4009 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 4009
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 272
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Türkiye 148
- Osmanlı Devleti 138
- Türkler 137
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 114
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 99
Atatürk'ün Uygarlık Anlayışı
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 204 · Sayfa: 1105-1118 · DOI: 10.37879/belleten.1988.1105
Özet
Tam Metin
29 Ekim 1973'de Cumhuriyet elli yılını dolduruyor. Cumhuriyet'in ilan edildiği yıl doğanlar, şimdi memleketin kaderine hâkim bulunuyorlar. Artık memleketin geleceği, Devletimizin kurucusu Atatürk'ün büyük ümitlerle cumhuriyeti emanet ettiği, "cumhuriyet nesli"nin ellerinde bulunuyor. Teşekkülünden bu yana cumhuriyeti yönetenler, her türlü ilhamı "Atatürkçülük" den almışlardır. Bundan sonra da aynı kaynakdan beslenmeğe devam edeceklerdir. Bu hususta fikir birliği vardır. Ancak cumhuriyet idaresinin ilham kaynağını yorumlamak bahis konusu olunca fikirler, kanaatlar değişmekte ve genellikle ilgili şahsın fikir ve ideolojik temayülüne uygun bir biçime girmekte, bazan da pek çelişmeli hükümler ortaya çıkmaktadır. Aynı kaynaktan ilham aldıklarını söyliyen kimselerin fikirleri arasında bu kadar çelişmeli hükümler nasıl meydana çıkabilmektedir? Bunun sebepleri nelerdir? Bu durumun başlıca nedeni Atatürkçülüğün temel özelliğinin, anafikrinin gerektiği gibi dikkate alınmamasıdır. Burada haliyle başka bir soru hatıra gelmektedir: Atatürkçülüğün herkes tarafından tartışmasız kabul edilecek temel özelliği nedir? Atatürkçülüğün temel özelliği anafikri şüphesiz ki "medeniyetçiliktir". Bunda asla şüpheye mahal yoktur. Atatürk, bir "ferd-i millet" olarak girdiği Millî Mücadele'nin en karanlık günlerinden, 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe sarayında hayata gözlerini kapadığı zamana kadar, "medenileşmek", "medeni milletler camiasına girmek", "muasır medeniyeti iktisap ile onun seviyesinin üstüne çıkmak", "asrileşmek", ve "garplılaşmak" üzerinde ısrarla durmuştur. Millî Mücadeleyi zaferle taçlandırdıktan sonra, büyük kurtarıcının en büyük arzusu, her bakımdan tam istiklaline sahip T.C. nin dünyanın en medeni ve en müreffeh bir devleti haline getirmektir. Atatürk'ün Millî Mücadele günlerinden hayatının sonuna kadarki sözleri bunu açıkça göstermektedir.
İlhanlılardan Argun ve Geyhatu'nun Saltanat Değişikliği Yılını Gösteren İki Sikke
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 202 · Sayfa: 87-90 · DOI: 10.37879/belleten.1988.87
Özet
Tam Metin
Bilindiği üzere eski sikkeler tarihî belge olarak değerlendirildiklerinde, eski hâdiselerin bilinmeyen ve münakaşalı birçok yönlerini aydınlattıkları gibi, bilinen olayları da teyid eden çok kıymetli kaynaklardır. Devletlerin resmî vesikası durumunda olan bu belgeler, bilhassa idarelerin güçlü ve düzenli olduğu zamanlarda bize kesin bilgiler aktarmaktadırlar. Ancak idarenin karışıklığa düştüğü ve devletin zayıfladığı zamanlarda, bunlarda da bazı tereddütler ortaya çıkmaktadır. İnceleyeceğimiz iki sikke, İlhanlıların, genel olarak devlet kudretlerinin devam ettiği devirde, aynı yılda, iki ayrı han adına kesilmiş sikkelerdir.
Onaltıncı Yüzyılda Adana İlinin "Mufassal Defteri"ne Göre Sosyal ve Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Araştırma
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 202 · Sayfa: 169-182 · DOI: 10.37879/belleten.1988.169
Özet
Tam Metin
Osmanlı "Vilayet tahrirleri" yeni fethedilen yerlerin ya da sayımı yapılmak istenen sancakların (illerin) arazi varlıklarının ve vergi kaynaklarının ayrıntılı olarak kaydedildiği tarihi belgelerdir. İstanbul Başbakanlık Arşivi ve Ankara Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nde saklanan bu il sayım defterleri, miri arazinin "has", "zeamet" ve "timar" şeklinde örgütlenmiş "dirlik" dağılımlarını kontrol etmek ve özellikle tarımsal faaliyetlerden doğan vergi gelirlerini saptamak amacıyla hazırlanmıştır.
Trakya'da Enez (Antik Ainos) Kazılarında Bulunan Bizans Altın Sikkeleri
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 429-436 · DOI: 10.37879/belleten.1988.429
Özet
Tam Metin
Kuzey Ege sahilinde Meriç (antik Hebros) nehrinin ağzında kurulmuş bulunan Enez (antik Ainos) mahfuz bir liman olarak Eskiçağ'da büyük bir rol oynadığı gibi, kıyı boyunca batı-doğu yönünde, Avrupa-Asya sahil yolu üzerinde, büyük bir liman şehri olması dolayısı ile de askeri bakımdan da önem taşımıştır. Enez, Eskiçağ'da Taşos (antik Thasos) Boğazı'ndan Çanakkale Boğazı'na kadar olan Kuzey Ege kıyılarında biricik mahfuz bir liman olduğu gibi, Ergene Havzası ile zengin bir hinterlanda sahip bulunduğundan, çok erken çağlardan itibaren iskân edilmiştir.
Geç Bizans Devrinde Trepanasyon (Kafatası Delgi Ameliyatı)
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1567-1574 · DOI: 10.37879/belleten.1988.1567
Özet
Tam Metin
Bursa ili İznik ilçesinin Saraybahçe mevkiindeki Roma Açıkhava Tiyatrosu'nda 1981 yılından beri sürdürülen kazı çalışmaları, Geç Bizans Devri'ne ait bir toplu gömü alanının varlığını ortaya çıkardı. Gerek iskeletlerin sayıca çokluğu, gerekse bulunuş biçimleri bir savaş sonrası ölenleri akla getirmektedir. Ayrıca, iskeletlerin yetişkin erkeklere ait olması bu görüşü daha da güçlendirmektedir.
Byzantian Gold Coins Found in the Excavations at Enez (Ancient Ainos) in Thrace
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 437-444 · DOI: 10.37879/belleten.1988.437
Özet
Tam Metin
Enez, founded in the mouth of Meriç River (ancient Hebros) on the North Aegean coast had a very important role in Ancient times as a safe harbour and military significance as a great harbour city on the Europe-Asia coastal route extended in the east-west direction. Enez was settled in very early times because it was the only safe harbour in Ancient times on the Northern Aegean coast extended from Taşoz Strait (ancient Thasos) up to Dardanelles, as well as, it had a fertile hinterland due to Ergene Basin.