtlarda bu konuya sıklıkla yer verilmesi, meselenin hem hukuki hem de toplumsal sorunlara yol açtığını göstermektedir. Çeyiz kelimesi çivi yazılı Akadca kaynaklarda genellikle "šeriktu(m)" ve "nudunnû(m)" kelimeleri ile karşılanmıştır. Devletin yazılı kanunlarında ve halkın özel kayıtlarında bu konu üzerinde durulması, muhtemelen daha önce karşılaşılmış olan sorunların önüne geçme ve çeyizin sahibi olan kadını koruma amacı taşıyordu.
II. Meşrutiyet Dönemi Osmanlı Kadın Dergilerinde Aile ve Evlilik Algısı
Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 1073-1098 · DOI: 10.37879/belleten.2015.1073
Özet
Tam Metin
XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde ülkenin bütünlüğünü sağlamak, sosyal, ekonomik ve siyasal sorunları aşmak için bir dizi reform yapılmıştır. Bu reform hareketleri, Osmanlı aile yapısını ve kadına yönelik bakış açısını değişime zorlamıştır. Bunda büyük ölçüde Tanzimat'tan sonra yeni açılmakta olan Batı tarzı mekteplerde kızlar için ayrı veya karma eğitim verilmesi de etkili olmuştur. Kız çocuklarının eğitimine verilen önem bir sonraki yıllarda kadınların kamusal alanda, basında ve kadın derneklerinde yer almalarını sağlamıştır. Bu gelişmeler, Osmanlı kadınlarını kendi hakları, aile, evlilik vb. meselelerde söz sahibi olmağa teşvik etmiş ve görüşlerini kadın dergileri üzerinden Osmanlı toplumuna iletme imkânı tanımıştır. Bu çalışma; Osmanlı kadınlarının yaşadığı değişimin aile ve evlilik konularındaki görüşlerine nasıl yansıdığını, onların aile ve evlilik konusunu nasıl algıladıklarını ve evlilikten beklentilerinin ne olduğunu özellikle II. Meşrutiyet Dönemi'nde yayınlanan Kadınlar Dünyası, Kadın, Mehâsin, Demet gibi Türkçe yayınlanan kadın dergilerindeki makaleler üzerinden değerlendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada adı geçen kadın dergileri ile aynı dönemde yayınlanan roman, dergi ve kitaplarda da aile ve evlilik konularının nasıl değerlendirildiği; evlilik ve aile konusunda dönemin erkek ve kadın yazarların düşünceleri arasında bir paralellik olup olmadığı incelenmiştir. Bu çalışmanın Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine ait aile ve evlilik konulu çalışmalara katkı yapması amaçlanmıştır.
Hakas Destanlarında Evlilik Kurumu ve Buna Bağlı Bazı Pratikler (Some Practices Due to Marital Institution of Khakassian Epics)
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2014, Sayı 38
Özet
İnsanoğlunun oluşturduğu toplumsal hayatta önemli bir yeri olan geçiş dönemleri başlıca üç grupta ele alınabilir. Bunlar; doğum, evlenme ve ölümdür. Her biri kendi içinde birçok alt başlıkta değerlendirilebilecek kadar zengin bir içeriğe sahiptir. Evlenme ya da evlilik kurumu merkezinde evlilik eğlencesini barındıran bu geçiş dönemlerinden biridir. Evlilik öncesi, sırası ve sonrasında birçok inanma ve uygulama gelenekten moderniteye uzanan süreçte zengin ve renkli bir şekilde devam etmektedir. Evliliğe ait olan unsurların bir kısmı muhtelif sebeplerle artık unutulmuştur. Büyük bir bölümü ise türlü değişikliklerle mevcudiyetini korumaktadır. Evlilik kurumunun yansımaları halk edebiyatı ürünlerinde takip edilmektedir. Bilhassa tahkiyeye dayalı halk hikâyesi, destan, efsane ve masal gibi türlerde kahramanlara ait evlilik inanma, tören ve bunlarla ilişkili pratikler önemli bir yer tutmaktadır. Zengin bir külliyata sahip Türk dünyası destan geleneği bu kurumun canlı örneklerinin görüldüğü bir sahadır. Çok sayıda örneği bulunan Hakas destan geleneğinde alıptığ nımah adını alan Hakas destanları arkaik özelliklerin çokça görüldüğü kahramanlık destanlarıdır. Üzerinde gerek metin neşri gerekse de bunların incelemelerine yönelik birçok çalışma yapılıp durmaktadır. Biz bu çalışma dâhilinde sosyal bir kurum olan evlilik kurumu hakkında bilgiler verdikten sonra bazı Türk destanlarındaki evlilik âdet ve uygulamalarına değineceğiz. Akabinde Hakasların sosyal hayatındaki ve destanlarındaki Hakas destan alplarına özgü evlilik değerleri üzerinde duracak, kız isteme, beşik kertme, kalın (çeyiz) ve evlilik eğlencesi konularının üzerinde duracağız
Milli Mücadele’de Türkiye’de Azalan Nüfus ve İzdivac Meselesi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 85 · Sayfa: 169-206
Özet
Tam Metin
Tarih boyunca kurulan her devlet, Türk devlet geleneğinde de görülebildiği üzere nüfus gücüne dayanarak hayatiyetini devam ettirme politikası takip etmiştir. Birinci Dünya Savaşı'ndan büyük bir yıkım ile çıkan Osmanlı Devleti'ndeki tartışmalardan biri de azalan nüfus meselesiydi. Azalan nüfus için alınabilecek önlemler, dönemin aydınları arasında tartışıldığı gibi TBMM'de kanun teklifleri olarak gündeme gelmiştir. Konunun önemine vakıf bir insan olan Mustafa Kemal Atatürk de Türk kamuoyu ile düşüncelerini paylaşmıştır.
Ali Paşa'nın Evlilik Öyküsünün Tarihsel Geri Planı ve Osmanlılarla İlgili Yanları
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 963-1000
Özet
Tam Metin
1. Budin paşası Kalaylıkoz Ali Paşa'nın evlenmesinden ve ölümünden söz eden, Satoraljaujhely'de kaleme alınan tarihi destan 16. yüzyıl Macar edebiyatını ve tarihini araştıranlarca eskiden beri biliniyor. İlk kez elimize geçen ve eksikleri olan bir kopyasını Gabor Ihâsz, Macar Bilimler Akademisi kütüphanesine armağan etmişti. Icon vicissitudinis humanae vitae başlığını taşıyan bu hasılı yapıt Karoly Szabo'ya göre 16. yüzyılın sonunda Bartfa Matbaası'nda basılmış olmalı. 1880'li yılların sonunda yeni ve daha eksiksiz bir nüsha çıktı ortaya. Matbaa süslemelerinden yola çıkarak 1629 dolayında Löcse'deki Brewer Matbaası'nda yayımlanmış olabileceği sonucuna varan Aron Szilady'ye bu nüshayı Sr. Jozsef Szinnyei armağan etmişti. Szilady, eline geçen bu ikinci nüshadan Icon'un o zamana dek eksik olan bölümlerini tamamladı ve - 61. kıtanın kesikliğe uğrayan ya da doğru okunmuş olup olmadığı kuşkulu bir iki sözcüğü dışında - metnin tümünü (ilk nüshanın eksikleri olan kenar notları da dahil olmak üzere) Irodalomtörteneti Közlemenyek (Edebiyat Tarihi İncelemeleri) adlı derginin 1893 yılı cildinde yayınladı.