6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • intertextuality
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Anar’ın “Otel Otağı” Adlı Uzun Hikâyesinin Metinler Arasılık Bağlamında İncelenmesi

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 243-260 · DOI: 10.24155/tdk.2021.165
Çağdaş Azerbaycan edebiyatı yazarlarından Anar, yazı hayatına 1950'li yıllarda hikâyeyle başlar. Hikâyenin yanı sıra roman, tiyatro, senaryo, eleştiri türlerinde de başarılı eserler yazan Anar'ın eserlerinin birçoğu Türkiye Türkçesine de aktarılmıştır. Bu çalışmada, Anar'ın Türkiye Türkçesine "Sıraselviler'de Bir Otel Odası" ismiyle aktarılan "Otel Otağı" adlı uzun hikâyesi metinler arasılık ilişkileri açısından çözümlenmeye çalışıldı. Postmodern edebiyatın temel anlatım şekillerinden biri olarak bilinen metinler arasılık daha önceki edebî akımlarda da yazarların başvurduğu yöntemlerden biridir. Metinler arasılık, basit bir dille ifade edersek, bir metin içinde başka bir metin veya metinlerle kurulan ilişki anlamına gelir. Çalışmanın başında kavramın ortaya çıkışı, tanımı ve metinler arasındaki ilişkilerin kurulma yöntem ve biçimleri üzerinde duruldu. Çözümlenen hikâyede kullanılan metinler ana hatlarıyla tasnif edilirken yazarın etkilendiği kaynakların tespitine, eserin kahramanın özelliklerinin belirlenmesine, metnin anlamının incelenmesi ve değerlendirilmesine çalışıldı. Çalışma sırasında "Otel Otağı" hikâyesinin metinler arası ilişkiler bakımından oldukça zengin olduğu belirlendi. Hikâyede başta Necip Fazıl'ın "Otel Odaları" şiiriyle kurulan ilişki olmak üzere, Türkiye sahası edebiyatının diğer yazar ve şairlerinin eserleriyle, Azerbaycan, Rusya ve diğer dünya ülkelerine ait edebî ve müzikal metinlerle de metinler arası ilişkiler kurulduğu görüldü. "Otel Otağı" hikâyesinde metinler arasılık tekniğinin genellikle alıntı ve gönderme biçimlerinden yaralanıldığı ve bunların da daha çok açık şekilde yapıldığı gözlemlendi.

Selim İleri’nin “Kapalı İktisat”ını Açmak: Melankoli, Politika ve Mecralar Arasılık

Erdem · 2015, Sayı 69 · Sayfa: 5-21 · DOI: 10.32704/erdem.536813
Tam Metin
Bu makalede, Selim İleri'nin "Kapalı İktisat" öyküsünü çözümleyerek öyküyü biçimsel ve tematik olarak tarihsel bağlamı ve Türk edebiyatı içerisinde konumlandırmak amaçlanmaktadır. Öykü kişisinin öznelliğini anlamaya çalışırken melankoli kavramından yararlanılacak ve bunun öyküdeki kişisel, toplumsal ve metinsel tezahürleri birbirleriyle ilişkileri içerisinde incelenecektir. Metnin kapalı ve muğlak anlatısındaki birçok düğüm noktası, melankoli kavramıyla önemli oranda açıklığa kavuşmaktadır. Öykünün metinler ve mecralar arası veçhesi ön plana çıkarılacak ve metin dışı kaynakları tespit edilecektir. Öyküde, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Teslim" öyküsünün, on sekizinci yüzyıl anatomistlerinden Frederik Ruysch'un illüstrasyonlarının, 1977 yılında Milliyet gazetesinde çıkmış bir haberin ve Kadro dergisindeki makalelerin ne şekilde dönüştürülüp temellük edildiği gösterilecektir. "Kapalı İktisat", tematik ve biçimsel yapısıyla hem İleri edebiyatında bir dönüm noktası oluşturmakta hem de 1980'lerde Türk edebiyatının geçireceği dönüşüme öncülük etmektedir.

Telmih’e Telmih: Klasik Türk Edebiyatında Geleneğin İnşası

Erdem · 2014, Sayı 67 · Sayfa: 5-18 · DOI: 10.32704/erdem.537397
Tam Metin
Klasik İslamî edebiyatların bir kolu olan klasik Türk edebiyatında, diğer edebiyatlarda olduğu gibi edebî sanatlar sıkça kullanılmaktadır. Ancak edebî sanatların layıkıyla tahlil edildiğini iddia etmek mümkün görünmemektedir. Edebî sanatlardan biri olan telmih de sadece bir edebî sanat işlevi görmez. Kelime düzeyinden mürekkep bir söyleme biçimine uzanan telmih, aynı zamanda hafıza, metinlerarasılık, anlatı ekonomisi gibi vasıtaları kullanarak bir edebiyat geleneği inşasına katkıda bulunur. Dolayısıyla telmihi, bir edebî sanat olmanın yanı sıra gelenek inşa edici bir vasıta olarak da telakki etmek imkân dâhilindedir.

Cengiz Dağcı’nın Hatıralarda’sı ve Anneme Mektuplar’ında Metinlerarası İlişkiler

Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 59-82
Tam Metin
Metinlerarası okuma, hem teorik hem de eleştirel olarak edebiyatın sınırlarını genişleten bir imkândır. Edebiyat yaklaşımları teorisyenlere göre değişiklik gösterse de metinlerarası kavramı, eser merkezli bir okuma yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu, aynı zamanda okurun diğer metinlerle ilişkisini de araştıran yöntemdir. Metnin anlam katmanlarına inmenin yolu olarak diğer metinlere işaret eder. Bu çalışmada Cengiz Dağcı'nın biri biyografi diğeri roman olan iki eseri esas alınarak metinlerarası bir okuma denenmiştir. Öncelikle Dağcı'ya ait iki eser arasındaki ilişkiler kısıtlı metinlerarası yaklaşımla ele alınmış, daha sonra da Anneme Mektuplar romanının genel göndergeleri değerlendirilmiştir. Cengiz Dağcı örneği kendi hayatından pek çok ayrıntıyı romanlarında kullanması dolayısıyla kısıtlı metinlerarası değerlendirme açısından çok uygun bir örnek olarak düşünülmüştür. Genel metinlerarasılık yönündense Anneme Mektuplar ilginç örnekler sunan bir metindir. Çalışma bu okuma yönteminin metnin genel anlamına katkılarının değerlendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır.

Nâzım Hikmet'in Sanat Evreninde Bilinç Parçalanması ve Mevlânâ Karmaşası

Erdem · 2008, Sayı 50 (Doğumunun 800. Yılında Mevlânâ Özel Sayısı) · Sayfa: 83-110
Nâzım Hikmet, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını batılı hayat tarzıyla doğulu hayat tarzının iç içe yaşandığı aile ve toplum içerisinde geçirir. Bir yandan batı etkisine, diğer yandan doğu kültürüne açık yetişir. Bu ikili yapı onun iç dünyasında zamanla bilinç parçalanmasına kadar giden çatışma alanı yaratır. İlk gençlik yıllarında devrin atmosferine uygun millî ve dinî şiirler yazar. Mevlevî dedesinden gelen etkiyle Mevlânâ'ya ve onun dünya görüşüne bağlılık gösterir. Fakat, daha sonra yazdığı bir rubai ile Mevlânâ'ya cephe alır. Ölümünden bir yıl önce 1962'de Moskova'da yazdığı Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim adlı romanıyla tekrar Mevlânâ'ya dönmek ihtiyacı duyar. Bu makalemizde Nâzım Hikmet'in Mevlânâ hayranlığını, daha sonra ideolojik bakışla ona karşı çıkışını, tekrar Mevlânâ'ya dönüşünü ortaya koymak, bunun psikolojik temellerini araştırma konusu yapmak, Mevlânâ'ya karşı yazdığı rubaisini metinlerarasılık düzleminde çözümlemek, konuyu süreklilik-süreksizlik açısından tartışmaya açmak istiyoruz.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Yaratılış ve Türeyiş Destanı’nda Yeniden Yazma ve Edebî Dönüştürüm (Metinlerarası İlişkiler)

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 267-288

Mustafa Necati Sepetçioğlu, Türk tarihini bütüncü bir yaklaşımla destan ve tarihî roman türleri ile okuyucuya ulaştıran bir yazar ve fikir adamımızdır. Tarihin kayıt altına aldığı Türk tarihini romanlar hâlinde, öncesini de destanlar şeklinde kaleme almıştır. Farklı dönemleri işaret eden Yaradılış, Türeyiş, Göç, Bozkurt, Oğuz Kağan, Şu ve Ergenekon adlı yedi ayrı Türk destanını ana metin olarak kullanıp bunları yeniden yazma ve edebî dönüştürüm yöntemiyle, kronolojiyi dikkate almaksızın Yaratılış ve Türeyiş adı altında yeni bir eser hâline getirmiştir.

Bir edebî metindeki estetik değer, parodik ve varoluşsal kavramlarıyla ifade edilebilir. Ana metni hiç değiştirmeden günümüzde yeniden yazmak, ortaya konulan eseri parodik düzeyde bırakır. Ana metinden hareketle yeni metne içinde yaşadığı çağın bakış açısıyla bir takım değer ve anlamlar yüklenmesi hâli de eseri varoluşsal seviyeye yükseltir. Dolayısıyla varoluşsal seviyesi yüksek olan eserin, parodik seviyeyi de ihtiva ettiği için estetik ve sanatsal değeri de yüksek demektir. Bu bildiride Yaratılış ve Türeyiş adlı eserdeki metinlerarası ilişkiler; alıntı, gönderme (atıf), telmih (anıştırma), yansılama (parodi), öykünme (taklit, pastiş), kolaj, montaj, klişe gibi yöntemlerle incelenecektir.