3 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
Kutb’un Hüsrev ü Şîrîn’inde Oğuzca Özellikler
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 11-32
Özet
XIII. yüzyıldan itibaren Harezm ve Sirderya'nın aşağı kesimlerinde, kısmen Oğuz (Türkmen) ve Kıpçak yerli ağızlarının etkisi altında ve Karahanlı Türkçesinin devamı niteliğindeki geçiş dönemine "Harezm Türkçesi" denir. Harezm dönemi eserlerinin en belirgin ortak özellikleri Doğu Türkçesi ile birlikte Oğuz-Türkmen ve Kıpçak Türkçesi dil özelliklerini bir arada barındırmasıdır. Karma dil özelliğine sahip Harezm Türkçesiyle yazılmış eserlerden biri de XIV. yüzyılın ilk yarısında, 1340-1342 yılları arasında Kutb tarafından Farsçadan Nizamî'nin aynı adlı eserinden tercüme edilmiş olan Hüsrev ü Şîrîn'dir. Ḫüsrev ü Şîrîn adlı mesnevi, Fars edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Genceli Nizamî tarafından XII. yüzyılda yazılmıştır. Kutb'un Hüsrev ü Şîrîn'i bir Kıpçak Türkü olan Berke Fakih tarafından 1383 yılında istinsah edilmiştir. Bu nüsha, Paris Bibliothèque Nationale'da 312 numara ile kayıtlıdır. Harezm sahasında yazılan eserler arasında Kutb'un Ḫüsrev ü Şîrîn'inin önemli bir yeri vardır. Ḫüsrev ü Şîrîn bir aşk mesnevisidir. Konusu bakımından devrin diğer eserlerinden ayrılmaktadır. Eser üzerinde ilk çalışmayı Ananiasz Zajączkowski yapmıştır. Zajączkowski, 1958 yılında eserin transkripsiyonlu metnini ve tıpkıbasımını, 1961 yılında ise sözlüğünü neşretmiştir. Ḫüsrev ü Şîrîn'in transkripsiyonlu metnini Hacıeminoğlu da yayımlamıştır. Eserin dili hakkında farklı görüşler vardır. Harezm Türkçesinin genel dil özelliklerinin yanı sıra Oğuzca özellikler de taşıdığı dikkati çekmektedir. Bu çalışmada, Ḫüsrev ü Şîrîn'de yer alan Oğuzca ses ve şekil özellikleri incelenmiştir. Hüsrev Şîrîn'de tespit edilen Oğuzca ses ve şekil özellikleri ile söz varlığına dair örnekler, Hacıeminoğlu tarafından yayımlanan metinde geçtiği mısra numaraları verilerek gösterilmiştir.
DİVANÜ LÜGATİ’T-TÜRK’ÜN ÇEVİRİLERİNDEN HAREKETLE FONOLOJİK BAZI BELİRLEMELER (1)
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2014, Cilt 62, Sayı 2 · Sayfa: 203-220
Özet
Dìvānu LuŞāti 't-turk, Ḥusayn oğlu Maḥmūd al-KāşŞarì [1008-1105] tarafından 1072 Ocak 25 Çarşamba - 1074 Şubat 10 Pazartesi tarihleri arasında yazılmış olan ve 1077 Ocak 9 Pazartesi günü halife al-MuḲtadì [1075-1094]'ye takdim edilmiş olan, hâlen İstanbul Fatih Millet Kütüphanesi Arabî 4189 numarada kayıtlı bulunan yazma bir eserdir. DLT üzerine, bulunuşundan bugüne değin, yerli ve yabancı araştırıcılar tarafından pek çok çalışma yapıldı. Bunlardan bir bölüğünü metnin günümüz dillerine (Türkçe, İngilizce) aktarılması oluşturmaktadır. Bu aktarmalardaki en önemli sorunlardan biri, Türkçe sözcüklerin seslik değerlerine ilişkin farklı değerlendirmelerin olmasıdır. Ben bu yazımda, DLT çevirilerinde farklı biçimlerde yorumlanmış olan bu tür kimi sözcüklerin ses değerlerine ilişkin bazı belirlemeler yapmaya çalışacağım
VURUŞ KAVRAMLI TÜRKÇE AKRABA KELİMELER: SES OLAYLARI VE ETİMOLOJİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 151-174
Özet
Türkçe kelimelerin anlam alanları konusu Türk dil bilimciliğinin en güncel veönemli konularından birisidir. Türkiye Türkçesi ve Özbekçedeki çekiç kelimeleri farklıanlamlarda kullanılmalarına rağmen, bu kelimeler arasında bir anlam bağlılığı bulunmaktadır.Bu bağlılık söz konusu kelimelerin etimolojik kökeni incelenirken, vuruşkavramı olarak ortaya çıkıyor. Vuruş kavramı açısından incelenen aşağıdaki kelimelerinde Eski Türkçedeki "tokı" fiil kökünden türemiş oldukları ve türevlerin birçokfonetik değişmelere maruz kaldıkları hem de bu kelimelerin kendi köküyle ve bir birleriylevuruş kavramı çerçevesinde bağlana bilecekleri ortaya çıkıyor: Eski Türkçedekitokuş, sokuş, soğuş; Türkiye Türkçesindeki savaş, tokmak, tokaç, çekiç, dövdü, döveç,döven, değirmen; Özbekçedeki çekiç/çäkiç, çökiç, çokmar ve Karakalpakçadaki şökkiş.