5 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Prusias Ad Hypium Antik Tiyatrosu: Yeni Kazılar, İlk Veriler
Höyük · 2022, Sayı 9 · Sayfa: 33-66 · DOI: 10.37879/hoyuk.2022.033
Özet
Tam Metin
Bu yayın, Prusias ad Hypium antik kenti tiyatrosunda yapılan arkeolojik kazıların güncel bilimsel verilerini bilim dünyasıyla paylaşmayı amaçlamaktadır. Günümüz Düzce ili sınırlarında kalan antik Prusias ad Hypium antik kenti, Bithynia Bölgesi’nin en önemli kentlerinden biridir ve ne yazık ki büyük oranda modern yerleşimin altındadır. Tiyatro bu kentin günümüze kadar korunan tek anıtsal yapısıdır. Tiyatro kentin güneye bakan yamacı üzerinde inşa edilmiştir. Üç bölümlü ve altı tonozlu girişe sahip caveası, yarım daireyi aşan orkestrası ve üç kapı ve altı pencereye sahip sahne binası ile oldukça görkemli bir yapıdır. Geç Hellenistik-Erken İmparatorluk Dönemi’nde inşa edilmiş olan tiyatro, Yunan ve Roma özelliklerini bir arada göstermektedir. Bu sebeple önemli geçiş tiyatrolarından biridir. Yapılan kazılarda ortaya çıkan mimari elemanlar ile bazı yazılı kanıtlarla tiyatronun İS 2. yüzyılda geniş çaplı bir yenileme geçirmiş olduğu anlaşılmaktadır. 2020 yılı kazıları ile de tiyatronun planının anlaşılması ve belgelenmesi mümkün olmuş, daha önceki yıllarda tiyatro hakkında çalışmalar bilim insanlarının ortaya koyduğu planlar ve bilgiler kesin şekilde değişmiştir.
Fehime Nüzhet’in Tiyatro Eserlerinde Meşrutiyet Dönemine Yönelik Siyasî ve Sosyal Vurgular
Erdem · 2015, Sayı 68 · Sayfa: 51-64 · DOI: 10.32704/erdem.537400
Özet
Tam Metin
Meşrutiyet Dönemi'nin öncü kadın yazarlarından olan Fehime Nüzhet, dernek çalışmalarında yoğun biçimde yer alan, gazete ve dergilerde yazılar yazan aktif bir kadındır. Devrinin diğer kadın yazarları gibi özellikle "kadın kimliği"ne odaklanan yazılar kaleme alır. Makalelerinde kadınların sosyal yaşamda etkin olmaları gerektiği fikrini savunan Fehime Nüzhet, aynı zamanda kadınlarda vatan bilinci uyandırma çabasındadır. Balkan Savaşları sırasında yaptığı konuşmalar ve gönüllü olarak hastabakıcılık yapması onun toplumsal yaşamdaki etkinliğini gösterir niteliktedir. Meşrutiyet'in ilanından sonra yazdığı tiyatro eserlerinde hafiyelik sistemini eleştiren yazar, siyasî bir dil kullanır. Fehime Nüzhet'in Adalet Yerini Buldu ve Bir Zalimin Encâmı başlıklı tiyatro eserleri, Meşrutiyet dönemi tiyatro eserlerinin genel karakteristiğine uygun olarak II. Abdülhamit devrine ilişkin eleştirel bir bakış açısını içermektedir. Yazar, devre ilişkin eleştirisini tiyatro kişileri aracılığıyla dillendirir. Söz konusu tiyatro eserlerinde yaşadığı devri analiz eden Fehime Nüzhet, toplumsal yaşamda gördüğü aksaklıkları da özellikle siyasî bir çerçevede ele alır. Bu bağlamda Fehime Nüzhet'in tiyatro eserleri Meşrutiyet döneminde yaşanan özgürlük havasını yansıtmaktadır.
Romandan Tiyatroya: Yaprak Dökümü, Eski Şarkı
Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 223-246
Özet
Tam Metin
Reşat Nuri Güntekin, Türk edebiyatının en üretken yazarlarından biridir. Özellikle roman ve tiyatro türünde birçok eseri vardır. Tiyatro konusunda dekordan oyun yazarına kadar her alanda kafa yormuş ve bu konuda birçok makale yazmıştır. Yaprak Dökümü ve Eski Hastalık isimli romanları, kendisi tarafından tiyatro oyunu haline getirilmiştir. Yaprak Dökümü, roman olarak 1930'da yayınlanmış, 1943-1944 yıllarında sahnelenmiştir. Eski Hastalık, roman olarak 1938'de yayınlanmış, 1951'de ise Eski Şarkı adıyla tiyatro oyunu olarak sahnelenmiştir. Bir romanın tiyatro eserine dönüştürülmesi sırasında özellikle teknik açıdan birtakım değişiklikler yapmak gerekir. Romandan Tiyatroya: Yaprak Dökümü, Eski Şarkı adlı yazıda bu değişimler olay örgüsü, kişiler, zaman, mekan kavramları açısından değerlendirilmiş, romandan tiyatroya aktarılan eserler için kuramsal bir zemin oluşturulmaya çalışılmıştır. Ardından, adı geçen romanlarla tiyatro oyunlarının karşılaştırılması yapılarak aralarındaki farklar belirlenmiş ve dönüştürme işlemi sırasında kullanılan yöntemlerin ortaya çıkarılması hedeflenmiştir. Sonuçta, eserler arasındaki farkların neden kaynaklandığı, eserlere etkilerinin neler olduğu tartışılmıştır.
Klasikten Moderne Tiyatro Yazarının Etik Duyarlığı
Erdem · 2005, Sayı 44 (Etik Özel Sayısı) · Sayfa: 73-82
Özet
Tiyatro tarihi incelendiğinde klasik olarak değerlendirilen oyunların yazarlarının etik duyarlık sahibi oldukları görülür. Bu oyunlarda, insan ilişkileri ve bu ilişkileri yönlendiren değer yargılan irdelenmiş, seyircide ve okuyucuda kendini ve çevresini tanıma, özeleştiri yapma, doğrulan arama isteği ve bilinci uyandınlmıştır. Tragedya türü oyunlarda oyunun omurgasını oluşturan kahramanın eylemi seyirciyi, bu eylemin amacı, ugulama yöntemi, beklenen ve beklenmeyen sonuçlan ve bütün bunlan etkileyen değer yargılan üzerinde düşündürür. Antik Yunan tragedyalan insana her yeni durumda yeniden düşünme, yeniden değerlendirme alışkanlığı aşılayan oyunlardır. Aiskhylos'un, Sophocles'in tragedyalannda, oyun kahramanının ölümcül bir tehlikeyi göze alarak yaptığı seçim ideal olan değerleri yüceltirken, yıkımına neden olan trajik hatası uygulamanın yöntemi üzerinde düşündürür. Shakespeare tragedyalannda ise doğru ile yanlışın, iyilikle kötülüğün aynı kaynaktan beslendiği görülür. Bu değer karmaşası ortamında kahramanın tutumu irdelenmiş, yanlış kararlann ruhsal ve toplumsal nedenleri üzerinde durulmuştur. William Shakespeare'in tragedyalan insanı haklı ve haksız eylemler, önlenebilir ve önlenemez durumlar üzerinde çok yönlü düşünmeye çağıran oyunlardır. Çağdaş tiyatro oyunlannda toplumdaki değer karmaşasına bir anlam verme çabası görülmektedir. Anton Çehov'un, Arthur Miller'in oyunlannda gözlemlediğimiz, bireyin herşeye rağmen onurunu koruma çabası, günümüz oyunlannda eylemsizliğe ve giderek teslimiyete dönüşmüştür. Samuel Beckett'in, Harold Pinter'in oyunlannda kaynağı belirsiz bir tehlike sezgisi ve saçmalık bilinci yaşanır. Bu oyunlarda gözlemlenen umarsızlık, seyirciyi siyasal ve ekonomik sistemdeki etik boşluk konusunda uyarma işlevini yerine getiriyor ve bizi bu sistemin ürettiği değer yargılan üzerinde yeniden düşünmeye çağınyor.
Halkevleri (1932-1951), Temsil Şubeleri ve Bir Örnek: Adana Halkevi Temsil Şubesi
Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 15-26
Özet
Halkevleri 1932-1951 yılları arasında etkinliklerini sürdüren kuruluşlardır. Amacı; Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve devrimleri doğrultusunda, halkın sosyal ve kültürel alanda gelişimine katkıda bulunmaktır. Aynı zamanda, 1929 Ekonomik Bunalımı ve İkinci Dünya Savaşı'ndan etkilenen Yeni Türkiye Cumhuriyeti'm yıpratmaya yönelik risklere karşı, cumhuriyet coşkusuyla bir kültür seferberliği yaratmak ve cumhuriyet bilincini yükseltmek yolunda bulunan bir çözümdür. Kuruluş aşamasında, OsmanlI'nın son döneminde M illiyetçilik ideolojisiyle örgütlenen birçok dernekle birlikte, özellikle Türkocaklan'nın örgütlenme ve çalışma biçiminden etkilenmiştir. Aynı süreçte, iilke dışından birçok benzeri örgütlenmeler de araştırılıp incelenmiştir. Türkocaklan'nın 1931 yılında kapanmasından sonra 1932 yılında kurulan Halkevleri'nde, her vatandaşın tercih edebileceği çeşitli şubeler vardır. Dil Şubesi, Edebiyat Şubesi, Güzel Sanatlar Şubesi, İçtimai Yardım Şubesi, Halk Dersaneleri ve Kurslar Şubesi, Kütüphane ve Neşriyat Şubesi, Köycülük Şubesi,Müze Şubesi ve Temsil Şubesi gibi. H alkevleri Temsil Şubeleri'nde temel amaç; "Milliyetçilik, Halkçılık, D evrimcilik" ilkeleri çerçevesinde, yeni Türkiye'nin oluşum sürecine tiyatro yoluyla katkıda bulunmaktır. Temsil Şubesi üyelerinin çoğunluğu cumhuriyet coşkusuyla dolu tiyatro heveslisi gönüllülerden oluşur. Halkevleri Temsil Şubeleri'nin içinde en etkin olanlardan biri de Adana H alkevi Temsil Şubesi'dir. Genelde Halkevi çalışmaları ve özelde Temsil Şubesi etkinlikleri, her ne kadar topyekün bir bilinçlendirme ve halkın kültürel donanımını zenginleştirme iddiasıyla gerçekleştirilse de, gerek dünya, gerekse Türkiye koşulları nedeniyle bu iddia süreklilik kazanamamış, 1951 yılında da Demokrat Parti tarafından kapatılmıştır. Öte yandan, Kemalist ilkeler ışığında yapılan pek çok araştırma-inceleme ve uygulamalar ciddi bir kültürel-sanatsal birikim de sağlamıştır. Özellikle tiyatro alanında sağlanan bu birikim, altmışlı yıllardan başlayarak Türk Tiyatrosu'nun yükseliş dönemine kayda değer katkılarda bulunm uştur.