2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • menkıbe
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı

Osmanlı Döneminde Hacı Bektaş Veli Sülalesi: Çelebiler

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 285 · Sayfa: 501-530 · DOI: 10.37879/belleten.2015.501
Tam Metin
Velayetname'ye göre Hacı Bektaş Veli evlenmemiş ve nesli de devam etmemiştir. Ancak O'nun neslinin devam ettiğine ilişkin bazı iddialar ortaya atılmıştır. Bunlar Hacı Bektaş Veli'nin gerçekten evli olduğuna dair veya abdest alırken burnundan akan kanın damlaması ve bunu içen Kadıncık Ana'nın hamile kalması neticesinde Hacı Bektaş Veli'nin soyunun buradan devam ettiği ile ilgili menkıbeler ve "Hacı Bektaş Veli evli değildi" ifadesiyle kasdın O'nun evlenmediği değil Allah'tan başka her şeyle ilgiyi kestiği anlamında olduğu gibi bazı söylemlere dayanmaktadır. Araştırmalar en geç 15. yüzyılın ikinci yarısında Çelebilerin Hacı Bektaş evlatları ve O'nun yasal varisleri olarak kabul edildiğini ortaya koymaktadır. Osmanlılar da çelebilerle ilgili bu toplumsal kabulü aynen onaylamıştır. Çelebi ailesinin nüfusu 16. yüzyıl sonlarında 15 kişi, 18. yüzyıl sonlarında ise 13 kişi iken bu rakam 1896-1899 yıllarında 14 haneye (ortalama 70 kişi) yükselmiştir. 1840 yılında Hacıbektaş kazasında yapılan temettuat sayımlarında "çelebi" unvanlı veya "Hacı Bektaş evladı" adı altında kimsenin bulunmaması veya bu unvanların ihmal edilmesi dikkat çekicidir. Sülale mensuplarının atalarından devraldıkları emlak ve arazilerin toplam değeri ise 1896-1899 yıllarında 334.500 kuruş olarak tespit edilmiştir. Bu arazilerden Tanzimat'a kadar vergi alınmazken Tanzimat'la beraber vergi muafiyeti kaldırılmış ve 1863-1900 yıllarında 1522 kuruş vergi alınmıştır. Ancak sülale mensupları kendilerine Tanzimat öncesi tanınan ayrıcalığın devam etmesi ve tarh edilen verginin alınmaması için ilgili mercilere sürekli olarak itiraz dilekçeleri vermişlerdir. Verdikleri mücadele nihayet sonuç vermiş ve Rumi 1317 (Miladi 1901-1902) senesi için hazırlanacak bütçeye ek bir meblağ konarak bu verginin devlet tarafından karşılanması sağlanmıştır. Bununla beraber ileriki yıllarda çelebilerden vergi istenmeye yine devam edildiği görülmektedir.

KARL TEPLY, Türkische Sagen und Legenden um die Kaiserstadt Wien, Hermann Böhlaus, Wien - Köln - Graz 1980 (A IV/5232) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 181 · Sayfa: 147
Tam Metin
Avusturyalı yazar Türkçe bilmiyor. Kitabta tanınmayan veya işlenmeyen Osmanlıca kaynakların kullanılıp onların tartışılması söz konusu değil... Yazar sadece Türkologların yayınladıkları kaynaklara, incelemelere dayanıyor. Bunların da hemen hepsi Avusturyalı ve Alman uzmanların kaleme aldıkları… Eserde Viyana muhasarası ile ilgili olduğu söylenen ve doğuşu ona bağlanan bazı Türk menkibelerinden söz ediliyor. Karşılaştırmalı bir tenkit yapmak yazar için imkansız... özellikle (Goldene Apfel-Kızıl Elma, 35-73 sah.) mitinin ele alındığı bölüm, bu konuda okuyucuya yeni veriler getirecek bazı sorunları aydınlatacak güçte değil, kitabta ele alınan menkibeleri bazen ilgiyle izlememek elde değil, ama edebiyat tarihçiliğinin en zor, en çok lisan bilgisi ve literatür tanımayı gerektiren bir dalı menkibelerdir. Teply'nin bu konudaki nakil ve yorumlarından ne derecede yararlanılabileceğini zamana ve okuyucunun bilgisine bırakıyoruz.