4034 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Bazı İslâm Şehirlerinde Hangi Devletler Sikke Kesmiş ve Bu Şehirlere Ne Gibi İsimler Verilmiş*

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 421-446 · DOI: 10.37879/belleten.2003.421
Tam Metin
Sikkeler, kaybolmuş eserlerin, yıkılmış olan ve izleri bile kalmamış binaların varlıklarını, devletlerin zenginliklerini, göç yollarını , şehirlerin kat'i yerlerini, devletlerin sikke kesip kesmediklerini, binaların kat'i yapılış ve onarım tarihlerini, devlet büyüklerinin yaptıkları işlerini, şehirlerde yapılmış olan şenlikleri bildirirler. Şimdi sikkelerin bize öğrettiklerine kısaca temastan sonra, konumuza girecek olursak: Abunan, Abavan, Mısır'da Dimyat yakınında bir şehirdir. Bu şehire Sorette denilmektedir. Abbasiler Medineti Abuan Açeh, Sumatra'da Bender el-İslam: Selâm Limanı.

Bir "Zırvata"* Olayı Tunus'un İşgali

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 119-138
Tam Metin
Tunus Kuzey Afrika'nın Akdeniz kıyısında olan ülkelerden birisidir. Doğusunda Trablusgarp (Libya), Akdeniz; batısında Cezayir; kuzeyinde Akdeniz ile çevrilidir. Osmanlılar, Doğu ve Batı Akdeniz'i kontrol eden Malta-Sicilya-Tunus üçgeninin bir ucunu teşkil eden bu yerin Akdeniz hakimiyeti için önemini anladılar. Devlet hizmetine giren Barbaros Hayrettin Paşa ilk seferini Tunus'a yaptı ve 1534 yılı sonlarına doğru Tunus ve limana hakim Halkulvad (Goulette) Osmanlı ülkesine katıldı. Fakat ertesi yıl, 1335 yazında bu bölge İspanyollar tarafından geri alındı. 1569 yılına kadar İspanyollarla yapılan mücadeleler sonunda Halkulvad hariç Tunus tekrar ele geçirildi. Uzun süren Tunus'un fethi işini sonuçlandırmak üzere; 1574 yılında Yemen fatihi Koca Sinan Paşa ve Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa görevlendirildiler. Aynı yıl Tunus tamamen ele geçirildi. 1881 yılında Fransızlar tarafından işgal edilinceye kadar 307 sene Osmanlı Devleti hakimiyetinde kaldı.

JAN SCHMIDT, Catalogue of Turkish Manuscripts in The Library of Leiden University and Other Collections in The Netherlands. Volume One Comprising The Acquisitions of Turkish Manuscripts in The Seventeenth and Eighteenth Centuries, Leiden University Library, Leiden 2000 [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 203-208
Jan Schmidt'in hazırlamış olduğu bu kataloğun, geçtiğimiz asrın son çeyreğinde yayınlanmış kataloglar arasında müstesna bir yeri vardır. Diğer kataloglar göz önüne alınınca, aslında bu çalışmayı katalog diye adlandırmakla, sanki kendimi bir haksızlık yapmış gibi hissediyorum. Çünkü Schmidt'in eserinde sadece Leiden Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulunan Türkçe yazmaların bibliyografik tanıtımlarını değil, katalogda yer alan yazmalar vasıtasıyla Hollandalı kitap meraklılarının, diplomatların ve ilim adamlarının Doğu'yla olan münasebetlerini, bu pazarlardan sağladıkları yazmaları, koleksiyonlarının oluşum serüvenini ve bu yazmaların bize anlattıkları hikayeleri de buluyoruz. Özellikle diplomatların koleksiyonlarının Osmanlı-Hollanda siyasi ve kültürel münasebetlerine ışık tutacak materyal ihtiva ettiklerini görüyoruz.

Mondros Mütarekesi Gereğince Osmanlı İmparatorluğu'ndan Ayrılan Alman ve Avusturya Vatandaşlarının Durumu

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 139-152
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nun 30 Ekim 1918'de imzaladığı Mondros Mütarekesi, bir devletin sona erişine işaret ettiği gibi Mütareke hükümlerinin uygulanmaya başlaması ile birlikte bir başka devletin doğuşuna yol açacak ulusal uyanışa da başlangıç olacaktır. Mütarekenin bir işgal politikası ile birlikte başlayan uygulaması uzun bir süreç içerisinde tersine çevrilecek ve başlangıçta tasarlanan hiç bir şey yeni ve bağımsız bir devletin kurulma kararlılığı karşısında gerçekleşme şansını elde edemeyecektir. Mondros Mütarekesi sonrası dönem, askeri açıdan İtilaf Devletleri'nin politikalarına bir karşı duruşu getirmiş olmakla beraber, üzerinde çok fazla durulmayan ancak bir dönem için oldukça önemli olan dış siyaset ilkelerini de zorunlu olarak değiştirmiştir.

Tatikios (Türk Asıllı Bir Bizans Kumandanı)

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 93-110
Tam Metin
Bizans İmparatorluğu, XI. yüzyılda Selçuklu Türklerinin Anadolu'ya girişleri ve kısa sürede Ege ve Marmara Denizi kıyılarına kadar ulaşan akınları sonucunda Türkler ile yoğun bir ilişki içine girdi. İmparatorluğun yabancıları bünyesinde toplama politikasına uygun olarak Türkler de, çeşitli milletlerden gelenler gibi, ya göç etmek ya da esir alınıp getirilmek suretiyle Bizans dünyasına katıldı. Bunlar arasında birçok kişinin, saray unvanları bahşedilerek aristokrat sınıf içinde yer aldığını ve özellikle askeri alanda yüksek mevkilere çıktığını görüyoruz. Bu dönem hakkında bilgi veren Bizans kaynakları, devlet hizmetinde ve orduda görev almış olan Türkler'den bahsetmişlerdir. Bu şahıslar arasında önemli bir mevkie yükselen ilk Türk, Tatikios'tur.

AHMED İSÂ BEK, Tarih-i Bîmâristânhâ der-İslâm (İslam Memleketlerinde Hastaneler Tarihi), Tahran 1371 [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 201-202
Tıp tarihine ilişkin olarak Dr. Ahmed İsâ Bek tarafından Arapça kaleme alınan eser Dr. Nurullah Kesâ'i tarafından Farsça'ya tercüme edilmiş ve Muhammed b. Zekeriyâ-yi Râzi'nin ölümünün on ikinci yüzyılı münasebetiyle H. 1371 tarihinde neşredilmiştir. Toplam 229 sayfa olan eserin göz önünde bulundurulması gereken en önemli özelliği, muasır kaynaklar ve vekâyinâmelerden yararlanılarak kaleme alınmış olmasıdır. Buna rağmen, kaynaklardan yapılan bazı gereksiz diyalog aktarımları, eserin bilimselliği açısından bir eksiklik olarak değerlendirilebilir. Fakat eser, İslam ülkelerinde ortaçağlarda tesis edilmiş hastaneleri toplu bir biçimde ele alması ve faaliyetlerini konu edinmesi bakımından yararlı bir yapıt niteliğindedir.

Smintheion'dan Bir Grup Pişmiş Toprak Heykelcik

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 77-92
Tam Metin
1980 yılından bugüne Çanakkale ili, Ayvacık ilçesi, Gülpınar Beldesi sınırları içerisinde yer alan Apollon Smintheus kutsal alanında sürdürülmekte olan kazılarda iki ayrı alandan küçük bir grup oluşturacak sayı da pişmiş toprak heykelcik ele geçmiştir. Eserlerin bir bölümü 1986 yılı kazı sezonunda Apollon Tapınağı'nın güneydoğusunda yer alan bir alanda sürdürülen çalışmalar sırasında ortaya çıkarılmıştır. Gülpınar Beldesi sakinlerinden Hilmi Özak'a ait tarlada yürütülen çalışmalar sırasında geç Roma veya erken Bizans dönemine tarihlendirilebilecek bir yapı kalıntısına rastlanılmıştır.

ABDULKERİM ABDULKADİROĞLU, İ. HAKKI AKSOYAK, NECİP FAZIL DURU, Kastamonu Jurnal Defteri (1252-1253/1836-1837) (Metin ve Tıpkıbasımı), Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 193-200
Jurnal Defteri yahut Mürur Tezkereleri Defteri idari amaçlıdır. Mürur tezkiresi yurtiçi seyahat vesikalarına verilen ad olup şer'i mahkeme sicillerindendir. Ülke dışı seyahatler için verilen pasaportun benzeri bir uygulama ile, vilayet dışına çıkanlara da bu tezkire verilirdi. Bu uygulama 1908 yılına kadar sürmüştür. Matbu olan mürur tezkireleri harca tâbi idi. Üzerinde nüfus cüzdanındaki açıklamalar yazıldıktan sonra nereye ne için ve ne kadar süre ile gidileceği de belirtilirdi.

Selçuklular ve Türkçe

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 111-118
Tam Metin
Zaman zaman Türk hükümdarlarının hâkim oldukları ülkeler nedeniyle anadillerini muhafaza edip etmedikleri tereddütlere yol açmıştır. Bazı araştırıcılar Selçuklular döneminde sarayda ve orduda Türkçe konuşulduğunu kabul etmelerine rağmen bu konuda yeterli deliller ortaya koyamamışlardır. Bazı araştırıcılar ise Türkçe'nin kullanımını edebi eserlerle açıklamaya çalışmışlardır. Bu tebliğimizde Selçuklu hükümdarları ve orduda Türkçe konuşulması hakkında bazı destekleyici bilgiler ortaya koyarak, bu konuya bir ölçüde açıklık getirmeye çalışacağız.

An Early Chalcolithic Building From Köşk Höyük

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 45-76
Tam Metin
Excavations at Köşk Höyük, which were interrupted upon death of our dear colleague, Prof. Dr. Uğur Silistreli, have been re-initiated in the name of Niğde Museum in 1995. The architecture and small finds recovered by Prof. Dr. Silistreli during his excavations will be published in Köşk Höyük I final report which is under preparation by our team for his memory. The subject of the current article is a building with two phases and its finds which were uncovered in 1995-1996 seasons.