262 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Ottoman Empire 17
- Osmanlı Devleti 16
- Osmanlı 15
- Ottoman 14
- Osmanlı İmparatorluğu 6
The Formation and Denouement of “Perso-Islamic” in Oriental History and the Case of Seljuk Art and Architectural History
Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 895-927 · DOI: 10.37879/belleten.2022.895
Özet
Tam Metin
This paper questions the validity of the term “Perso-Islamic,” a label invented in scholarship on the history of the Middle East to coin the presumed cultural union between former ancient Persia and later Islamic culture. From the nineteenth century on, particularly the European historians with Indo-European philological background introduced an idiosyncratic discourse to studies on Islamic civilization. The phrase Perso-Islamic has been almost extemporaneously employed by them in places where institutions, culture and etiquette in central Islamic lands hint at elements of preIslamic kingship. As a result, the elements of culture in Central Asia, Iran and Anatolia that are considered as “civilized” are habitually linked to ancient Persia, and non-Iranian elements are marginalized under that holistic term, Perso-Islamic. As a chief expression of a long fostered orientalist paradigm, “Perso-Islamic” then became one of the key concepts of the grand narrative on Islamic art and architecture. The objective of this paper is first to reveal what “Perso-Islamic” refers to in historical studies, then to illustrate virtually impetuous use of the term in recent scholarship on Seljuk art and architecture.
Birinci Dünya Savaşı’ndan Önce Hınçak Partisi’nin İki Kongresi ve Savaş Kararı
Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 1007-1033 · DOI: 10.37879/belleten.2022.1007
Özet
Tam Metin
Ermenilerin dünya genelinde önemli siyasi teşekküllerinden olan Hınçak Cemiyeti, Osmanlı Devleti’ne karşı illegal bir yapıda doğmuş ve gelişmiştir. İkinci Meşrutiyetin ilanıyla siyasal bir parti hâline dönüşen ve legal hâle gelen Hınçak Cemiyeti, Balkan Savaşları sırasında Doğu Anadolu ıslahatı konusunda Rusya ve İngiltere’nin destekleriyle Osmanlı Devleti’ne karşı eski eylemlerine dönme kararı almıştır. Bir yandan ıslahat meselesi bir yandan İttihat ve Terakki iktidarına olan güvenin sarsılması, cemiyetin öz-savunma için silahlanma çalışmalarında etkili olmuştur. 1913 Ağustos’unda Köstence’de gerçekleştirilen Hınçak Kongresi, Ermenilerin hızla silahlanması gerektiği ve İttihat ve Terakki Fırkası liderlerine karşı suikast düzenlenmesi kararlarıyla ön plana çıkmıştır. Bu karara itiraz eden İstanbul merkezli yapılanma ise 1914 Temmuz’unda İstanbul’da bir kongre düzenleyerek eski karara sadık kaldığını göstermek istemiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından hemen önce Hınçak Partisi’ne karşı Osmanlı Hükûmeti’nin aldığı takip kararları, tutuklamalar, yargılamalar ve gönüllü hareketinin doğuşunda Hınçak Partisi’nin etkisi, sevk ve iskân kararının alınmasında önemli bir etkendir. Hınçak Partisi’nin kongreleri ve savaş öncesi yargılamalar daha önce herhangi bir çalışmada ele alınarak incelenmemiştir. Hınçak Partisi’nin 6. ve 7. kongresine ve Birinci Dünya Savaşı’ndan önce bu fırkaya ait tutuklamalarla ilgili belgelerin ve yargılamalara ait tutanakların bir kısmı T.C. Genelkurmay Başkanlığı tarafından sekiz cilt hâlinde yayınlanmıştır. Bu belgeler ve tutanaklar Ermeni Sorununun önemli bir boyutunu göstermesi açısından önem arz etmekle beraber üzerinde tahlil ve değerlendirmelerin yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada, Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen önce Osmanlı hükûmetlerinin Hınçak Fırkası ile ilişkileri ve soykırım iddialarının bir de bu çerçeveden ele alınması gerektiği üzerinde durularak, konu ile ilgili arşiv belgeleri ve yayınlanmış tutanaklardan istifade edilmiştir. Çalışmanın temel hedefi, 1915 olaylarının başlangıcı sayılabilecek, ancak gözden kaçırılan bir döneme tümevarım yöntemiyle açıklık getirebilmektir.
Serbest Cumhuriyet Fırkası Denemesinin Uluslararası Yansımaları: Türk Dış Politikasında Değişim Tartışması
Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 1077-1116 · DOI: 10.37879/belleten.2022.1077
Özet
Tam Metin
Türk siyasal hayatındaki gelişmelerin uluslararası yansımaları akademik çalışmalarda ilgi gören bir konudur. Gerek Tanzimat ve Islahat Fermanları ile Kanun-i Esasinin ilan edilmesinin gerekse Cumhuriyet döneminin önemli siyasal gelişmeleri olarak çok partili siyasal hayata geçiş ve darbe süreçlerinin uluslararası ilişkiler boyutu literatürde çokça incelenmiştir. Serbest Cumhuriyet Fırkasını (SCF) uluslararası ilişkiler bağlamında ele alan yeterli sayıda çalışma ise bulunmamaktadır. Bu çalışma; SCF’nin Türk siyasal hayatındaki hikayesini belirli bir ülkenin arşiv belgeleri üzerinden incelemenin ötesinde, çeşitli ülkelerin arşiv kaynakları üzerinden karşılaştırmalı bir yöntemle uluslararası sistem içerisinde SCF’nin nasıl değerlendirildiği sorusuna eğilmekte ve konuya uluslararası sistemin yapısı bağlamında dış politika perspektifli bir cevap aramaktadır. Çalışmanın neticesinde Türkiye’de bir muhalefet partisinin kuruluşunun uluslararası alanda, ehemmiyeti Türkiye sınırlarını aşan bir siyasi hadise olarak değerlendirildiği sonucuna ulaşılmıştır. İki savaş arası dönemde uluslararası politika alanında etkin olan tüm aktörler tek parti sisteminin terk edilmesi ve SCF’nin kuruluşunu Türk dış politikasında, özellikle de Türk Sovyet ilişkilerinde önemli bir değişimin habercisi olarak değerlendirmişlerdir. Diğer taraftan SCF’nin uluslararası arenadaki yankılarının dönemin siyasal yapısına uygun bir biçimde alternatif dünya görüşleri ve ülkelerin kendi dış politika stratejileri dâhilinde oluştuğu ve bu noktada İngiltere, Fransa ve ABD ile Sovyetler Birliği, İtalya ve Almanya’nın SCF’ye bakışı arasında ciddi bir fark olduğu çıkarımına ulaşılmıştır. Çalışma içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Arşiv Belgeleri (Türk Diplomatik Arşivi-TDA), ABD Arşiv Belgeleri (NARA), İngiltere Arşiv Belgeleri (TNA), yayınlanmış SSCB arşiv belgeleri ve dönemin basınından yararlanılmıştır.
I. Dünya Savaşı’nda Hindistan’ın Kuzey Batı Sınır Eyaleti’nde İngiliz Karşıtı Hareketler ve Osmanlı Devleti’nin Etkisi
Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 1035-1076 · DOI: 10.37879/belleten.2022.1035
Özet
Tam Metin
Kuzey Batı Sınır Eyaleti, İngiltere’nin Hindistan yönetimi tarafından 1901’de oluşturulmuş idari taksimatın bir parçasıdır. Bugün Pakistan sınırları içerisinde kalan ve Afganistan’a sınır olan Kuzey Batı Sınır Eyaleti I. Dünya Savaşı yıllarında İngiltere’nin savaş mobilizasyonunu zorlaştırıcı kimi isyan ve girişimlerinin parçası olmuştur. İngiltere bu bölgedeki hareketlerin güçlenmesini engellemek için bölgeyi takip ederek Kuzey Batı Sınır Eyaleti’ndeki kabileleri ve onların liderlerinin sadakatlerini sağlamaya çalışmıştır. Kuzey Batı Sınır Eyaleti’ndeki İngiliz karşıtı faaliyetleri iki temel faktörün güçlendirdiği tespit edilmiştir: İlki 19.yüzyılın son çeyreğinden itibaren güçlenen İngiliz karşıtı cihatçı faaliyetler kapsamındaki girişimler, ikincisi ise Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesiyle birlikte ilan edilen cihad-ı ekber kapsamında İngiltere’ye karşı savaşmaya davet edilmeleridir. Kuzey Batı Sınır Eyaleti Türk-Alman propagandasına iki yönden hedef olmuştur. Bunlardan ilki İran ve buradan Afganistan üzerinden yönelen propaganda ve ajitasyondur. Afganistan ile Hindistan arasındaki Kuzey Batı Sınır Eyaleti, Afgan Emirliği ve Emirliğin yönetimindeki sahada faaliyet gösterilerek Panislamik bir hareket kışkırtılmaya çalışılmıştır. İkincisi ise Hindistan olmuştur. Türk-Alman propagandası Kuzey Batı Sınır Eyaleti’ne Hindistan üzerinden de ulaşmaya çalışmıştır. Dahası Kuzey Batı Sınır Eyaleti’ne yönelik propaganda girişimlerinin İran ve buradan da Afganistan’a yöneltildiği de görülmüştür. I. Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı zaman zaman yükselişe geçen kabilelerin motivasyonları ve arka plandaki bağlantıları bu çalışma kapsamında ele alınmıştır. Çalışmanın kaynaklarını başta İngiliz arşiv kayıtları olmak üzere Türk arşiv kayıtları ve telif-tetkik eserler oluşturmaktadır.
Bir Osmanlı-Amerika Ermenisi Kevork Şişmanyan’ın Misyonerlik Faaliyetleri ve Kumkapı’daki Mektebi (1880-1924)
Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 969-1005 · DOI: 10.37879/belleten.2022.969
Özet
Tam Metin
Amerikalı misyonerlerin 19. yüzyıl boyunca Osmanlı topraklarında pek çok okul açtıkları bilinmektedir. Ancak onların okullarında yetişmiş yerli Protestan Ermenilerin değişik şehir ve kasabalarda basit müfredatlı müstakil okulları da söz konusudur. Bunlardan biri de Kumkapı’da Kevork Şişmanyan’ın 1880 yılında açtığı ilköğretim seviyesindeki mekteptir. Kurucusu ve müdürü Şişmanyan, Amerika tâbiiyetine geçmiş bir Osmanlı Ermenisidir. Bu sebeple onun tâbiiyetinden kaynaklanan problemler ve bu problemlerin yansımasıyla yeni bir hukuki vaka olarak ortaya çıkan Şişmanyan Mektebi, Osmanlı makamlarını hayli meşgul etmiştir. Dahası, yaşanan her hukuki sürece Amerika sefareti müdahil olmuş, doğal olarak bu müdahaleler iki ülke arasında birer krize dönüşmüştür.
Bu makale bugüne kadar müstakil bir çalışmaya konu olmamış olan Kevork Şişmanyan’ın kimliği, tâbiiyet değişikliği, Anadolu şehirlerine gerçekleştirdiği misyonerlik gezileri, devletin resmî makamları ve güvenlik güçleriyle olan ilişkilerini incelemeyi, ayrıca Kumkapı’daki okulunun öğretim faaliyetlerini ve 1905 yılında Friend’s Mission adlı İngiliz misyonerlik teşkilatına devrini gün yüzüne çıkarmayı amaçlamaktadır. Bununla beraber bu makalede, adı geçen okulun tarihçesi, hukuki yapısındaki sorunlar ve bunları gidermek adına resmî makamlarla yaşanan süreçlere de yer verilmiştir. Böylece devletin ilgili makamlarının yabancı kurumlarla nasıl baş etmeye çalıştığı ayrıntılı olarak ortaya konmaya çalışılmıştır.
Laodikeia Asopos (Gümüşçay) Köprüsü
Höyük · 2022, Sayı 10 · Sayfa: 97-128 · DOI: 10.37879/hoyuk.2022.2.097
Özet
Tam Metin
Laodikeia, Denizli İlinin 6 km kuzeyinde, Eskihisar, Goncalı, Bozburun Mahalleleri (eski köyler) sınırları içinde bulunur. Verimli Lykos Ovası’ndaki Laodikeia; kuzeydoğusunda Lykos (Çürüksu), güneydoğusunda Kadmos (Gökpınar) ve kuzeybatısında Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi) olmak üzere üç tarafı ırmaklarla çevrili yüksek bir platform üzerinde yer alır. Hellenistik kent, MÖ 3. yüzyılın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos Teos tarafından karısı Laodike adına kurulmuştur. Roma İmparatorluk Dönemi’nde kent, stratejik öneminin de etkisiyle daha da büyümüş, ticarette özellikle de yün ve tekstil ticaretinde adını duyurmuştur. Laodikeia, antik yol güzergâhları üzerindeki kavşak noktasında olması sebebiyle, askerî, idari ve ekonomik yönden bölgenin merkezi konumundadır. Laodikeia kent merkezinin batısında yer alan Efes Kapısı ve devamında Asopos Nehri (Gümüş- çay-Goncalı Deresi) üzerinden batıya uzanan yol, doğu ile doğrudan bağlantı sağlamış ve “Güney yada Doğu Anayolu” olarak adlandırılmıştır. Bu güzergâh Laodikeia’nın da içinde bulunduğu büyük bir ticaret hacmine sahiptir. Laodikeia’nın önemli yol güzergahlarının merkezinde yer alması ve özellikle doğu-batı bağlantısını sağlayan konumu sebebiyle kentin batısında doğal bir engel olan Asopos (Gümüşçay) Nehri üzerine söz konusu ticaret kapasitesini karşılayabilecek nitelikte ve büyüklükte bir köprü inşa edilmiştir. Asopos Köprüsü, Asopos (Gümüşçay) Nehrinin üzerinde doğu-batı yönünde vadi içinde ve vadinin iki yakasını birleştirecek şekilde kesme traverten bloklardan yapılmıştır. Laodikeia Asopos (Gümüşçay) Roma Köprüsü, gösterdiği mimari özellikler göz önüne alındığında Roma mühendisliğinin ve Anadolu Roma yol ağının günümüze ulaşabilmiş en önemli örneklerinden biri olarak değerlendirilmelidir. Tüm veriler genel olarak değerlendirildiğinde, Asopos Köprüsünün MS 1. yüzyıl sonları ile 2. yüzyılın ilk çeyreği arasında yapılmış olması uygun görülmektedir.
Orta Anadolu Yerleşme Modeli ve Aşıklı Höyük
Höyük · 2022, Sayı 10 · Sayfa: 1-18 · DOI: 10.37879/hoyuk.2022.2.001
Özet
Tam Metin
Günümüzden yaklaşık 11 bin yıl önceleri Güneybatı Asya genelinde ilk köy yerleşmeleri kurulmaya başlamış, geçici tarzdaki yapılaşma zaman içinde yerini kalıcı yapılara ve ilk köy tarzı yerleşmelere bırakmıştır. Bu süreçte gerek yapı malzemesi gerek yapım teknikleri gerekse yerleşme düzeninin geliştiği görülür. Söz konusu gelişme, yerleşmelerin içinde yer aldığı kültürel ve fiziksel coğrafyaya göre biçimlenmiştir. Bu yazıda ele aldığımız yerleşme düzeni örneği, Orta Anadolu Bölgesi’nin güneyinde, Kapadokya kesiminde yer alan, bölgenin en eski yerleşmesi Aşıklı Höyük’te ortaya çıkan dokudur. MÖ 9. binyılın ortalarında kurulan kalıcı yerleşme, kendine özgü bağlamı içerisinde biçimlenerek, MÖ 8. binyıl Orta Anadolu bölgesi için tipik bir yerleşme dokusu oluşturmuştur. Aynı özelliklere sahip dokunun, bölgede Aşıklı Höyük’ün kronolojik takipçisi bazı yerleşmelerde de devam ettiği bilinmektedir. Orta Anadolu Yerleşme Modeli adı altında ele alınan bu ortak mimari özelliklerin en eski örneğini oluşturan Aşıklı Höyük’te, 2020 yılında uygulanmaya başlanan proje ile bu yerleşme dokusunun korunması ve sergilenmesi amaçlanmaktadır. Saha Gelişim Planı kapsamında yürütülen çalışmalarda 10 x 20 metrelik bir alan, rekonstrüktif koruma yöntemi ile bir yandan korumaya alınmış diğer yandan kazılarla ortaya çıkarıldığı şekliyle sergilenmek üzere canlandırılmıştır.
Teos Dionysos Kutsal Alanı Propylonu
Höyük · 2022, Sayı 10 · Sayfa: 75-96 · DOI: 10.37879/hoyuk.2022.2.075
Özet
Tam Metin
18. yüzyılın başından itibaren birçok gezgin ve araştırmacının ilgisini çekmiş olan Teos’taki Dionysos Kutsal Alanı’ndaki yapılar topluluğu 2010 yılından itibaren sürdürülen araştırmalarla ancak anlaşılabilmiştir. Hellenistik Dönem’in ünlü Mimarı Hermogenes’in eseri olduğu kabul edilen Dionysos Tapınağı, yamuk biçimli temenos’u, temenos’u dört bir taraftan çevreleyen dor, ion ve dor-ion karışık düzenli stoa’ları, çeşitli anıtlar, doğusundaki merdivenli altarı ve son olarak kutsal alana ana girişi sağlayan propylon’un keşfiyle Dionysos Temenos’undaki yapılar topluluğu tamamlanmış olur. Dionysos Temenos’unda MÖ 3. yüzyılın son çeyreğinde başlayan imar faaliyetlerinin MS 120-130 yıllarına kadar devam ettiği hem yapı yazıtı hem de mimari bezemeden anlaşılmaktadır. Dionysos kutsal alanındaki bu uzun yapı faaliyetlerine İmparator Augustus’un temenos stoa’larının yenilenmesi/tamamlanması ve kutsal alanın ana giriş kapısının (propylon) inşasıyla destek verdiği bu makalede ele alınmıştır. Kentteki birçok yapı faaliyeti nedeniyle İmparator Augustus, Teos sikke darplarında ktistes (kentin kurucusu) olarak adlandırılmış olmalıdır. Latince yapı yazıtı çok parçalı olarak korunmuş olsa da hem yapı yazıtı hem de korinth başlığının stili, Dionysos Propylon’unu MÖ 3 yılına tarihlemeyi mümkün kılar ve böylece Anadolu’daki Roma Dönemi yapılarına kesin tarihli yeni bir yapı daha eklenmiş olur.
Asia Minor’da İyi Korunmuş Erken Hellenistik Çağ Tiyatro Örneği: Assos
Höyük · 2022, Sayı 10 · Sayfa: 37-59 · DOI: 10.37879/hoyuk.2022.2.037
Özet
Tam Metin
Klasik Çağ’da Atina’da en parlak dönemini yaşayan tiyatrolar, mimari bir yapı tipi olarak Hellenistik Çağ’da Asia Minor’da gelişmiştir. Roma İmparatorluk Dönemi’nde mevcut tiyatrolara bazı eklentiler yapılarak kullanılmaya devam edilmiştir. Bundan dolayı Hellenistik Çağ tiyatrolarını tarihlemede zorlanan araştırmacılar skene binasının işlevi ve mimarisi üzerine odaklanmışlardır. Asia Minor’da iyi korunmuş bir Yunan polisi örneği olan Assos’taki tiyatro, Hellenistik Çağ mimarisi için önemli bir yere sahiptir. Araştırmacılar tarafından MÖ erken 2. yüzyıla tarihlenen tiyatronun yapım evrelerini yeniden gözden geçirmek üzere, skene binası içinde kazı yapılmıştır. Bu kazıda skene binası altında, içinde seramik kaplar, dokuma ağırlıkları ve diğer eşyaların yer aldığı bir konut tespit edilmiştir. Deprem veya başka bir zorunlu nedenden dolayı MÖ 4. yüzyılın son çeyreğinde aniden terk edilen konutun üzerine kısa bir süre sonra skene binası inşa edilmiştir. Yeni bulgular Assos tiyatrosunun bu güne kadar önerilen tarihin aksine daha erken bir zamanda (Erken Hellenistik Çağ) inşa edildiğini ortaya koymuştur
Patara’dan Manus Fica ve Phallus Betimli İki Amulet
Höyük · 2022, Sayı 10 · Sayfa: 61-74 · DOI: 10.37879/hoyuk.2022.2.061
Özet
Tam Metin
Nazarın varlığına olan inanç ve insanların kendilerini ondan koruma düşüncesi Antik Dönem’e kadar uzanmaktadır. Dualar ya da koruyucu anlam yüklenen belli hareketlerin yanı sıra, amuletler gibi bazı objelerin de kişinin üzerinde taşınmasının kem gözü uzak tutacağına inanılmıştır. Bu koruyuculuğa olan inanç sadece yaşamla sınırlı kalmamıştır. Mezar hediyesi olarak da birçok örneğin bulunması öteki dünyada da koruyuculuğun devam ettiğinin düşünüldüğünü göstermektedir. Patara’da bulunmuş olan iki kemik amulet bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Amuletlerin bir ucu manus fica diğer ucu phallus şeklinde biçimlendirilmiştir. Başparmağın işaret parmağı ile orta parmak arasına yerleştirilmesiyle oluşturulan manus fica hareketinin genel olarak Antik Dönem’de insanları nazara karşı koruduğuna inanılmaktadır. Manus fica betiminin amuletler üzerinde tek başına tasvir edilmesinin haricinde, Patara buluntularında olduğu gibi bir diğer apotropaik sembol olan phallus ile kullanıldığı çift uçlu örnekler de bulunmaktadır. Roma İmparatorluğu’nun batı eyaletlerinde sıklıkla kullanılmış olan bu amuletlerin Patara kazısında bulunmuş olan örnekleri manus fica ve phallusun çift taraflı kullanımları sebebiyle Anadolu için nadirdir.