4034 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Turkey's Relations with Germany from the Conclusion of the Montreux Straits Convention up to the Outbreak of the Second World War

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 123-162
Tam Metin
Although most frequent mention must be made of the political relations, the special emphasis in the article lays on the economic cooperation between Turkey and Germany. For commercial and financial factors played a key role in shaping the Turkish-German relations in the second half of the 1930s. Turkey came to view the dominant German grip over its economy with much anxiety and looked to other powers to assist it in breaking the Reichsmark shackle. In the political field, the dynamics of Turkish-German relations often led Germany to seek a formal relationship which Turkey, for reasons of its own, did not grant. Throughout the study Ankara's attitude vis-a-vis Berlin evaluated in terms of its position within wider Turkish diplomatic strategy.

Studies on Turkish-Jewish histoly: political and social relations, literature and linguistics

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 163-164
1992 yılında iki büyük olayın yıldönümü Akdeniz âleminde çok sayıda eserin yaratılmasına yol açtı: Kristof Kolomb'un ilk Amerika seyahatinin yanısıra Musevilerin İspanya'dan çıkarılmaları ve bunların çok büyük bir kısmının Osmanlı Devleti egemenliği altındaki topraklara hicretidir. Şimdi elimizde bulunan bu kitap, her zaman Türk dünyası ile bir arada yaşama ilkesini edinen Musevilerin, uzun ve geniş bir zaman/mekânı kapsayan olayını incelemekte ve çok çeşitli konulara değinmekte ve bu arada çok değerli bio/bibliografik bilgiler de ihtiva etmektedir.

Saltanatın Kaldırılmasının İstanbul'daki Yankıları

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 95-122
Tam Metin
Büyük zafer kazanılmış ve İtilâf Devletleri ile 11 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi imzalanmıştı. Bu büyük başarılar Türk Milleti'nin eseri idi. Artık Türk Milletinin gerçek temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, İtilâf Devletleri ile barış masasına oturabilirdi. Durum böyle olmasına karşın İtilâf Devletleri halâ İstanbul'da bir Padişah ve onun meşrû bir hükümeti varmış gibi hareket ederek, Lozan Barış Konferansı'na Ankara'nın yanında İstanbul'dan da temsilci gönderilmesini talep ediyorlardı(1).

Anonim Osmanlı Tarihi (1099-1116 / 1688-1704), yayına hazırlayan Abdülkadir Özcan, Türk Tarih Kurumu Yayınları

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 191-192
Defterdar Sarı Mehmed Paşa'nın Zübde-i Vekayiât adlı eserini yayına hazırlayarak Osmanlı Tarihi araştırıcılarına çok önemli bir hizmette bulunan Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, yeni bir eseri daha tarih âlemine sunmuş bulunmaktadır. Prof. Özcan'ın da ifade ettiğine göre, Osmanlı Devleti'nin tarihi söz konusu olunca resmî arşiv belgeleri yanında bu tür vekayinâmeler de vak'anüvis tarihleri gibi çağdaş olup araştırıcıların güvenebileceği eserlerdir. Yayınlayan, anonim eser verenler hakkında "mevki ve ikbal gayesiyle yazılmamış olan bu eserlerin müellifleri, kendilerini gizlemişler, böylece yaşadığı devrin olaylarının sebep ve sonuçlarını, hiç kimseye hesap verme ihtiyacını duymadan, hissiyata kapılmadan ele alma ve gerçek yönleriyle ortaya koyabilme fırsatını elde etmişlerdir" gibi bir yorum getirmiştir. Buna farklı yorumlar da getirmek mümkündür. Eser ilk olarak Hammer'in dikkatini çekmiştir. Eserin tarihçiler tarafından pek kullanılmamış olmasının sebebi, yegâne nüshasının Berlin Devlet Kütüphanesi'nde bulunmasındandır.

Prof. Dr. Baki Öğün (1922-2001)

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 193-206
32 yıl birlikte çalıştığım hocam Prof. Dr. Baki Öğün'ün 11 Aralık 2001 günü aramızdan ayrılmasının hemen ardından, O'nun biyografisini yazmak görevi bana verildiğinde, içine düştüğüm dayanılmaz sıkıntının tarifini yapamam. Dile kolay! sevecen; özverili; alçakgönüllü; işbirlikçi; birleştirici; sebatkâr; kıskançlığın ve hoyratlığın değil, paylaşımcılığın ve hoşgörücülüğün örnek bir temsilcisi; her zaman sıcak tuttuğu içindeki kuva-i milliye ruhunu bir "aşı" gibi etrafındakilere enjekte eden ve bu yolla daha çok gelecek nesli yaratma çabası içindeki "hoca gibi hoca" ile birlikte dolu dolu geçirilen tam 32 yıl... "İnsan kaybetmek çok kolay, ama kazanmak çok zordur" felsefesini kendisine bir yaşam biçimi olarak seçerek kendi ekolünü yaratmayı becerebilen bu ender ve güzel insanın bedeni, bugün artık yok.

Büyük Menderes Havzasında Prehistorik Yerleşim Dokusu

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 1-34 · DOI: 10.37879/belleten.2002.1
Tam Metin
Ege Bölgesi'nin en uzun akarsuyu olan Büyük Menderes Irmağı, Dinar-Sandıklı arasındaki dağlık arazide doğar. Burada bulunan kaynak kollarından biri Dinar'ın hemen kuzeydoğusundaki kireç taşı dikliklerinde yer alan karstik kökenli Antik Çağ'ın ünlü Marsyas kaynağından doğan koldur. Marsyas kaynağı çoğu zaman Büyük Menderes'in başlangıcı sayılır. Daha uzun olan ikinci kol ise Sandıklı Ovası'nı çeviren yüksek dağlardan inen derelerin birleşmesinden oluşur. Çivril Ovası'na kavuşan bu ikinci kol Büyük Menderes adını alır. Bir süre aynı ovanın ekseni doğrultusunda aktıktan sonra Çal'da keskin bir dirsek yaparak batıya döner ve üçüncü bir kaynak olan Banaz Çayı ile birleşir. Günümüzde bu birleşme Banaz Çayı olarak adlandırılmaktadır. Büyük Menderes daha güneyde Sarayköy yakınlarında kendi adını taşıyan çöküntü ovasına girer. Honaz Dağı eteklerini izleyerek gelen Aksu Çayı'nı da aldıktan sonra genellikle ovanın güney kenarına yakın ve yaklaşık 200 km. uzunluğunda bir çığır izler. Dandalas Çayı'na Morsynos ek olarak Menteşe yöresi dağlarından gelen Akçay Harpasos ve Çine Çayları Marsyas da sularını Büyük Menderes Irmağı'na boşaltır. Bu akarsular dışında havzada sularını Büyük Menderes Irmağı'na boşaltan 50'den fazla akarsu, dere ve çay vardır(1).

Van-Urmiye Kültürüne (M.Ö. II. Binyıl) Ait Ayakkabı Biçimli Kaplar

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 35-48 · DOI: 10.37879/belleten.2002.35
Tam Metin
Pişmiş topraktan yapılmış olan kaplar bazen ayak biçimli oluşlarıyla dikkat çekicidirler. Anadolu'da Geç Neolitik Çağ'dan beri bilinen(1) bu türde kaplar özellikle Orta Tunç Çağı'nda yaygın bir kullanım alanı bulmaya başlamış gibidir. Samsun/İkiztepe(2) İlk Tunç Çağ I ve Boğazköy'den(3) İlk Tunç Çağ III'e tarihlenen birer örneğin yanısıra M.Ö. II. binyıla ait Kültepe, Alişar ve Boğazköy'den ayakkabı biçimli kaplar bu türün en güzel örnekleri arasında sayılabilirler. Benzer durum Transkafkasya ve Doğu Anadolu bölgeleri için de geçerlidir. Bu bölgelerde Orta Tunç Çağ ile birlikte başlayan ve "VanUrmiye Boyalıları" denen boya bezemeli çanak çömlek geleneğinde ayakkabı biçimli kapların özel bir önem taşıdığı oldukça belirgindir. Aşağıda müzelerimizdeki bu türde bazı örnekler ele alınarak özellikleri üzerinde durulacaktır. Aslında bu konu çok önceleri Azarpay(4) tarafından etraflıca ele alınmakla birlikte, o tarihlerde Transkafkasya ve Doğu Anadolu yüksek yaylasının Orta ve Son Tunç Çağ kültürleri hakkında yeterli bilgiler mevcut değildi.

İskitli Okçuların Atina'ya Getiriliş Tarihi Üzerine Yeni Bir Yorum (M.Ö. 5. Yüzyıl)

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 905-910
Tam Metin
İskitli okçuların özellikle M.ö.5. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Atina şehrinin düzenini sağlayan bir polis gücü olarak kullanıldıkları bir gerçektir(1). Yakın geçmişte yapılan çalışmalar sonucunda İskitli okçuların Atina'ya tam geliş tarihinin belirlenmesinin zor olduğu ortaya konmuştur(2). Bu okçuların Atina'ya geliş tarihiyle ilgili yorum yapılabilecek tek gözlem, Atinalı politikacı ve mahkeme konuşması yazarı Andokides (M.ö.440-390)'in Peri tês pros Lakedimoniouseirênês (Spartalılarla Barış Hakkında)(3) başlıklı konuşmasında geçmektedir.