4034 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Osmanlı Hukukunda Mahkeme Kararlarının Kontrolü (Klasik Devir)

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 959-1006
Tam Metin
Bu makalede Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan Tanzimat Fermanı'nın ilan edildiği 1839 yılına kadar devam eden ve hukuk tarihi bakımından klasik devir olarak bilinen zaman zarfında mahkeme kararlarının kontrol usul ve teşkilatı incelenmeye çalışılmıştır. Öncelikle belirtilmelidir ki Osmanlı hukuku, İslâm hukuku tatbikatından başka bir şey değildir ve bu hukukun usul ve prensipleri Osmanlı Devleti'nde de aynen ve hatta geliştirilerek uygulanmıştır. Ülkemizde İslâm hukukunda olduğu gibi, Osmanlı uygulamasında da mahkeme kararlarının kontrolü ile ilgili müstakil hiç bir çalışma yapılmadığı, ancak genel tarih ve kurumlar tarihi ile ilgili araştırmalarda konuya kısaca değinildiği görülmektedir. Arşiv vesikaları da bu konuyu yeterince aydınlatıcı durumda değildir. Öyle ki, arşivlerdeki hükümlerde yalnızca dâvânın safahatı özetlenip tarihçesinden bahsedilmediği için, hükmün birinci derecede mi, yoksa istinafen mi verildiğini anlamak imkânı ne yazık ki çoğu zaman bulunmamaktadır. Bununla beraber yeri geldikçe gerek İstanbul Şer'iyye Sicilleri ve gerekse bilhassa Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki vesikalardan olabildiğince istifade edilmiştir. Ayrıca teşkilât tarihleri, siyasetnâmeler, adaletnâmeler, hâtıratlardan faydalanılmış, yakın devirlerde konuyla ilgili kaleme alınan eserlere başvurulmuştur. Makalenin birinci bölümünde klasik devir Osmanlı adliyesi hakkında genel bilgiler verilmiş; ikinci bölümde ise Osmanlı hukukunda mahkeme kararlarının kontrolü mâhiyet bakımından incelenerek bu iş için getirilmiş usullerin özellikleri üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde mahkeme kararlarının kontrol mercileri, son bölümde ise mahkeme kararlarına itirazın etkisi anlatılmıştır.

PAVEL DOLUKHANOV, Eski Ortadoğu'da Çevre ve Etnik Yapı, (Çeviren Suavi Aydın), İmge Kitabevi, Ankara, 1998. 122 şekil ve harita, 14 tablo [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 1145-1158
Tam Metin
Ortadoğu, siyasal bilimciler açısından olduğu kadar tarih ve coğrafya araştırmacıları için de üzerinde çalışılması oldukça zor coğrafi bölgelerdendir. Ortadoğu'nun sınırları üzerinde dahi bir fikir birliği yoktur. Eski SSCB Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü üyelerinden Pavel Dolukhanov'un bu eserinde Ortadoğu, Anadolu dahil olmak üzere Doğu Akdeniz kıyıları, Arabistan Yarımadası, Mezopotamya, Kafkasya, İran ve Eski SSCB'nin güney kesimleri kabul edilmiştir. Giriş kısmında yazar akademik yaşamından alıntılar yaptıktan sonra ilk uygarlıkların neden Ortadoğu'da çıktığına yönelik sorusuna cevap aramaktadır. Childe tarafından 1920 ve 1930'larda ileri sürülen "Doğunun Üstünlüğü" (Ex Oriente Lux) düşüncesinin artık değişmeye başladığını, Avrupa'da çok sayıda yeniliğin doğudan gelmeyip Avrupa'da keşfedildiğini belirtmektedir.

Turco-French Struggle for Mastery in Cilicia and the Ankara Agreement of 1921

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 1079-1114
Tam Metin
French occupation of Cilicia following the First World War was mainly strategic and economic in character. The French committed all the errors of wicked military occupation. The Turkish Nationalists, on their part, fiercely resisted the foreign occupation of the region. By May 1920 the military weakness of the French had compelled them to surrender Maraş, Urfa and Pozantı. Defeat on battleground forced the French to conclude an armistice with the Turks. This act was considered as a serious blow to the prestige of the Allies and as the first big step towards the recognition of the Turkish Nationalists as a government controlling Anatolia. Resumption of the armed operations by the Turks produced considerable alarm at Paris. The French eventually concluded that the consts of controlling Cilicia outweighed dthe benefits of this venture and decided to approach Ankara for settlement. France was impressed by Turkish victory over the Greeks in the Sakarya battle in August-September 1921. Negotiations were therefore entered into with the Turks and an agreement was signed on 20 October 1921. This agreement was the greatest Turkish diplomatic victory so far. It had very significant bearings. Ankara Agreement's terms were criticised by Britain, French colonial party and Syrian nationalists.

Tepedelenli Ali Paşa ve Mal Varlığı

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 1035-1078
Tam Metin
Ondokuzuncu yüzyıl, Osmanlı Devleti'nde hızlı gelişmelerin yaşandığı, sonuçları oldukça dramatik olan olayların meydana geldiği bir dönemi temsil etmektedir. Profesör İlber Ortaylı'nın imparatorluğun en uzun yüzyılı olarak nitelendirdiği bu dönemde, özellikle Balkanlarda siyasi istikrarsızlık artmış; bağımsızlık eğilimleri güçlenmiş, devlet otoritesi ancak yerel güçlerin (ayanların) vasıtasıyla belli ölçüde tesis edilebilir hale gelmiştir. Yerel unsurlardan siyasi istikrarın sağlanması amacıyla geniş ölçüde yararlanılmış olmasına rağmen II. Mahmut döneminde belirginleşen merkezileşme eğilimi, bu güçleri bertaraf etme çabalarını artırmıştı. İşte bu devlet politikasını söz konusu dönem için test edebileceğimiz ilginç bir örnek Tepedelenli Ali Paşa hadisesidir.

XVI. Yüzyılda Osmanlı Beylerbeyileri I Temerrüd Ali Paşa

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 1007-1034
Tam Metin
XVI. yüzyılda yaklaşık otuz yıl beylerbeyilik yapan ve birçok hayır eseri bırakan Temerrüd Ali Paşa pek az bilinen bir tarihi şahsiyettir1. 1986 yılında Tokat Ali Paşa Cami ile ilgili yaptığımız bir araştırmada2 karşımıza çıkan bu beylerbeyi hakkındaki incelemelerimize aradan geçen yıllarda devam ettik ve XVI. yüzyılın fazla tanınmamış simalarından olan Temerrüd Ali Paşa'nın hayatını önemli ölçüde aydınlatabilecek duruma geldik. Temerrüd Ali Paşa Bosnalı olup, Enderun'dan yetişmiştir3. Hayatının ilk yılları hakkındaki bilgilerimiz kesin bir doğruluk taşımamaktadır. Temerrüd lakabı ile beylerbeyilik yıllarında karşımıza çıktığı için bu yıllardaki hayatını ve faaliyetlerini takip etmek mümkündür.

Tarih-i Hind-i Garbî veya Hadîs-i Nev, Tarihi Araştırmalar Vakfı, İstanbul Araştırma Merkezi, İstanbul 1999, 483 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 1159-1166
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin Coğrafi Keşiflere katılmayış sebebi zihinleri meşgul etmekle birlikte, bu soruya yeterli cevap verilebilmiş değildir. Zira, keşifler çağında gücünün zirvesinde olan Osmanlıların keşiflere öncülük etmesi beklenirken onlar, Portekizlilere karşı Hint Okyanusu'nda yapılan bir kaç sonuçsuz mücadele dışında, Akdeniz ve Kızıldeniz'den dışarı çıkmamışlardır. Osmanlıların yapılan keşiflerden haberdar olup olmadıkları da ayrı bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü, Osmanlı Devleti'nin yıkılış sebepleri sıralanırken adeta "suçlama" niteliğinde onların dünyadaki gelişmeleri yakından izleyemedikleri iddia edilmiştir.

Haçlı Seferleri Kaynaklarının Büyük Külliyatı Recueil des Historiens des Croisades II Bizanslı Tarihçiler

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 921-958
Haçlı Seferleri Kaynaklarının Büyük Külliyatı (Recueil des Historiens des Croisades)(1) adlı eserin İslâm tarihçilerini kapsayan dizisini daha önce Belleten'de yayımlamıştım(2). Hazırladığım bu çalışmada ise, beş diziden oluşan Haçlı Seferleri Kaynaklarının Büyük Külliyatı içinde Bizanslı Tarihçiler (Historiens Grecs)'e ayrılan ve iki ciltten oluşan dizinin içeriğini tanıtmaya çalışacağım.

EVANGELİA BALTA, Peuple et Production. Pour une interpretation des sources ottomanes, İstanbul 1999, 281 sayfa. Analecta Isisiana XLI. [A.VI/656]. Problemes et Approches de l'Histoire Ottomane. Un itineraire scientifique de Kayseri a Eğriboz, İstanbul 1997, 325 sayfa. Analecta Isisiana XXVIII. [A.VI/690] [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 1167-1170
Tam Metin
Günümüz araştırıcıları arasında seçkin bir yeri bulunan sayın E. Balta, çok verimli çalışmalarını şimdi iki cild içinde toplamıştır. Böylece ulaşılması güç bazı süreli yayınlarda çıkmış makaleleri bir bütün halinde ilim âlemine sunulmaktadır. Araştırıcı büyük ölçüde Karamanlıca eserler (yunan harfleri ile yazılı türkçe) hakkında yaptığı değerli bibliografyası ile tanınmıştır. Bu konu üzerindeki kanaatlerimi bir başka yazıya erteleyerek, şimdi elimizde bulunan kitaplar üzerinde durmak istedim. Yunanca gibi öğrenilmesi zor bir dilde yazılıp, sonra modern Avrupa dillerine tercüme edilen araştırmaları, hâkim olduğu Osmanlı kaynakları sayesinde, yararlı ürünler yaratmaktadır.

ERDOĞAN MERÇİL, Türkiye Selçukluları'nda Meslekler, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, VII. Dizi-Sayı 192, Ankara 2000, X+234+10 resim [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 1171-1174
Tam Metin
İlk Müslüman Türk devletleri tarihi hakkında araştırmalarıyla tanınan Prof. Merçil yeni bir araştırmasını ilim âlemine kazandırmıştır. Eser, önsözünden de anlaşıldığı üzere uzun ve titiz bir çalışma sonunda tamamlanmıştır. Hakikaten yerli kaynakların yetersiz oluşu, diğer kaynakların da çok farklı klâsik dillerde kaleme alınmış olması sebebiyle, Türk tarihinin en zor dönemi Türkiye Selçuklularına dair monografiler, ancak uzun ve meşakkatli çalışmalardan sonra ortaya çıkmaktadır. Bilhassa dönemin meslek tarihine ilişkin bugüne kadar yapılmış olan çalışmalar genellikle esnaf ve ahî teşkilatı üzerine teksif olmuş, çok azı dışında oldukça yüzeysel ve birbirini tekrar eder nitelikteydi. İlk defa birinci elden kaynakların ışığında dönemin meslekleri tafsilatlı olarak anlatılmıştır.

Ottomans, Hungarians, and Habsburgs in Central Europe, The Military Confines in the Era of Ottoman Conquest, ed.Geza David-Pal Fodor, Brill Pub., Leiden-Boston-Köln 2000, XI+297, bibliyografya, indeks [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 1175-1178
Tam Metin
Brill yayınevinin The Ottoman Empire and its Heritage serisinin yirminci kitabı olan bu eser, Macar tarihçilerinin Macar topraklarındaki Osmanlı hakimiyetinin daha çok askeri boyutunu ele aldıkları makaleleri bir araya getirmektedir. Bir takdim, giriş, iki bölümden oluşan kitap, yedi ayrı konuda ancak birbirlerini tamamlayıcı mahiyette makaleden ibaret olup iki tanınmış Macar türkoloğu Geza David ve Pal Fodor editörlüğünde hazırlanmıştır. Aynı ikili daha önce de yine aynı özellikte olan Hungarian-Ottoman Military and Diplomatic Relations in the Age of Süleyman the Magnificent (Budapest 1994) başlıklı kitabın editörlüğünü de yapmışlardı. Bir bakıma bu iki kitap birbirini tamamlayıcı bir mahiyettedir.